05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

r rası tüm çıkar çatışmalannda kcsin lcarar verme yetkisi olan, uluslararası yetkili ve ctkili bir kurumun varlıöıyla olanaklıdır. Milletler Cemiyeti (MC) adıyla insanlık tarihinde hiç nulunmayan üst düzeyde böyle bir kurum oluşturulmuştur. Fakat Milletler Cemiyeti'nin uluslararası yaptırını gücü yoktur. Bu kurumun yaptırım gücü, bu kurumun üyelerinin düşünsel ve eylemsel istemlcrinin bu kuruma devredılmesiyle gerçekleşebilir. Bu devir olgusu ve zorunluğu günümüzde ı>erçekleşmemiştir. Bu devir olasıhğı geleceKte de çok olanaklı değildir. Eğer bu kurumun üyeleri tarihte varlığı hiç bilinmeyen böyle bir deneyle yüzyüze olduklannı bilmcseler, MC'yi niç iyimser algılamayacaklardır. Bu deney geçmiş zamanlarda güce dayanan yetkenin yerine, ortaklaşa düşünsel çabaları bir araya toplayarak yapılmıstır. MC topluluğunu bir arada tutan iki bağ vardır. Kaba güciin baskısı ve üyelcr arasındaki düşünsel özdeşleşme. Bunlardan birincisi kısa bir süre için kalksa, ötcki iyimser bir olasılıkla topluluğun sürmcsini sağlar". "Tarih bize, DU özdeş düşüncelerin varlığını yansıtmaktadır. Örne*in; "Panhellenizm Düşüncesi" Hellenerin çevredeki barbarlardan daha üstün olduğuna ilişkin Amphiktyon'larda (GrelcHellen dünyasına ilişkin pagan dinsel birliktelik), söylencelerde (efsane) ve şenlik oyunlannda yaygın olan bu bilinç, GrekHcllcn toplumunun küçük birimleri arasındaki savaşları önleyecek güçte değildi. Üstelik GrekHellen kentlerinin ve kentler birliğine karşı büyük düşman Pcrslcrle bağlaşıldık kurmasını önleyemiyordu. Kaldı ki, Rönesans döneminde Hıristiyanlık ortak bilinci de küçüklü büyüklü Hıristiyan devletleıinin birbirleriyle savaşırken Müslüman TürkOsmanlı sultanından yardım istemelerini önleyememiştir. Î Şimdi bile ortaklaşa bir yetkc oluşturacak düşünce yoktur". "Bilimsel bilgile rim insanda iki çeşit içgüdü bulunduğunu saptamıştır. Biri, Eılatun'un (Platon) symposion'undaki eros tanımında "crotik" Dİr olgu anlamında adlandırdığımız ya da üreme gereksiniminin bilinçli olarak genişlctilmesiyle cinscllik denilen, yaşamı sürdürmek için iki karşı cinsin birfeşmek isteğini içcren türden bir içgüdü. Öteki, saldırganlık içgüdüsü ya da yoketmc içgüdüsü kapsamında adlandtrdığımız, yoketmek ve öldürmek isteyen türden bir içgüdü. Bu içgüdüler çok yetkin bilinen sevgi ve nefret karşıtlığının kuramsal açıklanmasıdır. Bu karşıtlık, çekme ve itme işlevinin sizin bilim alanınızda varolan, doğal ilişkisinin sürmesidir". "Ürcmek gereksinimini amaçlayan korunmak içgüdüsü erotik türden bir içgüdüdür. Fakat bu korunmak içgüdüsünün, isteğin gerçeklcştirilmesi düşünselliğinde kcsinlikle saldırganlık içgüdüsünegerek sinimi vardır". "ErotikKorunmak içgüdüsü yaşamı sürdürmek içgüdüsüdür. Saldırganlıkyoketmek içgüdüsü öldürmek içgüdüsüdür." "Savaş düşüncesi ve isteği, saldırganlık içgüdüsünün, yok et me içgüdüsünün bir oluşumudur. Savaş karşıtı düşünce ve istek, Eros erotik ko runmak içgüdüsünün bir oluşumudur". "Savaş insanı aşağtlamakta,insanı öldür meyi istemediği insanları öldürmeye zorlamakta, tarihsel dcgerlcri, insan enıeğinin ürünlerini yok etmektedir". "Fakat her çeşit savaş ve silahJanma eşdeğer öl çüde kötülenemez. Oteki devletlere, uluslara saldırmak isteyen, öteki devletleri ve ulusları yok etmek isteyen devletlcr ve uluslar var oldukça, öteki devlctJer ve uluslar da silahlanmak ve savaşmak zorundadır". "Savaş ve banş" olgusunu A. Einstein ve S. Frcud işte böyle açıklamaktadırlar. Izin verirseniz bu "savaş ve banş" konusunda size ayrımlı bir düşüncemi açıklamak isterim. 1934 yılında "hoyadı" yasası yapıldı. Bu yasa yapilana kadar çok C U M H U R İ Y E T K İ T A P Ytaketme Içgüdüsü azı dışında kız, cükleri yaygın erkek Türk adbir konumda lan Arap adlan erkek ve kız adı alınarak oluolarak kullanışurdu. Ahnıet, lıyorsa, bu topMehmct, Ali, lumsal davraHasan, Hüsenış, üstünde yin, Fatma, Ayözcnle durulşe, Hatice, ması gereken Eminc ... gibi. düşünsel bir Bu Arap adlang,östergedir. nın alınması Orneğin; bu şimdi de sürükonuda önce yor. Soyadı yaistatistiksel bir sasından sonra araştırma yaalınan Türk sopılması doğru yadlarıyla birbir yöntem likte kız, erkek olur. TürkiTürk adlan da ye'de "Savaş" alınmayabaşlave "Banş" adlı dı. Mete, îsteerkek ve kız mi, Bilge, Menyurttaşlann sagü, Bengisu, yısallıüım bilOrhon, Emre, mek ilk aşama Türkan, Tomolmalıdır. Bu ris gibi. Atasayısallığı biltürk'ün dilbi mek Türk toplimsel bir saplumunun "satamayla dışla vaş" ve "barıs" dığı Arapça, konularındaki Mustafa Kemal düşüncelcrini, adlan yerine esalgdamalarını, siz bir bulguyfa eğilimlerini, ad ve sovadı davranışlarını, olarak aldıgı tepkilerini bilMetln Erksan, "Bir ulusu. bir ülkeyl, bir devletl önce kök Türkçe "Ata etkenier olarak savaşlar ve banşlar vareder. o)u$turur ve mek yönünden türk" adı ve so yaşatır" dlyor. yararlı olacakyadı, Türkçe ad tır. Sonra bu ve soyadlarının önderi olmuştur. "Atasayısallığı kız ve erkek sayısallığına ayırtürk" ad ve soyadından önce Avrupa, Asmak gerekir. Bu sayısallıklan böl^elcrc ve ya, Afrika anakaralarında (kıtalannda) süresel dönemlere göre değerlendirmek, kurulu TürkOsmanlı Devleti sınırlan bu istatistiksel araştırmanın koşullarıniçinde yaşayan ve sonra Türkiye Cumhudan biridir. Bugüne değin Türk adlan ve riyeti Devleti sınırları içinde yaşayan Türk soyadlan üstünde kapsamlı bir araştırma ulusıında Türkçe yalnız iki soyadı vardır. yapılmanuştır. Bu araştırmayı yapmak; Büyük Türk düşünürü Ziya Gökalp'in Türkiye'nin siyasal, toplumsal, kültürel soyadı "Gökalp) ve büyük Türk yurtsedüşünce ortamına çok gerekli istatistiksel veri ve düşünürü Moiz Kohen'in Munis bilgiler ve bilimsel nilgiler getircccktir. Tekin Alp'ın ya da Munis Tekinalp'in soBu konuda giderayak bir şey söylemek yadı "Tekinaıp". isterim. Dünyanın hiçbir ulusu ve ülkesi, "deniz" olgusunu, kavramını ve sözcüSonraki siyasal, toplumsal, kültürel dööünü kız ve erkek adı ve soyadı olarak nemler, dönüşümler, değişimler içinde yckullanmaz. Kız vc crkck adı ve soyadı olani adlar oluştu. 1 lakan, Alpay, Filiz, De rak "deniz" sözcüğü yalnız Türkiye'de niz, Yaprak, Damla, Konca gibi. Bu yeni vardır. Ornefiin Ingilizce "Sca", F'ransızadlar içinde özellikle 196O'lı ytllarda başca "Mer", Almanca "Meer" sözciikleri layarak gittikçe çogalan yaygın adlar olabu ulusların dillerinde kız ve erkek adı ve rak "Savaş" ve "Banş" adlan da vardır. soyadı olarak kullanılmaz. Bu da üstün19511953'te Sovyet yayılmacılığına karde düşünülccek ayrı bir sorunsallıktır. şı yapılan sınırlı "Kore Banş Harekâtı", İ974'te Kıbrıs'ta Türkleri YunanRum soykırımından kurtarmak için yapılan sı" Yöntembilimscl (metcxJolojik) düşünnırlı "Kıbrıs Banş Harekâtı" dışında bu ce dizgesi (sistemi)" içinde düşünmek yıilar "savaş" değil "banş" yıllarıdır. "Bu Türkiye'de yaygın değildir. "Yöntcmbibanş döneminde" "Savaş" ve "Banş" adlimsel düşünce dizgesi" Türkiye'de her larının yaygınlıgı, üstünde çok düşünül kişi, özellikle siyasilcr, yazarlar ve düşünmesi gereken toplumsal bir olgudur. düğünü sanan kişiler hâlâ "inanıyorum" diyor, "biliyorum" demiyor. tnanmak Türk ulusu 19111922 yılları arasında "inanç"la, "inan"la, "iman"la, "dinselkısa aralıklar dışında çok uzun süren bir lik"le ilintilidir, ilişkilidir, bağlantılıdır. savaşlar dönemi yaşadı. Türk ulusu bu Bilmek "bilim"le, "bilimsellik"ie, "bilim savaş yılları içinde ve bu erkek çocuklan sel bilgi"yle ilintilidir, ilişkilidir, bağlantına önce Osmanlıca "Sulh" ve "Harp", lıdır. "Dinsel düşünce"yi vc "bilimsel düsonra Türkçe "Banş" ve "Savaş" adlarını vermedi. C )ysaki bu adların bu yıilar ve şünce"yi ayıran ve göstergeleyen sözcükler "inanıyorum" ve "biliyorum" sözcükbu dönem içinde yaygın olması gerekirlcridir. Türkiye'deki en üst ve en alt düşünce düzeyi "inanıyorum" ve "biliyoÖnemflWr toplumsal olgu rum" sözcüklerinin kapsadığı anlamı al"Savaş" vc "banş" sözcükleri dünyanın gılamış bir konumda değildir. Bu algılahiçbir ulusunda kız ve erkek adı olarak ma yanlışlığı ve tersüği tüm tehlikesiyle yoktur. Savaş ve banş olguları, kavramlasürmektedir. rı ve sözcükleri yalnız Tiirkiye'de insan adı olarak kullanılmaktadır. II. Dünya Sa îzledığmtz düşünce yönteminin içcri$ivaşı'nın tüm acılarını çekmiş uluslarında nc vc nitcliğtnc ili}kin kısa hir açıklama yabilc "savaş" ve "barış' sözcükleri, kız ve par mıunız? erkek adı olarak var deöildir. Siz hiç Büyük bir düşünür olan Karl Marks'ın "War" ve "Peace" adlı Ingiliz insanı, (1K1H1885) şöyfebiröğretisi vardır. "Ta"Guerre", "Paix" adlı Fransız insanı bil rihbilim ve Düşüncebilim (Felsefe) bil diniz, işittiniz, duydunuz mu? Savaş ve mek, düşünen insanın ödevidir". K. barış sözcükleri yalnız Türkiye'de insan Marks'ın bu ööretisi 1947'den bu yana adı olarak kullanılır. Bu durum çok önembenim baş kuralım olmuştur. Ben, o günli toplumsal bir olgu ve sorunuur. Bu soden bugüne dcgin K. Marks'ın bu ögrerun üstünde toplumbilimcilerin çok dütisinden hiç sapma yapmadım. Benim düşünmelcri gerektir. Eğer bir ülkedc "saşünce yöntemim apaçık olarak budur. vaş" ve "barış" olguları, kavramları, sözK. Marks, "Debaten Über Pressfreihe427 mak ve yazmak için kendine bir gelir sağlamak zorundadır. Yazar, kendine bir gelir sağlamak için yazamaz. Yazarlık ya da yazmak özgürlüğünün ilk koşulu yazarİığın gelir getirici bir iş olmamasıdır. Yazarlığı gelir getirici bir araç olarak kullanan yazar kendi iç kölcliğinin (oto sansiir ç.n.) cezası olarak dış köleliği (devlet, siyasal yetke, yasama, yargı, yüriitme erklerinin ortaklaşa oluşturdukları sansiir ç.n.) kabullenmektedir. Dış kölelik sansürdür. Sansiir olgusunun varlığı yazarın cezasıdır." itBasın Özgürlüğü Üstüne Düşünmek" adb yapıtyazısında "MEGA Cılt 1. Bölüm 1. s. 22223 " şöyle der: "Yazar, yaşa Ben; K. Marks'ın bu bilimsel tanımlaması ve saptaması kapsamında, yöntembilimsel düşünce dizgesi içinde düşünen ve bilimselliği tanıtlı vc kanıtlı bilimsel bilgilerin dışındaki tüm söylentileri dışlayan, oto sansür vc sansür olgulanru özümsemeyen bir insan ve bir yazarım. K. Marks'ın bu bilimsel düşüncesinin; bu ürkünç (dehşetengiz), bu korkutucu doğnıluğu, günümüz Türkiyesi'nde tüm yogunluğuyla geçerlidir. Şu an Türkiye'de yazann düşünce yapısı ve yazmanın ne amaçla yapıldıgı, devingen bir kamuflaj (örtülemek, gizlemek, saklamak, kılıflamak, peçelemek) içindedir. Kitabımda toplaaığım yazılanm K. Marks'ın tanımladığı yazar özgürlüğü kapsamında "bilimsel bilgiler" oluşturularak yazılmış yazılardır. Kitabıntzda topladığımz yaztlartnıztn kök düşünces: ve ereği ncdir? • Bilimsel düşüncenin ve dinsel düşüncenin ayrılmasının, bilimsel düşüncenin oluşmasının ve felsefe .düzencesinin (disiplın) kurulmasının ÎÖ 6. yüzyılda Anadolu'da (tyonya) Grek kolonilerinde oluştuğu bilimsel bir bilgidir. Grek düşüncesinin köklerinde bilimsel düşüncenin ve dinsel düşüncenin karma bir nitelikte bulunduğu Mezopotamya ve Mısır düşüncesinin olduğu da bilimsel bilgidir. Bilimsel düşünce ve dinsel düşünce Grek düşüncesi içinde ayrılmış ve bilimsel düşünce ayrı bir düzcnce biçiminde varolmuştur. Grek, Hellen, Yunan düşüncesinin asıl değeri bu bilimsel düşünccyi oluşturmasıdır. Bu bilimsel düşünce bir uzantı biçiminde Yunanistan'a geçmiş ve orada 10 5.4. yüzyıllarda doruk noktasına ulaşmıştır. Bilimsel düşüncenin bu oluşumu 19. yüzyılın başlarında Batı yayılmacılığı ve sömürgeciliğinin çıkarları doğrultusunda.birsöylenti niteliğindeoluşan "Grek, Hellen, Yunan Mucizesi" adıyla ırksal ve etniksel nedenlere bağlanmıştır. 19. yüzyılın sonlarında Batı'da oluşan bilimsel bilgiler, bu bilimsellik dışı söylentiyi yok etmiştir. TürkYunan ilişkilerinin Yunanistan Devleti tarafından sürekli yok edilmesinin temelinde, siyasal nedenîerle birlikte, yüzyd önceyok olan bu söylenti, bu dogma ve bu sarsata vardır. Yunanistan Devleti bu yok olmus söylentiyi, Türkiye Cumhuriyeti karşıtı bir düşmanlık biçiminde sömürmektedir. Bu kitaptaki yazılann çoğıınluğu bu bilimsellik aışı söylentiyi irdelcmcktedir. Yunanistan Devleti Türkiye Cumhuriveti Devleti karşıtı açık bir savaş kışkırtıcılığı yapmaktadır. Yunanistan Devfeti Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile akıl, bilimsel bilgi.yöntenui düşünce, mantıksal düşünce kapsamında bir ilişkiye girmcdiği sürece, TürkYunan savaşı sürekli gündemde olacaktır. Benim bu kitapta topladığım yazılanm, Yunanistan Devleti'nin savaş yandaşlığını tarihbilim kapsamında açıklamak, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Yunanistan Devleti arasındaki olası savaşı önlemek, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Yunanistan Devleti arasındaki zorunlu barışı sagiamak için yazılmış yazılardır. • Mare Nostrum / Metin Erksan / //// Yaytn / 164 s. SAYFA 11 SAYI
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear