24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

ta halk çocuklarının sağaltımında kullanmaktadır. "Bir Çevrede Profilaxie Kavramının încelenmesi (1949), Turhal Dolaylarında Çocuk Bakımı Durumuna Ilişkin Gözlemler (1954), Okuma Yazma ve Çocuk Sağlığı (1958), Anadolu'da Bir Çocuk Hekiminin Karşılaştığı Problemler (1959), Türk Köylerinde Çocuk Ölümü" adlı inceleme yazıları, bu dönemin ürünleridir. Kasaba koşullarında ince bir bilimsel titizlikle yaptığı bu araştırmalar, Ankara'da üniversite dergilerinde yayımlanır. "Anadolu üniversitesi", "halk üniversitesi" ile kent üniversiteleri arasında bir köprü görevini üstlenmiştir. Halkın sağlık sorunlannı, eğitim sorunlarını, kente ulaştıran bir halk sözcüsüdür. Halkın sağlığını, halkın eğitimini, ulusal eğitim ile doğrudan bağlantılı görmektedir. "Türkiye halkının ortaçağla tüm ilişkilerini kırmak, çağdaş bir toplum, çağdaş bir ulus ve DU toplumun özgür, yaratıcı kişilerini yaratmak: Ulusal eğitimin temel ilkeleri bunlardır. Üniversite, yurdun, halkın gerçeklerinden yola çıkarak, çağdaş uygarlık savaşında, araştırıcı, değiştirici, yaratıcı kuşakların yetişmesinde, halkın yanı başında, uygarlık savaşcılarının yetiştirilmesinde ulusal öncülük görevi alır. Halk, bu coşkulu eğitim savaşının dışında kalmamalıdır. Hiçbir eğitimöğretim kurumu, kendisini toplumdan, halktan soyutlamamalıdır. Biz, ülkemiz için ulusal eğitim devrimi, okuma yazma bilmezden en aydın bilim adamına değin, çağdaş uygarlık savaşında, tüm ulusun bir imecede birleşeceği bir tümleşmeyi deyimler. Köylünün kulağı üniversitede, üniversitenin gözleri köylerde olmalıdır" şeklinde aktarır düşündüklerini. Bir yandan bir düşünür olarak, bilimsel bir yaklaşımla nalk sağlığı, toplum sağlığı sorunlannı inceler, çözümler ararken, halktan uzak kalmaz, bilimini varsayımlar, soyut kuramlara tutsak kılmaz, halkın içinde, halk çocuklarının hastahklarıyla doğrudan Jiekim olarak ilgilenir, uğraşır, aynı zamanda bir ozan olarak, onları gözlemler ve onların sesi, onların yüreği olur: Saatimi güneşe kuruyorum. Çocuklara kuruyorum saatimiBir oğlan kır kokuyor saçları Bahçe önü bacısının elleri Toprak ve de çiçekli vişne dalı. Çalışmaya kuruyorum saatimi Bir güzelişe kuruyorumOtlar arasında mavi mine Çocuk adlarına: Satı, Sevgi, Emine... Okullardan, istasyonlardan, odalardan îğde kokulu gecekondulardan geliyorîar Ceplerinde leblebi ile şeker Fotoğraflarını çekiyorum teker teker Yüreğimin ozan albümüne Saçlarında örgü, tırnaklarında kına. Yaşamaya kuruyorum saatimi Çın çın etsin çocukların sevinciBilimi insana, insanı yaşama, yaşamı sevgiye, sevgiyi şiiri dönüştüren bir "usta dır Ceynun Atuf Kansu. Ve ben, onunla ilgili bütün bu anı parçacıklannı, bu imge ve yaşantı birikimıni kendi içimde yeniden çözümleyip, bir hekim olarak, bu ustadan, yapılan işe saygıyı, "hasta insan"ı yalnızca bir beden olarak görmemeyi, bilimi insan adına kullanmayı, halktan kopuk bir bilimin hiçbir anlam taşımayacağını, yurdumu ve halkımı sevmeyi ve DU sevgimi evrensel bir insan sevgisi ile birleştirmeyi öğrendim. Anısı öniindc saygıyla eğilirim. • SAYFA 6 Ceyhun Atuf Kansu'nun siiriüzerine iiiü Ceyhun Atuf Kansu'nun kaynağı halktır, Anadolu insanıdır. Halkının gelenekleri, zevkleri, zanaatı ve sanatı şiirlerinin özüdür. Anadolu insanına duyduğu sevgi, halka olan sevgisini ummanlaştırmıştır. MUZAFFER UYGUNER eyhun Atuf Kansu, şııre genç yaşlarda başlayan sanatçılarımızdandır. 1930 yıllarının sonlarında çeşitli dergilerde şiirleri görülmektedir. 1940 yıflarının başları ise şiir yayımlama bakımmdan daha mutlu yıllardır onun için. Ilk yıllarda yayımladığı şiirlerinde halk şiirinin izleri görülür; şiirleri genellikle dörtlüklerle kurulmuştur. Özellikle, Halk,evleri Genel Merkezi'nn yayımladığı Ülkü dergisinde görülen şirleri böyledir. Çoğu, daha (1944) adlı kitabında toplanan şiirlerinde, geleneksel koşma biçiminden yararlanmasa da, dörtlüklerinde abab uyak düzeni vardır. Ama, bu uyaklarda sert bir uygulama görülmez; yarım uyakları bolTcullanır. Şıirinde nasıl bir gelişme olduğunu şöyle belirtmiştir bir konuşmasında: "Şiiri, kendimi söylemek için kullandım önce; kendi bahçemde gül yetiştirır ibi. Sonra, bahçemden yurduma, yurdumdan evrene bir gelişim çizgisi. Önceleri, Yunus Emre diivanından çevrelediği şiirimin çocukluğuna, 1940'larda 'Garip Akımı' girdi. Biçimi kırmak yönünden etkiledi beni; ama, bu şiirin 'özüne' yabancı kaldım" (Cumhuriyet, 20.6.1970). Bu konuşmasında, Garip şiirinin yeniliğine, gelenekteki kanla karşı çıkmaya çalıştığına değinmiş ve bu dönemin en belirgin örneğinin de "Bir Düğün Şenliğinde" adlı uzun şiiri olduğunu söylemiştir. Bu şiirlerinde dize önemli bir yer tutmakta, biçimden gelen bir müzik sezilmekte ve alttan alta korunan bir imge görülmektedir. Kansu, geleneksel siirden bazı öğeleri yitirmeden kenaine özgii bir yenı şiir yolu bulmuş, daha sonra da halk şiiri kaynağını çağdaş bir şiir kurmayı sağlamıştır. "Ben" adlı yazısında, kendisi de DU gerçeği belirtmiştir. Ilk şiirlerinde, çeyresindeki doğayla ilgili her şey onu şiire yöneltmiştir diyebilirim. Bu şiirlerinde insana da yer verir. Kırların egemeni pan, kırların sessizliği içinde yaşayan insan, doğanın güzellikleri içinde zaman zaman bir korku, doğanın genişliği içinde zaman zaman bir ürperti geçiren insanı buluruz bu şiirlerde. Kansu, yukarıda kendisinin de belirttiği gibi, daha sonra insanı odak alan şiire yönelmiştir. Özeliklc hekimliğe başladığı dönemdeki şiirlerinde insana döniık çok değişik öğeler yer alır. Anadolu'nun doğa güzelliği içinde atan yüreği, Anadolu insanının dertleriyle yaraıanmıştır. Hasta bebeler, çocuklar, kızamık hastalığının etkileri, okulsuzluk yüreğinde derin yaralar açmıştır. însanları sever, onların yanına sevecenlikle, özenle yaklaşır; içindeki insanlık sevgisini herkese aşılamak ister. Haziran Defteri'nde yer alan "Bir Haziran Sabahına Çağn" adlı şiirinde şu dizeleri okuruz: "Seveceğiz sarı güller güller gibi çocuklarımızı/ Hep iyi güzel namuslu şeyler konuşacağız". Bu şiiri izleyen "Gerçek Aydınlık" adlı şiirinde ise "Bebekleriyleyim toprak kundaklann, derler ki/ Getireceksek biz getireceğiz yaşanacak günleri" dizelerini okuruz. Bu dönem şiirlerindeki kalıplar da değişiktir, her şiir kendi biçimi içinde yazılmıştır. Değişik boyuttaki dizeler vardır, uyak bir yana itilmiştir. Kansu, içindeki insancıl sesin doğrultusunda, kendi sanatçı seçmeciliğini gözönünde tutarak yazmıştır bu dönem şiirlerini. Gördüklerini, yüreğinin o andaki atışlarına koşut tutarak yazmıştır şiirlerini. Yaııık Hava adlı kitabındaki şiirleriyle başlayan bu çizgi, böylece sürüp gitmiştir. Daha sonraki şiirlerinde, kendi insanlarının yanında dünyanın bütün insanlarını kucaklamaya yönelir; böylece evrensel bir yolak başlar şiirinde. Dünyanın herhangi bir yerindeki bir kıya, bir kıyım, soykırımı onun yüreğinde titreşimler yapar. Vietnam Savaşı'nda ölenler, anasız babasız kalan çocuklar, destekten yoksun kalan güçsüzler çıkar karşımıza. Buğday, Kadın ve Gül adlı kitabındaki şiirlerinde ilk örnekleri görülen bu yolaktan sonra Kansu, daha bilinçi bir evren şiiri kurmuştur. Böylece, evrensel bir Kuvayı Milliyeci olarak yazar şiirlerini. Bu arada, Anadolu insanında evrensel ınsanın görüntülerini yakalar, insanımızı evrensel yönleriyle de değerlcndirir. Kansu, gerçek bir Atatürkçü idi. Yazılannda da geniş bir yer verdiği Atatürkçülük şiirlerinin çoğunda karşımıza çıkar. Sakarya Meydan Savaşı (1970) adlı kitabı Anadolu insanıyla birlikte Atatürk'ün destanıdır. tnandığı halk kaynağının bir daman olan bu savaş, onun şiiriyle ölmezleşmiştir. Kansu'nun kaynağı halktır, Anadolu insanıdır. Halkının gelenekleri, zevkleri, zanaatı ve sanatı şiirlerinin özüdür. Anadolu insanına duyduğu sevgi, halka olan sevgisini ummanlaştırmıştır. Cumhuriyet Bayrağı Altında (1973) C İnsanı odak alan şiirler sonraları Bağbozumu Sofrasında Atatürk'ün destanı C U M H U R İ Y E T KİTAP SAYI 317
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear