28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Mahmut Yesari'nin "Çulluk" adlı romanı ilk yayımlanışından altmışdokuz yıl sonra okunduğunda, dikkati çeken ilk olgu anlatımının akıcıhğı ve eskimiş sözcüğe pck fazla rastlanmayışı. Bir sürc karikatür çizdiği mizah dergileri, kendi yayımladığı "Kelebek" adlı edcbiyat/mizah dergisindeki dencyimi, piyes yazarlığı kuşkusuz Yesari'nin anlatımını ctkilemiş. SENNUR SEZER ahmut Yesari denince akla gelcn ilk kitap Çulluk'tur. Cevdet Kudret'in Türk Edebiyatında Hikâye ve Roman'ından tanımıştım Çul luk'u. Mahmut Ycsari'vi ise anlatılan anektod ve fıkralardan. Onun günlük yemeğini ve içkisini saglamak için yazdıöı tefrika romanlann nasıl ucuza kapatıldıgının altını pek çizmiyordu ne yazılanlar, ne anlatılanlar. Ffcndim, Halil Lütfü Dördüncü, "Yesari, yeni romanını ancak bütününü teslim ederscn basarım, tefrika tefrika getirdiğinde aksatıyorsun" demiş de, yazar itiraz etmemiş. Lski romanlarının tefrika defterlerini, yeni romanını yazdıgı defterin yanına ekleyip vcrmiş. Olay, roman tefrika edilirkcn mcydana çıkmıştı. Accle aramışlar Mahmut Bev'i. O da, eskisi gibi 23 tefrikalık yeni uefterleri tcslime devam etmiş. Ha ha ha... Sonra, o dönemde herkesin pek güzel buldugu genç bir hanım yazar, çehre zügürdii Mahmut Yesari ile evlenmiş. Kimscler anlayamamıs nedenini. Ama uzun sürmemiş bu evlilik. Hanım da hiç söz etmemiş zaten sonradan yazdıklarında. Yaaa? 1989'da ölen Afif Yesari, Mahmut Yesari'nin ogluydu. Kırkını aştığında bile düzelticilik yaptıgı gazetelerin çalıs,anlarınca "Mahmut Yesari Bey'in oglu' diyc anılırdı. Belki de Afif Yesari'nin mizahçılığında üıılii bir yazarın oglu olmanın ezikliöinin payı vardır. Hımmm! lşte hepsi bu kadar. 5 Mayıs 1895te dogmuştu Mahmut Yesari. 100. dogum yılı geçti. 16 Agustos 1945'te ölmüştü. Ellinci ölüm yıldönümü dc unutuldu. En önemli romanı sayılan ve eski Türkçe harfli basımından sonra yeni harflerle basımı yapılmayan Çulluk ise ilk basımının 69. yılında yeniden basıldı. Bu romanın bunca yıl beklemesi acaba Afif Yesari'den başka 1. dereceden varisi olmayışından mıydir1 Bu soru için herhangi bir ünlcm yok. Mahmut Yesari yetmiş yıl sonra yine edebiyat gündemimizde Çulluk'u veniden okumak degil akıl yoguç cleğıl akı iuyla da sürdüğünü vurgulııyor, kadın erkek ilişkilerı, erkekle erkcöin yaıışması başka göliintüleıle anlatmayı sürdüriiyor. Bu i/.lcgin en güçlü vurgulamalanndan biri, çiftleşmc mevsımınde, ölü keçi derilerinin bile yeniden yaşama dönmesidir: "Sepilenmiş ılerılerin boyun, omuz, kasık tarafları terlemiş, yapış yapıştı; cansız ölü dcrisinde bile cinsiyetinin ulvi ateşini saklıyor, bu müebbet yangını ne ölüm, ne bir şey söndüremiyordu!" (^inselligi, yaşamın cayılmaz kurallarından biri olarak çizcn Yesari, roman kahramanı Murat'ın sonunun da umutsuz olmadığını belirtir gibidir. Sevdigi kızın ölüşünü görmesi, kolunun ve bacağının sakat kalması onu yaşamaktan alakoymayacaktır. Romanın sonunda kalabalığını ve gürültüsünü özledifii fabrikaya, daha dogrusu Istanbul'a doörıı yola çıkar. Kış ortası, daha dojrusu "karakış" başıdır. Onu yolculayan babası, cşine, tcke postlannı sundurmaya çıkarmasını söyler. Keçilerin çiftleşme zamanı gelmiş, deriler kokmaya başlamıştır. Okur, kitabın başındaki görüntüyü anımsayacak: "Bir teke, kırık sag ön ayağı paçavra gibi sallanarak sürüyü takip ediyor"; sakatlansa da dişiyi izlemekten caymadan keçinin görüntüsüyle, fabrikada zamanında burun büktügü kadınları özleycn Murat'ın görüntüsünü birleştirecektir. Cinselli^i yaşamanın vazgeçilmcz bir içgüdüsü olarak çizcn Mahmut Yesari, ki yarışın 1 yalnız T' M Mahmut Yesari klmblllr kaçıncı kez Cağaloğlu yokuşunu tırmanıyor... siyle anlatılmaya başlanıyor. Roman kahramanı Murat'ın gücü, yakışıklılıj*ıyla kadınlar arasında begenilişi, doganın tersine kadınlar arası rekabet duygusunun varlıöı yaban yaşamı ile uvgar yaşam arasındaki çelişkiyi, Murat ile Mustafa arasındaki çckişmc ise erkekler arasında aşkı cinsellikten daha az dayanıklı bir duygu olarak çizer. Yine bir av ve avcı vardır görünüşte. Avlanmak istenen suçlulugu, tutsaklıgı kabullenmeyen, avcının elinde ölüveren bir kuştur. Aşk gibi kolay incincn bir kuş. Daha dogrusu, aşk ilişkileri avavcı ilişkisi gibi kolay açıklanır, sonuca ulaşılır ilişkiler de^ildir. Çulluk'taki izleklerden biri olan kadın erkek ilişkisinin boyutlarından biri de, akla dayanan ilişkilerdir. Biraz be^eni biraz cinsellige dayanan bu ilişkilerde büyük çelişmeler görülmez. Evlilik ya da evlilik eşiti birlikteliklerle sonuçlanan bu ilişkilerin, romandaki yansıması, Hikmet ile Sofya, Münevvcr ile Bekir arasındaki ilişkilerdedir. Murat ise roman boyunca önüne çıkan bu tür ilişkilerden kaçınacaktır. Romanın ana kahramanlarından Murat ile romanın ikinei derecede önemli kahramanlarından Hayri, yaşadıklan ve zaman zaman tartıştıklarıyla başka bir sorunu da irdelerler: tnsanın ailesine karşı sorumluluklarmın yaşama getirdiği kısıtlamalar. Kimsesiz bir çocuk olarak yetim okulunda büyüyen Piç Hayri, ailesiz olmanın getirdigi soruıılarla özgürlük duvgusu arasında denge kıırmaya çalışmaktadır. Murat'ın. Münevver'in hatta Esma'nın mutsuzluklarında ailc bağlarının payı vardır. Ailenin çıkarları, itibarı, kuralları, bireyin tutkularıyla çatısmaktadır. Çulluk, içindcki bütün olaylar DU açıdan irdelenerck dc okıınabilccek bir anlatıdır. Çulluk, Cevdct Kııdıet tarafından şöyle degerlendirilir: "(...) Eser, o devirde (1927) hcmen hiç deginilmeyen fabrika ve pek az dc£inilen köy çcvrclerini de ele alması bakımından dikkate deöer." Dönemin tütün tekeli olan Reji'deki çalışma koşullarının, makinelerinin, sosyal güvenlikten yoksun işçilcrin sağlık sorıınlarının avrıntılı bir biçimde anlatıldıgı Çulluk'ta basımevlerinin çocuk işçilcri dc işlenir. Cjltçilerin yanında çalışan bu çocuklar, kendileri ya da yakınları hak aradıgı zaman, tümüyle issiz bırakılmaktadır. Asıl iş sorumlusu olan ustalar, bu çocukları diledikleri saatlcrdc, diledikleri ücretle çalıştırmaktadır. Bu durum, aynı sa^lıksız koşullarda çalışan tütün fabrikası işçilcriylc karsılaştırıldıgırıda kuralları belli, kücük de olsa bir dayanışma sandığı olan tabrikadan daha büyük bir sömürü ortamı yaratmaktadır. Mahmut Yesari, yazdıklarında gözleme öneııı vercn bir yazardır. Bir makalesinde bunıı vurgular: "Roman yazınak için, cvvela görmek lazımdır: Hayatı, insanları ve tabiatı inccleyeıek görmek. (...) Olay kahramanlarının, kahramanların etrafındaki tiplerin ne kadar hayali olsalar, yine hayatla ilgisi olması icap eder. 'Hayali şaCUMHURİYET KİTAP SAYI 322 Çulluk, yaklaşık yetmiş yıl sonra okur önünde. Döneminde fabrika çalışma Jcoşullarından ilk sözedenlerden biri olarak önemli bir anlatıydı Çulluk. Bunca yıl sonra o günkü tanıklıklar önemli sayılacak mıydı? Ya dili, anlatımı? Kitapta "günümüz Türkçe'sine çeviren, yalınlaştıran" bcnzeri bir not da yok. Ya anlatımı eskimişse.. Ya tefrikacılıgın savrukluğu, günümüzün cdcbiyat anlayışı yanında bir ilkellik duygusu yaratırsa. Dogrusu bütün bu kaygılar Çulluk'un yeniden yayımlanışının sevincini bastırdı bir sürc. Kitabt okumayı dencmeye korktum. Bclki de, (Cevdet Kudret'in aldı£ı örnek saylalardan daha tutarlı bölüm yoktu kitapta. Sonunda bütün kaygıları bir yana koyup romanı okumaya naşladım. Çarçanıık bitirdiğimi görünce de yeniden okunıaya başjadım Çulluk iki ayrı biçimde okımmaya uygun bir roman. Birinci izlek, kadınla erkek ya da erkekle dişi arasındaki kaçma kovalama serüveni. Dişinin kendisi için çekişip didişen crkckleri galip belli olana kadar tarafsız seyredişi ve en güçlü olana boyun cğişi. Doğanın düzeninin korunmasının, soyun sürmcsinin bu dogal elemeye bağlı oluşu, yaban keçisi avı sahneSAYFA 8 Fabrikaiar ve çalışma koşullan Yetmiş yıl sonra Çulluk'u okumak Mahmut Yesari'nin en önemli romanı sayıian ve eskl Türfcçe harfli basımından sonra yeni harflerle basımı yapılmayan Çulluk ilk basımının 69. yılında yeniden yayımlandı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear