29 Haziran 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Sağlık Üveit ve Behçet Üveiti Üvea tabakası gözün damardan zengin ve pigment hücreleri (melanosit) içeren tabakasıdır. Gözün içinde yer alan dokuların beslenmesini sağlar. Üveal dokunun inflamasyonu üveit olarak bilinir ve her yaş grubunu etkileyen bir oküler hastalıktır. Üveit kör edici bir göz hastalığı olmaktan çıkmış ve tedavisi mümkün bir hastalık haline gelmiştir. Prof. Dr. Sumru Önal, VKV Amerikan Hastanesi, Göz Hastalıkları Bölümü Üveit gözün üç tabakasından biri olan üvea tabakasının iltihabı (inflamasyonu) olarak tanımlanır. Göz küresinin üç tabakası, ortada vitreus adı verilen jel dolu boşluğu sarmaktadır. Göz küresinin en dışında gözün bütünlüğünü sağlayan sklera (güçlü beyaz tabaka) ve kornea (öndeki saydam tabaka) yer alır. En içte ve göz küresinin arka kısmında yer alan görüntünün oluştuğu tabaka retina olarak adlandırılır. Retinada oluşan görüntü görme siniri ve görme yolları ile beyine iletilir. En dış tabaka (sklerakornea) ve en iç tabaka (retina) arasında ise üvea tabakası bulunur. Bu tabakanın dışarıdan gördüğümüz kısmı iris olarak bilinir ve dışarıdan ortasında ışığın geçişine izin veren göz bebeği (pupilla) bulunan gözün renkli kısmıdır; hemen korneanın arkasında yer alır. Göz bebeğinin arkasında vitreusun önünde ise iplikçikler ile asılı merceğimiz (lens) bulunur. Üvea tabakası gözün damardan zengin ve renk hücreleri içeren tabakasıdır. Gözün içinde yer alan dokuların beslenmesini sağlar. Önden arkaya doğru iris, siliyer cisim ve koroidden oluşur. Üveal dokunun inflamasyonu üveit olarak bilinir ve her yaş grubunu etkileyen bir oküler hastalıktır. Çeşitli sınıflamalar kullanılarak tanımlanır. Anatomik olarak gözün ön kısmında yer alan üveal dokunun (iris ve siliyer cisim) etkilendiği duruma ön üveit, iritis veya iridosiklit adı verilir. Ön üveit gelişen hastalarda gözde kızarıklık, ağrı, ışık hassasiyeti, siyah noktalar görme (uçuşma) ve görmede hafiforta dereceli azalma belirtileri olur. Siliyer cisimin inflamasyonu ise intermediyer veya orta üveit olarak adlandırılır. Uçuşma ve görmede hafiforta dereceli azalma belirtileri gözlenir. Anatomik olarak arkada yer alan koroidin etkilendiği üveit tablosu ise arka üveit olarak sınıflanmaktadır. Ancak arka üveitte retina tabakası veya görme siniri de iltihaplanabilmektedir. Arka üveitte hastada önemli ölçüde görme azalması ve uçuşma belirtileri görülür. Gözün önden arkaya tüm üveal dokularının etkilendiği üveit tablosuna ise panüveit adını vermekteyiz. Görmeyi sağlayan gözümüzün iltihaplanması görme fonksiyonunun etkilenmesi ile sonuçlanır. Bu nedenle üveit görme azalmasına ve kaybına neden olabilen bir göz hastalığıdır. Gözün arka kısmının etkilendiği arka ve panüveit, görmeyi önemli ölçüde etkiler. Üveit uygun şekilde tedavi edilmez ise zaman içinde gözde komplikasyonlara neden olarak da görmeyi etkiler. Bu komplikasyonlar arasında gözün ön yapılarını ilgilendiren katarakt, glokom, göz bebeğinde yapışıklık ve korneada kalsiyum birikmesi yer alırken, gözün arkasında görmeyi kalıcı olarak etkileyebilecek komlikasyonlar meydana gelebilir. Üveit akut ataklar şeklinde gelip giden formda olabileceği gibi, kronik yani sürekli devam eden formda da olabilir. Tekrar eden akut üveit atakları veya kronik üveit tedavi edilmediğinde görme kaybına neden olabilir. Üvea tabakası Üveit nedir, nasıl sınıflandırılır? olamayan olmak üzere iki gruba ayrılır. Herpes virüsü, toksoplazma gondii isimli tek hücreli protozoan tarafından yola açılan toksoplazmozis, tüberküloz ve sifilis ve daha nadir enfeksiyöz etkenler gözün üvea tabakasında enfeksiyon yolu ile inflamasyon oluşturabilir. Enfeksiyon sonucu meydana gelen üveitin tedavisi enfeksiyonun spesifik tedavisi ile sağlanır. Enfeksiyöz olmayan üveitler ise sistemik romatizmal hastalıkların veya sarkoidoz gibi sistemik bir hastalığın gözde de inflamasyon yaratması sonucu oluşur. Multipl skleroz da üveite neden olabilir. Üveit ile başvuran hastaların sistemik hastalık veya enfeksiyon yönünden değerlendirmesi mutlaka yapılmalıdır. Bazen sistemik hastalık ilk olarak gözde üveit olarak bulgu verir ve üveitin nedenini anlamak üzere yapılan tetkiklerde altta yatan hastalık ortaya konulur. Bir grup üveit hastasında ise inflamasyon vücutta bir hastalık olmaksızın gözlenir. Romatizmal hastalıklardan üveit ile ilişkili olanlar arasında Behçet hastalığı, ankilozan spondilit, inflamatuar bağırsak hastalığı, artritli psoriasis, sistemik lupus eritematozus ve daha nadir görülen diğer hastalıklar yer alır. Çocuk hastalarda ise çocukluk çağı romatizması olarak bilinen juvenil idiopatik artrit kronik seyirli ön üveite yol açabilir. Dünyada en sık olarak Türkiye ve Japonya’da görülen Behçet hastalığı üveite neden olabilir. Hastalık ipek yolu üzerinde yer alan ülkelerde daha sık gözlenir. Behçet hastalığının bir dermatolog olan Prof. Dr. Hulusi Behçet tarafından 1937 yılında tanımlanmış olması, biz Türk doktorları açısından bir gurur kaynağıdır. Dr. Hulusi Behçet hastalığı ağızda tekrarlayan aft, genital bölgede ülser ve gözde iritis olmak üzere üç bulgulu bir hastalık olarak tanımlanır. Behçet hastalığı genetik olarak yatkınlığı olan bireylerde çevresel faktörlerin tetiklemesi sonucu meydana gelir. Behçet hastalığı olan hastaların yaklaşık %70’inde üveit gelişir ve göz en sık olarak tutulan organdır. Türkiye’de gözlenen üveitlerin yaklaşık üçte biri Behçet hastalığına bağlı üveittir. Behçet üveitinde gelip geçen akut panüveit atakları gözlenir. Behçet hastalığında ağızda aft, genital bölgede ülser, deri bulguları, bacaklarda damar tıkanıklığı, eklem ağrısı gibi bulgular gözlenebilse de bu tutulumlar içinde hastada fonksiyon kaybına yol açabilen ve agresif olarak tedavi gerektiren tutulum tipi gözde üveit ve beyin tutulumdur. Behçet üveiti 2535 yaş arasında erkek hastalarda daha sık gözlenir ve erkek hastalarda üveit daha şiddetlidir. Tekrarlayan ataklar şeklinde gelip giden panüveit yapması nedeni ile Behçet üveiti görme kaybına ve hatta körlüğe neden olabilen ağır bir üveit tipidir. Ancak günümüzde Behçet üveitinin etkin bir şekilde tedavisi ve görme kaybının engellenmesi mümkündür. Yukarıda anlattıklarımın ışığında üveit hastalığının tekrarlayıcı veya kronik süreçli bir göz hastalığı olduğu anlaşılır. Bu nedenle üveitin tedavisinde üç ana hedeften söz etmek gerekir. Birinci hedef, üveit atağının akut olarak kontrol edil mesidir. Bu amaçla kortikosteroid içeren ilaçlar kullanılır. Ön üveitin tedavisinde kortikosteroid içeren damla  ve göz bebeğinin yapışmasını engellemek amacı ile göz bebeğini genişleten damla kullanmaktayız. Arka ve panüveitin tedavisinde sistemik kortikosteroid yüksek dozda damar yoluyla veya ağızdan verilir. Sonrasında kortikosteroid dozu yavaş yavaş azaltılarak tedavi sonlandırılır. İkinci hedef nükslerin geliştiği hastalarda atakların engellenmesidir ve bu hedef kortikosteroidler ile sağlanamaz. Üçüncü hedef ise tedavi ile nükslerin gözlenmediği yani  ataksız olarak 2 yıl gibi bir süre sağlanan hastalarda spesifik tedavinin kesilmesi ile hastalığın bir daha nüks etmemesinin sağlanmasıdır ve kalıcı remisyon olarak adlandırılır. Üçüncü kavram, son yıllarda gelişen ilaçların kullanımı ile sağlanabilir bir hedef olmuştur. İkinci ve üçüncü Behçet hastalığı ve üveiti Görmeyi nasıl etkiler? Üveit tedavisi ve üç ana hedef Hangi hastalıklar ile ilişkilidir? Bir başka sınıflamada üveit, enfeksiyöz ve enfeksiyöz hedefin sağlanabilmesi için bir basamak yaklaşımı ile daha hafiften daha etkili ilaçlara doğru bağışıklık sisteminin çalışmasını değiştiren ve immunmodülatuar olarak adlandırdığımız ilaçları kullanıyoruz. Bu ilaçlar romatizmal hastalıkların tedavisi için zaten uzun süredir kullanılan ve etkinlik ve güvenilirliğini ispat etmiş ilaçlardır. Son yıllarda bu tip ilaçların etkisiz olduğu hastalarda, biyolojik ilaçlar olarak adlandırdığımız ve bağışıklık sisteminin çalışmasını bütün olarak değil de belli hedef noktalarını baskılayarak kontrol eden ilaçların kullanımı ile üveit tedavisinde önemli başarılar sağlanmıştır. Behçet üveitinin tedavisinde interferon alfa2a ve infliximab veya adalimumab gibi antitümör nekroz faktör alfa inhibitörleri konvansiyonel tedaviye dirençli hastalarda etkili ve güvenilir bulunmuştur. Romatizmal hastalıkların kontrol edilmesi için geliştirilen yeni biyolojik ajanların üveit tedavisinde kullanılmasıyla ilgili olarak da çalışmalar sürmektedir. Sonuç olarak günümüzde üveitin tıbbi tedavisi ile ikinci hedef sağlamış ve en ideal durum olarak ortaya çıkan üçüncü hedefin de sağlanabildiği ilaçlar geliştirilmiştir. Üveit kör edici bir göz hastalığı olmaktan çıkmış ve tedavisi mümkün bir hastalık haline gelmiştir. CBT 1384 17 / 27 Eylül 2013
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear