27 Haziran 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

• KÜLTÜR • DOĞAN KUBAN İstanbul’da Geleneği Gerçekten Yaşatmak İstiyor muyuz? Geleneği sürdürmek istiyorlar. Ne güzel! Bu, kent bağlamında, tarihi dokuyu ve mimari özellikleri korumak demek. Tarihi kentleri yok ettiğimize göre mimari geleneği koruyamamışız. Kendimizi yalanla avutmayalım. Belediyeler geleneği yaşatmak istediklerini söyledikleri zaman, bunun bir sonuç vermediğini 60 yıldır biliyorum. Çünkü bir kentin geleneksel karakterini korumak bir inşaat sorunu değil, bir üst kültür sorunudur. Yahya Kemal ‘İstanbul’u sevmezse gönül aşkı ne anlar’ der. Oysa derin bir sevgi olmazsa kenti de koruyamazsınız. A vrupa bizden hem zengin hem her alanda daha ileri hem daha uygar. Her şeyi oradan ithal ediyoruz. Düşünce ya da artifakt. Onlar tarihi kentlerini bizim insanların hayal bile edemediği kadar iyi korumuşlar. Kentinin geçmişinin bir köşesini feda etmeyen bir Türk belediyecisi oldu mu acaba? Bu kentlileşememe denilen bilgisizlik ve bilinçsizliktir. Gelenek geleneksel mekânda yaşar. Yirmi yıl önce kerpiç ya da taş evde oturanlar yaşam geleneklerini, büyük kentlerde, sekizinci katına taşındıkları apartman dairelerinde mi sürdürecekler? İkea’dan mobilya alacaklar, bir televizyon köşesi yapacaklar. Bir köşeye telefon yerleşecek. Kalorifer olacak. Yazın klima koyup pencereden kutusunu sallandıracak ve televizyon antenlerini de bayrak gibi binaya asacaksın. Duvara bir Hilyei Şerif ya da Bismillah levhası asıp, eski İznik üslubunda bir çanağı da masaya koyunca geleneksel mekân mı olacak? Bunlara pimapen sürme pencere, bulaşık ve çamaşır makinesi, banyoya duşu da ekleyince geleneksel mekân hangi köşeye sığınacak? 50 yaşına gelip ömürlerinde bir konak, bir ahşap ev görmemiş, marka araba sevdalıları ham burjuvalar gerçekten geleneği mi arıyorlar! Bilmedikleri bir şeyi neden arasınlar? Bir köşeye bir seccade açıp namaz kılınca yaşamları geleneksel mi oluyor? Tarihi başörtüsüne indirgeyenler, gece televizyon seyredince rüyalarında geleneği mi görüyorlar? Türkiye nüfusunun yarısı 30 yaşından küçük. 1980’lerde doğmuş, on yıl önce dünyadan haberleri olmuş. Bunlar gelenekçi olamaz, çünkü onu hiç yaşamadılar. Bundan kırk yıl önce, köyden kurtulup iş bulmaya gelen ana babaları kerpiç ve taş evlerini sırtlarında getirmediler. Hayvanlardan, tarlada çalışmaktan, soğuktan kurtuldukları ve oy karşılığı arsa sahibi oldukları için mutluydular. Ömürleri kentliyi taklit ederek geçti. Halkın bugün yaşamda aradıklarına bakıp gelenekten söz etmek anlamsızdır. CBT 1350/ 5 1 Şubat 2013 Sultan saraylarını ya da İstanbul’un en güzel süvari kışlası olan Vaniköy kışlasını, Haydarpaşa istasyonunu (ki bizde sanayileşmenin simgelerinden biridir) otel yapmaya çalışıp, ne olduğu belli olmayan en çirkin kışlayı Taksim’de ihya etmeye çalışanlar ne istediklerini gerçekten biliyorlar mı? Osmanlı geleneğinin nesini koruduklarını sanıyorlar? Bırakın tarih okumayı, İstanbul’u biraz dolaşmış duyarlı bir insan camilerin nerelerde yapılmış olduğunu öğ GEÇMİŞİ OTEL YAP, GEÇMİŞTEN BAHSET renmez mi? Kentliye cami gerekiyorsa? Gelenekten söz edip çıplak Boğaz tepelerine Sultanahmet Camisi neden CEHALET VE ACEMİLİK tasarlıyorsunuz? Maslak’a yapın. Camiyi tasarlayacak bir Övüneceğimiz zengin bir konut geleneği cehalet ve mimar bulmak da önemli! acemilikle yok edildi. Geleneksel kültür evlerde yaşardı. Çağdaş bilim ve teknolojide, öğretim ve üretimde Onları yok ettik. Sarayları otel yaptık. Çeşmeler susuz geri kaldığımızı, ulaşımı çözemediğimizi, planlama yapakaldı. Sıra tren istasyonlarına ve kışlalara geldi. madığımızı söylerken cehaletimizi ve örgütlenme sınırlıG e l e n e k l e ö vünmek onu öğrenip korumakla olur. Ve lığını vurguluyoruz. Gerçi bundan 50 ya da 30 yıl öncesi bunun yolu yordamı dünyada saptanmıştır. Türkiye’de ile karşılaştırırsak, kentlerin gelişmesiyle övünebiliriz. de 1950’den bu yana üniversitelerde öğretiliyor. Tarihi Fakat gelenekten, tarihe saygıdan kent korumadan söz karakteri uygar ülkelerde olduğu gibi korumanın yönettiğimiz zaman da övünülecek bir şey yok! temlerini biliyoruz. Yetenekli ve bilgili mimarlar çağdaş Başarı dünya ile karşılaştırınca bir anlam kazanıyor. yorumlar da getirebilir. İstanbul’u dünya kenti yapan Acaba bugün korumacı idarecilerimiz Carcassone diye kimliği bir ölçüde böyle koruma şansımız olabilirdi. bir Fransız kentini gördüler mi? Güney Fransa’da ProGalata Dünyanın en güzel kent siluetini seyreden vence kentlerini ziyaret ettiler mi? Salzburg, Würzburg, K ö p r ü s ü ’ n ü balıkçılar işgal etmiş. Köprü kokuyor, baDresden’den Orta İngitere’de Oxfordshire, Gloustershire kımsız ve çirkin bir renkle boyalı. Köprünün iki tarafına gibi bölgelerdeki kentlerden ya da İspanya da Tolemerdiven evleri üzerinde yükselen ölçüsüz kübik kümdo’dan haberleri var mı? Dünyanın eski yapıtlarının nebetler kentin en güzel siluetini parça parça ediyorlar. İsredeyse 1/3’ünü korumuş İtalyan kentlerini gezmeye gittanbul hangi Avrupa’nın kültür merkezi olmuştu? tikleri zaman, Floransa, Siena, Ferrara gibi kentlerde kaç Neden Yuşa Tepesi’ne gidip üzerine Fatiha yazan bir tane gökdelen ya da yeni Osmanlı konağına benzer uymezar taşı dikmiyoruz? İstanbul için! gulama görmüşler. Petersburg’u, Roma, Paris ve Londra’yı görmemiş olamazlar. Belki Hindistan’ın Raca saraylarını, Fatehpur Tayfun Akgül Sikri’yi ve Kyoto’yu da gezmişlerdir. Tarihi kent karakterleri korunan kent adları Avrupa’da binleri bulur. Türkiye’de koruma kent diye Safranbolu’dan başka bir şey anımsamıyoruz. İstanbul’da 19501970 arasında Boğaziçi, Üsküdar, Sur içi ahşap konutlarını henüz koruyorlardı. Kadıköy’ün ahşap köşk ve konakları yaşıyordu. İstanbul dünyanın incisi değil miydi? Biz camiler ve birkaç taş yapıdan başka ne koruduk? Ne kadar tarihi binası varsa, saray bile olsa, otel, alışveriş merkezi ya da lokanta yapmaktan neredeyse gurur duyan bir toplum olduk. Yapmadığımız bir şeyden bu kadar söz etmek can sıkıcı ve gülünçtür. Geri kalmışlık, cahillik gibi sıfatlar toplumun tümel çağdaş kültür yoksulluğu ile ilgili. Evrensel karşılaştırma parametreleri değişik koşullarda yaşayan toplumlar tarafından saptanmış. Bunları bilmeyince kendimizi gülünç duruma sokuyoruz. Geleneğine duyarlılık önce kendi toplumumuzda ve aydınımızda olur. Bizim geleneksel mimarlığımızı sadece kötü restore edilen camiler mi temsil ediyor? 12 yüzyıldan bu yana özgün yerel konut gelenekleri var. Dünyanın en zengin ahşap konut mimari geleneklerinden biri bu ülke topraklarında gelişmedi mi? Bunlar şimdi İstanbul’daki yeni Osmanlı konaklarına ve gökdelenlere mi yansıyor? Bu davranışlar bilgisizlik göstergesidir. Türkiye çağdaş mimari tasarım seviyesine, 1950’lerde ulaşmıştı. Bugün de iyi tasarım yapacak yüzlerce mimar var, ama bu inşaat furyası ve uzman düşmanlığı birkaç iyi örnekle aşılamaz.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear