25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

gerçekleşirdi. Yarı tanrı, olanaksızı, müziğin doğrudan yaratılışırıı görme ve duyma olanağı sağlardı. Sahnede Miles hem ilahi soluk, hem ritimlerin taşkınlığı, hem melodilerin akıcılığıydı. Müziği gizem yüklü bir düş içerirdi. Aynca bu gizem, gizli bir tören gibi sahneye de konurdu. Miles'ın kendisi görünür, daha doğrusu yalnızca duyumsanırdı. Sahneye çıktığında varüğuıı saklamak konusunda ustalığı iyi büinirdi, star gölgeyi yeğler, lider arka planda çalar, herkesin odak noktası sırtını döncrdi. Vc gözler önünde sessizlik müziği oluşur, yaratıcısını yansıtırdı, varlığı kendini silmesiyle daha da büyük bir yoğunluk kazanırdı. Parçalar ara nağmelerle oluşurlardı, sonra bir parmak ya da baş hereketiyle, ufacık bir nota ya da basit bir sessizlikle, usta herşeyi devinime geçirirdi. Birkaç saniye içinde duru ses, çılgıncasına akan nehre dönüşürdü. Topraktangelen enerjiyi kullanırcasına iki büklüm, Miles çalgılan harekete geçirirdi. Bir iç çekmesi, bir okşama müziği başka yönlere çeker, müzisyenlerine dile gelmez gizemleri aktarırdı. Güç yok olup gittiğinde ayakta kırılganlığı kalır ve direnirdi. Müziğinde sanki gizli birşeyler vardı, sanki sürekli bir yeniden doğus ve hep şimdiki zamanda, şimdi de oluş. KİTAPTAN BİR BOLUM Broadway'de bir binaya girip asansöre binmiştik. Asansöre binip insanlarla kafa bulmaya bayılırdı, bir deli gibi davranıp insanların ödünü patlatırdı. Çok tuhaf adamdı Diz. Evine giderdim ve karısı Lorraine bendcn başka kimsenin evde kalnıasına izin vermezdi. Bana sofra kurar, yemem için ısrar ederdi. Bazen yerdim, bazen yemezdim. Ne ve nerede yediğim k«nusunda titiz olmuşumdur hcp. Lorraine bazı yerlere "Buraya oturma!" gibi yazılar yerleştirirdi. Sonra Diz'e, Bu orospu çocuklarını neden eve getiriyorsun? Çıkar dışarı hcpsini ve hemen şimdi!" diye kızardı. Ben de kalkardım gitmek için ama, "Sen değil Miles, sen kalabilirsin ama öbür orospu çocukları gitmeli," derdi. Benim neyimi severdi bilemiyorum ama severdı beni. lnsanlar Dizzy'yi o kadar çok severler ki, onunla beraber olmak isterler. Ben böyle düşünüyorum. Nereye gitse, yanında kim olursa olsun beni Rastlantı mı, yoksa sczgi mi bilinmez, son iki konserinin birinde, Montreux'de Gil Evans düzenlemelerini çalmış, ötekinde de, Paris'te yetmişli vıllardaki yol arkadaşlarıyla sahnede bulujmuştu. Asla geri dönmeyeceğini, müziğin her zaman geleceğe yönelmesi gerektiğini söyleyen Miles vasiyetini mi yazıyordu? Otobiyografisinde 'Olaylan hep önceden sezmişimdir' diyor. Miles Davis ile birlikte Beethoven Brahms, Mozart, Messiaen ya da Duke gibi müziğin dahilerinden biri daha yok oldu. Miles Davis çalınmayan, elips notanın, müzisyenlerin yaşam parçalarını müziğe döktükleri zaman boşluğunun virtuozudur. Ilginç olan tüm simyalan, tüm olasılıkları tüketmek, kaosa hükmetmek, istemiş bir sanatçıdır. Miles Davis'in yeteneği, umutsuzluğu, ivediliği, ölümüne yaşam tutkusu, başdöndürücü tüm öğeleri içeren günlük yaşamı, yeraltındaki gömütten, başka bir dünyanın sessizliklerinden gelen yıldırım gibi, içe işleyen vurgularındaki titreşimler otobiyografisine de yansıyor, bir sanatçının eserinin yaşamıyla bütünlük ve uyıım içinde olması gerektiğini kanıtlıyor bize. • Miles Otobiyografi / Miles Davis ve Quıncy Troupe / Çevıren: Avi Prado / AFA Yayınları /450 r. f dc çağırırdı. "Hadi sen de gel Miles," derdi. Kendi bürosuna veya başka bir yere giderdik. Dediğim gibi bazen asansörlere takıbrdık. Gırgır için. Çok matrak şeyler yapardı. Örneğin en sevdiği şeylerden biri televizyon programı "Today"in çekiminin yapıldığı stüdyonun önüne gitmekti. Programı Dave Garroway yapıyordu; giriş katında bir stüdyoda. însanlar kaldırımda toplanıp cam pencerelerden programı izlerlerdi. Program çekimi sırasında Dizzy pencereye idip canlı çekimdi programdai J. recı Muggs adındaki şempanze acayip minukler yapar, hayyanı zıvanadan çıkarırdı. Şempanze sinirlenir, bağınr, bir aşağı bir yukarı sıçramaya başlar, dişlerini gösterir, herkes bunun nesi var diye merak edip onu izlerdi. Şempanze Dizzy'yi ne zaman görse fıttırırdı. Dizzy çok, ama çok harikuladc biriydi. Çok severdim onu, hâlâ severim. Neyse, 1944'te dinlcdiğim o müziğe yaklaştığım oldu, Dizzy ve Bird'ü beraber çalarken ilk kez dinlediğim o müziğe; ama tam da yakalayamadım o müziği. Sürekli tetikteyim, o müziği duymaya ve hissetmeye çalışıyorum. Küçükken, henüz bir süt çocuğuyken, o büyük müzisyenlere takıldığım günleri hâlâ anımsıyorum, bugün bile ilahlarım onlar benim. Her şeyi sünger gibi emişimi anınibiyurum, başka türlüydü. • SAYFA 6 CUMHURİYET KİTAP SAYI 267
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear