05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

TIP ARAŞTIRMALARI Kanserle savaşımda yeni bir yol: Darwin yöntemi T opu topu birkaç aylık ömrü kaldığını ve oradan buradan kulağına çalınan bilgi kırıntılarının artık işe yaramayacağının bilincinde olan ve İki Numaralı Hasta adıyla anılan adam, son olarak iki biyopsi sürecinden geçti. Böylece kendisinin kanserin ilk ortaya çıkış anından son ölümcül değişinim aşamasına dek geçirdiği evrimin izlendiği ilk hasta olduğuna inanıldı. Hastalığı süresince urların genomik yapısıyla ilgili çözümlemeler kansere özgü en ölümcül özelliklerinkanserin tüm bedene yayılma yeteneği ve ilaçlara direnç geliştirme konusundaki inanılmaz becerisinin önüne geçilmesine yardımcı olabilirdi. Kanser hastalığını Darwinci yaklaşımla kavramaya çalışan dünya çapındaki çeşitli araştırma grupları tam da bunu hedefliyorlar. Londra University College uzmanlarından Charles Swanton, “Evrimin temel ilkeleri olan değişim, seçilim ve uyarlama özellikleri urlarda da etkili oluyor. Öyle ki, bilimsel yaklaşımlarla bu unsurları denetleyebiliriz,”diyor. İki Numaralı Hasta, Melbourne Üniversitesi’nden Christopher Hovens tarafından izlenmekte olan prostat kanserli sekiz hastadan biriydi. Tanı konduktan sonra bir ameliyatla hastanın uru alındı ve örnek olarak ur bankasında saklandı. Kanserin, birincil urun görüldüğü bölgenin çok yakınında yer alan idrar kesesinde yeniden belirmesine dek geçen 18 ay boyunca işler yolunda gidiyor gibiydi. Ancak bu sürenin sonunda hastalığın leğen kemiğinde başka iki yere de yayıldığı, ya da metastaz yaptığı görüldü. Hoven ve arkadaşları hastayı yeniden ameliyat ederek idrar kesesindeki kanserli hücreyi aldılar ve bunu leğen kemiğinin iki yerindeki metastazlara uygulanan biyopsi örnekleriyle birlikte sakladılar. Ardından, hormon tedavisinin sonuç vermemesi üzerine kanserin son aşamasına geldiğini bilen İki Numaralı Hasta her bir metastazdan yeni bir biyopsi örneği alınmasına da razı oldu. Öyle ki, Hovens’in elinde hastaya kanser tanısının konduğu andan başlayarak sağaltımı ve ölümüne dek uzanan süreç boyunca hastalığın geçirdiği evrimin izlerini süren altı örnek vardı. Bu örneklerden yola çıkarak, Hovens kanserin nasıl evrildiği ve bu evrimin sağaltım yöntemlerinden nasıl etkilendiği konusunda ilk kez ayrıntılı bir tablo çizebilecekti. Bu tablodan elde edilen ilk sonuçlar şimdiden şaşırtıcı birtakım gerçekleri ortaya koyuyor. Her iki metastaz örneği de aynı anda alınmasına ve metastazlar aynı birincil urdan aynı doku türüne sıçramış olmalarına karşın, bunların genetik yapıları tümden farklıydı. Gerçekte hastanın iki farklı kanseri vardı. Bu da, kanserin yayılmasını devinime geçiren iki farklı düzenek olduğu anlamına geliyordu. Kaliforniya Üniversitesi Evrim ve Kanser Merkezi’nin başkanı Carlo Maley bu bulguların doğrulanması durumunda son derece ilginç bir gerçekle karşı karşıya olduğumuza, bir olasılıkla metastaz sürecini başlatan birden çok yolak olduğuna dikkat çekiyor. Söz konusu bulgu Swanton’un geçtiğimiz yıl böbrek kanserinin genetik çeşitliliğini araştırdığı sırada elde ettiği Çok ilginç bir bulguya ulaşıldı: Bir tümör/ur içinde farklı genetik özelliklere sahip kanser hücreleri var.. Bu da kanserin ilaçlara nasıl bu kadar dirençli olduklarını açıklıyor.. Urların hızlı evrimi onlara karşı koymanın da akıllı yolları olabileceğine işaret ediyor. verilerle de uyumlu. Swanton aynı kanserli hücre içinde bile farklı bölgelerin çok sayıda farklı genetik değişimleri taşıdıklarına tanık oldu. Kanserin ilaçlara direnç gösterme konusundaki olağanüstü becerisinin ardında, görünürde, bu karmaşık yapı yatıyor. “Kanser bu yüzden hastalıkların şahı,” diyor Swanton. Çok farklı genomlara sahip olduğundan, az sayıda hücrenin içindeki genlerin gelişigüzel bir biçimde direnç gösterme olasılığı da yüksek oluyor. Buna bağlı olarak ilaçlar, bir tür Darwinci seçilim sürecine girerek, dirençli hücrelerin egemen duruma gelmelerine olanak tanıyor. Bu sav doğruysa, kanserin genom yapısı ne denli çeşitliyse, tehlikenin de o denli yüksek ve sağaltımının da o denli zorlu olduğu anlamına geliyor. Swanton bu durumun çekincenin belirlenmesinde hasta açısından yararlı bir biyolojik gösterge olacağını ümit ediyor. Ancak araştırmacıların ulaşmak istedikleri daha önemli bir hedef de, çeşitliliği başlatan nedenlerin aydınlığa kavuşturulması ve böylelikle de bu özelliğin ortaya çıkar çıkmaz durdurulmasına, ya da tümden önlenmesine olanak sağlayacak yeni yöntemlerin bulunması. Swanton çok yakında, “tanımlayıcı” kanser evrimi araştırması adını verdiği çalışmaları kapsamında görüşlerini sınama olanağını bulacak. Araştırmaya katılmaları önerilen ve bir tür akciğer kanseri olan 850 kişiden ilkini şimdiden incelemeye aldı. Her bir katılımcıya birincil urla ilgili birkaç biyopsi uygulanacak. Ardından farklı bölgelerdeki dizilim ve hastalığın gelişmesi sırasında meydana gelen herhangi bir metastazın yanı sıra, kandaki kanserli hücre DNA’sının dolaşımı da düzenli olarak izlenecek. Araştırmada kanser hücrelerinin sağaltıma nasıl tepki verdikleri de incelenecek. Hoven’in prostat izleme çalışmasından elde ettiği ilk bulgular yol gösterici bir YENİ TÜR TEDAVİ nitelikte iseler, bu çalışma kafa karıştırıcı sonuçlar doğurabilir. Hormon sağaltımının ardından, İki Numaralı Hasta’nın metastazlarından biri genetik açıdan ameliyatla alınmış olan ve Hoven’in deyişiyle “çelişkili biçimde ilaç sağaltımının hiç uygulanmadığı” ikinci ana ura çok daha benzer bir duruma geldi. Bu, Hoven’in de bir anlam veremediği, son derece şaşırtıcı bir sonuçtu. Ekip şimdilerde İki Numaralı Hasta’nın urlarının birbirleriyle nasıl ilintili olduklarını anlamaya çalışıyor. Kanseri anlaşılması böylesine güç bir düşman yapan unsur genetik çeşitlilikse, o zaman işin püf noktası kanser hücrelerinin evrimini yavaşlatmak suretiyle bu çeşitliliği en aza indirmek olacaktır. Evrimsel dirimbilim uzmanları evrimin hızını belirleyen unsurların hücrelerin çoğalma hızı, ne sıklıkla değişime uğradıkları, hücre nüfusunun büyüklüğü ve bir değişimin çevresinde ne denli başarılı olduğu gibi unsurlar olduğunu bildiklerinden, bir sonraki adım kanser hücrelerinde bu unsurları ölçmek ve onları yönlendirmenin yollarını bulmak olacaktır. Moffitt Kanser Merkezi’nde Robert Gatenby tarafından denenmekte olan Darwinci bir yaklaşım, halihazırdaki sağaltım yöntemlerinin çok daha tutumlu bir biçimde uygulanması ve böylece dirençli hücrelere karşı koymak üzere kemoterapiye duyarlı sabit bir kanser hücresi nüfusunun tutulmasıdır. Swanton ise bağışıklığı arttırıcı sağaltıma umut bağlıyor. Görünüşe bakılırsa, kanserin genetik çeşitliliği ilaçların etkisiz kalmalarına yol açıyor. Ancak bağışıklığı arttırıcı sağaltımla kanserin bu en zayıf noktası yakalanabilir. Araştırmacılar kanserli hücrenin olağanüstü yüksek değişim hızından yararlanarak bağışıklık sistemini alarma geçirebilirler. Bu durum bedenin yalnızca kanserli hücreye saldırmasını sağlayabilir. Swanton, “Konu kanser olmasaydı, bu belki de bugüne dek masaya yatırılan en güzel konu olurdu. Burada yaşam boyunca süren bir doğal seçilim söz konusu. Darwin’in milyarlarca yılda meydana gelen bir olay olarak tanımladığı bir olayın topu topu 30 yılda yaşanması gibi bir durumla karşı karşıyayız,” diyor. Rita Urgan, New Scientist/ 22 Haziran 2013 CBT 1384 14 /27 Eylül 2013 AKILALMAZ KARMAŞIKLIK Beslenme uzmanları brokolinin sağlığa yararları konusunda övgüler yağdırıp durdular Turpgiller ailesinden olan bu sebze A, B, K, C gibi vitaminlerin yanı sıra, potasyum, çinko ve lif gibi besleyici unsurlarla da dolu. Yakında eklem yangısından dert yananların da brokoliye methiyeler düzen insanlara katılmaları bekleniyor. Akrabaları brüksel lahanası, karnabahar ve lahana gibi, brokoli de tümör hücrelerinin büyümesine destek veren kanserojen maddelerin süzülerek bedenden atılmasını sağlayan kükürt bileşikleri içerir. Arthritis&Rheumatism (Artrit&Romatizma) adlı dergide yayımlanan en son araştırma bu bileşiklerin, normal koşullarda eklemleri koruyan kıkırdağın yangısal nedenlerle aşınması sonucunda meydana gelen, osteoartrit adlı sancılı dejeneratif hastalığın ardında yatan yangılara karşı da etkili olduklarını ortaya koyuyor. A.B.D’de eklem yangısı tanısı konan ortalama 12,4 milyon kişi için bu sonuçlar kuşkusuz son derece sevindirici. Çalışmalarına farelerle başlayan araştırmacılar brokolide bulunan sülforafan adlı maddeyi bol miktarda tüketen farelerde kıkırdak aşınmasına ve osteoartrit belirtilerine bu maddeyi tüketmeyenlerden çok daha az tanık olunduğu sonucuna vardı. Daha sonra insanlar ve ineklerdeki kıkırdak hücrelerini incelediler ve sülforafanın bu deneklerin kıkırdak hücrelerinin korunmasında da aynı oranda etkili olduğunu ortaya koydular. Kükürt esaslı bu bileşiğin kıkırdaklarda yangıya katkıda bulunan enzimlerin etkisini önleyebileceğine dikkat çeken araştırmacılar brokolinin diz kapağı ameliyatı olmaya hazırlanan küçük bir grup artrit hastasında koruyucu bir etki yaratıp yaratmayacağını anlamak amacıyla bir deney başlatıyorlar.. (RU, Time online) Brokoli: Eklem yangısına yardım
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear