24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Kapak konusunun devamı. yobazlığın kol gezdiği, Atatürlc düşmanlığının sağlı sollu mutabakata varılabilmiş tek lconu olduğu §u günlerde; bu kitapların geniş halk kesimlerine ve özellikle de gençlere Mustafa Kemali, Kurtuluş Savaşı'nı ve devrimleri en doğru, en yalın, en anlaş ılır, en akılcı biçimde anlatan kaynakl ar olduğunu anımsatmak ve okunmaları gerektiğini söylemek istivorum. Çünkü gerçekten, yine nankörlüklerin ve ihanetlerin kol gezdiği, ikinci bir Sevr için kolların sıvandığı "gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet" dolu günler yaşıyoruz. O bakımdan, Ceyhun Atuf Kansu'nun bu kitapları önemlidir. Bugün bize unutturufmaya çalışılan, çarpıtılan Kurtuluş Savaşı ve devrimci atılım gerçeğini en yalın biçimde bu kitaplardan öğrenebiliriz. Tabii ki, sözüm öncelikle gençleredir. Kulaktan dolma karalamalarla, çarpıtmalarla ve saptırmalarla şaşkına dondürülmüş bir gençlik var bugün karşımızda. Onlara, yüreklerini bir halk pınarında yıkama ve bilinç sularından kana kana içme olanağıdır Kansu'nun bu kitapları. Bütün varlığı ve geleceği ipotek altına alınmış, en güçsüz ve acılı gününde kendinden başka güvenecek ve dayanacak kimsesi olmayan bir halkın ve o halkın gerçek önderinin yarattığı bu destanı bilmek, bu topraklarda yaşayan herkesin tarihe karşı bir yükümlülüğüdür. Bağımsızlığın yeniden çiğnendiği, bin kollu ahtapotun kollarıyla sarıfıp boğulmak istediği son donem dünya ve ülke koşulları içinde, bizi yeniden aydınlığa çıkaracak düşüncenin Kurtuluş Savaşı deneyiminde yattığını bilmek zorundayız. Bizi yarınlara taşıyacak açılımlara o bilinç götürebilir ancak. Bu konuda, "Inanmış bir Atatürkçü, bir devrimci, bir halkçı yazar" olan Ceyhun Atuf Kansu'dan öğreneceğimiz çok şey var gerçekten. Her şeyden önce, yapyalın bir anlatımla köy kahvesindeki insanların bile anlayabileceği bir biçemle öyküler o Kurtuluş Savaşı'nı, Atatürk'ü, devrimleri, bağımsızlı6ı, uygarlaşmayı, laikliği... Anlatmaya koyulduğu zaman, işi ta en başından alır; bir öykü, ana bölümleri verilmiş bir roman gibi gelişir ve belli bir sonuca adım adım ilerleyerek ulaşır. Atatürk ve Kurtuluş Savaşı adlı kitabına Kurtuluş Savaşı'nın başladığı o karanlık îstanbul ve Izmir günlerim betimleyerek başlar. Daha sonra olup biteni Çukurovalı îmdat Çavuşun seriiveni içinde baştan başa bir savaş öyküsü gibi okuruz. Erzurum günleri, Sıvas telgrafhanesi, bozkır, Ankara, ordunun kuruluşu, Inebolu kayıkçıları, înönüler, Sakarya, Antep, dağları tutuşturan direniş ateşlcri ve Kocatepe ve Izmir yolları ve Izmir.. Bağımsızlık barışı, cumhuriyet ve Atatürk ilkeleri... Kaba çizgileriyle böyle bir izlek içinde bir roman gibi gelişir kitap ve biter. îmdat Çavuş'la ve Mustafa Kemal'le, Mustafa Kemal'le ve onun askerleriyle bu serüveni boydan boya yaşamış gibi olursunuz. Atatürkçü Olmak'ta da yolu yöntemi budur. Mustafa Kemal'in önce Langaza'da başlayan serüveniyle girer işe. Kurtuluş Savaşı'nı, laik cumnuriyetin kuruluşunu anlattıktan sonra ilke ve devrimlerin yerleştirilmesi için verilen inançlı uğraş anlatılır. Halk Onderi Atatürk, bir yaşamöyküsüdür eninde sonunda; ama, Kansu'nun o yaşamı devrimle bütünleştirmesiyle kısa bir devrim tarihi niteliği de kazanır. Diğer kitaplarında olduğu gibi bu kitabında da şiirlerle, seçtiği dizelerle renk ve güç katar anlattıklarıSAYFA 4 •" Cevhun Atuf Kansu na. Böylelikle, şiir yüklü söylem yerine, doğrudan doğruya şiire başvurulduğu çok olur. Ya Bağımsızlık, Ya Oliim adlı kitabı, Mustafa Kemal'in bağımsızlık düşüncesinin ve mücadelesinin ayrıntılarla anlatılması amacını taşır. Bunun için yola çıkar. Özgürlükle bağımsızlığın nasıl birbirini içerdiği pek güzel anlatıldığı gibi, Kansu'nun bütün bunlara sınıfsal bir gözle de bakabildiğini gösterir. Onun, ulusallıkla sınıfsallık arasındaki ilişkiyi, birlikteliği ve karşıtlığı çok iyi yorumladığını görürüz. Diğer Devrimci olmak, Atatürk'ü anlatmak ve.... kitaplarında da bu anlamda diyalektik bir temele oturan yorumlarına rastlarız. O bir halk bilgesi gibi birikimini adeta gizler. Söyleyeceklerini övünmeden, şişinmeden, başa kakmadan, usul usul ama co'şku ve inanç içinde söyler, O alçakgönüllü derviş edası, kimseyi şaşırtmamalıdır. Çünkü o, yalınlığın, içtenliğin, halk aydını olmanın erdemine ermiştir. Burada yine bej,irtmek gerekir ki, Ya Bagjmsızlık, Ya Olüm, "küresellesme, özelleştirme" gibi yeni sömürü kılıflarıyla halkın ensesinden çengele asıldığı bugünlerde, bağımsızığın ne olduğunu ve o zor koşullarda nasıl kazanılıp korunduğunu bize öğreten bir ' Adım adım Babam ve ustam Babamın, benim bir "insan" ve "hekim" olarak gelişimimdeki yeri ve etkisi sonsuz değer taşımaktadır. Onunla büyümek, onu bir özdeşim örneği olarak önümde görmek, yakınımda bulmak, bence hayatın bana sunduğu en güzel ödül, en değerli armağandır. Prof. Dr. BAHAR GOKLER ir ruh hekimi, daha sonra da çocuk ruh hekimi olarak çalıştığım yaklaşık 25 yıllık süre içinde, deneyimin doğal bir uzantısı olarak, kendi iç gözlemimi yapma, çocukluğumla, erişkinliĞim arasındaki iç bağları arayıp bulma, kendi kişiliğim, uğraş seçimim, yaşama bakış biçimimle çocukluğum arasındaki köprüleri kurma olanağı bulabildim. Babam, Ceyhun Atuf Kansu ile olan ilişkimi bir süreç olarak gözden geçirdiğimde; erken çocukluk dönemlerimde babam benim için bir mutluluktu. Bir güven duygusu, saçımı okşayan bir sıcak cl, kahverengi bir yün nırkadaki baba kokusu, bir oyun, bir sıcak imgeler yumağı idi. Gençliğimdc; bir dinginlik, bir onur, bir öğreti oldu. Erişkinlik ve hekimlik yaşantımda ise bir "USTA." Bir ttalyan filmi izlemiştim, adı "Babam ve Üstam" idi. Bu tanımlamayı, babamla kendi aramda algıladığım bağa uyan en yakın tanımlama olduğu için çok sevdım ve hemen kendi adıma benimsedim. Bu yazıdaki amacım, babamla aramdaki özel ilişkiyi aktarmak değil. Burada, "babam" Ceyhun Atuf Kansu'dan, yine "insan"ı içeren bir ayrı sanat saydığım hekimlik sanatındaki "ustam" Ceyhun Atuf Kansu'ya geçişimi, babamın kendi hekimlik uğraşım üzerindeki etkilerini, izdüşümlerini, kendi bireysel kimliğimden yola çıkarak, benim kuşağıma, benden sonraki kuşaklara aktarmak, toplumsal ve çağdaş bir B hekim kimlığı oluşumuna yansıtmak istiyorum. Babamın, benim bir "insan" ve "hekim'' olarak gelişimimdeki yeri ve etkisi sonsuz değer taşımaktadır. Onunla büyümek, onu bir özdeşim örnefii olarak önümde görmek, yakınımda oulmak, bence hayatın bana sunduğu en güzel ödül, en değerli armağandır. Ancak ben, Ceyhun Atuf Kansu'yu bireysel bir özdeşim örneği olarak, bir baba, bir usta örneği olarak kendimde saklı tutmak, yalnızca bireysel bir tutuculukla kendimde, kendi öz varlığımda, kendi yaşantı ve doğrularımda sürdürmek hakkını kendimde görmüyo ' rum. Çünkü babam, Ceyhun Atuf Kansu bir toplumsal simgedir. Bir halk hekimidir, sanatını, duyarlığını, bilgisini ve emeğini ulusal ve evrensel boyutlarda "insan"a, tüm insanlara adamış bir halk doştudur. Ülkemizde değişen, farklılaşan, çatırdayan toplumsal değerler sistemi içinde, halktan yana bir düzen anlayışı, toplumsal bilinç, yurtseverlik bilinci giderek yitirilmekte, üretici, yaratıcı, ülkesi ve çağına ilişkin kaygılar ve amaçlar taşıyan, kendi toplumuna ve halkına yabancılaşmamış kişilerin sayısı azalmaktadır. Buna karşın, bireysel çıkarcılık, bencil bir yarışmacıhk, doy* CUMHURİYET KİTAP SAYI 317
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear