Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
tırdığı ve hatta onlara hediye olarak akar su getirdigi gün hcr şey yoluna girer. Bu, içindc fabrikanın scrum vc zchirli maddc şişelerinin yıkandığı sııdur. Hediye bir lütuf olarak kabııl edilir. Arkasından gelen hastalıklardatı lazlata endişelenmeden, oluk oluk akan bu mavimsi sıcak suyla kapkacak, çamaşır, kilimlcr vc çocuklar yıkanır. Evlerin sıvasının kireci bu mucizevi sııda karıldığındaıı beri gecekondu mahallcsinin dili dc böylccc yeni bir dcyişle zenginleşir, "Kondu mavtst". Çöp dagının sakinlcrindc politik bir bilinç oldııgunıı söylemek abartılı olıır. An cak, kitabın ilginç yanlarından biri dc bu dur, yavaş yavaş bir çeşit bilinçlilig'iıı ortaya çıktıgı görülür. Toplumsal çarışmalarla (bölgede birçok fabrika kurulur), kiraları toplamaya gel diklerini iddia edeıı sahte vakılçılarla, iş vc rcfah vaat cdcn politikacılarla karşı karşıya kalan sakinler, kcndilcrine zarar verecek şekilde kafalarında kolektif bir deneyim yaratırlar. Adını adım kurulan karma bir toplumun tarih önccsinc tanıklık cderiz. Kürdü, Alcvisi, Çingenesi sonunda gerçck bir ccmaat oluştururlar, bu çöplüğün yakınında bir ilac fabrikasının kurulmasıdır. "Yaz basında bu fabnkadan cemaatin kendi kahramanları vardır: Çtçektepe'nin üstü'ne ılkin insanlann kar Naylon Mustafa, Güllii Baba, Lado, Bay lzak, Kürt Ccmal, Deli Dursun, Kibriye \anıp saşırdıkları bcyaz bcyaz bir şeyler Ana, Kara Hasan. Bütiin bu insanlar ugyağmaya basladı. Kondulara dayamlmaz bir koku yayıldı. Üç gün içınde bu fabrtka radıklan hakaretlcri türkülere ve efsanelere dönüşrürmekte inanılmaz bir yctenck Çiçektepe'nin ilk çıçeklertnı kuruttu. Ağaçların dallarını tarkıttı. Tavuklar bo gösterirler. Ve bunların bir roman icadı yunlarını bü'küp kıvrtldı. tnsanlar bajlan olması o kadar öncmli dcğildir. Gcnel nı dik tutamaz oldu. Çocuklar hap yemıs olarak asla söz sahibi olmayanların sesini gıbı mosmor kesıltp oyun oynarken uyku şaşırtıcı bir sahicilik vurgusuyla duyururlar. • ya daldı " Fabrikanın sahibinin gecekondu maÇeviren: Sosi DolanoÜu hallesi sakinlerinc kâse kâse yoğurt dağıtLiberation, 4 Mayıs 1995 Perşembe lur, ardından bcdcnler baştan aşağı yaralar bcrelcrle kaplanır. Çöplcri ayıklamak kadınlarla çocukların uğraşıdır. Bir yaz, ilaç fabrikasından Çiçektepe'ye beyaz beyaz bir şeyler yağmaya başlar, şaşıran in sanlar ilkin bunun kar oldugunu sanırlar. Tavuklar boyunlarım bükup ktvrıldı. /«mnlar baslartnı dık tutamaz oldu Çocuklar hap yemıs gıbı mosmor kesilip oyun oy narkcn uykuya daldı. üyuyan çocuklardan biri hiç uyanmadı. Kar yağdtran fabrika günlerce tas yafcmuruna tutuldu." Bir gün, mahalle sakinleri pis kokudan yarı baygın haldeyken, fabrikanın sahibi onlara yoğurt gönderiı. Türkçe'de gecekondu kelimesi İstanbul gibi bir selırin gerçekli^ini ifadc cder, Ânadolulu köylülcrin onda dokuzunu oluşrurmak üzere sahiplendikleri şehrin nüfusu kırk yıl içindc bir milyondan on milyona çıkar. Ya da on iki, kim bilebilir? Kurucularla yıkımcıları uzutı süre karşı karşıya gctircn mücadclenin ardından, geceleyin kurulan yapı sonunda ayakta kalnıa hakkı elde euer, tanımlanamaz bir üst üste yığılına halindc ycni bir şehir oluşturulur. Eski tstanbullular'ın hor gördiigü göçmenler, Bizans'tan bcri çok şey görüp geçirmiş şehri koloniler haünde sa rarken, aynı ölçüde amansız bir mücadele labrikadaki işçi serıdikalanyla Islamcılığın do&al kurbanı kondu sakinlerini siircklı olarak karşı karşıya getirir. Aralarında dayanışma yoktur, özellikle grevler sı rasında. CUMHURİYET KİTAP SAYI 282 KİTAPSEVERLE BAŞBAŞA Maurlce Erkekler arası eşcinsel bir konuyu işleyen "Maurice" 1914 yılında yazılmış olmasına karşin, yazarı ancak ölümünden sonra yayimlanmasına izin verdiği için, 1971 yılında yayımlanabildi. Şehpin gerçeği Her cemaat gibi, çöp dağının da ilcri gelenlcri vardır: Çöp Agası, Çöp Bakkal, Naylon Mustafa, çöplerin orta yerine bir sinema açmayı Vaat eden "gayrimenkul müteahhidi" Kürt Cemal, Bay lzak ve onun mezarlığa taşan kondu fabrikası, Çiçektepe'nin folkJor grubunu kuran ve "Şiirli Hoca" lakabı takılan öğretmen, gecekondu mahallcsinin kıdemlisi, eski bir işçi, biıa/. üfürükçü biraz büyücü olaıı, ona danısmaya gelen insanlara dualar okuyan Güllü Baba. Kadınların sancısı dayamlmaz: Örneğin Sırma, saçlarını yolan ve dişlerinin arasına bir bez bağlanan, titremeye tutulmuş küçiik kız; ya da Şengül, göğüslerinden süt yerine lcan gelen lohusa. Rüzgârın anidcn çatılarını söktüğü bu kondııların imgesi; sıçanların ulaşamaması için catılara asılmış, beşiklerin kirişlerinJen kopup havalanarak uyuyan bebcklcri de beraberinde götürmesi, sabahleyin bcbeklcrin yıkıntılar arasına sıkışmış bir halde bulunması; bu imgeler hemen unutulacak gibi değil. ''Annesı arkasından saçlarını yoldu. Entarisinin do)ütıiı yırttı. Eteğıne ta$ doldurup tepenin burnuna çıktı Sö'ğe taya rüzgârı taşa tuttu. O günden sonra bu buruna 'Kovrna burnu' dediler." Latife Tekin'i okunıak lazım. • Çeviren: Sosi Dolanoğlu Berci Kristin Çöp Masalları/ İMtıfc Tckm/Türkçe'den çeviren Alt Semizoğlu/ Stock M.TURKER ACAROGLU I ngiliz öykücü ve romancı, deneme yazarı ve yazın eleştirıneni Edward M. Forster'dcn (18791970) Sadri Ulkü'nün dilimizc çevirdiğ'i bu roman, Istanbul'da tletişim Yayınlan'nın (Çağdaş Dünya lidebiyatı) dizisinde yayımlandı (Eylül 1994,239 s., 130.000.TL.). ErkckJcr arası cşjcinsel bir konuyu işleyen romanın aslı, 1914 yılında yazılmış olmasına karşin, yazann ancak ölümünden sonra yayimlanmasına izin verdiği için, 1971 yılında yayımlanabildi. Ozyaşamöyküscl öğeler taşıyan bu roman, yazaruı erkcn döncm yapıtlanndan biri sayılmaktadır. Maurice I Iall, tıpkı yazar gibi, Cambridge kentinde bir kolejde okumaktadır. Okuldaki başlıca arkadaşları arasında özellikle Clive ve Durham'a ilci duyar. Ancak, Clive, zamanla olağan (normal) bir adam olur. Maurice, bu kez onların yurtlujjunda (malikânc) uşak olarak calışan Alec Scudder'e karşı ilgi duymaya başlar. Ama Alec ağabeyi ile oirlikte Arjantin'e gitmek üzeredir. Gemi hareket etmek üzercyken, fikrini dcğiştirip Maurice'in yanında kalmaya karar verir. Aslında Maurice'nin istediği "mutlu son" da budur. Yazar, bu sonuç için diyor ki: "Mutlu son zorunluydu. Yoksa bu kitabı yazmazdım. Hiç dcöilsc cdcbiyatta, iki crkek birbirlcrinc âşık olsunlar ve cdebivatın izin verdiğince sonsuza dek öyle kalsınlar, is tedim." Roman, Ingiliz orta katmanından, varlıklı, ayrıcalıklı, genç bir delikanlı nın kendi eşcinselliğini buluşunun uzun, zorlu nir öyküsü... Ruhçözüm sel iyileştirme denemeleri, başarısızlıkla sonuçlanıyor. Bu olumsuz durum karşısında, kendi özyapısına dönmekten başka bir çıkar yol bulamamaktadır. Maurice'in Clive ile son görüşmesinde söyledikleri şöyle: "Bana evini açıyorsun ve evlendirmck için olmadık zahmete katlanıyorsun, böylece beni başından savmış olacaksın. Biliyorum, bana az da olsa ilgi duyuyorsun, ama sözü edilmeye deömeyecek kadar az, üstelik de bana âşık ucğilsin. Eğcr beni bir zamanlar sahiplcnseydin, ölcnc kadar senin olacaktım, ama şimdi başka birine aitim, sonsuza dek sızlanıp duracak halinı yok ve seni şaşırtan bir biçimde de olsa, o bana ait, ama böylc şaşırıp duracağıma kendi mutluluğunla ilgilenmeyi düşünsene."(s. 238) Forster, çağımız Ingiliz yazınının en önemli yazarlarından biri. Koleji bitirdikten sonra bir süre yaşadıöı Italya'da kaleme aldığı "Meleklerin Uğramadığı Yer" (Çeviren: Armağan tlkin) ve "Manzaralı Oda" adlı romanlarında, Akdeniz kültürünün, katı Ingiliz tutumlanna karşı önemini kavradığı için, bu iki uygarlığı ele alıp karşılaştırır. "Dünyaya bir kez geliyo rıız" der. Birinci Dünya Savaşı sırasında üç yıl boyunca Mısır'da Iskcnderiyc kentinde cephe gerisi hizmetlerde bulunmuş olan yazar, iki kez de Hindistan'a gitmiştir (191213, 1921 yıllarında). En ünlü romanı olan "Hindistan'a Bir Geçit" bu yolculukların ürünü olarak savastan sonra yazılmıştır. Sömürgeci Ingiıizler'le yerli Hintliler arasında insancıl başlar kurmanın gerçekten olanaksız olduğunu anlattı. Hindistan gibi büyük, karmasık bir ülkede, dünya ilc düşgücü arasında bir uzlaşmaya varmanın olanaksızlı^ını göstermeye çalıştı. Roman 1985 yılında David I^ean, 199O'lı yıllarda da Merchandlvory tarafından iki kez filme ahnmıştır, TV programlarında bu filmler birçok kez gösterilmiştir. 1946 yılında Cambridge'in kendisine onursal öğretim üyeliği vermesi üzerine, o kente yerleşti. Âsılünü romanlarına dayanırsa da, yazın eleştirisi, vaşamöyküsü, yazınsal ve toplumbilimsel denemeIer de yazdı. "Roman sanatı" adlı kitabı, Ünal Aytür tarafmdan Türkçe'ye kazandırılmıştır. "Demokrasi îçin iki Kez (Çok yaşa!)" önemli kitaplarından biridir. loplu öykülcri, 1947'de yayımlandı. "Önümüzdeki Yaşam ve Başka üyküler" adlı kitabı da ölümünden bir yıl sonra (1971) basıldı. Forster gibi dcğcrli yazarların yapıtlannı okumak, insana yeni ve geniş çevreler açabilir. • Maurice / E.M. Forster / Çeviren: Sadri Ülkü / tletişim Yayınlan / 239 s SAYFA 17