24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

tik yönetimler hep işkence ve benzeri yöntemlerle ayakta kalabilmişlerdir." Bu bölümde kültürün birey ve toplum yaşamındaki önemi, kültür haklarının kapsamı ve teknoloji ve iletişim çağının kültür dünyasına getirdigi yeni sorunlar, hukuk ve kültür ilişkisi yoğun bir birikim ışığında değerlendiriliyor. Düşünce, konuşma, yazma, yayın, eğitim ve örgütlenme hakları gibi genel kültürel haklar yanında "kültür isteme hakkı", "kültürel etkinliklcrc katılma hakkı", "gelişme hakkı', "korunma hakkı" gibi özel kültürel haklardan uluslararası bildiri ve sözleşmeler ışığında ayrıntılı olarak söz ediliyor. Bu bölümde altı çizilcn önemli sorunlardan özellikle ikisine deginmeden geçemedim. Bunlar, özerklik ve kültür emperyaliznıi. "Kültür ve sanat adamlarının özgürce çalışabilmeleri ve sınırsız yaratma gücünü eyleme geçirebilmeleri açısından özerklik zorunlu bir uygulama olarak ortaya çıkmaktadır... Gelişmiş ülkelerde üniversite, basın ve yayın kuruluşları ile çeşitli kültür ve sanat kuruluşları özerk yapılarda örgütenmişler ve yasalarla bu hukuksal konumları güvence altına alınmıştır. Bilim ve sanatın gelişmek için sahip olması gereken özgürlüklere, kültür de özerk bir yapı içerisinde sahip bulunmalıdır." "Zengin güçler yeryüzünün yeni egemenleri olarak tavır koymaya başladıklarında, doğal olarak kendi kaynaklarından gelen kültüre öncelik vermekte bu kültürü ekonomik kaynaklarla destekleyerek evrensel alana sürmektedir. Ulusal düzeyde yoksııl. kcsimler nasıl kendi kültürüne ve haklarına sahip çıkmakta büyük zorluklarla karşılaşıyorlarsa, evrensel düzeyde de geri kalmış ülkeler, zengin ülkelere karşı benzer bir çıkmazın içerisinc sürüklenmişlerdir... Ekonomik kaynakları ile kısa zamanda zenginleşen büyük ülkeler, daha da büyüyebılmek için dünya egemenliği yarışına kalkışmakta ve olabildiğince çok ülke veya ulusu kendi kültürünü kullanarak etkilemektedir. Böylece sınırlar ötesine taşan büyük ülke kültürleri çağımızda kültür emperyalizmi olgusunun gerçekleştirici güçleri olmakta ve dolayısıyla diğer ülkelerin kültürlerini sarsmaktadırlar. Zengin ekonomik kaynaklar tarafından beslenen emperyalist kültürler en yeni teknolojinin ürünleri ile dünya piyasalarına süriilmekte ucuz ve çeşitli görünümleri ile ulusal kültürleri kendilerine tutsak etmektedirler... Ekonominin ve teknolojinin tüm silahlarından yararlanarak dev gelişmeler gös Kültiip ve Insan Hakları teren kültür emperyalizmi öncelikle ulusal kültürden yararlanma ve kültürünü geliştirme haklarım ortadan kaldırmaktadır... Üçüncü dünya ülkeleri uluslararası örgütlerin desteği ile kültür emperyalizmi olgusunu aşabilmek için çaba gösterirlerken, bu kez de büyük devletlerin olumsuz tepkileri ile karşılaşmaktadırlar. BUyük devletler uluslararası kuruluşları kendi emperyalist kültürleri için araç olarak kullanırken, diğer ülkelerin tek başlarına direniş gösterebilmeleri olanaksız kalmakta ne var ki bu ülkeler birleşerek konunun üzerine gittikleri zaman da bu kez büyük devletlerin diğer alanlarda politik veya ekonomik yaptırımları ile Karşılaşmaktadırlar. Emperyalizm günümüz dünyasında her alanda büyük gelişmeler gösterirken, kültür alanına da öncelik tanımakta ve kültürü kendi siyasal amaçları doğrultusunda kamuoyu oluşturabılmek için araç olarak kullanmaktadırlar." Hukuk ve Insan Hakları Bu bölümde hukukun amacı, devletin hukukla bağlanması, bağımsız yargı çağdaş savunma, direnme hakkı gibi sorunlar insan hakları çerçevesinde değerlendirilmiş. Hukuku tüm hak ve özgürlüklerin düzenleyicisi ve aynı zamanda güvencesi olarak gören yazar, değişik sorunların asılmasında da hukukun işlevinin büyük olduğunu belirtiyor. Hukukun kendinden beklenen birçok önemli işlevi yerine getirebilmesi ise en başta yargı bağımsızlığı sorununun çözümlenmesine bağlanıyor: "Yargı tümüyle yürütmenin dışında olmalı ve devlet içinde geçerli olarak güçler ayrılığı ilkesi doğrultusunda kendi kendine görev yapmaiıdır. Ancak böylesine bir düzen içinde yargının tam anlamıyla bağımsızlığından söz edilebilir. Her türlü bağımsızlığından söz edilebilir. Her türlü baskının ve güdümün ötesinde rahatça çalışacak olan yargı organları insan hak ve özgürlüklerinin hukuk düzeni içinde korunmalarının en son güvencesidır." Kiiltür Empepyalbmi bir alıntıyla aktaralım: "tnsanlık özgürlükler ve haklar doğrultusunda çağdaş bir dönemeci aşarken veni bir boyunduruk tehlikesi ile karşılaşmıştır. Bu boyunduruk da çağımızın teknolojik ve ekonomik gelişiminin insan hak ve özgürlüklerine getirdiği sınırlama ve yıkımdır. tnsanlığın günümüze kadar verdigi özgürlük ve hak savaşı artık bundan sonra böylesine bir boyunduruğa karşı sürdürülecektir. Özellikle gelişmiş ülkelerin kendi toplumlarına ve diğer ülkelere karşı uygutadıkları böylesine bir boyunduruk, çağımızın insanının en büyük çıkmazıdır. Gelişmekte olan ülkelerin böylesine bir boyunduruktan yakalarını kurtarabilmeleri ise çok zor görünmektedir. Baskıcı bir boyunduruk hem siyasal gelişmeler için hem de toplumsal yaşam için belirleyici olunca hukuksal gefişmeleri bunun dışında düşünebilmek son derece zorlaşmaktadır. Anayasaların yapılışında, yasaların çıkarılışında devlet düzenlemesi ile ilgili kuralların saptanmasında ekonomik ve teknolojik üstünlüğün oluşturduğu güç merkezleri temel belirleyici olarak karşımıza çıkmaktadır." Sözü edilen durıımu çağımız insanının en büyük çıkmazı olarak değerlendiren yazar, böyle bir açmaza düşürülen insanın savunmasının da yenidcn gözden geçirilmesini istiyor; çünkü kendıni savunma konumunda bulan herhangi bir insan, karşısında yargılama mekanizmalarından önce güçlü iletişim araçlarını bulabiliyor: "Bazen kitleleri sindirmek, yıldırmak ve korkutmak için de haberleşme araçları siyasal amaçlı kullanılabilmektedir. En geri ülkelerden en gelişmiş ülkelere kadar çağımızın gelişmiş kitle haberleşme araçları siyasal amaçlı kullanılan silanlara donüşmüştür. Ekonomik açıdan güçlü olan resimler her zaman icin bu kitle haberleşme araçlarında isteaikleri etkinliği sağlayabildiklerinden siyasal boyut kazanan davalarda haklılıkları doğrultusunda bir kamuoyu oluşturabilmekteler ve böylesine bir Kamuoyu da toplumun vicdanı ile yargı organlarının kararlarını o doğrultuda etküeyebilmektedir. Bu nedenle yargı organları çalışmalarında siyasal önceliklerle oluşturulan böylesine kamuoyu etkilerinde kalmamak zorundadırlar. Eğer yargı organları egemen kesimlerin denetimi altmda olan böylesine bir kamuoyunun etkisi altmda kalırsa hukuk sistemi bundan çok büyük yaralar alabilir. Suçlamalar ve karalamalar büyük kampanyalarla topluma yansıtılırken savunmalar görmezden gelinmekte temize çıkanlar topluma ilan edilmektedir. Çağdaş toplumlarda gözlenen bu tür gelişmeler karşısında tamamen güçsüz bir konumda bırakılan bireyin savunulması ise büyük önem taşımaktadır. Bu durumda: Mevcut hukuk sistcminin ve bu sistem içinde savunmanın kendini yenilemesi zorunludur. Bu nasıl olacaktır? Yazar bu sorun çerçevesinde görüşle rini ayrıntılı olarak ortaya koyarken toplu savunmayı da gündeme gerirerck şöyle diyor: "tnsanların tek tek savunmaları bazen anlamını yitirmekte ve yetersiz kalmaktadır. Artık toplu bir savunma söz konusudur. İnsan hakları kavgasının gündemdeki sorunu da budur. BltiPiPken Yapıt özellikle eğitimle, hukukla, ülke yönetimiyle ilgilenenleri dovuracak, onlara yeni ufuklar açacak bilgileri kapsamakta. Bu bilgiler aktarılırken küçük aydının ve bilim adamının Türkçe ve yabancı dilde yayımlanmış eserlerinc başvurulmuştur. Saptayabildiğim kadarıyla bu kaynakların otuz yedi tanesi Türk yazarlara ilişkin ve Türkiyc'de yayımlanmış, yirmi dört tanesi yabancı dilde yazılmış vc Türkçe'ye çevrilerek yayımlanmış; yirmi dokuz tanesi ise yabancı bir dilde (lngilizce) yayınlanmış. Kitabın okuru böylece bir bilim adamının görüşleri yanında aynı sorunla ilgilenen yerli ve yabancı seckin bir kitlenin düşünceleriyle de buluşturulmuş. Ayrıca Kaynakçanın her bölümle ilgili olarak ayrı ayrı verilmiş olması aynı konuda derinleşmek isteven okur ve araştırmacı için büyük bir kolaylık sağlamakta. însan hakları sorununa birçok yönden açıklık getiren sağlam diliyle ve anlatımının aKicılığıyla rahat okunan ve okurunu oldukça bilinçlendiren bu değerli çalışmanın hak ettiği ilgiyi bulması umuduyla son sözü yazara bırakıyorum: "Günümüz dünyasında ortaya çıkan tüm siyasal eylemlerin kendiliğinden gelişmediği, özellikle bazı siyasal merkezler tarafından toplum içinde istenen değişiklikler için var olan özgürlükler ve insan haklarını aşırı biçimıerde belirli kişilere veya gruplara göstermelik olarak kullandırıldigı artık kesinlik kazanmıştır. Işte toplum yönetiminde erdem, bu tür olaylara gerçekçi gözle bakmak ve siyasal senaryolar doğrultusunda değil, ama toplumun genel çıkarları çizgisinde davranarak insan haklarını korumaktır." • İnsan Hakları/ Prof. Dr. Anıl Çeçen/ Gündoğan Yayınları / 251 s. ... Ve Yeni Tehllkeler Insan haklarının tüm boyutlarıyla yaşama geçirilmesinde demokrasinin, hukuk devletinin, güçler aynlığının yanında, bağımsız yargının ne derui önemli olduğu kuşkusuz. Peki bunlar yeterli mi? Yazar insanlığı bekleyen yeni tehlikelere dikkati çekiyor: Bu tehlike uluslararası bir boyutta ve gücünü de ekonomik ve teknolojik üstünlükten alıyor. Bu yeni tehlikenin önemini yazardan CUMHURİYET KİTAP SAYI 3 1 7 SAYFA 13
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear