Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
O l g u n l u k , i n s a n ı n o y u n d a k i c i d d i y e t i n e geri d ö n m e s i d i r / N i e t z s c h e TARIH YE TIN / Joel Kovel Özgürleşme Felsefesi Üzerine Bir İnceleme Tam bir kuşatılmışlık altında yaşıyoruz. Bir yandan kapitalizm doğayı ve her tüıiü aşkınlık imkânını tahrip edip ruhumuzu da satılığa çıkararak bizi her gün kurşuna diziyor, öte yandan hâlâ "kalpsiz bir dünyanın kalbi" olduğu zannedilen din çok güçlü bir cazibe merkezi olarak yeniden öne çıkıyor. özgüıiüğümüz, yani insanlığımız her an biraz daha eksiliyor, bir tahakkümden bir başkasının kucağına koşup duruyoruz. Modern toplumlarda özgüıieşme vaadinin taşıyıcısı olan sosyalizm ise ekonomizm ve kartezyen rasyonalizme tabi olup tinsel potansiyelini ve dolayısıyla, insanları seferber etme gücünü yitirdi. Bedelini aşktan, şiirden, oyun ve kahkahadan yoksun hayatlar yaşayarak ödüyoruz! Joel Kovel "tin" ve "ruh" kavramlarının insanın özgüıieşmesi için sundukları imkânları enine boyuna incelediği bu kitabında hem kapitalizmin hem de Yahudilik, Hıristiyanlık, Budacılık gibi kurumlaşmış dinlerin güçlü bir eleştirisini sunuyor. Yazar, kitabı aslen Hegel'in başlattığı ve Marx, Nietzsche, Freud, Kafka ve Heidegger'in çeşitli biçimlerde sürdürmüş oldukları "tinsellik sorununu dindışı bir çerçevede geliştirme" projesinin sürdürücüsü olarak tasarlamış. Tini cisimsiz bir töz olarak görmüyor; ona göre tin, kökleri insanın toplumöncesi doğasında, "variığın plazması"nda olan; ama tezahürleri her zaman tarlhe bağımlı olan bir ilişki biçimi. Verili dünyanın reddi ve her türlü tahakkümün eleştirisi üzerinde temellenen tlni tanımlayan edim, "benliğin ötesine geçip öteki'nin tüm farklılığı içinde tanınmasfdır. Bu anlamda da tinsellik dinsel oğretilerden çok daha fazla şeyi içerir. İnsan varoluşunun her alanında; cinsellikte, siyasette, gündelik faaliyetlerde ve doğada tinsel imkânlar vardır. Yazara göre, tinselliği hapsolduğu cendereden sadece yeniden tanımlanması gereken bir sosyalizm projesi kurtarabilir. Bu proje de köklerini Stalin, Mao gibi sosyalizm adına, tinselliğin önkoşulu olan özgüriüğü boğanlarda değil; gerçek devrimcinin olağanüstü bir sevme yeteneğine sahip olması gerektiğinde ısrar eden Che gibilerde bulacaktır. öyMUr GULUNESİ AŞKLAR/Milan Kundera Kundera'nın tüm yapıtları arasında en çok keyif ve zevkle yazmış olduğunu söylediği GOIünesi Aşklar'da, yazarın daha sonraki romanlarında geliştireceği temaların çekirdeğini ve bu temaların işlenişindeki özgün ve yenilikçi anlatım tekniklerini bulmak mümkün. Yazılması on yıllık bir süreyi kapsayan bu kitabın, gerek içerik, gerekse biçim açısından oldukça değişik bir öz taşıdığı söylenebilir. Cinsellik, erotizm ve Don Juan'lık kavramlarının temel bir eksen oluşturduğu tüm bu öykülerde, Kundera, o eşsiz kara mizahı ve ironisiyle, kişilerin kimlik sorunlarını, oyun gibi başlayıp birden ciddiye dönüşen cinsel yanılsamalarını, gerçekte trajik bir tutsaklıktan başka bir şey olamayan erotik güç tutkularını işliyor. MEDYA, DEVLET ve ULUS/Philip Schlesinger Siyasal Şiddet ve KolektH Kimlikler Medya, önemli oranda bağımsız davranma imkânına sahip olmasına karşılık, belli güç odaklarıyla, özellikle devletle fazlaca iç içe geçmiş durumda. Kraldan çok kralcılığın, "gönüllü suç ortaklığının" bu denli uç boyutlarına başka ülkelerin medyasında rastlamak güç. Ama bu, diğer "demokratik" ülkelerde devlet ile medya arasındaki ilişkilerin ideal düzeye erişmiş olduğunu da göstermiyor. Schlesinger bu kitapta, Batı'da da, özellikle "ülke güvenliği ve düzeni" gerekçesinin arkasına sığınan benzer "işbirliği" ve "otosansür" tavrının ömekleri olduğunu gösteriyor. Üç ana bölümden oluşan kitabın ilk bölümünde "siyasal şiddet" ya da 1erörizm"in anlamı ve medyada temsil edilme biçimleri ele alınıyor. "Iç ve dış düşmanlar", "kanun ve düzen", "devletin bekasf türünden retorik adlandırmalara ihtiyaç duyan devletlerin medyayı bu doğrultuda etkileme çabaları ve medyanın buna nasıl cevap verdiği yorumlanıyor. Ikinci bölümde Batı'da Soğuk Savaş ideolojisinin siyasal kültürün oluşumundaki etkisi, komünizmin ve Avrupa komünizminin popüler medyada ve siyaset biliminde temsil edilme tarzları inceleniyor. Üçüncü bölümde ise Gellner, Hobsbavvm, Anderson, Giddens ve benzeri kuramcıların çahşmaları eleştirel bir gözle değerlendirilerek, ulusal kimliklerin ve bir Avrupa kimliğinin oluşmasında devletin ve medyanın oynadığı ve oynayabileceği rol tartışılıyor. MAHREMİYETİN DÖNÜŞÜMÜ/Anthony Giddens Modern Tsplumlarda Cinsellik, Aşk ve Erolizm Giddens bu kitabında kadınların modernlik sürecinde kişisel ilişkilerde gerçekleştirdikleri büyük değişimleri yorumluyor. Gündelik hayatta özgürlükçü değerlere dayanan ilişkiler geliştirilmesi ve kişisel hayatın demokratikleştirilmesini amaçlayan bir "yaşam politikası" perspektifinin imkânları değerlendiriliyor. Din, gelenek vs. gibi dışsal anlam kaynaklarının hızla gerilediği modernlik döneminde, insanların kendi ilişkilerine kendilerinin anlam vermesi gerektiği açıktır ve bunda da bayrağı "modernliğin duygu devrimcileri" olan kadınlar taşımaktadır. Kadınlar üzerindeki kontrolleri azalan ve kadınların getirdiği, kendini ötekine tamamen açmaya ve aşk bilgisine dayanan, her türlü bağımlılığı dışlayan ve mutlaka cinsel doyum içermek zorunda olan eşitlikçi "saf ilişki" modeline ayak uydurmakta zorlanan erkekler ya şiddete başvurmak ya da kendi erkekliklerini yeniden tanımlamak zorunda kalmaktadırlar. Artık cinsellik doğa tarafından belirlenen bir şey değil, biçimlenmeye açık bir özkimlik haline gelmiştir. Mahremiyetin Dönüşümü. Temel kaygısı ekonomik büyüme ve teknolojik denetim değil, duygusal doyum ve tinsel olgunluk olan bir uygarlık yaratmamız gerektiğini düşünenler için. Plytr Lotl Cad. 17/2 34400 Çemberiıtaş/lstanbul Tel. (0 212) 518 76 19 Fax: (0 212) 516 45 77 ayrıntılar önemlidir!. H İ I f If A T ı "Cehenneme Övgü"nün korsan baskısı yapılmıştır. Yazarın, yayınevinin emeğini gasp eden bu uygulamaya karşı okuru dikkatli olmaya; U I l \ I V KK I • son derece kötü basılmış bu korsan baskıdan bulunduran kitapçıları ve sergicileri ikaz ederek adreslerini yayınevine bildirmeye çağınyoruz.