29 Haziran 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

POLİTİKBİLİM Müfit Akyos http://www.ınovasyonheryerde.com/:mufı[email protected] ARGE KALKINMA ARA ELEMAN TARTIŞMASINA KATKI Altı çizilmesi gereken iki nokta: “inovasyonun yeşereceği ortam” ve “ inovasyona dayalı yeni yatırımlar”… “Var mı bu yönde bir politika?” Yazının başlığı bu köşenin benim gibi konuğu olan Ali Akurgal’ın son yazısından alınmıştır. Utku Çakırözen’in, 7 Eylül 2013 tarihli Cumhuriyet’teki Analiz köşesinde, Polonya’da düzenlenen ve ağırlıkla AB’deki ekonomik krizin görüşüldüğü 23. Uluslararası Ekonomik Forum’dan verdiği haberde, Akurgal’ın sorusunu yanıtlayabilmek için yararlanılacak güçlü ipuçları var. Bu haberden, Günter Verheugen’in (AB Komisyonu’nun Sanayileşmeden Sorumlu eski üyesi), “Küresel krizden etkilenmemenin tek yolu en yüksek yaratıcı teknolojiyi en yüksek kalitede üretebilmektir. …Böyle bir üretim ortamı genelge ile olmaz ama hükümetler inovasyonun yeşereceği ortamı belirleyecekleri politikalarla yaratabilirler.”; AB’nin Çalışma ve Sosyal Politikalar alanındaki en üst yetkilisi Lazsio Andor’un ise, kıtanın en büyük sorununun ‘işsizlik’ olmasına karşın “AB ülkeleri borç kapatmaktan inovasyona dayalı yeni yatırımlara pay ayıramıyorlar.” dediğini öğreniyoruz. Burada altı çizilmesi gereken iki nokta, “inovasyonun yeşereceği ortam” ve “ inovasyona dayalı yeni yatırımlar”… Technology Review Dergisi’nin 1999 yılından bu yana “en çok yaratıcı görünen ve insan yaşamını geliştirme olasılığı çok yüksek olan biyoteknoloji, malzeme, bilgisayar donanımları, enerji, ulaşım ve Internet dâhil geniş bir alanda yeni teknoloji” çalışmalarının değerlendirildiği TR35’e; bütün dünyadan 35 yaşın altındaki yenilikçi ürün geliştirenler ve bilim adamları katılabiliyor ve 35 kişi seçiliyor. Bugüne kadar 12 kez düzenlenen bu yarışmada seçilen 420 yenilikçi içinde 4 de Türk var: Utkan Demirci (Harvard Medical School), “Tek kullanımlık AIDS tanılama kartı2006”; Mehmet Yanık (MIT), “Mikroçiplerde ışık yansımalarının durdurulması2007”; Aydoğan Özcan (UCLA),”Ucuz yongalar ve karmaşık yazılımlar mikroskop merceklerini gereksiz kılabilecek2009”; Burçin Becerik Gerber (University of Southern California), “Ofis binalarında enerji etkin ayarlamalar yapmak için kullanıcı tercihlerinin cep telefonları aracılığıyla toplanıp değerlendirilmesi2012” konulu çalışmalarıyla ipi göğüslemişler… Dördü de yurt dışındaki üniversitelerden. Yani “inovasyonun yeşereceği ortam”ın ve “ inovasyona dayalı yeni yatırımlar”ın olduğu yerlerden… AB’nin rekabet gücü kazanma hedefinde öncelikli konularından olan yenilikçilik yeteneğinin yükseltilmesi bağlamında eş politikalar geliştirmesi beklenen ülkemizin bugünkü yönetimi her ne kadar “ara eleman”la yetinse de, yeniliğe dayalı yeni yatırımların en önemlisi insana yapılanı olsa gerek. Ancak bu yönde bir politika görüyor musunuz? Tam tersine; her fırsatta demokrasi karşıtı pankartlarla cami çıkışlarına sürülen 810 yaşlarındaki yavrularımızla, 4+4+4 temelinde verilen çağ dışı eğitimle, bir yaz döneminde üç milyondan fazla çocuğumuzun kuran kurslarından geçirilmiş olmasıyla övünmekle, öğretmeni öğrencisini, öğrenciyi öğretmenini jurnallemeye zorlamakla, dünya sıralamasına giren üniversitemizi düşman ilan etmekle, kısacası okyanus ötesinden özetlenen hedefle “beyinlerin elden geçirilmesiyle” bırakınız geleceğin yaratıcı ve yenilikçi kuşaklarını yetiştirmeyi, korkarım olağan üretim faaliyetini sürdürecek ara elemanları bile bulmakta güçlük çekebiliriz. Not: Technology Review Dergisi’nin bütün dünyadan yenilikçilere açık 13. Yarışmasında aday bildirimi için son tarih, 31 Mart 2014… Ayrıntılı bilgiye http://www.technologyreview.com/ lists/innovatorsunder35/2013/ adresinden ulaşabilirsiniz. Bu çağrı bütün teknopark firmalarına, üniversitelere, araştırma laboratuvarlarına, firmalara, 35 yaş altı bütün yenilikçi beyinlere ve girişimcileredir! Kalifiye işgücü olmadan teknoloji üretilemez Türkiye gibi gelişmekte olan, yarısanayileşmiş bir ekonomide bilimsel ve teknolojik ARGE faaliyetlerine dayanmayan bir kalkınma politikasının başarı şansı olamaz. Bilimsel ve teknolojik ARGE faaliyetlerinin olmazsa olmazı (sine qua non) ise diskalifiye olmuş “ara elaman” değil, yüksek düzeyde kalifiye olmuş bir insan profilidir. B. Ali Eşiyok, Ekonomist C CBT 13848 27 Eylül 2013 umhuriyet Bilim ve Teknoloji dergisinin son sayılarında işgücünün niteliği üzerine yapılan analizler oldukça verimli bir tartışmaya kapı aralamış gözüküyor. “Bu ülkede mucit çıkmaz, ara elaman ülkesi olmak gerekir” şeklinde özetlenebilecek bu yaklaşıma CBT’de Orhan Bursalı’nın “Bu dergiyi kapatma zamanı gelmedi mi hâlâ!1” şeklinde tepkisi son derece anlaşılabilir bir tutumdur. Bursalı’nın ve CBT’nin diğer yazarlarının çeyrek yüzyılı aşkın bir süredir bıkıp usanmadan dile getirdiği (ve CBT’nin daimi bir okuyucusu olarak bu satırların yazarının çıkardığı) savununun özü şudur: Türkiye’nin kalkınmış bir ülke olarak çağdaş dünyada yerini alması teknolojide dışa (ithalata) bağımlılıktan kurtulup kendi teknolojisini üretmesine bağlıdır. Son derece iyi eğitilmiş, kalifiye bir işgücü olmadan bu hedefe ulaşmak olanaklı değildir. Başka bir deyişle, yaratıcı, üretken, bilimsel düşünmeye yatkın bir insan profili olmadan bilim ve teknolojide dışa bağımlılık engellenemez. Bu nedenle eğitim sistemi her türlü hurafe ve dogmadan uzak, eleştirel, yaratıcı, bilimsel/analitik düşünme kapasitesi gelişmiş nesiller yetiştirecek şekilde yeniden yapılandırılmalıdır. Kısaca, büyük kurtarıcı Atatürk’ün ifade ettiği gibi; “fikri hür vicdanı hür irfanı hür” bir nesil yetiştirmeden Türkiye’nin teknoloji ve bilimde çağdaş dünyayı yakalaması ve kalkınması mümkün değildir. Günümüz Dünyasında Teknoloji Üretimin Esas Kaynağı Modern Laboratuvarlarda Yapılan Bilimsel ve Teknolojik ArGe Faaliyetleridir: Türkçe’de “icat” ya da “buluş” çoğu kez keşif terimi ile karıştırılır. Örneğin, yeni bir deniz türünün keşfi mümkündür bu ancak bilimsel keşifler sonucunda ortaya çıkar. Ancak yeni bir malzeme, bilgisayar vs keşfedilmez bunlar ancak icat edilebilir. 15. ve 16. yüzyıllarda yani kapitalizm öncesi dönemlerde mucit, teknoloji üretmenin en önemli öğesi idi. Ancak 19.yüzyılın ikinci yarısından itibaren teknoloji üretimi giderek organize (üniversiteler, özel ve kamu araştırma birimleri) bir faaliyetin sonucunda gerçekleşmeye başladı.2 Başka bir deyişle, günümüzde modern teknolojinin esas kaynağı iyi yetişmiş, yaratıcı, kalifiye işgücünün kurumsal düzeyde yaptığı bilimsel ve teknolojik araştırma ve geliştirme faaliyetleri sonucunda gerçekleşiyor. Bilim ve teknoloji politikalarının bir ülkenin kaderini nasıl değiştirdiğine ilişkin yakın dönemin en çarpıcı örneklerinin başında G. Kore gelir. 1960’lı yılların başında Kore dünyanın en fakir ülkelerinden birisi olup, 1961 yılında kişi başına gelir 82 dolar düzeyindeydi. Ortalama bir Koreli, ortalama bir Gana vatandaşının kazandığının (179 dolar) ancak yarısını kazanmaktaydı. Ancak, Kore bugün dünyanın en müreffeh ülkelerinden birisi haline geldi. Uygulanan politikalar sonucunda kişi başına gelir düzeyi dolar cinsinden 19741979 yılları arasında beş kattan fazla artarken, ihracat ise 19721979 arasında dokuz kat arttı.1 Temel ihracat ürünleri tungsten cevheri, balık ve insan saçından yapılan peruk olan bir az gelişmiş (çevre) ülkenin, bugün metropol ülkeler ile birlikte dünyanın en gelişmiş teknoloji ürünleri üreticisi ve ihracatçısı olmasının arkasında hangi ögeler rol oynadı? Kore’nin ekonomik kalkınmada gösterdiği yüksek performans; planlamacı bir kalkınma stratejisine, kamu ve özel kesimin işbirliğine, kontrollü bir piyasa sistemine, iyi eğitimli kalifiye bir işgücüne ve tüm bunların üzerine inşa edildiği sanayi politikalarına ve bu politikalarının en temel bileşeni olarak da bilim ve teknoloji politikalarına dayandı.4 Yine Türkiye’nin 1930’lu yıllarda uyguladığı sanayileşme stratejisi de, az gelişmiş bir ekonominin planlı kalkınma sayesinde (onca yokluklara ve yoksunluklara karşın) sanayileşmede nasıl yol alınacağının en çarpıcı örneklerinden birisidir. KORE ÇARPICI ÖRNEĞİ Türkiye’nin 19631979 kalkınma deneyimi de tıpkı 19301939 döneminde olduğu gibi sanayileşme hızı açısından Cumhuriyet tarihinin en parlak dönemlerinden birini göstermektedir. Ahmad’ın5 “… bu neredeyse bir sanayi devrimiydi ve pek az Üçüncü Dünya ülkesinin başardığı bir atılımdı” şeklinde ifade ettiği planlı kalkınma yıllarında uygulanan sanayileşme politikaları sayesinde, Türkiye ara ve tüketim mallarının üretiminde önemli gelişmeler sağlamıştı. Ancak planlı kalkınma döneminin sonlarında gündeme gelen ve sanayileşmede derinleşmeyi hedefleyen Dördüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı tasfiye edilerek uygulanmayacaktır. Dördüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı’nın tasfiye edilmesi ile birlikte 1980’li ve izleyen yıllarda uygulanan iktisat politikaları Türkiye sanayinin adım adım ithalata bağımlı olmasına neden olmuş, bu politikalar yerli üretimi son derece olumsuz etkilerken Türkiye’nin teknolojide ve sanayide dışa bağımlılığı daha da pekişmiştir. Patent, bir buluş sahibinin buluşunu sahiplenme ve kullanma hakkı olarak tanımlandığında, patent verileri (göstergesi) teknolojinin en temel göstergelerinin başında geliyor. 19. yüzyılın sonlarına kadar mucitlerin icatlarına dayalı gelişen teknolojik yenilikler, 19. yüzyılın sonlarında araştırma laboratuvarlarının kurulmasıyla sistemli ve kurumsallaşmış araş TÜRKİYE’NİN PARLAK YILLARI
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear