Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Bu gezegen bizim Ortak Geleceğimiz / Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu / Çeviren: Türkiye Çevre Sorunlan Vakfı Yayını / 496 s. ~~l O T Y EKİNCİ KA Türkiye Çevre Sorunlan Vakfi 'Ortak Gelecegimiz'i tartışıyor Arşivdeki 21 Temmuz 1969 tarihli gazeteye bakıyorum. "İkinci baskı"nın sürmanşeti: "Armstrong Ay'a ayak bastı..." İlk satırları okuyorum; "İnsanoğlu dün gece Ay'a inmiş ve bu sabah Türkiye saatiyle 04.10'da astronot Armstrong, Kartal adlı aracından inerek Ay yü. zeyine ilk insan adımlarını atmıştır... O günlere dek Dünya'nın yuvarlak olduğu salt yazılarla ya da resimlerle anlatılırdı. 1969'dan sonra öğretmenlerin işi kolaylaştı. "Ay'dan çekilen bu fotoğraflarda da görüldüğü gibi..." demekle yetinmeye başladılar. insanoğlu, yaşadığı gezegenin aslında ne kadar küçiik olduğunu, artık, gözleriyle görüyordu. Ay'ın üzerinde ayakta durup karşısındaki "yalnız" yerküreye baktığında, uzayın sonsuz karanlığı ıçınde "ürpererek", belki de kendi kendine şöyle söyleniyordu: "Dünya'dan başka gidecek yer yok ve biz, bu küçük gezegende, yirmi milyar kişi bile olsak yine de bir arada yaşayacağız..." Dünya'nın totoğrafları beş kıtaya yayıldıkça, insanların "dünya görüşleri" değişmeye, soruları çoğalmaya başladı. Savaşlar, çatışmalar, baskılar, işkenceler, sömürgecilik?.. Ve bütün bunlar yetmiyormuş gibi giderek "çözümsüz" boyutlara ulaşan çevre yağması?.. İlerleyen teknoloji, bir yandan insanoğlunu Ay'a götürebilmiş ve oradan Dünya'ya baktırabilmişti. Ama öbür yandan ozon tabakası delinmiş, ormanlar azalmış, birçok hayvanın nesli tükenmeye yüz tutmuş, denizler kirlenmiş, su kıtlığı ortaya çıkmış, kültürel miras hızla or Insanoğlu yaşadığı gezegenin aslında ne kadar küçük olduğunu artık gözleriyle görüyor. Ve dünyadan başka gidecek yeri yok. K İ T A P T A N B İ R B Ö L Û M Bireylemçağrısı ...Çıkış yolu tek bir ülke grubunun elinde değildir. Gelişmekte olan ülkeler, hayatlarını tehdit eden çölleşme, jrmansızlaşma, kirlenme sorunlarıyla karşı karşıya kalmakta, ;evre bozulmasından kaynaklanan yoksullaşmanın büyük ığırlığını taşınıaktadır. Tropikal bölgelerdeki yağmur ırmanlarının yok olmasından tüm uluslar ailesi zarar ;örecek, bitki ve hayvan türlerinin kaybından, yağış Jüzeninin değişmesinden herkes etkilenecektir. Sanayileşmiş jlkeler de zehirli kimyasal maddelerin, zehirli atıkların ve ısıtlenmelerin hayati tehdidiyle karşı karşıyadır. Sanayileşmiş ilkelerden kaynaklanan karbon dioksitten, ozon ti'./akasını •ıkileyen gazlardan, ileride bu ülkelerin elindeki nükleer ilahların kullanılm.isıyla yapılabilecek bir savaştan yine tüm ılkeler zarar görecektir. Gidişi değiştirmek konusunda tüm ılkelere düşen bir rol vardır. O da; eşitsizliği azaltacağına oğaltan, yoksulların ve açların sayısını eksilteceğine arttıran ıluslararası ekonomik sistemi düzeltmektir... tadan kalkmaya, hızlı ve çarpık kentleşme insanları ezmeye başlamıştı. Üstelik, bütün bunlar, "kalkınma, sanayileşme..." denerek ortaya çıkıyordu. Yani, insanın daha "uygar" yaşaması adına sürdürülen çabalar, giderek "tersine" bir sonuç yaratıyor ve Dünya, gün geçtikçe daha "yaşanılmaz" bir gezegen oluyordu... Oysa, Dünya'dan başka gidecek yer yoktu... Birşeyler yapmanın zamanı gelmiş, geçiyordu. İkinci Dünya Savaşı'nın ardından, insanlığın bir daha böylesine gözü kara bir serüvene girışmemesi, kalıcı bir evrensel barışın sağlanması için kurulan Birleşmiş Milletler Örgütü, daha sonra ortaya çıkan çevre sorunları karşısında, hem "barışcıl", hem de "yaşanılır" bir Dünya için çalışmalarını yoğunlaştırmaya başladı. Uluslararası platformlarda "gezegenimızi ortaklaşa olarak korumak" gündemlerin ilk sıralarına tırmandı. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, bu sorunu önceki görüşmelerden çok daha geniş olarak ve bu kez uluslararası bir çalışmayı başlatmak üzere, 1983 yılında yeniden gündemine aldı. Norveç Başbakanı Gro Harleıtı Brundland'ın başkanlığında kurulan "Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu", tüm üye ülkelerin görüşlerinin de yansıyacağı kapsamlı bir "eylem raporu" için kolları sıvadı. Yaklaşık 4 yıl boyunca, yüzü aşkın ulusun, binden fazla bilim adamı ve yüzlerce kuruluşu, "hem kalkınabilmek, hem de "çevreyi koruyabılmek" için nasıl bir yol, yöntem ızlenmesı gerektiğı konusunda onbinlerce sayfa tutan görüş ve önerilerini komisyona yağdırdılar. Sonunda, tüm bu önerilerin redaksiyonu ve evrensel nitelikte bir rapor haline getirilişi, ancak beşyüz sayfalık bir kitapta "özetlenerek" sağlanabildi. Denilebilir ki insanlık, kendi geleceğinin "esenliği" için tarihte ilk kez böylesine geniş ve duyarlı bir katılımla el ele vermiş, Dünya'yı giderek yaşanılmaz kılan tüm ekonomik politikalara artık "dur" demek üzere ayağa kalkmıştı. Komisyon, çok haklı olarak, bu uluslararası emek ürünü olan yapıta, hem yaratılış biçimini, hem de "amacını" yansıtacak şekilde "Ortak Gelecek" adını veriyordu... Rapor, yayımlandığı yıl olan 1987'den bu yana, hemen her ülkede oldukça geniş tartışmalara yol açtı. Birçok ülkede "en çok satan" kitaplar listesine girdi. Kimileri, bu raporda dile gelen görüşleri, "gelişmiş ülkelerin, geri kalmış halklara yeni bir tuzağı" olarak değerlendirdiler. Kimileri ise "gerçekleşmesi zor ama gelecek için yeni bakışlar getiren tarihsel bir yaklaşım" olarak karşıladılar. Ancak tartışmalara katılan hemen herkes şu konuda birleşti ki Dünya artık yeni kalkınma politikalan bekliyor. Böyle giderse, 21. yüzyıl, insanlığın ve "gezegenimizin" topluca çöküşü demek olacak. Ve üstelik bu çöküş, "insan eliyle" gerçekleşecek... Oysa, bu "gezegen" bizim değil mi? Türkiye Çevre Sorunları Vakfı, Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu'nun "Ortak Geleceğimiz" adlı bu raporunu, aynı adlı bir kitapla ve "aynı yıl" yayımladı. Böylece, tüm Dünya ile birlikte bizler de bu tarihsel belgeyi öğrenme ve tartışma olanağını bulduk. 'Ortak Geleceğimiz', salt çevreye duyarlı kişi ve kurumlara değil, insanlığın mutlu yarınlarından sorumluluk duyan herkese yeni açınımlar sunuyor. Değişen Dünya'nın yeni kuramlarına "hazırlıksız yakalanmamak" için, gecikmeden okumak ve tartışmak gerekiyor... D tsteme Adresi: Türkiye Çevre Sorunlırı Vakfı, Kennedy Caddesı, 33/3, 06660 Kavıkhaere Ankara S A Y F A $ CUMHURİYET KİTAP SAYI 44