Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
zım", "evladım", "yavrum" filan diverek baba luıınaralun yupıııalurırulan, hele he lc sözde babaca okşayıp makas almalarından igrcnirım. Nc cdcpsiz şu yaşlı erkckler! Ama onlardan daha çok iğrendiklerim de var. Yukarıdaki yaşlarda bir güzel hanım arkadaşımla birliktc olduğum zamanlar bana, Kızınız mı efendımr" dıye saka yollu soran yaşhca kudınJardan, içyüzlerini gördüğünı için tiksiniyorunı. Eskidcn... Ama nc kadar cskiden? otuzkırk yıl eskıden, konuşulması bile ayıp sayılan, özellikle cinsellik üzerine kımi konular, şinıdilordc cvlcrc gircn gazetelerde yazılıyor, çocuklara bile anlatılıp açıklanıyor. Böyic olunca artık ben de bu konuya ucundan, kıyısından değinebili rinı. Biz erkek milleti vanz ya, bu cinsellik konusunda çok palavracıyızdır ve yaşlandıkça cinsellik üstünc palavracılığımız da artar. Bir gün Müjdat Gezen'in arababindayını. Arabada yaşıtını bir yazar da var. Yaşıtım ama, bcş dakika ünce söylediğini vc kcndisinc soylenileni unutuyor. Damar sertliği var; her yanı yumuşamış da salt daınarînrı sertleşmış zavallının. Müjdat Gczerı, bcnim yaşıma vardığında başına nclcr geleceğirıi ıııcrak ettiglnden öğrenmek ıçin, Ağabey, ksıç diye sordıı. Ne de olsa eski kuşaktan olduğumdan böylc konularda konuşmayı sevmem. Ya nıt vermeyecek, sözü degiştirecektinı. Ama damar scrtleşmesi unutkanı yazar arkadaşım birden sesini de sertlcştırcrck, En az ikü... diyc bağırmaz mı? Hay sen çok yaşa, c mi? *# * ()n yıl önce, lsviçre'de yaşayan Avusturyalı iinlü bir oyun ya/.arı konuk gelmişti Istanbul'a. Benden, çok değil, iki üç yaş büyüktü. Bir akşam ycmeği söyleşisinde demişti kı: Tren yolculuklarında filan kimılcyin yaşımı unutup genç hanımlarla kırıştır maya kalkıyorum. Onlar da uygun davramyorlar. Sonra birden aklım başıma gcliyor. "Ya evet derse, ben ne yaparım!.." diye paniğe kapılıp kendime geliyorum. Yaşlı erkekJerin palavrasıuır demenizi de göze alarak söyleyeyim: Ben, genç hanımların bana evet demelerindcn dcğil, hayır demelerinden korkuyorum. Her yaşın bir kendine göreliği vardır. Onemli olan, yetmiş yaşındayken insanın kendisini kırk yaşındaymış gibisine yutturmaya kalkıp da Kalpazanlık ederek rezil olmamasıdır. ** * Benim cn amansız cleştirmenim ve en iyi arkadaşım olan og'lum Ali Ncsin, yetmişinci yaşım dolayısıyla Amerika'dan gönderdiği mektubunda bu konuda şunlan yazıyor: "Tam Aziz Nesin'lik bir olay duydum burda. Bir gülüt (fıkra) değil, gerçekten yaşanmış bir olay. Bunun neden tam Aziz Nesin'lik olduğunu benden başka kimse anlayamaz. Bir Amerikan yargıcı cmckli ulmus. Doksan yaşına gelmiş. Ama çok dir.ç olduğu için hâlâ çalışıyormuş. Bir gün arkadaşlarıyla yolda giderken önlerinden olağanüstü çekici, çok güzel bir kız geçiyormuş. Doksanlık yargıç, genç kızı göriince bir ıslık öttürüp, Ah, demiş, şimdi yetmiş yaşımda olaCUMHURİYET KİTAP SAYI 283 caktım ki..." ** * Hızlı yaşamak diyc bir ijcy var ya, gcnçkcn de nızlı yaşardım, ama yaşım ilcrledıkçc yaşanı hızım da artıyor. Yanlış anlaşılnıak istemcm; hızlı yaşa mak, güçlü yaşamak dcğildir. Yetmiş yaşında insanın gücü her neyse, iste o güçle yaşıyorum, ne artılc, ne eksik... Ama hızlı, daha daha hızlanarak.. Yaşamın sonuna yaklaştıkça neden böylc artarak hızlanmakta olduğıımun kendimcebilimsel açıklamasınt da buldum. Ortaokul fizik dcrsinden (m2.L = X) formülünü anımsayacaksınız. Yüksekten atılan herhangi bir cismin düşüş hızı (kitlesinin karcsiyle yükseklik çarpımı kadar) ycre yaklaştıkça artar. F.h, ben de toprağa dogru yaldaştıkça do£al olarak hızlanıyorum; en hıziı zamanımda toprağa düşmiiş olacağım. ** * Ancak bu yaşımda aynmsayabildiğim kimi doörular beni şaşırtıyor. (Vncğin kimi şcyleri (hatta pek çok şcyi) kcndimiz düşünüp araştırıp dcncmeden, başkaları bize nasıl ezberlctcrek öğretmışse, biz dc böylece do^rıı doğru sayıp bilmekteyiz. Bizc yanliij öğretilenlcrden biri dc, yaşamamızdan pişman ol mamamız gcrcktiğidir. Bize sık sık sorarlar"Bir kez daha doğsanız nasıl yaşardmız, nc olmak isterdiniz^" "Yeniden diinyaya gelscniz nc yapardınız? " Çoğumuzuıı yanıtı hazırdır: ' Yinc aynı şcyleri yapar, aynı biçimde yaşardım." Ben dc Kaç kez bu soruyu hep bu biçimde yanıtladım. Bir kez de "Her ne yaptııma, onları daha çok vc daha güçlü yapardım..." gibilcrdcn yanıt vermiştim. Ne kendini beSenmişlik!.. Çünkü bizc, yaşadığımızdan pişman olmamayı yigitlik diye bcllctmişlerdı. Pişman olmamak, yaşamdan dcrs almamak, yani boşıına yaşamak demektir. Ders almayacaksam, yanlışımı anlamayacaksam, daha güzelini yapmak ve yaşa mak istemeyccckscm ben o geçmişi niçin yaşadımı' Şimdi yetmiş yaşımda, yaşadıklarımdan pek çok pişmanlıklar duyuyorum. Öyle çok, öylc çok yanlışlar yaptım ki... Her şcyden öncc, en dcğcrli varlığım ve her şeyim olan zamanımı isteğimce ve iyi kullanamadını Bugün yetmiş yaşımdayım. Bana öyle gcliyor ki, zamanımı iyi kullanabilseydim, bugün yetmiş değil, bu yetmiş yılda yüz kırk yaşımda, yani enaz iki kat verimfi olurdum. Yan yarıya zamanımı, yani kendimi ziyan etmişim dem.ek. ** * Bu yetmiş yılda nc yaptım? Yetmiş sckiz kitap yazdım. Şimdi sizc bir itirafta bulunuyorum: Her biri beşon basım yapmış olan bunca kitap bana, sanki yazacağım kitabın müsvettesi gibi gelmiştir. Yetmiş sekiz kitapta, hep ilcride ne zaman olduğunu bilcmediğim zamandayazacağım o kitabın müsvettesini yaptım. kimbiTir, bclki de hep müsvette yapıyorum, yaşamun belki uc bu müsvet teler içindc gcçip gidccek, o kitabı hangi kitapsa hiçbir zaman yazamadan... Gençltkle yaşlılığın en büyük ayrımı, yüreklilik ve korkaklıkta görülür. Çoğunlukla gcnçlcr yürekli ve çoğunlukla yaşlılar korkak olur. Nc var ki gcncin yürekliliği, bir kör yürekliliktir. Bu yüzden, daha yaşam güzelliklerinin tadına bile varamamış körpecik gençleri savaşlarda kolayhkla ölümc sürerlcr. Buna karşılık, seyrck de olsa, bilinçten kaynaklanan yaslılığın yüreklili^i karsısında durulmaz. Bencc güzel bir yaşlılık, korku duvannı aşmak demektir. Olümün cşigindcki akıllı bir yaşlı artık neden korksun ki... Böylc bir yaşlı, korkan değil, korkulan insandır. ** * Peki, bu yetmiş yaşımda ben ne istiyorum? Istcdiğim tek şey var: Ülümü hak ctmck... Ölcn insanların pek çoğunun ölümü hak ederek ölmüş olüuk larına inanmıyorum. Ölüm, insanın ulaşabileceği en üst düzcy, cn yücc, en ulu yer bence... Çünkü yaşamın en olgunluğunda öliiyoruz. Bu yüce, bu ulu, bu en üst düzeydeki yere layık olarak, ölümü hak ederek mi ölüyoruz? Hak edilmesi en zor şcy ölümdür. Bencc ölünce, ölümü hak etmiş olmayı istcrim. Kaç ölü, ölümü hak etmiştir? Ölümü hak etmemiş olanlar, yaşamışlardır ama, yaşadıkları vaşamı da hak etmeınişlerdir. Ölümlerini hak etmiş olanlar ancak yaşamlarını da hakketmiş, hatta yaşamdan alacaklı kalmış olurlar. Yetmiş yaşımdayım ve dolu dolu seviyorum vc yetmiş yaşımı seviyorum. Ey bcnim güzel yetmiş yaşım, sana mcrhaba demek ne güzel! Elbct bundan daha güzeli var. Kimbilir, belki o güzeli de yaşarım. Umut işte... Ey benim güzel yetmiş yaşım, merhaba! Ey benim bunca yıllık pişmanlıklarım, merhaba! • Neün Vakft 10 Kastm 1984 Cumartesi SAYFA 9