Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Kapak konusunun devamı. şım biraz ilerledi galiba. Ama sız, edebiyat dünyasının içindesiniz, dergi yönetiyorsunuz, okurun nabzını tutuyorsunuz... Belki de siz haklısınız... Yazdığınıı yele üfürmek duygusundan bir kurtulabilsem, özenle, iştiyakla döneceğim eleştiri yazmaya ama... Edebiyatııntzın önde gelen eleştirmcnlcrinın ortak ozeUiklerınden birı de, diinya cdchiyatına açılmakta bıraz isteksiz oluştarı. Daha çok bizim edebiyatımızla, hasır neşirler. Dünya edebiyatı, bir ülkenın ede biyatından çok daha zengindir. En azından niceliksel olarak. Ûiinya edebiyatına kapalı kalarak, sırf Türk edebiyatı ile haşır neşir olarak ne edebiyatçı olunur, nc eleştirmen, ne iyi bir okur. Anıa iş eleştiri yazısı yazmaya gelince; Türk edebiyatının yazarlan üzerine yazmazken, git Paul Auster üzerine, Calvino üzerine yaz... lyice kcndi kendine gclin güvey olmak değil mi bu? Sizin örneklerinizle söylemek gerekirse, diyelim Selim lleri'nin cânım kitabı "Cjiamofon Hâlâ Çalıyor" orada duradursun, ben onu bırakıp Ingeborg Bachmann üzerine yazayım. Paylaşnıa ve buluşma noktası sıfır. Saçma geliyor bana. Dünya edebiyatı üzerinde çalışmak, üniversite mensuplarmın lüksü olabiliyor ancak bu durumda. Hdebiyatımızdd elestırı elbctte vdr Ama sizdcn bask.a kadın eleştirmen yok. Bunu neye hağlıyorsuntız? Yazarın kadın veya erkek oluşıından en az etkilenen edebiyat alanı eleştiridir diye düşünüyorum. Edebiyat eserine "kadın duyarlığı" ile vaklaşmanın edebî bir geçerliliği olabilir mi? Ya da mcsela, uygyr bir erkekle maço bir erkeği eleştirmen olarak birbirinden ayıranilir misiniz? Ayırabiliyorsanız, o eleştiri yazısından hayır gelnıez zaten. Tabiî fenıinist eleştiri diye bir yaklasımdan habersiz dcgilim anıa, ben edebiyata bir idcolojinin rehberliğinde yanaşmaktan yana hiç olmadım. O idcoloji, o model ne olursa olsun. Onun için, tek kadın eleştirmen olmamı herhangi anlamlı bir ncdenc bağlamamı istemeyin bcndcrı. Okurların, eskisi kadar eleştirel yazı yazı/ıadığmtz için size neredeyse k.ırgın oldııklanıu hılıyor musuııuz? "Üzüldüm ' demem lazını ama, samimiyetsizlik olur. Vallahi sevindim buna. Enver, sizin nivctiniz bana yeniden eleştiri yazdırnıak mı yoksa?! Peki o "kırgm" okurlara deneme yazılanmı önersem? Belki severek okurlar, ya da hiç olmazsa ilgiylc.Ne dersiniz? "Melalı anlayan" bir insansınız. Ama yazılarını'zın dokusunda humoıır, hatta ironi dc oldııkça belirgin. Yalnızca "eleş/ırmenltğın cılvcsı" dc değil ıi\telık. Pek bcllı etmcseniz dc gözlerinizde hınzırlığın pırıltısına tanık oldııın sık sık. Bir yaşama hiçiminin yazmsal alaııda helırginleşmeü diyorum ben. Benimki bir izlenim. Bir yaşama biçimi demeyelim de, bir düşünme biçiminin uzantısı, bir tavır diyelim isterseniz. Humor'un vazgeçilmezliği vardır benim entelcktücl tavnmda. Takınılmış ciddiyetin, "molla" ağırlığının, ne eleştiriye, ne başka herhangi bir diişüncc etkinliğine bir değer katmadığına inanıyorum. Aksine; hayatta olsun, yazıda olsun kendini fazla ciddiye alnıaktan ve ağırlığınca altın ettiğine inanmaktan daha tatsız vc sığ bir tavara az rastlanır. Tabiî, humor'ıı lâtıbalilikten, sululuktan, saygısızlıktan, densizlikten ayırt edcn çizgilerin iyi tanınması da çok öncmli. Şimdi gazetc köşclerinde öniine gele nin, mi/.ah adma, humor adına lâubaliliğin tahammül ötesi örneklerini scrgilenıesi nıoda oldıı ya, pek çok konuda SAYFA 4 Denemeeleştiri yolunda 30 yıl '•" Füsun Akatlı oldugLi gibi bu konuda da at izi it izine karışmış durumda. "Ucuz"un prim yaptığı bir toplumda kaliteyi tutturmak ve bcnimsctmck o kadar zor ki! Bu tabloya katlanmanın, hem resmin bir köijcsinde durup hem hem o resmi seyretmenin ancak numor'a sığınmakla mümkün'olduğuna inanıyorum ben. "'icnhd Yolun Ortdundd'dn \cr alan ılk yazı, cdehiyatınııznı 1972İ'J92 tarıhlcrı araunddk.i 20 yıllık dılinıı değerlcndirıyor. Ydp/ığınız ııfuk lurımda bu tarihscl dilimin özclliklc ikincı yamında $iir alamnda niteliksel bir seyrehnc olduğııım, gölgeli bir şıir dönenıi yaşanRlsun Akatlı BtftPENCEREDEN Yaz Baştna isfetf/l Gelir Yaz Başına Neler Bir Pencereden/ Vü\un Akatlı / Adaın Yaytncılık/ İHH s. Gelir/ Ftisuıı Akatlı / AcLı Ynyınlnn/ 111 \ Edebiyat Defteri/ iı'nuıı Akatlı / Afa YıiyınLırı/ 1X1 s. Felsefe Kıyılannda/ Yihtm Akatlı / Afa Ydyınltirı/ 216 \ hatta baştacı edilmesi şeklinde. Sanat alanında vasat, "kötü"den daha kötii bir şeydir. Bcrbat bir şeydir. Bunun en açık görülebildiği tür de, şiir. Hassas bir ölçiidür şiirin ölcüsü. Demokrat bir eleştirmen değilim oen. Vasatın ölçiisüyle şiirc yaklaşmak bana küfiir gibi gelir. Onun için, "hoşgörii"me gölge düşmüş olsa gcrck! • Kimi romancılara, öykücülere, şairlere daha yakınsınız. Kitaplarımzı uktıyanlar bu imzaların kinıler olduğunu saptayabilirler rahatlıkla Ben başka bir açıdan yaklaşmak istiyorum: Toplumcugerçekçı diye nite/enen yazarlara ınesafeli, hatta uzaksınız.Memet Fuat'ın hazırladığı şiir antolojisini dcicrlcııdirirken 40 kuşağt şairlerine fazla yer ayrıldığını yazmıştınız. Gerekçe olarak. da şöyle dıyordunuz: "Bu şairler tarihsel olarak bir dönemc tanıklık etmcklc bırlikte, yazmsal nitclikleri açısından pek az öncmlidırlcr çiinkii." Bu yorumıı, wziinii cltigım ıızaklıkla yan yana getirehilir ntıyim? Şu ya da bu akıma mesafeli oldu6um sonucuna varmaktansa, tıpkı 40 kuşağı şairleri için söylediğim gibi; kendisi, veya idcolojisi, veya misyonu sanatının önüne geçen sanatçılara mesafeli olduğumu düşünelim isterseniz. Yeııı imzalarla da ılgilısiniz. Bırçok ılk yapıt hakkında yazdıınz. Peki, Nurııllah Ataç'ın dcyımiylc, henüz kitap yayımlamamış yazarlar için zartnızı attığınız da oldıı mu ve zarlar kaç kaç geldı? Zarları hiç olmazsa bir ilk kitabı gördükten sonra atmayı yeğliyorum! Şaka bir yana, pek sık zar atmam ben. Hem artık oyunun kuralları da Ataç zamanındaki gibi değil. Attığım zar kapı alsııı yeter diyorum. Eh, o kadarını da tutturuyoruz canım! Yeııı yayımlaııan ötcki kitabınız dığını belırtıyortunuz. Bu "gölge"yı bi "Pusulamız Felsefe"dc yer alan deneme] lerde bu kcz felsefeci yönünüz ağır bası' \ rdz aydınlatahilir mhiniz? yor. Sunıış yazısında, sizm için felsefe, Türkiye'nin 1980 sonrası dönemde ııııı mcslek.ten olmayan ok.urla da payla • yaşadığı ve yaşamakta olduğu deöerler şılahilccck yöııii vc biçiminin daha ansarsıntısı, kendini yaşamın hcr alanınlamlı olduğunu söylüyorsunuz. Öteki da vc ozellikle de degerleriıı merkezî türliisnnün zihin sporu olmaktan öteye öncm taşıdı^ı kültür ve sanat alanında gidemeyeceğtne, amacını yitireceğinc, ijiddetle nisscttirmekte. "Şu "yükselen güdükleşeceğine inamyörsıınuz çiinkii. değerler" tantanası; kiiçük, sıg, çapsız, Sizcc ülkcmizde felsefe etkinliği zihin kısıtlı diye nitcleycbileccğimiz her şesporu olmaktan öteye ne kadar gidebilyin (kişi, ürün, çaba, etkinlik ilh. her di? şeyin) önünü açtı. "Demokratikleşmc'nin, yalanyanlış, girmediği yer Felsefe aslında o kadar hayata dairyok. Olacak şcy değil bu. Olmuyor da dir ki; fildişi kulelerde ağırlanan, zor zaten. Ama cn olmayacağı yer, sanat. ulaşılır hatırlı bir konuk muamclcsi görmesi yadırgatır beni. Ya da entelcktüellerin zihin sporu, bir çeşit üst düzcydc fantczi diye bakılması da yanlış felsefeye. Düşünme yetimize, günnlçin lük hayatımızın, politikamızın, ilişdlyotektik kilerimizin scyrindc asgari fonksiyon yüklemeye alışmışız toplum olarak. Sanki bu yctimizi kullanırsak eskiyecek. llayatın içinde soluk alıp veren ve hayatı yönlendircn bir disiplin olarak bakıyorum felsefeye ben. Bir kafa formasyonu, bir eğitim, bir dil, Niçin Diyalektik/ Pusulamız Felsefe/ bir tavır olarak. Yoksa, Kant şöyle fıhun Altıok/ (ftiğ t'iiutıı Akatlı / Vdrltk dcmiş, Hegel'in öğretisi ayaklarının Yayıııları/150 ,v. YayınLırı/ 272 \. üzerinde nasıl oturmuş, Heidegger'in felsefcsi kaç katmanlıymış...bunların öğrenilmesi, tekrarlanması hiç de önemli değil. Düşünürlerin ne hakkında konuştuklarına bir baksak ya: tnsan ve hayat üzerine konuşuyorlar, değil mi? Soıı aylarda "dil"e, dildeki kirlenmeye dikk.at çckeıı yazılar yaztyorsunuz daha çok. Medya ise "kafasına göre taktlan" gazeteciler, "ceketini omzuııa atan" köşe yazarlan yaratıyor her gün I lalk öyle istiyormuş. Medyaya ve halka karşı dilin şansı ne sizce? Tenha Yolun Ortasında Zamansız Yazılar/ : • Dilin şansı veya şanssızlığı değil dc, / i iı\ıın Ak/i/lı / Fihıııı Akatlı / Yapı OgttkYdvtnctlık/ 147 \ Krcdı Yaynılart/ 104 ı. bir ülkenin, bir toplumun, bir külCUMHURİYET KİTAP SAYI 33 sat'ın, mediocre'un kabul görmesi, Edebiyatta, şiirde "demokratikleşme" nasıl tezahiir ediyor? Orta'nın, va