05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

Carcanet Yayınevi'ne verdik. Ne var ki "Şimdüik yayımlayamayız, özür dileriz " diye bir yanıt geldi. Bu olumsuz karşılığa pek bir anlam veremedik, çünkü Carcanet Yayınevi Doğu Avrupa'danbirçok şairi yayımlamıştı. Ama Oktay Rifat'ı" Avrupali" diye mi, yoksa "yabancı" diye mi değerlendirdi yayınevi? Sanmm, yabancı bir kültürün şairi diye ele aldılar ve bu yüzden de, kendi olağan şiir dizüeri içerisinde bir Türk şairini sokabilecek yer bulamadılar. Yani bu benim tahminim. Ama bu ülkenin öndegelen yazarı vc eleştirmeni bayan Antonio Bayet, Oktay Rifat'ın şiir dosyasını okuyup çok heğendi ve bize yardımcı oldu. Gerçekten çok teşvik elli. Onun referansıyla bir başka büyük yayınevinin editörüne başvurduksa da, dosyanıız bir hafta içinde bize geri postalandı! Yayınevinin editörii kibar bir mektup yazarak, Oktay Rifal çevirilerinin şu andaki prograrnlarına uygun düşmediğini belirtti. Böylece büyük yayınevlerinin yanı sıra Amerika'ya yöneldik. Şunu vurgulamak istiyorum, ben ve Richad McKane, Oktay Rifat'ı nıutlaka İngiltere'de yayımlatabilmek istiyoruz. Bunun dışında Türk kadın yazarlarını çevirdik. Latife Tekin'den başka, Füruzan, Adalet Ağaoğlu, Pınar Kür, Tomris Uyar... Sözgelimi Talat Halman, Pınar Kür'den yaptığımız çeviriyi (Bir Deli Ağaç, MY) çok beğendi. Söylemeyi unuttum, Ahmet Hamdi Tampınar ile Can Yücel'in şiirlerinden de çeviriler yaptık. Sanırım Türk kadın şairleriyle özellikle ilgileniyorsunuz... Gülten Akın'ıçevirdim veonunşiirlerini çok beğeniyorum. O da İngiltere'de yayımlanmasını arzu ettiğim biri. Şiir kitabını daha yeni gördüğüm, ama gerçekten çok beğendiğim öbür kadın şair de Melisa Gürpınar. Onun şiirinin yapısında ince bir zerafet var. Bana öyle geliyor ki Melisa Gürpınar, Gülten Akın'dan daha kadınca bir sese sahip. Biliyorsun, genç Türk şairlerinden, sizden de şiir çevirdim... Türk şiirini, iyi bir fikir sahibiolacak kadar çok okudunuz ve çevirdiniz. İngiltere'den bakınca, Türk şiirini nasıl görüyorsunuz? Sanırım, sizin şiirinizde daha gıiçlü ya da çıplak bir biçimde diyelim, kendini ortaya koyan bir tutku var. Bu tutum, yazdığı her şeyi denetim altında tutmaya çalışan lngiliz şiirinin, hatta İngiliz protest şiirinin geleneklerine ters bir durum. Eliot'la aynı dönemde yazan İrlanda şairi Shamus Moore, İngiliz gelenekleriyle çelişen bir şiir izleğinde giderek sanırım çok ilginç bir noktayı göz önüne seriyordu. Onun kendine özgü'politik şiiri Avrupa ruC U M HURIY E T K İ T A P S A Y I 1 6 9 hunu yansıtıyordu. Hem Avrupa tarihini biliyor hem de bu, onun şiirsel malzemesi oluyordu. Eliot da Avrupa'yı biliyordu, ama onun dışındaydı. O kültürün eski sembollerini kullanıyordu. Avrupa, Eliot'un şiirinin yüzünde adeta bir maske gibiydi. Eliot, Amerikan kökenli olduğu için mi bu böyleydi? Ama o daha önceden İngilizleşmişti, yani önce İngiliz olan bir maske takmıştı.Tipik bir Anglikan centilmeni! Şiiri de bu doğrultuyu yansıtıyor. Sözgelimi Auden de Amerika'ya gitmişti, tarilıi, sanatı ve politik söylemleri örtüştüren yeni bir arayışa yönelmişti. Burada bir ironi var. Auden gibi şairlerimiz Amerika'dan etkilenirken Amerikalı Eliot eski İngiliz şiir geleneklerini geliştirdi! Ben, sizin şiirinizi de gelenekçi İngiliz şiirine ters bir çizgide görüyorum. Türk şiirini Avrupa içinde belirli bir yere oturtabiliyor musıınuz? Sanırım Fransız bağlantılarından söz etmem gerekecek. Söz gelimi geçen gün ICA'de (Institute of Comtemporary Arts/ Çağdaş Sanatlar Enstitüsü) yapdari tartışmada (OrtaDoğu Edebiyatı, MY) Adalet Ağaoğlu, oral edebiyat geleneğini (Gece Hayatım kitabında, ) ortaya koyuşu bakımından mükemmeldi. Ama biz burada bu geleneği yitirdik. Toplantıda, Orhan Pamuk'un Kara Kitap'tan okuduğu parçaya da yeterince dikkat gösterilmedi. Gerçi kendisi, sanırım kabul ediyor, ama bu bütünüyle Varoluşçu bir parçaydı. Öyle değil mi? Kurgusu son derece güçlü, etkili bir parçaydı ve çok, çok, çok Fransız'dı. Belki Orhan Pamuk diyecek ki: "İşte bu, ben kendimim zaten, bana nerden geldiğini de bilemiyorum." Şöyle ya da böyle, sanırım ki 19. Yüzyıl'dan beri, Türk yazarların arkaplanında çok belirgin bir Fransız edebiyatı ve kültürünün etkisi var. Birçok Türk yazar Paris'e gidiyor, ama kaçı Londra'ya geliyor? Sizde, temelde Fransız kanalından beslenen bir Avrupali arkaplan var. Bir de bize bakın! Ne kadar da kendi içimize kapanmış, izole olmuş bir durumdayız. KaraAvrupası'yla ilişkilerimizpekzayıf... Türk edebiyatına yaklaşımda, Britanya'nın burada, Avrupa'dan başka bir kıta gibi durmasının getirdiği fazladan, ek bir güçlük mü ortaya çıkıyor? Evet, yanıt burada sanırım: Fran sız edebiyatı da bize yabancı! Britanya burada başka bir kıta! Türk aydınlan tıpkı Fransızlar gibi, bir araya toplanıp konuşmaktan çok hoşlanıyorlar. Bizim İngiliz entelektüelleri, içkıli partilerde bile, sizin kadar serbestçe ve zevkle konuşmazlar. Herkes kendi başına bir kıta! Burada sadece çalışıyorlar, gene çalışıyorlar, gene çalışıyorlar, sonra gene çalışıyorlar, belki bunu hep birlikte yapiyorlar, ama sonuçta hep çalışıyorlar... • Bir Ceviri, Ikî Onsöz Latife Tekin'in Berci Kristin Çöp Masalları'nın İngilizce'ye çevrildiğini.John Berger'inyazdığı önsözün çevirisiyle birlikte Cumhuriyet Kitap Eki'nin 11 şubat sayısında okumuştum. Yakınlarda kitap da elime geçti. Bu çok sevdiğim romanın böylesine düzeyli ve özenli bir biçimde dünyaya çıkmasından uzun zamandır unuttuğum bir heyecan duydum. Romanı, Türkçesi'ni hiç okumamışım gibi baştan okudum. Çöp mahallesinden çıkan rüzgâr, Ruth Christie ve Saliha Paker'ın çevirisinden esip yüzümü yaladığı an, çevirinin ne kadar iyi yapddığını fark ettim. Rüzgâr doğal değildir Çöp Masalları'nda. Bu efsunlu anlatıda doğallık ne arasın dememeli: Bu sinsi, kalleş, katil rüzgârın önüne kattığı her şey, ondan daha da gayri tabii sayılması gereken bir durumun çöpleridir: Yoksulluğun. Eğer bir süredir, batı'da pek benimsenen "kişisel olan siyasidir" sözü doğruysa, bu roman o söze şahittir. Kitaba yazdığı önsözde John Berger "Hiç böyle bir kitap okumamıştım. Belki siz de okumamışsınızdır" diyor. "Gerçek özgünlüğü tanımlamak zorJALE PMLA I dur. Çünkü ilk kez varolduğu izlenimini verir ve iyi ki genellemelere izin vernıez." (1) Saliha Paker iseönsözünde Latife Tekin'in gerek Sevgili Arsız ölüm gerekse Berci Kristin Çöp Masalları ile Türk romanında 1950'lerde çok yaygın bir anlatı türü haline gelen toplumsal gerçekçiliği nasıl aştığını anlatırken ilginç iki de gözlenı yapıyor: 1960'lara kadar romanımızın odak noktasını toplum, toplumsal tema ve gözlemler oluşturur: Bu dönemde bireyin iç dünyasını romanda değil daha çok kısa öyküde buluruz. Buna karşın 1960'larla birlikte romanda da birey daha geniş bir yer tutmaya başlar.Saliha Paker bu geçişi, sayıları 1960'lardan itibaren artan kadın yazarlarm yeni ifade biçimleri aramalarına ve bu arayışları sırasında yerleşik anlatı biçimlerinden cesaretle ayrüabilmelerine bağhyor. Latife Tekin'in kadın yazarlar arasındaki çok özel ve özgün yerine işaret ederek ondan "mesafeli", ama malzemesine karşın hiç de kayıtsız olmayan bir yazar olarak söz ediyor. (2) Latife Tekin' in romanlarmda kadınların sahip oldukları ayrı dünyaya da değinen Paker, bu dünyanın baskıya direnen, hatta zamarKzaman baskıyı bozguna uğratabilen bir dayanışma dünyası olduğundan söz ederken şu ilginç yorumda bulunuyor: Latife Tekin kendine Batı'da kullanıldığı anlamda "feminist" demez, bunun da nedeni kendini yazın ve yazar dünyasından "feminist" yaftasıyla ayırmak istememesidir. Bunların hepsi son derece ilginç, üzerinde dikkatle düşünmeye değecek belki de bazı araştırmalara esin kaynağı olabilecek yoğunlukta gözlemler. John Berger'in şiirsel ve çarpıcı önsözüne, Saliha Paker'in yetkin önsözü de eklenince, yoksulluğun dilini yaratma amacındaki Berci Kristin Çöp Masalları dünyaya hiç de öksüz çıkmamış oluyor. • 1. Cumhuriyet Kitap, 11 Şubat 1993, s.5 2. Berci Kristin: Tales from the GarbageHills.,/ Latife Tckin, /Çev.: Ruth Christie ve Saliha Paker I (Londra: MarionBoyar,1992)/lh. J S A YF A 9
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear