Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Ahmet Hamdi Tanpınar'da erkekler ve kadmlar... Sahnenin üzerinde Sahnenin Dışındakiler / Ahmet Hamdi Tanpınar / Dergah Yayınları / 342 s. FATİH ÖZaOVEN Tanpınar'ın "Saatleri Ayarlama Enstitüsü" dışında kalan üç büyük romanı, "Sahnenin Dışındakiler", "Huzur" ve "Aydaki Kadın", onlardan ayrı düşünülemeyecek, fakat daha çok bir giriş romanının, bir urroman'ın fragmanları niteliğini taşıyan "Mahur Beste"yle birlıkte, çok sıkı olmayan belli ki gevşekliğinden önemli bir şeyler de murad edilcn bir bütün oluşturur. Tanpınar, kendi kronolojik mantığı içinde "Mahur Beste"yle başlayıp "Sahnenin Dışındakiler'' lc "Huzur"dan geçerek "Aydaki Kadın"a varacaft bu dört romanlık dizide, bir ailenin ya da belki daha doğ' rusu, "edebi" varlığını sadece yazıda sürdüren bir kla nın birbiriyle gevşek biçimde örülmüş talihlerini konu edinir. Talât Bey'in umutsuz bir aşkın anısına yazdığı Mahur bestenin kendisinde "billurlaşarak", "anenkli" bir "içtimai havaı" fikrinin çevresini saran bu talihler, bir simge niteliğindeki mahur bestenin de düşündürdüğü üzre sadece insanların değil bir imparatorluğun, bir medeniyetin, bir kültüıün de talihidir. (Ihsan, Cemal'e; "Bana muşikimiz tek bağlanış noktası Desen. Semıh Poroy gibi geliyor. Kimbilir, belki bir gün yalnız onunla kendımizi anlayacağız"). Elbette, Tanpınar, kötü tez romancılarının aksine, "kühür", "medeniyet", "imparatorluk" kavramlarını bize, ancak kişilerinin talihleri aracılığıyla hıssettirir. O, tarihi eline alıp kişilerine bundan gündelik esvaplar biçen kostümc romancılardan değildir. "Billur", "ahenk" gibi sevgili Tanpınar kelimelerine bir de şunu ilave ecmeli; Terkip... Taııpınar'ı çok ilgilendiren bu kavram, çeşitlı ölçeklerde birçok anlama gelir. Romanlarının kahramanlarının kendilerini sık sık "bu terkibin dışında" cümlesiyle ifade etmelerine şaşmamak gerek. "Terkip", onlar için Boğaziçi'nde bir akşamüstü saatinin uyumundan mahur bestenin ta kendisine, oradan bir sürü kültürü içinde banndıran koca bir imparatorluğun, işleyişine akıl sır erdirmekten çoktan vazgcçilmiş ama bozulmasından her an gizliden gizliye korkulan dev bir saatin iç mekanizmasına kadar çeşıtli anlamlara gelir. Hepsi de iç içe olan bu anlamlar, her an birbirini doğurur, sürekli bir akış içinde birbırinı hatırlatır dururlar. Diyelim, kusursuz bir e! yazması karşısında kişinin duyduğu estetik heyecan, Tanpınar'da bize daima gerisindeki kültür yüküyle ulaşır, onu düjündürür ve yeniden seyredene döner; bu ikisi, kişisel ve kültürel unsur roman kişisinin kimliğiyle o anki yaşantısında benzersiz biçimde kavuşarak bir çeşit "terkib"e yönelirler. Bu düpedüz hayattır, hayata bakış, onu algılayıştır, daha geniş anlamda ise biziın hayatımızdır, bir toplumun hayatı. "Eski Istanbul bir terkipti," der örneğın "Beş Şchir"de Lsuııbul'u anlatan Tanpınar, "Bu terkip küçük büyük, manalı manasız, eski yeni, yerli yabancı, güzel çirkin hatta bugün için bayağı bir yığın unsurun birbiriyle kaynajmasından doğmuştu... Bizim çocukluğumuzdan çok evvel de bu böyle idi. Fakat... büyük orkcstranın içinde münferit sazlar kendiliklerinden kaybolurdu. Çünkü asıl yayı çeken ve ahengi gösteren şeyler bizimdi." "Sahnenin Dışındakiler"in, "Hu2ur"un ve "Aydaki Kadın' ın, üçunün de bu "terkibin" dengesının bozulduğu ya da bir değişimle karjı karşıya kaldığı tarih dilımlerinde geçmeşine şaşmamak gerek; Sahnenin Dışındakiler'deki işgal İstanbul'u, "Huzur"daki İkinci Dünva Savaşı belirsızliğinin İstanbul'u ve "Aydaki Kadın'Vlaki 27 Mayıs öncesinin, gerilimli "garden parti" İstanbul'u... Bu rornanlann üviıııde de romanı bir uçtan o\c~ kine dolaşarak, bu "terkibin" encamını yeniden, yeniden düşünen, onun için kaygılanan, etkin olmaktan çok edilgin, eylem adanılığından çok bir kültürün taşıytcısı rolünü, neredeyse bir sısmograf ışlevıni üstlenmiş bir kahramanla karşılaşırız. Sahnenin Dışındekilerin Doktor Cemal'i kendıni, "Ben, bütün ömrümce proje kurmuş, tasarlamış, onların vücut bulma hayalleriyle yasamış bir adamım" diye tanımlar. Tanpınar, özrü dolayısıyla mücadeleye katılamayan kahramanına işgal İstanbulu'nda gerçi ufak tefek işler verir, ama Doktor Cemal'in romandaki asıl görevi, sarsıntıya uğramış "terkib"in direnışini ya da kendini onarma çabasını gözlemek, bütun bir "içtimai hayat"a yayılmış bu terkip dalgalannıasını kendi sahsi hayatının "terkib"indekı deeişimlcre paralel olarak izlemektir. "Sahnenin Dışındakiler"in ilk bölümü "Mahalle ve Ev" ba^lı^ını taşır. Romanda belki de hayata en azından ışgal öncesi' hayata "bütün ayarınt veren" en küçük birim olan "mahalle", Elayoz Mehmct Eiendi Camii'nin etrafına toplanmış birkaç sokaktan oluşan bir mıkrokozmostur. Doktor Cemal'in çocukluğundan tanıdığı ve baba^ının sürgünle gittiği Ege kasabasından işgal İstanbulu'na dönüşte darmadağın bulduğu, cami merkezli mahalle şu sözlerle anlatılır: "Bundan otuz, kırk sene evvel insanlar sadece iş ya da eğlence için bir araya gelmezlerdi. Hatta asıl birlestirici olan şey bunlar değil, ibadetti. tman dediğimiz duyguyu içinde dııysun veya duymasın, herkes cvinden çık.ırken onun kisvesinc bü'ünürdü. İmaa s.ıdea; bizi Allah'a baglayan bağ değil, müşterek kıyafet, yüz ifadesi... nıerasinılerin, karşılıklı münasebetlerin tek kaynağıydı. Onu içlerinde gereği gibi bulamayanlar ya da ona gereği gibi itaat edemeyenler, sanki her evin taşlığında veya kaCUMHURİYETKİTAPSAV/47 Ahmet Hamdi Tanpınar (19011962) S A Y F A 6