Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
O K U R L A R A "Bir gülmcce yazan dcğildir Sulhi Dölek. Yaşamın acılanyla bütünleşmiş bir gülmeceyi öykülerinde ve romanlarında araç olarak bol bol kullanmışlır yalnızca. Yapttlanm, "Gülmece bir amaç değil araçtır" ve gülmecenin bir bakıs açıst, bir teknik, bir yöntem olarak. hcr türde kullanılabileceg'ı düşüncesiyle aluşturmuştur. Bir çeşit "gülen düsünce'yiustaîıkla uygulamıştır yazdıklarında. Gülmece ögelerinin başarıyla kullamldığı yapıtîann yazan oldug'u için de "kimilerince" edcbiyatçıdan, hatta yazardan saydmamış; sayılmamıştır ama o yazarlık serüveninde çok. yönlü bir arayışı sürdürerek bu arayışın ürünleri olan yapıtlarım inatla sunmuştur." diyor Öner Yag'cı, Sulhi Dölek'in kitaplannı deg'erlendirirken. Toplumun süregiden sorunlarının büincinde ve sürekli bu sorunlan deşeleyen bir zekânın ürünleri olarak öne çıkıyor Sulhi Dölek'in yapttları. Dölek Y tüm yapıtlartyla tanıtmaya çahştık sizlere. Orhan Pamuk'un yeni romanı "benim Adım Kırmızı" bir ayda yü'z binlik bir satışa ulaştt. Orhan Pamuk'la "Beninı Adım Kırmızı" üzerine Fatma Oran konuştu. Prof. Dr. Gürsel Aytaç da Pamuk'un bu romanını değerlendiren bir yazıyla katıldı bu konuşmaya. Bir diğer söyleşimizi de Erendiz Atasü ile gerçekleştirdik. Atasü, sonkitabı "üçu'yuanlattı Kamuran Semra Eren'e. Bol kitaplı günler!,.. Atac'ın Günce'leri T ürk Dil Kıırumu, 1972'de, Ataç'ın (lunce'lcuni iki kitap olarak yayımlamıştı. Nicedir bulunmayan bu kitapların ikinci baskıları Can Yayınları (1998) arasında çıktı. Yirmi altı yıl sonra ikinci bav kı... Gcnçler Ataç'ı tarumıyorlar; tanısalar okurlar mı? Doğrusu, Ataç'ın bundan sonra fazla okunacağını sanmıyorum; nedeni, yazınsal degil, siyasal. Yazının sonunda dcğineceğim bu konuya. Bugünün okuvan kesimi Ataç'ı hcp "eleştirmen" olarak bilir. üysa Atac'ın asıl önemi, clcijtirmenli^inde değil, Türkçc'nin düzyazı dili olarak yenidcn kurulmasındadır. Atacdatarkındadırbunun:Elcştirmcn "bir öldii mü bir daha kimse anmaz onun adını" (Okuruma Mcktuplar, (^an Yayınları, s. 80) dcr. Ama öte yandan "Bir şcy kalmayacak mı bcndeni'" sorusuna şu "alçakgönüllü" cevabı verirkcn gerçek cincminin ncrcdcn ueldiğini dc bclirtir: "Bufcün bu ülkcdc btraılkur«/«y«r (Italikler benim F.N.),oyapıda benim de bir iki taşım vardır, ancak görünmeyen, kimsenin gö/üne çarpmayan, ta gerilerde bir taş." (a.g.e., s. 74) Gerek Türkcc'nin yabancı söz.cüklerden arındırılmasınoa (Gcrçi Ataç bunu yaparken "aşırı"ya kaçıyordu, Türkçe düşmanlarının ekmegine yaö sürüyurdu, ama olsun, o yıilarda bu aşırılık olmasaydı Türkce bugün kü durumuna belki de ulaşamazdı.), gerck düzyazı cümle yapısının konuşma dilinin cümle yapısından yararlanmasında, devrik cümlenin kullanılmasında Ataç'ın katkılan unutulma yacak kadar büyüktür. Ataç, clivan ijiirini en iyi bilenlerden, en çok sevenlcrden biriydi; ama CJünCC'ICTİ okuyanlar, birinci kitapta Ataç'ın divan şiirine karşı çıktiginı göreceklerdir: "Eskiedebiyatımızı, divan şiirini övmek, gönlümce övebilmek isterdim. F,n çok sevdiğim, asıl sevdiğim şiir o değil mi benim? (...) Yıllardıreksilmeyen, ta içerimc baktım mı, eksilmedığini gördü^üm bir sevgiyle anarım Iuzulî'nin, Ba ki'nin, Naili'nin, Nabi'nin gazellerini, beyitlerini. /(...) Ama BÖrüyorum o şiirin artık öfmü^ olduğunu. Kim anlıyor artık o şüri? Kim inanıyor artık ona? / Severekten, yüreğimiz kanayaraktan kapatacagız divan şiirini. Onda bizim duygula rımız vardır, ama bilelim ki insanı insan eden duygııları değil düşünceleridir." (Cünce\,ss. 3738; 8 Mart 1953)Gcncaynıkitapta, 17 Kasım 195.3'teyazdığıgünccde de şöyle diyor: "Biz ^imdi kapatmalıyız divanları, cönklcri de kapatmalıyız. Fuzulî'yi, Baki'yi, Emran'ı, 465 Ataç VB dil Dertli'yi adlarına kadar unutmalıyız. Bizi süylcrmiş onlar, onlarda bizim scsimiz varmış. Doğru, dünkü benliğimiz var onlarda, bir türlii silkinemediğimiz.kurtulamadığımız eski benliğimiz, yüzyılların kurduğu benliğimiz var. Unııtmayalım ki biz o benliği yaşatır, sürdürursek, divan şüri ile incesaz musikisi ile beslersek, güçlendirirsck yeni istediğimızbcnliği, Avrupa uygarlığı içindeki benliği kuramayız. / (...) Devrimci miyiz, gerçekten devrimci miyiz? Kapatacağız geçmişi." (s. 127) Âynı Ataç, (jünce 2'de, 1957'de, "Büyüklenme" başlıkh tarihsiz güncesinde "büyüklenme" konusuna değinirken Nabi'nin o ünlü beytinden yararlanıyor: "Nabi 'Hğerçi köhne metaız rcvacımız yoktur/ Revaca da o kadar ıhtıyacımız yoktur' diyor. Budur ger çck büyüklenme. Suç diye söylemiyorum, «ıcverim Nabi'yi, Türkçe'nin en güzel üycüklerinden (beyitlerinden) birkaçını o söylemiştir, büyüklenmek yaraşır ona. (...) Övülmezseövülmesin. (...) Unutulursa unutulsun, yalnız kalırsa kalsın, ona da aldırmaz. Daha olmazsa o da Nef'î gibi 'liylese Nef'în'ula gönlüyle dâım bezffiı ha\/ Hcm kadeh, hem hade, hcm birşuh sâkidir gönül' diyebilir. Gönlü anlatır ona yaptıklarını." (s. 215) Peki, Ataç, 1953'te, "Devrimci miyiz, gerçekten devrimci miyiz? Kapatacağız geçmiş,i." demiyor muydu? Bir alıntı daha: "... Baijta, daha bizim yırı (şüri) anlamadığımızı göstcriyor. F.skiden anlarmışız, bilirmişiz yırın ne olduğunu, ılı van ozanlarımızın yapıtları tanıktır buna. I'u/ulî, Baki, Nef'î, duygularını, sevgilerini mi söylüyorlar sanki? Büyük büyük sözler bulup derin dcrin doğrular mı bildiriyor lar? Kavramış onlar yırın anlamdan ayrı bir ncn (şey) olduğunu. Baki, yırlarında, 'Bcn size yeni bilgiler getiriyorunı, doğanın, acunun gizlerini buldum (sırlarını keşfettim) onları öğreteceğim.' demiyor. 'Baki! mihellem oldu bana kijvcr i \uhan / Çıktım scriri nazma bu gün husrevânc ben.' diyor. ("Ba ki! söz ülkesi bana teslim edildi/ Çıktım tahtına şiirin bugün hükümdar gibi ben" 1'. N.) Fehimi Kadim, giilüyor, kendisinı bir güzele tutkun sananlara, Bcn â^ıkt dilrııba yi nazmım' (Ben gönül kapan şiirin âşıkıyım. F N.) diyor. Hcpsi dc koşuk (na/.ım) denilen güzele vurgun, hepsi de ancak onayaranmaya çalışıyor, sözle giizel bicimler kurmaya özeniyor./ Türkçe'den başka dil bilmezler miydi onlar? Arapça'yı da bilirlerdi, Farsça'yı da. Bizim büğün Avrupa dille rini bildığimiz gibi de değil gerçekten bilirlerdi, ince ayrımları sezerek bılirlerdi..." (Çünct'2, 25 Nisan 1957, ss. 255256) Ataç, birtürlü, "kapatamıyorgeçmişi"! (lyikikapatamıyor!) Yazıya "Ataç'ın bundan sonra fazla okunacağını sanmıyorum." diye başlamıştım. Ataç'ın "sol" hakkındaki düşünceferini okumak, birçok genci Ataç'tan soğutacaktır. Günct' 2, s. 111112: Güncenin başlığı, "Solcular". Alıntılar: "Kendileri kul oldukları, buyruklarla iş gördükleri için başkalarını da öyle sanıyorlar. Utanmaları da yok..../ Solcular inanıyorlar öteki yazarların salt varlıldı kimselerc yaranmak, çıkarlarını korumak için yalan söylediklerine. 'Büyükleri' kendilerine öyle demış, inanmaz olurlar mı? Ne duyarlarsa büyüklerinden, inanıyorlar, kanıyorlar / Solcu yazar, çoğu inanmakla yetinip, düşünmcycn kişidir. Doğrular, bütün doğrular öğretilmiş kendisine, ncdcn uüşünsün artık, neden düşünüp dc yorstın kcndini?" S. 130: "...Marx, Engels o çığırın kurucuları, kuramcıla 11, önderlerı, düşünen kişileri olabilir, onlara uyanlar, bütün dediklerine boyun eğenler ise, 'Biz düşünmeyelim, bizim yerimize düşünenler var' diyen kişilerdir. Bunun için özgürlük istemiyorlar. Çoğu, kendilerini düşünmekten, o emekten kurtardığı için ortaklamacılığa (komünistliğc) özeniyor." Ataç, cmekli olduktan sonra, Cumhuriyet Halk Parti si'ne girmişti.G«««> 7'de 3 Mayıs 1954tarihligüncede(s. 197), "Seçim sonu" izlenimlerini yazıyor: "Gece iyi haberlerlc başladı: Yüzden çok saylavımız (milletvekili) olacak gibi gözüküyordu, belki de iki yüz. Yedi sekiz ildc kazanacağımız söylcniyordu. Çok umutlarbelirmişti... Geceyarısından sonra söndü: Sabaha kadar birer birer yitirdik o umutları, kala kala üç il kaldı: Yirmi sekiz saylav..." "Sol"a küfreden Ataç, "geceden" "sabaha kadar" büyük bir merakla, Cumhuriyet I lalk Partisi'nin kaç milletvekili çıkaracağını izliyor. Bugünün okuyan gençleri genellikle "sol" eğilimlidir, onların Ataç'atahammülede bileceklerini sanmıyorum. • SAYFA 3 Ataçve"sor Ataç ve dlvan şüri TURHAN GÜNAY Imtivaz sahibi: Berin Nadi o Basan ve vayan: venl Gün Haber Ajansı Basın ve vayıncılık A.ş. 0 Cenel Yayın Yönetmeni: Orhan ErinçoGenel Yayın Koordinatörü: Hlkmet çetlnkaya o Yazılşleri Müdürü: Ibrahlm Yıldız • Sorumlu Müdür: Flkret llkiz o Yayın Yönetmeni. Turhan Günay o Crafik Yönetmen: Dllek llkoruro Reklam. Medya C L CUMHURİYET K İ T A P SAYI