05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

kıyor, ama bilen ne kadar çok okuduğumu anlar. Şununla övündüğümü söylcyebilirim: Bu işe başladığımda, lslam minyatürüne sınırlı bir anlayışım ve sevgim vardı. Bu resimleridönemlere göre birbirinden ayırabilmek, üslupları tanıyabilmek bana göre olağanüstü bir sabır ister ve bu sabır da sevgisiz olmaz. Bu resimleri sevebilmektiren zoru, başlangıçta. Konuyu sevebilmek, gibi. Ncw York'taki Metropolitan Müzesi'nde, özellikle tran minyatürleri daha iyi sergilenir demeyeceğim de, insan kafasmı daha iyi yaklaştırabilir, camekânlar müsaittir; gidcr saatlerce bakardım minyatürlerc. Bir kısmında sıkılırdım elbette, bir kısmında bir çeşit oyun, bir çeşit zorlama vardı; ama bir kısmına da böyle baka, baka, baka sevmcyi öğrcndim. Onların karşısında emek vererek durmayı öğrendim. tlk başta birazcık bu, insanın anlamadığı bir dilden kötü bir sözlükle bir kitabı okumaya başlamasına bcnziyor; çok az bir tad alıyorsun, saatler geçiyor vc hiçbir şey olmuyor. Daha da acısı, bu işi anlamış, çözmüş, bilenler var, onlara gıpta ediyorsun ve hiçbir zaman o zevklere ve yüksekliğc varamayacağını düşünüyorsun. Ama öte yandan bir gurur da var; bu acaip ve ilk bakışta sevilmeyecek, zor, kapalı, perspektifi olmayan, hepsini birbirine benzettiğin gözleri çekık insanlara neresinden yaklaşacağını, kıyafetleri 'uzak' ve Doğulu insanları neresinden seveceğini bilemiyorsun ama sonra yüzlerine bakınca, yüzlerini görünce onları sevmeyi öğreniyorsun. Bütün bu kültürün içinde yıllarca okuduktan sonra onları sevmcyi öğrendim. Övündüğüm şey, çok fazla kitap okumak değil, en sonunda onları sevmeyi öğrenmiş olmamdır. Şimdi bu kitap bitti, bu konu bitti ama, bu konuda çıkacak bütün kitapları ben gene almaya, okumaya, merakla karıştırmaya devam edeceğim. Sizınle yapılmıs pek çok röportajda kilabîoldug'unuzu mylemış<iiniz.. Tarihi roman kitabîdir, başka bir şey olamaz. üstelik bu, en az tarthî olabilecek bir roman; kcndi hayatımdan çok malzeme var. Tabii ki kitaplara bakarak daha iyi roman yazılıyordur. Benim yazarlık tutumum, genel olarak Türkiye'de kamuoyunun kabul ettiği "yazar bir hayat yaşar, tonra çekilır yazar" durumundan başka türlüdür. Sürekli aynı kivamdadır benim hayatım; yazmakla yaşamak. Yazdığımla hayat arasındaki ilişki yüzünden belki ya da belki de 'Nişantaşlı bir yazar olduğum için söylenmiştir bu söz. Ben de buna aldırmadığımı göstermek için kitabî olduğumu söylerim, tabii ki gülümseyerek... Romanımzda wkakları, evleri çok güzel tarif etmişsiniz. 16. yy atmosfertnı iyi yansılmnsımz Okurken, o sokakları da, o evleri de gördüm ben; idennden geçtim, içlerinde yasadımSokaklar dedım de, o dönemın sebır planından yararlandınız mı? 1 layır, yararlanmadım ama o dönem hakkında, şchir hakkında yazılmış seyahatnameleri okudum. Özellikle Ingilizlerin 16. yy'ın başında istanbul'u anlattıkları seyahatnamelerden, mescla şunları öğrendim: tki katlı cv az, ahşap ev bugün hayal ettiğimizden daha az, sokaklar dar, damlar kiremitli. Bütün bu ayrın tıları üç dört gün araşlırma yaptığım British Museum'daki seyahatnamelerden okudum; fakat beni dönem atmosferine hazırlayan bu ayrıntıların kitabıma girmiş olanı azdır, îki katlı eviıı yeni yeni başladığını, bir zenginlik belirtisi olduğunu bu tür okumalardan öğrendim. Batılı gıbı olma ıstegıyle, gclenekten kopma kaygısı romanınızın temelını oluşluruyor. Gelenekselkultürümüzc verdiğtniz deg"er üzerıne konuşalım bizar Benim en değer verdiğim gerçek aydınlarımızda Yahya Kemaüdcn lanpı nar'a, OguzAtay'ddn KemalTabir'ehatCUMHURİYET KİTAP SAYI 465 ta yer yer Nâzım llikmet'e temel sorun, eçmiş kültürün terk edilmcsi meselesiir. Bir yandan gözümüz Batı'nın harikalarıyla kamaşır ama öte yandan da geçmiş kültürün güzelliklerinden ve kendi kişiliğimizden vazgeçemeyız. Burada nc politikacılar, nc tarihçiler, ne gazeteciler burada en çok hassas aydınlar, yazarlar; kültür üzerinc ıçtenlikle düşüncnlcr acı çeker. Ben, Batılılaşmacıyım bir anlamda: Çünkü eşıtlik, modernliğin kimi görüntülcri, insan hakları, düşünce özgür lüğü gibi Batı'dan gelen bazı değerlcrc inanıyorum. Röncsansın sunuçları, bütün bu \öyledikleriniz Evet, tamam, çok güzel ama, bunlar Rönesansın sonuçlarıysa, Rönesans da benim yerel,özgün tarihimin üzerinden çatır çutur, mahvederek geçer. Kitap da örnek Rönesansın bize göre en büyük buluşlarından biri, portre yapmaktır. Portre ise, tslam resminin tarifi icabı bit tiği yerdir. henim Adını Kırmızı'da bahsedildiği gibi suratımızın topoğrafyasının biricik olmasının, başkalarına benzememesinin, bu dünyada yaşadığımızın ve başkalarından ayrı olduğumuzun en büyük işareti olan suratımızın tıpatıp bir resminin yapılabilmesi olağanüstü çekici ve büyüleyici bir şeydi. Hiç kimse, özellikle de kimsedcn lcorkmayan padişahlar buna dayanamazlar ve aayanamıyorlar. Böylelikle kimi zaman güçlü, kimi zaman zayıf ama, Osmanlı sarayında hep bir portraının yapılma isteği oluyor. Ote yandan bu istek de geleneği çatır çutur kırıyor. Bunlar dayanılmaz ikilemler. Âyetlerden çok yararlanmıpınız ve romanımzın kurgusunu da âyetlerin üzerine tnşa etmi\nniz. Kur'an'dan kitabımın başma aldığım âyetler, kcndi bağlamlarından azıcık kopartılmışlardır; ama bu gerekliydi. Neden? O âyetler kitabımın temalarına gönderme yapar. Kitabım da onlar etrafında toparlanır, genişler. Kitabımın bütün temalarını özetler gibidir, o âyetler. Dojlu'dayken Balt'da, üatı'dayken DoSu'aa olmak, hem Doğu'yla, hem Batı'yla keyıfalmakfiteyen Meddah'ın âkı betıne çok üzüldüm, çünkü onu da sevmi^tim. Ben de çok sevcrim onu. Kitabımın kendi gözükmez, sesi gözükür esas kah ramanı Meddah'tır aslında ve kitabımın en kırılganyanı da onun hazin sonudur. Ben de meddah gibi bıssederim, yani ba%kı altında. ünuyazma, bunıı yazma, onu yazarsan şöyle de, anncn kızar, baban kızar, devlet kızar, yayınevi kızar, gazete kızar, herkes kızar; parmaklar sallanır, sallanır, ne yapsan bir yerinden sataşırlar. Yarabbi, dersin, ama öte yandan dü şünürsün; öyle bir şey yazacaîım ki, hepsi kızacak ama o kadar güzel olacak ki, boytın eg'ecekler Bizim gibi yarı kapalı, yarım yamalak demokrasisi olan, yasakları bol bir toplumda roman yazmak, benim, Meddahımın rolüne birazcık sıvanmaktır; yani illaki siyasi yasaklar değil, tabular, aile ilişkilcri,dini yasaklar, devlet, pek çok şey yazarı zorlar. Tarihi roman bu bakımdan bir tür kıyaiet değiş tirme isteğidir. Romanıntzı Batı taklıtçılig'inc bir uya rı olarak da ^örcbilir rniyiz 'J Bir tutum var kitapta: Bu 'küçültücu kelimeyi kullanarak Batı'dan bir şeyler öğrenmeyi taklitçilik olarak mankum ediyor ve bir safçılık öneriyor ama bir yandan da bu tür bir safçılığın yalnızca hayalperestlik ve bir çeşit yasakçılık olduğunu söylüyor. Kitabım daha derin, ister Doğu, ister Batı olsun, yabancı bir kültürün durdurulmaz etkisinin manevi, kişisel boyutları üzerinedir. Nitekim ki tapta sık sık bir Uan ya da Şah tarafından yenilgiye uğratılıp bütün sarayı ve nakkaşhanesi yıkılınca o şehrın ve o insanların başka bir Şahın, naşka bir nak S kaşhanenin etkisine girmeleriyle nasıl değiştiklerini çok işlcdım. Tarihin zorlamasıyla üslup değiştirme, kimlik değiştirme; kendimızi ifade eden simgeleri ve kişiliğimizi değiştirme. Budur, bu kitabın konusu, illaki DoğuBatı sorunu değil. Ve bu bir kaçınılmazdır. Burada bir gözlcrını kör edenler, kapayanlar, sa/çılığı vc e\kt kültürü savunan lar vardır; bunların geleceğı yoktur. Bir dekarışmayt, akı kımlıg'ı kaybeimeyisa vunanlar vardır. Bunların arasında çeşit çeşit renkte, çeşit çeşit kararsızlıkta iıiban vardır. Ama kitabım bu konularda kesin bir düşünce önermez. Bu konuda acı çeken insanın derdini dillendirir. Bu, Ahmet r lanıdi Tanpınar'ın ya da Yahya Kemal'in acısıdır da... Onemli olan hangi medeniyctin neresini nasıl alacağımız formülü değil, medenıyet deg'ı^imlerikar şısında acı çekmektir. Benim Türkiye'de yaşadığım en büyük entclcktüel sorun da budur; üslup sorunu, kimlik sorunu. Ama bu konularda yasaklayıcı formül, belirleyici, buyurucu bir tutumum yoktur. Bu konulardan kitaplanma; hikâyelerime akıtacak bir enerii alırım. Ama önemli olan, aslolan güniük hayattır ve o, bunları aşar. Şeküre'nin çocuklarıyla kavgası, kitabımdaki üslup kavgalarından daha öndedir. Haklısınız 7,amamn degişmesi, unu tulma kaygısı ve kaltcı olma istegi gibi acı vcren, aamımi, hüzün yüklü kavramlarla ve anlayı^la yaklaşılması gereken bir konu bu. lkı nedenden ötürü öldürülüyor Enişte. Büyük üstat Osman'ı, Frenk nakkast Sebastıano'yu taklide zorladığı ve bir de nakkaşlardan birtnın zaafgösterip ona üslubum var mı? diye sorduSu için... Ölende miyoksa öldürende mikabahat, Orhan Bey, ne derstnız? • Benim gibi şüpheci bir yazar, tabii ki bu konuyu muğlak bırakmaktan, okurlara nercdeyse olağanüstü acı verme, işkence etme zevki alır. Bunun için, benim yazacağım romanda cinayet sebebi tam tamına böyle kurulmalıdır: Katil de maktül de haklıdır. lkisinin de haklı olması, tarihin dayanılmazlığının ve acımasızlığının acısını bize duyurur. Roman yazmak da olaylara şöyle bir yukarıdan, en azından bir balkondan bakmanın zev kini taşır. Röpor/a/tmızın sonlarına doğru biraz romandan uzakla\alım. Sizde yazma lUeg'ı uyandıratı unsur, genellikle bir ımge mi, yoksa bir rıtm midır? Imge, kitabın rikri için ya da aıılataeağım sahne için gereklidir. Kitaplar bir imge, bir hayal, bir kahraman, bir durumla başlar. Onlara bağlanırım. Demin araştırmalardan bahsediyorduk; tarihi roman yazacaksam, bu tür bir imgeyi aramak için okurum baba okurum ama, içinden bir imgc çıkmıyorsa ya da kendim bunları anlatacak bir hayal bulamıyorsam, boşveririm. Ya da pek çok şey yaşamışımdır ama hiçbirini kendimin kılamamışımdır; imge benim olmalıdır öncelikle, şahsi olmalıdır. Bir hikâycye bağlanmak için bir imge gereklidir. Ote yandan nikâyc yazmaya başladıktan sonra ise müzik, ritm, tekrar ya da çeşitleme öne çıkar. Artık sanki ben hikâyenin bir parçası olmuşumdur, hikâyenin içindeyımdir, önemli olan ilerlemektir; akıştır. O zaman müziğin anlamını değil, kendisini de hissederim. Hikâyenin anlamından özümlcnen ayrıntısında değil, içindeyimdirvcyazdıkçayazarım. Bu ritmi, bu müziği, bu akışı nissettiğim zaman mutlııyumdurve gerçek yazar olduğum an, budur. l'akat okıır da bunıı; sizin anlatınızın resmini, nabız noktala rını, soluk alış/verişini kendi teninde duyar. Onun içınyazarlıkta en zor olan şey, hem bir sererde yazıp bu müziği ve vuruşları durdurmak hem de on sefcrde yazılmış gibi bunu mükemmel kılmaktır. Ben bir seferde yazarım, on seferdc düzeltirim. Roman yazarken •iizin tçın en büyük zorluk nedir, özellikle böyle tarihi nitcliklerı olan bir roman yazarken ? En büyük zorluklardan biri, iştahımdır; her şeyi koymak isterim kitaba ve kitap alır başını gider. Ote yandan beni konuya iştahım ve hcvesim bağlar, fakat bu sonra da zorluk olur, çünkü kitap genişler, genişler, genişler vc onu bir çerçeve içerisine toplamak zorlaşır. En büyük zorluğu, sayfa sayısının durmadan artması ve kısaltmamuır. Ikincisi, zaman zaman hissettiğim şey, tek basına olmamdır. Bir iki yakınıma okutsam bile, dört sene yazdığınız kitabın ne olduğu ve değeri konusunda en sonunda kuşkular, delinneler, ölçüyü kaçırmalar uyanır insanın kafasında. Çok yalnızsınızdır ve dört senc bir yolculuğa eıkmışsınızdır. Kristof Kolomb bile üç ayda geçer denizi Amerika ya da bir başka kıtayı bulur, siz ise dört sene yolculuk yaparsınız ve nerede olduğunuzu, işin neye benzediğini, kitabın ne sonuç verdiğini soracak kimseniz yoktur; çünkü kitap kimseye gösterilecek vaziyette değildir. Buyalnızlıktır işin zorluğu ve bu yalmzlığı dana da arttıran bitip tukenmez hevesiniz ve iştahınızdır. Amerika'nın önemli yaytnevlerinden Random Home hem Benim Adım Kırmızı'yı hem de henüz yaztlmamış küabtnızt ba%ma kararı almış. Çevirilerden korkmu yor muiunuz? Çevnlmeyen bir sı/at yüzünden edebiyat kaybolabilir. Aklıma Os car Wilde'ın bir sözü geldı sıze bunu sorarken "DoiUryeviki'den sonra, bizeyalnızsı fatlar kaldı." Oscar Wilde'ı çok scverim. En cok scvdiğim sözü de "Yalnızca yüzeysel olanlar görünüşle yetınmezler sözüdür. Bu bakımdan çevîride hata olup bir şeylerin kaybolacağı da çok malum bir şcy...B SAYFA 13
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear