24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

195O'de edebiyat dünyasına 'Trendeki Yabancılar'la girmiş olan Patricia Highsmithİe inzivaya çekildiği Fransa'da Noclle Loirot'un yaptığı ve 1979 yılında 'L'Exprcss'tc yayımlanan konuşmayı Füsun Umar'ın çevirisiylc sunuyoruz. NOELLE LOİROT Bay Ripley'in yaratıcısı le Uç Gün TTM rın evi yoktur, yalnız bir sümüklü böceğin sırtında taşıdıgı evine gi z I cn cbi I mesi onu büyülüyor. Onun cn biiyük .ıızusu, başkala rından korunmak için gizlenilecek bir kaleye sahip olmak." Highsmith anl.ılırken gülüyor. "Normal ıni? Nedeıı benim normal olmamı ist i vorlar, yazarım ben! Sıradan bir yurttasj olsam, normal olma şansına da sahip olabilirdim, bu kesiıılikle böyle. Ama o zaman sanatçı olamazdım." "Yazarlık, yaratıcı çalışma, insan ilişkileri sizinkiııden daha yoğun olan bir yaşam biçinıinc ııymuvor nıu?" "Bana göre öyle. Bildiğiniz gibi, on yıltfır Fransa'da yaşıyorum, gazetcciler artık valmzlıgıma ve tobilerime alıştılar. Başlangıçta, Montmachoux'ya yerleşti^imcıc gerçekten dehşete diijmüşlertli. M o n t m a clı o u x, buraya yakın, utacık bir köydür, ama buradan çok daha kapalıdır. Iln yakın komjularım Polonyalı bir çiftçi ailesiydi, evleri benimkinden altı yüz metrc ötedeydi. Fransızcamın bir türlii tiüzelmemesinin bir nedeni dc bu. Bugün artık hcr şeyi anlıyorum, ama konuşmak hâlâ zoruma gidiyor. Fransızlar gerçekten snoptur: Anadillerinin kafa göz yarılarak konusulmasına dayanamazlar. Ben de koın^ıılarıınla genellikle lngilizce konusjiıyorum." yor... Kırmızı ba lıklarla uğıaşabilirdi, ama bafıkla edilerime kremalı tavşan yiilıııisi hazırladım," diyor. "Hiç kuşkusuz lüks sayılıf, ayrıca benim için zahnutli de, ama sadecc haftada bir kez yapıyorum." Biri erkek, öteki dışi iki Siyam kcdisi, 50 m2'lik odada yemeklerinin biıaz soğumasını kayıtsızlıkla bekliyorlar. îkisi tİc* güzellik yarışmasında ödiil almış. "Aslında bütün kedilcr güzeldir, bütün hayvaıılar ilginçtir, fareler bile. însnnlar lıakkında aynı şeyi söylcyemem." Ciddi, ycr yer pürüzlü bir ses, alaycıbir tonda konuşuyor. Lauren Bacall'ın, \ lumphrey Bogart'ı haşjadığmı duyar gibi oluyorıım. Patricia Hignsmith'e, bu ince uzun, beyaz boyalı evde ncdcn tek başına oturdujUınu sormak gereksiz, Evin arkasında, bodur ağaçları Cîiacometti'nin hcykcllcriııi andıran, meyilli bir bahçe var. Moncourt, Loing ırmag'ı kıyısmda, birkaç nıodern yapının heniiz yeterinee çirkinleştiremediği küçük bir köy. 20 km kuzcyinde Fontainebleu, 5 km güneyinde Nemours ycr alıyor, "Amcrikalı yazarın cvini biiyük bir çihliğin arkasında bulacaksınız", diyor yaşlı bir köylü kadın. ('anı kapılar, kalm krişlcr, sıradaıı eşyalar, yeınck odasıyla salon arasında sırayla dev boyııtlıı salon bitkileri... Telcvizyon yok, buna kaısılık tavana asılmış kafestc norselen bir kedi oturuyor. Bu eksantrik özcllik dc olınasa, insan kendini orta düzeyde, tipik bir memurun yazlık evinde sanacak. Jnsaıılardan k.ıç.ın mıi/min bckâr Patricia 1 [ighsmith bütün yılı burada geçirior, , pck ender olarak birkaç günlüğünt J>. . . . ^ J, J, . .Ira'ya ya ı ondra'ya ya da Alnıanya'ya kaçamak yapıyor, kcuilerinden uzun süre ayrı kal Kaygıyı Işleyen bir ozan l Bu açıklamanın kışkırlıcı bir yaııı yok. Highsmith'in karaktcrı hcr türlü kinizm dcn, kcndini beğenmişlikten ıızak olduğu için insanı şasırtıyor. Hayal kurmayan, sorulan hcr soruda kcndisiyle, yaşamıyla ilgilenilnıesine şaşan birinin kaıakteri bu. "Bütün yazarlar böyledir, değil mi? " Hayır. "Annemi ncdcn mi sevmiyorunı? Birincisi, çocuklııgumu cehenneme çevirdiği için. Ikincisi, o da hayatı boyunca kinı seyi sevmcdiği için, ne babamı, ne iivcy babamı, ne de bcni. Onu Texas'da, cli ayağı tutan yaşlıların birliktc yaşadıkları bir motcldc son kez ziyarct etti^imdc tclcvizyonu açtı. Dört yıldır birbirimizi görmemiştik. Biliyorum, biliyorum, kuze nim Dan'ın dışında hayatta kalan tek akrabam annem. Otekilerin hcpsi öldü. Olsun, nc çıkar? Ne\v York'ta, Eondra'da, Almanya'da çok sevdigim dostlarım var. Bilinçsizce duygusal dcğilim, hayır." Annesinin on altı yaşındayken çekil miş rcsmini duvardan alıp bana uzatıyor. Dikkati çekecck kadar güzel bir kadın olduğunu söylüyorum. Ama Patricia Highsmith bu sözleıimi ılü/eltiyor: "Hayır. Oldukça güzel. Ben onu sizden daha iyi tanıyorum. lnanm, annem konıı sunda son derece tarafsızım. Orncğin cc saretinc hayranım. Kcndi isteğiyle boşandıktan sonra babamın bana ödemck istedi|*i nafakayı geri çevirmis. Beni okutmak için gögüs gerdijîi madcli sıkıntılar yiizünden ona tcşckkür borçluyum. Amerika'da ünivcrsitelcr oldukça pahalıdır. Ben (vOİumbia'da okudıım. 21 yaşında mezun olduğumda, öğrendiöim Latince ve Yunanca'yı dizi karikatüıiere söz yazmaktan başka dc£erlendirme olanağı bulamadım. Yine de iyi bir iş sayılırdı, Virginia VCooIt'un çok de£er verdiği 'kcndi dört duvanma' sahip olmuştum. Benimki pck kcnıli halinde, banyosuz bir odaydı." Patricia Highsmith, on sekiz yaşından beri yazıyor. 1950 yılında, şiirleriyıe kısa hikâyelerinin ço^u yayımlanmadan bir roman yazmaya karar vermiş. "Ncdcn polisiyc hikâyc türünü scçtiği nıi sormayın. Konu kcndini bana zorla kabul ettirdi, bu kadar basit. 1 liç polisiyc roman okumamıştım. Bugün bile, bunu nasıl yaptıgınıı anlamış değilim. Ne Agatha Christie'vi bilirim, ne Conan Doyle'u. Ara sıra I'olstoy, Dostoycvski, Hcnry |ames okumayı ycğlerim." İİk iki romanı bütün yayımcılar tarahndan geri çcsrilmiş. Uçüncüsü, Trcııdchi Ytibıiııahır, altı yayıncvindcn dönmüş "Amerika'da dıırum f'ransa'dakinden rarklıdır: Roman uıslagının ilk clli saytasına karşılık yüklücc bir avaııs ödemcsi yaparlar. Ben, kirayı ödeyecek param olmadı^ı için kitabımm varısını sunmuştum. Ama vayımcılar, iki kahramammıi" aralarındaki suç alışvcrişine inanmadılar." Yedinci yayınevi I tigh.smith'c güveniyor, kitap yayımlandıktaıı bir hatta sonra Alfred Hitchcock film haklarım satm alıyor. Hitchcock sonradan kitap hakkmda şunları söylemiş: "Öncc olayın trende geçmesi hoşuma gitti. Birkaç bölüm daha okuyunca ilk izlenimlcrimde yanılmadıgımı anladım: 'Cinayctlcrin yüzde kaçının çözümlcndiğini biliyor msunuz,' diyor kahramanlardan biri. 'On ikide b i r i ! Oteki on kişinin kimler oldu^unu sanıyorsunuz.1 Son derece önemsiz, sıradan insanlar. Polis dc, onları asla cle geçire mcyeceğinibiliyor.' Bunu son derece parlak bir buluş izliyor: 'Aklıma bir şey gcldi! tkimiz dc birbirimiz için bir cina yet işleyclimlTrende karşılaştık, kimse tanıştığımızı bılmiyor. Bundan iyisi can sağlı^ı, değil nıir1'" Alfred 1 litchcock, kitabı bcgcnmcycn Raymond ('.handler'i bunu sinemaya uyarlamayla görevlendiriyor. liiiyiih VyCUMHURİYET KİTAP SAYI 340 İİk romamn yayımlanışı nıaya dayanamadığını söylüyor. Edebiyat dünyasına 1950 yılında I'rcııclci'i YtihanahıriA girmiş, o gündcn beri cdcbiyattan ayrılmamış. Graham Grenc, "Patricia Highsmith'in yarattığı kasvctli, kapalı, irrasyoncl dünya bildigimizi sandığımız diinya olmadıgı haide, bize komşularımızm dünyasınclan çok daha gcrçck görünür. Highsmith, korkudan çok belirsiz kaygıyı işleyen bir ozandır," diyor. Ilighsmith, kitaplanndan birini öııcckilcr katlar ba^anlı saymazsa (örncöin Dcrııı Sıılar) hcmcn bir elcştirmcn (,'ikıp aksini kanıtlamaya, kitabı övmcyc başlıyor. Bütün clcştirilcr övgü dolu, "şahcscr" sözcügü, başarısmdan ac.kta ka<;maya çahşan Higlısmith'tcn başka kimscyi ürkütııuiyor. I lighsmitlı sıkılıyor, hcr an tctiktc, kaygılı, cli iiya^ıııa uolaşıyor, kcndini rahatsız hissctmcktc. Numara ını yapıyor? } layır, incc, zarif bcdenin biraz daha önc eğilişini, uzun parmaklı işçi ellerinin bir sigaraya, bir kahvc fincanına uzanışını görnıck korkusunu anlamaya yetiyor. Badcm gözler, geniş bir çene, yer yer kırlaşmış kumral saçlar. Highsmith sabir bakışlarıyla, bir Rugby oyuncusu gibi başını birdcnbirc öne ıızatmasıyla karşısındaki şasırtıyor. U<," gün ooyııııca kcııdinden söz etmck düşüncesi cesaretini kırmış olmalı ki, içinc kapanıyor, hnreket ctmek gcreğini dııyuyor: "Gelin, üst kata <,Mkalım." Üç oda. Dııvarları ahşap kaplı, pırıl pırıl güncş içindc adeta giilünıseyen en Kİiçük oda onınıki. Bir taralta yatağı, öbiir yanda yüksck, kürsüye benzeyen yazı masası ve clt'ktrikli yazı makinesi. Odada kadınsı bir hava yok. Highsmith uykularımızı kaçıran cinayetleri burada planlıyor. Bütün duyarlı^ını kahramanlarına burada aktanyor. Banyonutı kaı^ısında henüz bitmcmiş birkaç tablosıınun buluıulu^u uhık bir atölyc yer alnıakta: "Resim ya da mulâj yapacak vakit bulanııyorum aıtık." Vakit, vakit darlıgı, zam.ma k.ır^ı v.ırı^... Patriıia Highsmith'in sürekli tLitts.ii su; vüksek duvarların çevrelediği lıahçe siıule dolaşırki'iı buııu kcndısi tle ıtıi'.ıt ecliyor: "Agacları budamaya, çimleri gıreken sıklıkta bicmeye dc vakit olmıı yor." Adını "ganp bir lıayvan dostu'n.i ijik.ı ran iinlü sümüklübücekleri nerede.' "Lîskiden vardı. Bir tür akvaryıınıd.ı besliyor, sevişmelerini izliyordum. Sü mükliiböccklcr hcrmafrodit oldukları halde erkek ya da dişi rolünü oynayanlar hep aynı havvanlardır. Yumurtladıktan sonra birbirleriyle ilgilcnmezler. Mont machoux'daki eski evime röportaj yapnıaya gelen gazeteciler, kitaplarımdan çok sümüklüböcek mcrakımla ilgilcnirlerdi." Bu nıeslekta~ilarıiTidan biri, sümüklüböcek tutkusunun "normal" olup t)lmadlğını bir rııh doktonına bile sormusj. Patricia Highsmith doktorım cevabını hatıılıyor: "Normal nıi.1 Bilmiyorum. Aına açıklanabilir. Bu hanımın sümüklü böcekİL'icleıı söz etme bıçimi, kenılini onlarla özdeşleştirmck istediğini kanıtlıyor. Kendisinde bulamadıgı bütün ö/.el likkr sümüklüböcekte var: kayıisız, son derece sakin, sorunsuz, lıcr şeyden önemlisi iliijkilerinde sorunsuz. Oysa iıı sanlarla ili^ki kurmak onda panik yaratı Nasıl olabilir. ' Böylesinc değerli zamanını nezaket ziyaretlerine mi lıarcıyor? "[ layır. Kısa ziyaretler bunlar. Hafta d.ı bir gün Mary'le bir kadeh içerim. Mary Ingiliz'dir, çevirmenlik apar. Ya da kızı bana ugrar. Oxt(ird'da okudu, şimıli Paris'te kuıslara devam ediyor. Sık sık gcnçli^imden söz cderiz." Patricia Highsmith, 19 Ocak 1921'de Texas'ın l ; ort Worth kentinde doğımış. Annesiyle babası, Highsmith'in doj*umundan kısa bir süre öncc boşanmışhır. Üç yıl sonra anncsi Stanley Highsmitn'le evlcnmis, atlam çocuğun babasımn hayatta olckı^u gerekçesiyle onu nüfusuna geçirmemİ!;. Ne var ki, küçük Patricia ilkokula başladıüında. annesinin bilinmcycn bir nedcnlc onu Highsmith olarak 1 kaydettirdiğini öğrenmu}. İ layatmdaki İİK sır bu. Kaderci olduğu için, kendisinc ait olmayan bu adı da sonradan dejiiştirmcmiij. Annesinin cvlilijjinde zaman zaman kıyamet de kopsa, ne dc olsa ona karsj hep diuüst davranmi!j birinin adıyınış bu. "Annemi sevmem," deyip liltresiz bir (îaııloise sigarası yakıyor. SAYFA 12
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear