05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

Angola YazarlarBirliği üyesişair Victorjorge: Değişimi tartışıyoruz değişiyor dünyada. Olup bitenler üzerinde bir rolümüz olsun istiyoruz. Uğrunda savaştığımız gerçekler için çalışıyoruz. Daha çok sosyal adalet istiyoruz örneğin. Toplumun kültürel açıdan daha fazla bilgilendirilmesine çalışıyoruz. Gerçi şimdi tugaydan ayrıldım ve Yazarlar Birliği iiyesiyim. Ama ilişkilerimiz sürüyor. Eskiden yalnız Luanda'da bir tugay vardı, şimdi her kentte bir tugay kuruldu." Yazarlar Birliği'nin 100 kadar üyesi bulunuyor. Jorge, birliği şöyle anlatıyor: "Yazarlar Birliği kurtuluştan önce, yani işgal altında kuruldu. Bajkanı Neto'ydu. Her zaman bağımsız bir örgüt oldu. Hatta partiden de bağımsızdı. Neto hem birliğin başkanı hem parti lideri olmasına karşın birlik bağımsızdı. Bu yüzden her zaman ülkedeki duruma eleştiri yönehti, bu konuda hiç çekinmedi. Ülkemde Quenn me dera ser Onda, de Manuel Rui, ou O Ca o e Os Calus de Pefetela gibi çok büyük yazarlar var. Bunlar hiç hapse girmediler ama, eleştirilerini de hiç sakınmadılar." Angola'da bankacılık gibi bazı hizmetler devlet tekelinde Ama Yazarlar Birliği bağımsızlığını koruyor. Örneğin kitapları birlik basıyor. Ülkenin yüzde 75'i okuma yazma bilmemesine karşın kitap satışlarında bir sorun yok. Ekonomik durum pek iyi olmasa da insanlar kitap aJıp okuyabilıyor. Dünyanın bu hızlı değişimine Angolalı yazarların bakışı gündeme geliyor. Jorge kısaca yanıtlıyor: "Bu değişimi zaten hep tartışmışızdır. Şimdi daha çok tartışıyoruz. Bu nedenle bizim açımızdan pek fazla bir değişiklik olmadı." Dünyanın geleceğinden umutlu musun? Yine kısa bir yanıt Jorge'dan: "Evet, umutlu olmak zorundayım. Görüntü bugün sisli olsa da gelecek için umutlu olmak zorundayız. Çünkü insanoğlu sorunlarını çözecek güçtedir." Angola'da resmi dil Portekizce. Herkes bu dili konuşuyor. Ama altı da yerel dil var. Fakat bunlar artık küçük bölgelerde konuşuluyor. Devlet yerel diller için enstitüler kurmuş, TV programları hazırlamış. Bu konuda yazarları destekliyor, yerel dillerı canlandırmaya çalışıyor. Sözü Körfez bunalımına getiriyorum. "Bu konu Angola'da da gündemde" diyor Jorge, "Her siyasi sorunda olduğu gibi bir devletin, bir ue halkın görüşü vardır. Angola'da Birleşmiş Milletler'ın bakış açısından haJk hoşnut değil. Bu olay Panama olayı gibi değerlendirilemez, ondan çok farklı. Daha ciddi bir sorun. Kuveyt'e yapılam elbette hoş görmüyorum. Ama ABD'nin Körfez'e asker yığmasım da hoş görmüyorum. Bence ABD, Körfez'de savaşa yol açacak bir senaryoyu baştan beri hazırladı." Angola'da kadın hareketleri, örneğin "feminizm" diyorum. Bir kadın örgütünün bulunduğunu anlatıyor Jorge. Yasalar kadın haklarına saygılı, kısıtlayıcı hiçbir yasa yok. Bunlar gündelik yaşama da geçiyor ama... Amanın sonrasını Jorge anlatıyor: "Angola'da zor günJer yaşanmakta, insanlar çeşitli güçlüklerle karşı karşıya. Nüfusun büyük bölümü karnını doyurmak zorunda. Ekonomik koşullar kötü. Ailenin ekonomik durumunu düzeltmek için kadınlar karaborsa yapıyor. Bu koşullar altında kadının feminizm gibi konuları düşünecek zamanı kalmıyor ki..." Türk edebiyatı ile ilişkisini sormak istiyorum. "Yalnızca Nâzım Hikmet'i okudum" diyor Victor Jorge. "Pek emin değilim, ama Nâ/ım Portekızceye çevrilen G E Ç M I Ş I N Kralsız Krallık MELİH CEVDET ANDAY G E L EC İstanburdaki AsyaAfrika Yazarlar Birliği Toplantısı'na katılan Victor Jorge, Angola'da şiirleri yayımlanan tek Türk şairinin Nâzım Hikmet olduğunu söylüyor. Şair Jorge, ülkesinde zor günler yaşandığını belirtiyor. REFİK DURBAŞ ıctor Jorge 1960 yılında Kuzey Angola'da doğmuş. Şaır. Türkiye Yazarlar Sendikası'nın konuğu olarak ülkemizdeydi. "1972'ye kadar küçük köyümde yaşadım. 72'de başkent Luandaya geldim. Şimdi orada yaşıyorum. Elektrik mühendisiyım." diye söze başjıyor Jorge ve sözü cdcbiyata getirerek sürdüriiyor: "Ulkemizde edebiyat hareketleri vardır. Ben de 'Edebiyatçılar Tugayı' adındaki bir hareketin içindeyim. Bu tugayın amacı bütün gençlerı bir araya toplamak. Burada edebiyat sorunları tartışılır, yayın sorunları çözülmeye uğraşılır." Tugayın adını soruyorum, "ASPİRAÇAO" diyor. Tugay, bu adı Angolalı şair ve devlet adamı Agustino Neto'nun bir şıirinden almış. Bir şeye uzanmak, yükselmek anlamına geliyor. Tugayın şairleri kendi şiirlerinden oluşan iki kitap yayımlamış. Jorge'nin ilk şiirleri bu kitapca yayımlanmış. Victor Jorge şiir dışında öyküler de yazıyor. Şiirlerini "Prizmadaki Işık" adlı bir kitapta toplamış. Kitabı yayımlandıktan sonra da Angola Yazarlar Birliği'ne üye olmuş. Jorge şu sıralar öykülerini kitap haline getirmeye çalışıyor. Tugayın dünya görüşünü soruyorum, "Zamanın bilincinde olmak gerektiğini düşünüyoruz" diyor bir süre düşündükten sonra ve ekliyor: " H e r şey çok hızlı Seçme Şiirler / Rene Char / Çeviren: Samih Rifat / Ada Yayınlan, 1990. ~ V Şiiri anlamak, pencereden dışarıyı görmek için değil, camı görmek için bakmaya benzer, yoksa dışarıyı görmek camı yok eder. Şiire varabilmek için anlamaya boş verip dile bakmak gerekir. Rene Char'in şiiri, genelliklehermetique, diyesim kapalı bulunur; ama baktığı ile gördüğü ile yetinmesıni bılen, doymaiinı bilen için arkası yoktur sözün, kendi vardır sadece, dünyayı topluca taşır omuzunda. Andre Rousselot şöyle demiş onun şiiri için: "En az sözcükle her şeyi söylemek isteyen, aynı anda hem öfke, hem giz, hem başkaldırı, hem sevgi olan bir şiirdir." Aykırı gelmesin, kendini anlatan şiir benim için kapalı bir şiirdir; çünkü gösterişten oluşur, bunun için de yalancıdır. Bi/ ise ancak saf olanı anlayabilirız. Çok sevdiğim büyük Fransız ozanı Rene Char için bu satırları, ondan yenı çevrilip yayımlanan "Seçme Şiirler" adlı kitap dolayısıyla yazıyorum. Ada Yayınlan arasında basılan bu kitapta Albert Camus'nün bir yazısına (sunu yerine) ve Henri Matisse'in metin dışı on altı desenine yer verilmij. Samıh Rıfat'ın bızi Char ile başbaşa bırakan, bu bakımdan da çok başarılı olan çeviri ile karşıla^mak içimi sevınçle doldurdu. Şiir seven okurlarıma içtenlikle salık verirım. Buraya, "İki Çocuğa" adlı şiırın ilk bölümünü alıyorum: Yirmi günlük mavi gözlerini gördüm Aydınlık bir ürperti salıyorlardı Karaagaç ve ılgın yapraklarına. Babanı gördüm kendini büyüten, Seni göğsünün üstünde kaldırırken Ve kendini tanımlayan anneni, Yumujak yosundan yanaklarını öperken. Elisabeth, küçük safak, Içinde kızardığın uzlaştırıcı beşikte Buluyorum seni, Ormanın derinliğinde bir gül gibi. Ve mutlu oluyorum bununla, tncecik yağmurun altında yürüyen ben. Rene Char'in dilımizde kitaplaşmış ikinci görünüşü bu yanılmıyorsam. İlki 1983'te Adam Yayınları arasında basılmıştı, Tahsin Saraç'ın çevirisi ile. Sayın Saraç, o kitapta kısaca fakat dolgun bir önsözje bize bu büyük ozanı tanıtıyordu. Char'in şu sözlerini yeniden okudum orada: "Ozan yoktur, var olan yalnız ve yalnız şiirdir." "Kralsız bir krallıktır şiir." Ve Pierre Berger'nin şu ilginç sözlerini: "...Onun çağımızdan ilerde, hepimizden ilerde olduğunu hemen duyumsadım. Belki de kendisinden bile ilerdeydi Char." Tutsaklar Oynarken yaşamı tutsak etti gençliğim Ey içinde yaşadığım kale burcu Tarlalar! Dört hasadımın aynasında yansıyorsunuz, Ben gürlüyorum, siz dönüyorsunuz. Victor Jcrge: ABD'nin Körfez'e asker yığmasına karşı. S A ı• r A tek Türk şairi. Aynca Angola'da da basılan tek Türk şairi. Neto'nun Nâzım'a çok büyük saygısı vardı, ona değer verirdi. Bir şiirinde de Nâzım'dan söz etmiştir." Şiirinden iki dize okumasını istiyorum son olarak Ergin Koparan hemen Türkçeye çeviriyor: "Çiçek mi açan yemyeşil ovada / Yoksa kelebekler mi / Dönüjüp duruyor ufuk / Renkten renge" D CUMHURİYETKİTAPS*y/4 1 A
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear