Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
M ve N harf sesleri belleklerinde öteki harf seslerine göre cn eski bilgilcri ve en razla bilgiyi koruyan sesler. Sığırın vc davarın totem hayvanı olması ve kadınların onların seslerine bereket büyüsü amacıyla öykünmeleri çağından başlıyor bellekleri. Boğa bu çağda inektanrıananın oğlu, eşi ya da en fazla erkek kardeşi. Ama asla babası değil. Inektanrıana ise boğanın annesi, eşi, ablası. Fakat asla kızı değil. Çünkü bu fclsefeye göre ilk yaratıcı inektanrıana. Onun M ile başlayan heeeleri tonlaması ilc müzik ya da melodi başlıyor. Işte bütün bunların bilgisi inanılmaz biçimde 'M' ve 'N' seslerinde korunmuş. Bu nedenle sözcüklerin belleği ya da sözcük bağıntıları yeryüzünde insanın bütün yaptıkları içinde en uzun ömürlü olanlar. Hiçbir şey onları aşamıyor. O yüzden onların tanıklığı çok önemli. OSMAN ŞAHİN /""» cvgıh YıUlız C.ıbtroğlu, 'KaJı\ ııın Yazısız Tarıhı M vc N Scsı' C^J ıidlı arcHjlmihi kttabııuzda, sözcüklerin bellcğinden söz ediyorsunuz Bu.kıivrann bızc bıraz açar mısınız? tngilizce'de 'milkvvay' sütyolu demektir, biz ona Samanyolu diyoruz. Bugün bu sözcük bize çok anlamsız elebilir. Sütyolu ne demekr' Ama bir azı yapınca bu sözcüğün eski çağlann kadın görüşünden çiktığını anlayabiliriz: Bütün gök cisimlcrini doğuran gökselana oğkınu emziıirken göğsündcn saçılan süt damlalarıyla olusur Samanyolu. Bu bilgi yalnızca milkvvay'in belleğinde mi var'' Hayır. Galaksi sözcüğünde de 'gala' sütü gösteriyor. Erkcğin doğunıdaki katkısı bilinmcdiği için o çağlarda kcndi cinsclliğini evrcnin merkezine koyan ve en küçükten cn büyüğe hcr şeyi bu doğrultuda yorumlayan kadın felsefesinden kaynaklanıyor. Kadın dili ve sözcükler bu felsefeyle tam bir örtüşme içinde. Yeniden sözcüğün belleği konusuna dönersek, yalnız sözcüğün değil, sözün veya heccnin ya da bir harf sesinin de belleği olduğunu, söyleyebiliriz. Orneğin "Çok gezenin ayağına bok bulaşır" sözü, tuvaletlerin bulunmadığı göçebe yaşamdan kalma bir söz. lnsanlar ağaçların altına dışkılıyorlar. M ve N harf sesleri belleklerinde öteki harf seslerine göre en eski bilgileri ve kanımca en fazla bilgiyi koruyan sesler. Sığırın ve davarın (öncc dişilerinin) totem hayvanı olması ve kadınların onların seslerine bereket büyüsü amacıyla öykünmeleri çağından başlıyor bellekleri. Boğa bu çağda incktanrıananın oğlu, eşi ya da en fazla erkek kardeşi. Ama asla babası değil. İnektanrıana ise boğanın annesi, eşi, ablası. Fakat asla kızı değil. Çünkü bu felsefeye göre ilk yaratıcı inektanrıana. Onun M ile başlayan heeeleri tonlaması ile nıüzik ya da melodi başlıyor. Işte bütün bunların bilgisi inanılmaz biçimde 'M' ve 'N' :UMHURİYET KİTAP SAYI 339 Kadının Kadın uygarlıklarına damgasını vuran 'M' ve 'N' scsi yazısız tarihi seslerinde korunmuş. Bu nedenle sözcüklerin belleöi ya da sözcük bağıntı ları yeryüzünde insanın bütün yaptıkları içinde en uzun ömürlü olanlar. Hiçbir şey onları aşamıyor. () yüzden onların tanıklığı çok önemli. Özellikle yazılı belgelerde izi yok edilen kadın dilini ve kadın felsefesini anlamak, tanımak için. Sözcüklerin belleği ve sözcük bağıntıları biyolojik yapımızdaki genlerin karşılığı. IDNÂ /inciri çok eskiye ilişkin olanları nasıl bi/e eleye eleye ulaştırıyorsa, bunlar da insanların dilindeki DNA zincirleri, en eski bilgileri bize ulaştırıyoılar. Mğer doğru anahtarı bulursak. Yani f/z M vc N sestnın, kadınların ıncğıtı \c\inc öykünmelcrındcn çıktı&ı m mı söylüyorsnnuz? Evet, tam öyle. Tabii her kadının değil. Seçkin kadınların öykünmesinden. O çağın seçkin kadınları en iyi taklit yetcneğine sahip olanlardı. O çağlarda kadınlar bugünkü kadınlardan (her iki grubu kendi çağlarının sorunları ve tavırları ölçüsünde karşılaştırırsak) daha duyarlıydılar. Açlık ya da yiyeceğin bulunmasındaki güçlükler konusunda evrensel boyutta çözüm arayan, üreten kadınlardı. O sırada evrensel baba yoktur, evrensel ana vardır. Bütün canlıların anası, insan, hayvan ve bitki. Hepsinden o sorumlu. Evrensel baba (tek tanrı) bu düşünceden çıktı. Tanrıananın (gerçekte uygarlaştırıcı kadının) çocuklarının açlığına çözüm arayışı sonucıı larım, vıyecekleri güneşte kurutarak kışa saklama teknikleri ve mayalı yiyecekler bulundu. Bunların yanı sıra bereket büyiilerine de yöneldi kadınlar. Daha çok bolluk sağlamak için bol süt veren totem hayvana öykünürken şiiri, müziği ve dans buldular, hatta bunları birarada kullandıkları ilkel dramı da. Ama bunları hiçbir zaman sanat için yapmadılar. Evrendeki düzenin, gece ve gündüzdeki ritmin, mevsimlerdeki ritmin, ölümdeki ve doğumdaki ritmin bozulmaması için yaptılar. Sız kıtabınızda boğadan önce itıek tapııınııtn olduğunu kanıtlarıyla göitcrıyoruınuz Doğnıstı kcııdı adınıa \öylcr\cm hılabıntzı okıtmadan öncc bir \ut söylcnı vc ıııck söylcıu olduğjınıı hılnııyordtıın Samrınt bcıum gıbı başka yaztirLır vc aydınlar da bılmıyorlar. Mıtolojtlcrde süt okyanıtslartna rastlamadı$ım gıbı tko/ıografi/crdc de inch. bcyhcllcriııc rasllaınadım. lııcğnı kıttsallıiı ılc bapntılı bılgılcrımız \\ındı\tıiıı'lıi sıııırlt Acaba bu ncdcıı böylc nldtı'>Si'ıtlcr vc ıuchlcr, onları anlatan betımlcmclcr ncdcıı dtjardti bırakıldı Bılcrch yapılınış olabılır mı 'J Erkek bilimci, kadın cinselliğiyle bağıntılı bilgivi yinc 'erkek görüşü'nden edindi. Erkek görüşü ise anaerkil görüşe tepkiden doğdu ve ona karşı bir yanıt olarak gelişti. Bu ıı/.ıın süreçte erkeğe kadın cinselliğini küçümsemesi öğretildi. O nedenle erkek bilimciler ineğe ve kadın görüşü tarafından büyüteçle yorumlanmış süt okyanusuna kayıtsız kaldılar. Günümüzde kadın yazarlar yazdıklarıyla savaş taktiği, ateşli silahlar... gibi konularda bin yıl sonraki insanlara bilgi vermekten nasıl uzaklarsa, 'eskiçağ'ın erkek yazıcıları, yazarları da kendi bedenleriyle ve zihinsel dizgeleıiyle örtüşmeyen bir dili ve felsefeyi anla yıp tanıtmaktan o kadar uzaklardı. Tanrıananın ınckle özdeşlıg'ı, dilını vc dıninı bu ııngcnin üzcrinc kurması günüvıüzdc doğaya yabaııalaynış J kcnt kadınııtı yadırgat n/ıiyıicıik ını' Tanrıana inekle özdcşti, insanlar anaerkil çağda ıneğı örnek alıyorlardı. Çünkü o çağda insan denilince anlaşı lan dişil cinsti. Bu /ilıinsel dizgenin dille de örtüştüğünii 'Kadının Yazısız Tarihi'nde çok sayıda sözcük örneği vererek gösterdim. Ataerkil dönemde ise tanrıbaba boğa ya da öküzle özdeş tutuldu ve insan denildiğinde ar tık eril cins anlaşıltlığmdan, insanlara örnek olarak boğa ya da oküz gösterildi. Eğer bugün çağdas kadına inek itici gelecekse, erkeğe de boğa itici gelmelidir. Ama hakliMiıız, iticilik inek için söz konusu. Anadolu'da 'boğa gibi güçli'f, 'tosun gibi' ya da 'koçum benim' demek erkeğe övgü oluyor. Ama hiçbir kadına 'benim sevgili ineğim' diyemezsiniz. Oysa Sümer bcyleri ve krallan tanrıya yakarırken, bir inek gibi şefkatli ve bağışlayıcı olmasını dilerlerdi. Kramer'in 'Tarih Sümer'de Başlar' adlı kitabında bu örneklerc çok rastlanır. Tannça ya da kraliçe kendini daima ineğe, yavrusunu ise boğaya, danaya benzetir. Hitit Kralı Hattusilis karısı için "yan odada karım inekler gibi bağırıvor" der. Sümer'de ve Ilitit'te inek boynuzu tılsımlı sayılır ve büvülerde döl vermesi için kullanılır. Sümer krallan kendilerıni, falan inekten doğma... diye tanıtarak övünürlcr. Homeros Odysseia'da Hera'yı 'inek gözlü flera' diye över. 'Deli inek' hastalığını hepimiz duyduk ama 'deli boğa' ya da 'deli öküz' hastalığını hiç duyan var mı? Ataerkil söylem süriıyor. Eski tanrıanalar, tanrıçalar fahise, cadı, büyücü, çılgın nitclemeleriyle karalanırken inekler de nasibini almış olmalı. Aptal, bön, ibne gibi hakaret dolu anlamlar taşıyan inek sözcüğü ataerkil dönemde gözden düşcn inek imgesinden izler taşıyor bize. Oysa bilimsel verilere göre inek akıllı bir hayvan, hatta belki de erkeğinden de akıllı. Bence sözcük sesinde ona öykünen kadın, onun şefkatli, uysal, korumacı davranışını da kendine örnek aldı. Erkek ise boğanın kıskanç, saldırgan ve azgın tutumunu 'inekhanım'a bir yanıt olarak binlerce vılda geliştirdi. Bilimsel çahşmalar, kadınla erkek arasındaki bu tür ayrışmaların kültürle oluştuğunıı göstermektedir. Genelliklc araştırmaalar bir sözcüğün kökenını ırdelcrkcn eski Yunan'dan ya da Ibranılcr'dcn ötcyc geçmıyorlar Ancak siz Sümcr'dcn, Mısır ya da A/rika'dan, uzak cografyalardatı örnckler dc vcriyorsunuz llangt diıjüııcc stzı buııa yöncltti? Pek çok coğrafyadan örnek vermeye çalıştım. Mıtolojik ögeler ve motifler de ortaktı, tanrıana eksenli sözcükler ve yorumlar da. Dünyaya yayılan kadın felsefesinin dili ve sözcükleriydi bunlar. Bu evrensel ortaklığı ve yaygınlığı gösterebilmck için Ibrani ve eski Yunan'la yetinmedim. Kaldı ki o toplumlar ataerkil yapıdaydı. Vc sanırım örneklerin hep o dillerden verilmesi karşıt görüşün diline rastlamamızı ve izini sürmemizi güçleştirdi. Eski kadın uygarlıklarının çoğunlukla Islam topraklarında ycr alması da, Islam kendinden öncesini yok saydığı için, araştırma alanında bir engel oluşturdu, ama tümüyle değil. E£er Ba/t'da ünivcrsitelerın kapalı kapıları ardında bu tür bir çalı^nıa yapılmadtysa, "Kadının Yazısız l'arthı" bu alanın ılkı oluyor Sızc bundaıı sonrakı çalısmalarınızda ba^arılar dılerim • SAYFA 7