Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAMİH RİFAT aııl Valery 1923yılında,kendisine ısmarlanan bir mimarlık ansiklopedisi önsözü için bir mimar adı ararken Grande Ancyclopedie'nin mimarlık maddesine baktığında, neredeyse unutulmuş bir mimarın adıyla karşılaşmıştı. Nerede, nasü yaşadığı, neler yaptığı pek bilinmeyen bir mimar Megaralı Eupalinos. Düşünsel ve şiiısel bir yazı serüveninin başlangıcına yerlcştirmek için yeteri nce gerçek, yeterince düşsel, hülyalı bir ad olmalıydı bu "Yalıboyu Mczarlığı şairi' için. lşin tuhaf, belki de asıl çekici yanı, yazılacak metnin boyutlarının çok kesin olmasıydı. Belirli bir harf/vuruş sayısı (120.000) isteniyordu yazı için ve kitapta tutacağı yer milimi milimine belliydi. Sayı, ölçü, düzen, düşünce, mimarlık, şür, gizem... îşte size bir Valery metni için görkemli yapı taşları. P Paul Valery, Kazım Taşkent Klasik Yapıtlar Dizisınde Eupalinos ve ötekiler Paul Valery yüzyilımızın en büyük ozanlarından biri. Dönüp dolaşıp anlağın yaratım etkinliğine gelen düşünsel serüveniyle de çağdaş yazın anlayışının ana kaynaklarından birini oluşturur. "Eupalinos ve Öteki Söyleşimler" işte bu düşünsel serüvenin ilginç dışavurumlarından biri. kaynağına inmek ıster; hemen her zaman, tıpkı Sokrates gibi olguları can evinden yakalar." St)kratesA^alery ise biraz daha kapalı bir biçimde konuşuyor: "Birkaç doğduğumu ve tek öldüğümü söyledim sana. Dünyaya gelen ç<Kuk, sayılmaz bir kalabalıktır, yaşam erkenden tek bir bireye, ortaya çıkan ve ölen ki şiye indirger onu. Benimle bir sürü Sokrates doğdu, sonra yavaş yavaş yargıçlara ve baldıran zehirine borçlu olduğumuz Sokrates, bunlardan ayrıldı." Ya Eupalinos /Valery... O da: "Yapıları kura kura, kendimi de kurduğuma üıanıyorum" diyebiliyor an sızın! Bence mimarlıkla, sanatla, felsefeyle, yaratıcılıkla, şiirle ilgileniyorsanız "Eupalinos ve Diğer Söyleşimler"i başucunuzda bulundurmalısınız diyorum. Başınız sıkıştığuıda estetikle ilgili sorularınızı yanıtlayacak Valery gibi bir dostçokzorbulunur. • Çağdaş Fransız şiirinin büyük ustası Paul Valery, sanat ve yaratıcılık sorunları üstüne en çok ve en derinlemesine düşünmüş kişilerden biridir sanırım. Onun düşünce biçimi, kendi kendini çözmeye, gizlerini açıklamaya çalışan bir düşüncenin devinimleriyle oluşur. Gençlik yıllarından başlayarak bu yönde yoğun ve sistemli bir çaba harcamış, her sabah gün doğarken oturduğu çalışma masasında düşünce, düşüncenin işleyiş biçimleri, şür, şiirin oluşumu gibi konular, üstüne gözlemlerini, sezilerini, yargılarını "defterler"ine not etmiş, tüm yazınsal üretiminde, üretimin kendisinden çok üretiliş biçimine, işin "alıştırma" yanına önem vermiştir. Şür ya da düzyazı, tüm yazdıklarında, bir düşünür/ozan kimliği sergilemıştir Valery. "Eupalinos ya da Mimar" ve benzeri söyleşileriyse bu şaşırtıcı düşünür/ozanın sanat sorunları ustünde durduğu, devindiği anahtar ve kılavuz metinlerdir. Eupalinos'ta mimarlık, Ruh ve Dans'ta dansın dili, Ağaç Söyleşisi'ndeyse duygu/düşünce ikilemi üstünde durur. Üç söyleşide de bir konuyu deşmenin en eski ve anıtsal biçimi olan Platon diyaloguna ba^vurur. Diyalogların kişileri de Platon'un ve antik çağ yazınının ünlü adlarıdır: Sokrates, yontucu Phaidros, hekim Eriksimakos, ünlü Latin ozanı Lukretiu% ve Vergilius'un Bucolica'sındaki çoban Tityrus. Valery, bir Phaidros olur, bir Eriksimakos, bir Tityrus... Ama daha çok Sokrates'in ağzından konuşmayı yeğler gibidır. Keskin şimşek bakışlı, olguların, gizlerin deıinliklerinde dolaşmayı seven Sokrates'in. Şunları söyfüyor Tahsin Yücel, biraz çetref il, ama son derece özenli çevirisinin önsözünde: "Buna karşılık, Valery'nin sokrates'inin Platon'un C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1 6 9 Sokrates'iyle örtüştüğü söylenemez: Ruh ve Dans'ın yaşayan Eupalüıos'un gölgeler dünyasına göçmüş Sokrates'i her şeyden önce Valery'nin sözcusüdür; sorar göründüğü zaman bile, sormaktan çok kesinler; üstelik çağdaş bir Sokrates'dir: Kimi zaman düşüncelerini simgeci kurama dayandırır, kimi zaman bir Baudelaire duyarlığıyla "adına yaşama sıkıntısı denen zehir "den söz eder. Şuvar ki hemen her zaman, tıpkı Sokrates gibi her şeyin Halil lnalcık'ın makaleleri bir araya getiriliyor. Ünlu tarıhçımız Haltl İnalcık'ın Osmanlı İmparatorlugunun ekoI nomık yapısına ilışkin makaleleri ıki cil balınde yayımlamyor. Eren Yaytnlarmın yayımladığı ılk cıltteki yazıldrda toplumsal ve ekonomık ynnlerıyle Osmanlı tmparatorlujîu incilenıyor. Sayın Halıl tnalcık 'ın Kıtabına yazdığı önsözün kısa bir bolumunu aldıkaşağryu. "Bu ciltte sunulan Türkçe on dört makale, 19431992 yılları arasında elli yıllık bir süre içüıde çeşitli yerlerde çıkmış olup, meslekdaşlarım ve talebelerim, kolayca bulunup okunabilmesi için, bir cilt içinde topluca yayınlanması hususunda beni teşvik etmekte idiler. Bu seçimi yaparken, belli konular üzerinde okuyucu için yararlı olabilecek yazıları seçmeye çaba gösterdim. Burada yeniden yayımlanan yazılar, başlıca üsmanlı sosyal ve ekonomik tarihi üzerinde olup bu konu Osmanlı araştırmalarında gittikçe genişleyen bir inceleme alanı oluşturmaktadır. Bazıları kırk elli yıl önce yazılmış araştırmalar bugün için ne kadar geçerlidir, tabü bunu okuyucular takdir edecektir. Aynı mevzular üzerinde sonradan yaptığım yeni araştırmaların, ge Osmanlı İmparatorlugu nellikle bu konuları genişlettiği ve tamamladığı kanısındayım. Makaleler, uzun aralarla çeşitli tarih lerde yazıldığı için, dip notlarda, işaret ve kısaltmalarda tutarsızlıklar vardır. Bunları, bu yayında gidermek büyük güçlükler ortaya çıkaracağından yeknesakhğı sağlamak yönüne gidilememiştir. Keza genç okuyucu, eski tarihlerde yazılmış makalelerdeki "ağır" Turkçe üsluptan yakınabilir. Elli yılı kapsayan bu yazılarda üslup değişikliği, kiiltür tarihimizi araştıracaklar için ibretle incelenmesi gereken bir olaydır. Dilcilerimiz, kelimenin ve üslubun sosyal niteliğini ve kültür gelişiminin bir dcvamlılık sorunu olduğunu çoğu kez unutmuş görünüyorlar. Bu takdirde, bugün Türk aydını için, birkaç çeşit Türkçe öğrenmek zorunlu olmakladır. Bu yazıları bugünkü Türkçe'ye bütün anlam incelikleri ile aktarmanın güçlüğü bir yana, ileride çevrilen Türkçe'yi gelecek kuşağın anlayıp an lamayacağından da kuşkuluyum Bir kelime ile, dil istikrarsızlığı bir kültür istikrarsızlığıdır ve bu kitaptaki yazılar, bunun tarihi bir kanırı olarak, aynenyayımlanmıştır." • S A Y FA 7