29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Osmanlı tmparatorluğu'nda Derbent Teşkilatı / Cengiz Orhonlu / Eren Yayıncılık 7~Î92 s77 12.60"ÖTL.7~CKKKod NoT 043.013 MEHMETAÜKIUÇBAY Kurumsal Osmanlı tarihi Yaygın inançlar, sadece yaygın olduklarından ötürü "doğruluk" karinesi yaratmaktadırlar. Ve insanlar daha çok duyduklarını "gerçek" olarak kabul etme eğilimındedirler. Bu bağlamda tarih, ülkemizde çoğu kimse için hâlâ "geçmiş olayların yer ve zaman gösterilerek" anlatılması olarak algılanmaktadır. Ama geçmişe yönelik bu "tahrirat kâtibi" tavrı ne yazık ki artık (hem de uzun zamandan beri) bilim çevrelerinde tarihçilik olarak kabul edilmiyor. Bundan da önemlisi, çeşitli sektörel tarihler arasında hızlı bir mücadele ve yarış var. Ülkemizde tarihin tamamı sanılmaya devam edilen askerisiyasal tarih, sektörlerden yalnızca biri ve en revaçta olanı da değil. Dünya tarihçiliğinin en son doğan çocuğu, 1930'larda dünyaya gelen toplumsal tarih. Tüm arkadan gelenlerin yaptığı gibi kendine yer sağlayabilmek için yerleşik hale gelmış sektörierden daha çok çaba sarfetmek zorunda vctabii içinden çıktığı ıktisat tarihinden, hiç değilse yöntemsel açıdan ve alan bakımından farklılaşarak ayrı kimliğini hem oluşturmak hem de kanıtlamak III Klit \)i II skll Yollann kavşaklannda kurulan Derbentler üstüne birinceleme zorunda. Toplumsal tarih alanında iki ana eğilim bulunmaktadır. Bunlardan biri bütünsel tarih diyebileceğimiz, tüm tarihsel oluşumları toplum parantezi içine alarak bütünselleştirmeye yönelirken ikinci eğilim, toplumsal sistemin altsistemleri bazında araştırma yürütmektedir. Böyle olunca da bu sektör karşımıza kurumsal tarih veya toplumsal kurumlar tarihi olarak çıkmaktadır. Kurumsal tarih alanında benimsenmesi gereken yöntemlerin başında, karşılaştırmalı tarih gelmektedir. Başka bir ifadeyle bir kurumun bellı bir toplumun özelliğı ve özerkliğı içinde incelenmeye çalışılması, belki de asltnda varolmayan bir özelliğin a priori üretilmesi olacaktır. O halde kurumlar tarihi ancak karşılaştırmalı tarih yöntemiyle inşa edilebilecek bir alandır. Ülkemiz tarihçiliğinin büyük kitlesi itibarıyla kendini askerisiyasal alt tarih sektörünün, bütünün tamamı olduğu yanılgısından kurtarabildiği söylenemez. Ancak gene de diğer sektörlere ilişkin bazı öncü çalışmalar, zaman zaman gün ışığına çıkmaktadır. Cengiz Orhonlu'nun Osmanlı derbent örgütüne ilişkin eserinin bunlardan biri olduğunu söylemek mümkündür. Fakat Orhonlu geleneksel tarihçiliğin damgasını güçlü bir şekilde yemiş olduğundan, resmi Osmanlı tarih anlatısından pek kolay kopamamaktadır. Türkiye kendi tarihini ıncelemekte, bunu bılimsel esaslara oturtarak yazma konusunda çok geç kalmıştır ve daha da kötüsü, bu durumun aşılacağına dair umut verici bir belirti yoktur. Çünkü birçok nedenin yanı sıra başta her tür tarihçilerimizin ezici çoğunluğu olmak üzere, tarihi günün tavır alışlarını kanıtlama alanı ola rak görmekte hâlâ çok ısrarlıyız. Bu ısrarın kökeninde ise bugüne ait siyasal taraflılıklar en büyük yeri tutmaktadırlar. Bu durumda, Osmanlı ya "tarihin yasaları"na göre oluşan ya da "Türk dehasının devlet kurma vasfının muhteşem bir örneği, en son ve mükemmel örneği" olan "kendine özgü" bir tarihsel sürece sahip olarak anlatılmaktadır. Anlatma burada anahtar kelimedir. Çünkü nadir birkaç istisna dışında, Türk tarihi bugüne kadar hep anlatılmıştır, onu anlamaya çalışan hemen hiç çıkmamıştır. Anlatma ise hemen tahmin edileceği üzere, tarih olamaz, ancak tarihsel roman olur. Bu alandaki cemaatçilik o kadar keskinleşmiştir ki gerçeklere biraz serinkanlı bakmaya çalışanlar kendi grupları tarafından (bir başka dert de, bir gruba mensup olmamanın mümkün olmamasıdır) hemen ihanetle suçlanmaktadırlar. Ama toplumsal tarih araştırmalarının bu cins peşin tavır alışlara hiç tahammülü yoktur. Nitekim, Cengiz Orhonlu Osmanlı kurumlarından biri olan derbentçiliği incelerken bunun Osmanlı öncesi Doğu devletlerindeki köklerini kabul etmiştir. Ancak yazar, geleneksel tarihçi tavn içinde Bizans etkisini yoksaydığını söyledikten sonra, martolos, voynuk gibi Balkan unsurlarından söz ederken derbentlik kurumu içindeki Bizans etkisini ister istemez ortaya koymuş olmaktadır. Eğer geçerli yöntem olan karşılaştırmalı tarihe başvurabilseydı, geçmişte tek bir ulusa veya uygarlık küresine mal edilebilecek hemen hiçbir şeyin bulunmadığını görürdü. Toplumsal tarih, iyice bilinmesı gerektiği üzere, bir ırkın veya bir ulusun dehasının kaynak ve kökenlerini araştırmanın yeri değildir. Zaten böyle bir şey de yoktur. Bu tarih sektörü topium denilenformasyonunarkeolojisini yaptığı için, araştırmalar ilerledikçe, tek bir ırka veya ulusal maledilebilecek hiçbir toplumsal oluşumun olmadığı görülecektir. Cengiz Orhonlu Osmanlı derbend örgütlenmesini inceleyerek kurumsal tarih konusunda iyi bir çalışma örneği vermiştir. Ancak, bu noktada belirtmeden geçemeyeceğim husus, kullandığı kavram ve bilimsel bakış açısının, çoktan gündemden düşmüş, eski kalıplara dayandığıdır. Yalnızca örneklemek üzere söylersem, Orhonlu toplumun esnaf, tüccar, çiftçi, memur ve asker gibi işlevsel tabakalardan oluştuğunu; bütünün bilgisine, bunların parçasal bilgisinden ulaşıldığını sanmaktadır. Bir kere, parça bütünü açıklamaz ve bütün parçaların toplamından çok başka bir şeydir. İkincisi de sınıfsal analiz yapılmadan toplumu kavramak mümkün değildir. Bunun yanı sıra Cengiz Orhonlu "Bütün iktisadi faaliyet, yollann geçtiği yerler ile, bu yollann vardığı liman ve şehirlerde toplanmakta idi" diyerek, iktisadi faalıyeti unsurlanndan sadece birine, yani mübadeleye indirgeyerek ve üretim, tüketım vb. gibi diğer temel unsurları ihmal ederek önemli bir hata yapmaktadır. Ne yazık ki geleneksel tarihçilerde bu cins hatalara sıklıkla rastlanmaktadır. Bu durumda, bu cins tarihçilerin e.serlerinden yararlanabilmenin yolu, onların araştırma sonuçlarını değerlendirmek, ama reflekslerine dayanan değer yargılarını hesaba katmamak olarak ortaya çıkmaktadır. Orhonlu'nun kitabı bu doğrultuda okunduğunda, çok değerli bilgilerle dolu olduğu görülmekte ve bir Osmanlı kurumunun arka planında, bir insan grubuna ulaşılmaktadır. Üstat Marc Bloch'un dediği gibi eğer tarihçinin asıl görevi insanı aramaksa, Orhonlu buna ulaşmış olmaktadîr. Osmanlıyı tarihin nadide çiçeği olarak gösteren kitaplardan bıkanlar, bu çalışmada ilginç noktalar bulabilirler. D S A Y F A 2 3 METIN TOKERİN BEKLENEN ESERI METIN TOKER. > VıOKKAV.,Mİ/İ>» < t A rt DEMOKRASİMİ2İN SMET P A ° " İSMET PAŞA'LI YILLARI (1944 1973) Beş kitaptan oluşacak dizinin ikinci kitabı DP'nin ALTIN YILLARI 1950 1954 14000 Ura DP'NiN ALTIN YILLARI BUTUN KITAPCILARDA • KKapçılara % 25 Indlrlmll ödemell göndorlllr BİLGİ YAYINEVİ, BİLGİ DAĞITIM, özellikle gençlere, politikacılara ve merakiılara bir başvuru kitabı I.Kİtap TEK PARTİDEN ÇOK PARTİYE194450 100OO Ura • Slparlstorlnlzln tutarını havale, posta ya da damga pulu olarak göndtreblllrslnlz. • 50.000. TL Ozarlndan slparlşterlnlz» % 20 Indlrlm uygulanır. MeşruÖyet Cad 46 / A 06420 Ankara Te): 131 81 221311665 Babıâll Cad. 19 / 2 34360 Cağaloğlu b t Tel: 522 52 01 • 526 70 97 Tetefai: 131 77 58 Tetefu: 527 4119 CUMHURİYET KİTAP SAYI 21
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear