28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

ze ulaşmazlar. Çünkü belirim düzcyinden başlayarak kavrarız onları. Soyutlanıalara böylcsine duyarlılaşmıs bir Greimas'ın gözünde kavramlar ve imgeler, gündelik yaşantımızda bizi çevrdeyen somut nesneler kadar izlenebilir durumdadırlar; Onun "alımlama" yetisinde somut ile soyut ya da algılama ilc kavrama, birbirleriylc eşuzantılı ya da eştözlü gibidir. Algılama ya da kavrama yoluyla bağlantı kurduğumuz evren öğeleri, Kusur Konusunda adlı yapıtta bir güzel duyusal nesneler cvrcni olarak karşımıza çıkıyor. Bcnce, gösrergebilimsel bilincin bir birikimi olarak bclircn Kusur Konusunda adlı yapıtın şaşırtıcı yoğunluğu, göstergebilim scrüvcninin gizemini dc açıklar nitcliktedir. Gerçekten, Paris Creimas'ın blllmsel cabalarta çizdiği volu o da kendine özgu Okulu göstergebiliminin bir tür deneme dillyle okura gOstermeye, hlç değilse duyum ve anayasa sayılan Semansatmaya calışıyor. tique structurale'dekio şaşırtıcı tutarlılık da aynı kavramsal ve imnürsek, Greimas'ın öteki yapıtlarına göre gesel bilince dayanıyor olmasından başKusur Konusunda, özellikle dcnemc sıka türlü açıklanamaz. nıfına sokulmasını gcrektirecek bir nitelik taşıyor; ama sıradan bir deneme deGüzelduyusal söylem üstüne bir söyğildir nu. Bütünüyle başka bir şey. lem: Güzelduyu (yani, estetik) denilen şey, Bir kültür dili: kenscl anlamında duyu organlarına ulaHcr şeyden önce bu yapıtı ayakta tuşan ncsne izlenimleriyle ilgilidir; dutan ve öncekilerden değişik kılan, içeriyunçsal (thymique) ulamda güzel (eupğindeki derin çözümlcme kültürüdür. noriuue) ya da çirkin (disphorique) niteKültür sözcüğünü bilerek seçiyorum, liklerle belirlenir. çünkü Greimas burada, yıllardır zincirleBirer değer ögesi olarak düşünüldüme tanınılarla, çıkarsamalarla, rormüllerğünde dc somut nesnelerin vc soyut kavle düşünüp tartıştığı inccleme birikiminramların belirim düzeyinden (insana den kalkarak, artık bir kuramcının değil ulaşma biçiminden) başlayarak cdindiğide, genel olarak Insan'ın algı vc kavram miz izlenimler, güzelduyusal bir deneyim dünyasıyla ilişkisini dile getiriyor. Dilinolarak tanımlanır. Sanırım kusur kavraden atamadığı birkaç göstergebilim terimının gizemi de burada yatıyor. Gremini de, edinilmiş bir KÜİtürün hcr insaimas, dil aracılıöıyla beliren ile belirmena seslenecek sözcüklere dönüştürdüğü ycn, kavranan ile kavranmayan ya da aliçin kullanıyor. Çünkü artık burada bir gılanan ile algılanmayan, söylenen ile tcrimce kaygısı söz konusu değil. ünceki söylenemeyen arasındaki duyarlı sınıra yapıtlarında olduğu gibi davransaydı, seçagırıyor bizi. Işte orada belirli mutluluk kizon satırlık bir sunuş bölümünde (s. anlarının yakalanabilecegini söylüyor. 21) ya da onlardan birazcık daha fazla Sunuş ve sonucu saymazsak, yapıt yer tutan bir sonuç bölümünde (ss. 126dört ana başlık altında kısa bölümler içc127) işleyen kuramsal düşünccsinin en riyor. llk üçünde de^işik dillerden özgün küçük ayrıntısını bile anlatamazdı: Onun bctikler ile çevirileri birliktc clc alınıyor betimleme yönternine alışık olmayanlara ve inceleniyor. Seçilen betikler birer düitici gelecek şu anlatım düzlemi, içerik zanlatım ya da koşuklu şiirlerdir: Kırıldüzlcmi, derin yapı ve yüzeysel yapı, ma başjıgını taşıyan ilkindc Michcl Tourbunların töz ve biçirnleri, anlamlamanın nier'nin Vcndrcdi (..) (Cuma...) adlı yaiçkinlik ve belirim düzlemleri, kipellikler pıtından birkaç satırlık bir alıntı ilc Italo (modalites) kurarnı, vb. gibi terim vc Calvino'nun bir şiiri; Yascmin Kokusu kavıamlara yeniden başvuracak, yani bübaşlıgını taşıyan ikincisinde R.M. Riltün yapıtlarının kuramsal içcriğini bir ke'nin yinc bir şiiri; Karanlı^ın Rengi kez dana yineleyecekti. Ama burada bu başlıgını taşıyan üçüncüsünde Taninzaki kuramsal içcriği doğrudan anlatmak yerilunichimo'nun (Japon) bctijginden bir ne, onunla kazanılmış bütünsel bir kiiltüalıntı üstünde durulmuştur. Ilginç olan, re dayanan güvenli bir üstyapısal bir dili düzanlatını ya da koşuklu şiir örnekleri buluyoruz. arasındaki biçimsel sınır düşünülmcdcn, hepsinin birer güzelduyu ögeleri içeren Bir felsefe dili: söylemlcr olarak cle alınmasıdır. Tam bir Greimas bu yapıtında yalnızca bir dereıscfcci biçemiyle yazılmış olan dördünnemeci değil, bir filozof dili de kullanıcü bölüm ise kaçamaklar başlıgını taşıyor. Ama örneğin ne Montaigne türü yor. Orada da şu ara başlıkları taşıyan dcnemecilerin, ne de Kant türü rilozoflakonular yer alıyor: Algılanabilirliğin içrın söylemî, onunki gibi tutarlı bir kuranı kinliği, Dışlanan estetik ve Umiumadıj*ın temeline dayanır; tanı tersıne başkaları beklenişi oralardan yola çıkarak bir kııram üretSözde bir sonuç! meye çalışır. Gerçekten Greimas'ın kul landığı dcnemeci ya da filozol dili ikirBütün bunlar hem düşlemsel lıem dc ciksizdir, tartışmasızdır vc kcsindir. Çünbilimsel bir söylemle sunuluyor gibi: kü bir kuramın başlangıeı değil, sonucuDüşlemin alt yapısında bilim var. Şiiri dur.Dahası, Greimas, göstergebilimci olbctimleyen bir dil şiire yöneliyor gibi: masının öncesinden başlayarak, aynı zaBetimlemenin alt yapısında şiir var. En manda bir sözcükbilimci vc bir kökenbibasitindcn, sunus ile sonuç bölümlerinin limcidir. C) nedenle kavramlar vc imgeler italik karcktcrlcrlc yazılası da ne deınek evreniyle senli beıılidir onların en duyarlı oluyorr'.. sınırlarını, düzeneklerini, dönüşüm nilcGreimas yalnızca göstergebilimin delerini, vb. söz ycrindcyse avuctınun içi gigin dcgil, şiirbilimin de en inandırıcı önbi bilir. GcıcK tarih sürecinden gcrekse cüsüdür. • cşsürcmli boyutta anlamlamanın insana uıaşım (belirim) öncesindeki o oluşum Kusur Konusunda/ Franstzcadan çcvıevreni, belki dc bir kusursuzluğun, bir rctı. Avy Ezilcr Kıran, Yapı KrcJi Yayını, cksiksizliğin evrenidir, ama gündelik ileUtanbul, 1VV5, Özgün Belik: Dc l'inıpertişim dillerinin kuralları çerçevesinde bifection, Picrre Fanıac, Perigueux, 19K7. CUMHURİYET KİTAP SAYI 322 Kendini varatan insan Vehbi Hacıkadiroğlu "înançtan Bilgiye" adlı kitabında insanın kendi kendini yaratması olgusunu açıklamayı ve bundan insanlığın gcleceğiylc ilgili sonuçlar çıkarmayı amaçlıyor. HAYRETTİN ÖKÇESİZ ırwin Kuramı tizikscl bakınid.ın insana çok yakın olan hayvanlara gelinceye dek Iîv* * hayvanlara gelın rim sürccinin bilimsel bir açıklamasım vercbilmiştir. Fakat hayvandan insana geçiştc Evrim sürecinde bir kopukluğun ortaya çıktı^ı biçimindcki bir izlcnimi Dar\vin'in bütünüyle silebildigi söylencmez. Darwin'dcn sonra, başta Marksçılar olmak üzere, birçok düşünür insanın kendi kendini yaratan bir varlık olarak ortaya çıktıgını önc sürmüş, fakat onlar ıla, bu, kendi kendini yaratma olayının inandırıcı bir açıklamasım verememişlerdir. Vehbi Hacıkadiroğlu "Inançtan Bilgiye" adlı kitabında insanın kendi kendini yaratması olgusunu açıklamayı ve bundan insanlığın geleceğiyle ilgili sonuçlar çıkarmayı amaçlıyor. Hacıkadiroglu'na görc hcr şey, tek tek yaşayan insanların doga karşısında daha özgür bir yaşam sürmek üzere işbirligine girişiyle başlamış olmalıdır. Birliktc yaşamaya başlayan insanların işbirligi yapabilmek için birbiriyle aniaşmak zorunda oluşları dili dof uracak, dil dcncylcrden kazanılan bilginin birikmcsini sağlayacak ve insan, bilgisinin artışına koşut olarak, do^a karşısındaki özgürlüöünü ya da insanhgını. aşaıiiaaşama, elde cdecektir. Bilginin artmusı yalııı/ca işbirliğinin nasıl verimli olacağını degil, işbirliği olmadan hiçbir şeyin yapılamayacagını da öfirctcceginden insanlığın gelişmesi, bir bakıma, doğruca bilginin artışıyla açıkJanabilmektcdir. Bilgi artışıyla işbirligi arasındaki bu koşutluk öylesine güçlü ve düzenli bir gelişme nedeni gibi görünüyor ki insanlığın, tam bir işbirliği düzeni içinde, bilgisini ve insanlığını artırmaya çalışacak ycrde, sürekli bir çatışma ve savas durumunu yeğlcmesinin ncdenini anlamak olanaksız görülebilir. Oysa nedenleri bulmak zor değildir. Başlangıçta iletişim ve ulaşım olanaklarının clvcrissizligi biraz kalabalıklaşan tonlumlarla birlikte yaşama olanığını yok etmiş vc ayrı düşen topluluk lar arasındaki çatışmalar günümüze dek sürmüştür. Böylece, gcrçcktc şaşırtıcı olan durum bilginin inanılmaz boyutlar kazanıp, iletişim ve ulaşım olanaklarının dünyayı bir oda içi kadar küçülttüğü günümüzde de çatışmalarının sonunun gclmcmesidir. Ancak burada da inançlar işe karışmaKtadır. Evrensel bir işbirliğinin kurulmasının değil hayal edilmcsinin bile olanaksız olduğu dönemde, insanların birbirinin kurdu olduğu biçiminde yerleşen inancların bilgi artışıyla ortadan kalkması niç de kolay olmuyor. Kitapta yine de bilgi artışmm son yıllarda ka/andığı başdöndücü hı/.ın ycrleşik inançları yok etmesinin sanıldığı kddar u/un sürmeyeceğini göstcren ilgınç örnekler veri liyor. Böylece kitap, insanlar arasındaki bütün catışmaların ortadan kalkmasınm insünlık tarihi bakımındaıı hiç dc uzun sayılmayacak bir süre içinde gerçckleifeceğini ummamak için hiçbir nedenin buiunmadığını belirterek sona eriyor. Vehbi Hacıkadiroğlu'na görc ayrıhksız ve ayncalıksız insanlardan oluşan tek bir dünya toplumunun kurulması şimdiye dek genellikle öne sürüldüğü gibi bir ütopya değil, güvenle beklenccck bir durumdur ve insanların yapması gereken şey böyle bir geleceğe doğru daha hızlı ilerlemcnin yollarını aramaktır. Kitapta, 20. yüzyıl içinde, bilgi bakımından çağının gerisinde kalmış olan iki ayrı toplumun geri kalmışlıktan kurtulmak için yaptıkları iki devrim örneği de inceleniyor. Bunlar Rusya'daki Sovyet devrimiyle Türkiye'deki Atatürk devrimleridir. Bu iki devrimin sonuçları üzerinde ilcri sürülen görüşlcr, insanlığın geleceğiyle ilgili olanlar kadar iyimscr değildir. Ancak bu kötümser görüşler için göstcrilen nedenlcr birbırindcn hırklıdır. PİMİİ StMyİteŞIIM Sovyet Devrimi'nin başarısızlığı konusunda, bilgi bakımından yeterince hazırlıklı olmayan bir toplumu bir atılımda çağının ilerisine geçirme girişiminin daha başlangıçta başarısızlığa yargılı olduğu ileri sürülerek gerckli açıklamalar yapılıyor. Oysa Atatürk devrimlerinde amaç doğruca çağdaşlaşmadır ve Ikinci Dünya Savaşı'na dek amaca ulaşmak için ne gcrekiyorsa onlar yapılmıştır. Yazara göre, özellikle 19321939 arasında bir yandan üniversite reformu, bir yandan da planlı sanayilcşme atılımıyla çağdaşlaşma yolunda mucizcli bir atılım yapan Türk toplumu, savaşın clvcrişsiz koşulları altında da Köy Enstitüleri ve Dünya Klasikleri'nden yapılan çevirilerle devrimleri sürdürcbilmiştir. Ancak özellikle 1950den sonra, salt politikacıların yetersizliği yüzünden, duraklamanın da ötcsindc bir gerilcme dönemine girilmiştir. Böylece, Türk devrimiyle ilgili bölüm, 30 yıllık bir gerileme döneminin ardından 1980'de başlayan hızlı diişüşle, Türkiye'nin uygarlık kervanının öncüleri ara sına girmc olasılığının nasıl yok olduğunun anlatılmasıyla tamamlanıyor. En sonunda Türk toplumunun olağanüstü bir silkinişle bu durumdan kurtulnıa olasılığmın bulunup bulunmadığı sorıiMi ortaya atılıyorsa da bu soru yanıtsız kalıyor." • SAYFA 13 Vehbi Hactkadiroğlu dan "Inançtan Bilgiye" "D
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear