27 Haziran 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Sağlık 9 ay boyunca anne adayının karşılaşacağı sorunlar Gebelik süresince vücutta çeşitli değişiklikler olmakta, vücudun gebeliğe adaptasyonu ile birlikte aydan aya değişen sıkıntılar ve tabii ki beraberinde güzellikler yaşanmaktadır Doç. Dr. Kayhan Yakın Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi, Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü Gebeliğin çeşitli dönemlerinde dikkat edilmesi gereken farklı özellikler mevcuttur. Bu özellikleri, gebeliği üçer aylık üç döneme ayırarak inceleyelim. Gebeliğin başlangıcına, embriyonun rahim duvarına tutunmasından itibaren salgıladığı betahCG hormonu ve vücutta yarattığı etkiler damgasını vurmaktadır. Bu hormonun etkisi ile önce halsizlik, yorgunluk, çabuk yorulma, uykuya meyil, göğüslerde hassasiyet, hafif bulantı ve karında şişkinlik hissi gibi genel değişiklikler ortaya çıkar. Bu dönemde beslenme açısından dikkat edilmesi gereken nokta, folik asit vitaminin eksik edilmemesidir. Gıdalarla tüm vitaminlerin yeterince alınabilirken, folik asit ihtiyacı tam olarak karşılanamamaktadır. Bu nedenle folik asidin dışarıdan takviye edilmesi gerekir. Aslında folik asit takviyesine gebelikten yaklaşık 3 ay önce başlamak daha da yararlıdır. Bu şekilde bebekte gözlenebilecek sinir sistemi anomalilerinin önüne geçilebilmektedir. Eğer daha önce başlanmadı ise, bir an önce folik asit desteğine başlanmalıdır. Bunun için en ideal olan içerisinde 8001000 mg folik asit barındıran bir multivitamin kullanmaktır. Gıdalar seçilirken süt ürünlerine mutlaka ağırlık verilmeli, her gün mutlaka süt, yoğurt ya da peynir tüketilmelidir. Süt ürünlerinin pastorize olmasına dikkat edilmelidir. Çiğ et barındıran gıdalar tüketilmemeli, hijyenik açıdan riskli gıdalardan uzak durulmalıdır. Gebeliğin tüm dönemleri için geçerli uyarı, bol sıvı alımının ihmal edilmemesidir. Gebelikte sıvı ihtiyacı her zamankinden çok daha fazla olacaktır. Su ve doğal meyve suları gibi sıvıların bol tüketimi oldukça faydalıdır. Gebeliğin erken döneminde, özellikle 612. haftalar arasında sabahları bulantı ve kusma yaşanabilir. Kahve, yağlı ve aşırı baharatlı yiyecekler, sigara kokusu, parfüm gibi bazı kokular bu şikâyetleri artırırlar. Sabah bulantıları bazen gebeliğin ilk habercisi olabilir. Çoğul gebeliklerde bu şikayetler daha belirgin olarak görülür. Sürekli kusma veya üç gün süre ile her gün üç kezden fazla kusma olması, yeterli besin almanızı engeller ve kilo kaybına, dolayısı ile bebeğinizin beslenmesinin bozulmasına neden olur. Böyle bir durumda, hastanede kısa süreli bir misafirlik ile serum, mineral ve vitamin desteği gerekebilir. Gebelik süresince damarların genişlemesine bağlı olarak kan basıncında düşme olur. Kan basıncının düşmesine bağlı yorgunluk, baş ağrısı, bulantı ve hatta bayılmalar olabilir. Kalp atışlarındaki hızlanma, daha fazla kanın daha hızlı şekilde damarlarda dolaşmasına neden olur; böylece bebeğin oksijen ihtiyacı karşılanır ve vücut ısısı da artar. Bazen yaşanan burun tıkanıklığı veya burun kanaması ile dişleri fırçalanırken diş etlerinde kanama olması da bu nedenledir. Bu dönemde hipotansiyon yönünden dikkatli olmak gerekir. Oturulan yerden veya yataktan hızlıca kalkmak ve gün içerisindeki çok yoğun aktivite, efor, hipotansiyonu şiddetlendirebilir, baş dönmesi ile bayılma görülebilir. Bu açıdan dikkatli olmak, gebelik yaşandığı hep akılda tutularak hareketleri biraz yavaşlatmak, gebelik öncesi hızlı hareket alışkanlıklarını sınırlandırmak ve baş dönmesi hissedildiğinde en kısa sürede istirahat oldukça önemlidir. Düşük riski özellikle ilk 10 hafta içerisinde daha yüksektir. Bu dönemde gözlenecek bir kanama halinde, hemen istirahata geçerek doktorunuza haber vermeniz gerekir. Kahverengi leke tarzı kanamalar sık görülür. Asıl korktuğumuz açık kırmızı renkli kanamadır. Doktor kontrolünü takiben mutlak istirahat gerektirir. İlk 3 ay içerisinde bebeğin tüm organları gelişmektedir. Özellikle bu dönemde kullanılan tüm ilaçların, doktorun kontrolünde olması gerekir. Gerekmedikçe çok sayıda vitamin kullanımından, gereksiz antibiyotik veya ağrı kesici kullanımından kaçınılmalıdır. Düşük riski halinde bazı gebelerde faydalı olabileceği düşünülerek kullanılan progesteron içeren hap ve iğnelerin de, tüm gebeliklerde “aman düşük olmasın” zihniyetiyle kullanımından kaçınılmalıdır. Bu dönemin son haftasında (1213. haftalar) bebeğin ilk anomali taraması yapılacaktır. Ultrasonografide bebeğin ense bölgesinin, burun kemiğinin ve genel ölçümlerinin değerlendirilmesi ile kanda yapılacak bazı hormon ölçümleri sayesinde bebeğin anomali taşıma riski belirlenir. Bu inceleme oldukça önemli olup, doktorunuza daha ileri incelemelere ihtiyaç duyulup duyulmayacağı konusunda çok önemli ipuçları vermektedir. Bu inceleme kesinlikle atlanmamalıdır. Bu dönem gebeliğin keyfine daha iyi bir şekilde varılabildiği dönemdir. Vücudun gebeliğe adaptasyonu ile birlikte rahatsızlıklar hafifler, bebeğin hareketlerinin hissedilmesi ile birlikte anne ile bebek arasındaki duygusal bağ çok farklı bir boyut kazanır. Bu dönemde iştahta artış olur ve kilo alımı hızlanır. Karbonhidrat açısından zengin olan gıdalar, (ekmek, makarna, hamur işi tatlılar) kilo artışını hızlandırır. Kilo artışını kontrolde tutmak için diyette gerekli bazı düzenlemeler yapmak gerekir. Ancak bu tek başına yeterli olmaz. Her gün yarım saatlik hafif tempoda bir yürüyüş veya yüzme, kilo kontrolünü sağladığı gibi kasların da gücünü yitirmemesine yardımcı olur. Bu dönemde sık görülen bir rahatsızlık da, ayak ve bacaklarda görülen kramplardır. Magnezyum ve kalsiyum takviyesi ile bu şikayetler azalır. Yine bir diğer sık görülen şikayet ise, mide yanmasıdır. Gebelik süresince progesteron hormonu, mide ve bağırsaklardaki düz kaslarda gevşeme, barsak hareketlerinde azalma ve kabızlığa, mide asidinin yemek borusuna kaçması ise, yemek borusunda yanmaya neden olur. Yemeklerin uzun süre sindirim sisteminde kalması, daha çok besin maddesinin emilimini sağlayarak bebeğin daha iyi beslenmesini sağlar. Gebeliğin özellikle son dönemlerinde görülen kabızlık sonrası aşırı ıkınmanın, hemoroid oluşmasında rolü vardır. Bu dönemde büyüyen bebeğin ve vücudun hayati organlarının ihtiyacını sağlamak için, annenin kalp atım hızında artış olur. Büyüyen bebeğin ihtiyacını karşılamak için pompalanan kan miktarı da artar. Eğer daha önceden kalp hastalığınız varsa, gebelik kalbinize ekstra yük olacaktır. Kanlanmanın artışına bağlı olarak vajinal akıntıda da artış olur. Akıntının kokulu ve kaşıntı ile birlikte görülmesi, ilişki sırasında yanma yaşanması, tedavi gerektiren bir enfeksiyon olduğunu düşündürür. Tedavi edilmeyen vajinal enfeksiyonlar düşük ve erken doğuma neden olabilir. 1618. haftalarda bebeğin anomali testi tekrarlanmaktadır (üçlü test). Daha önce yapılan ikili test (12.13. haftalarda) veya bu dönemde yapılan üçlü testte anomali riskinde bir artış saptandı ise, amniosentez ile bebeğin genetik yapısının değerlendirilmesi gerekir. 26. haftada ise, gebeliğe bağlı diyabet araştırılması yapılmaktadır. Bu amaçla 50 gram şeker içilmesini takiben, bir saat sonra kan şekeri ölçülür. Eğer yüksek düzeyler saptanırsa daha detaylı tetkiklere geçilir. Gebeliğe bağlı diyabet genellikle diyet ile kontrol altına alınabilir. Bir çok gebe, gebeliğin son üç ayında doğumun yaklaşması ile daha gergin ve daha heyecanlı olur. Bazı gebeler, doğum için sabırsızlanırlar. Gebeliğin bu döneminde alınan kilolar, taşınan bebeğin ağırlığı ve duruş pozisyonundaki değişiklikten dolayı sırt ağrılarına neden olabilir. Bazı gebelerde gebelik hormonlarının etkisiyle kalça kemiklerinin birleşim yerlerinde gevşeme olur, kalçalarda ve öndeki çatı kemiğinin üzerinde ağrı ve sancı hissedilebilir. Son üç ayda ani ve ağır hareketlerden kaçınmak gerekir. Bazı gebeler yürürken zorluk çekerler. Gebeliğin bu döneminde rahmin ve bebeğin büyümesi kaburgalara baskı yaparak ağrıya neden olabilir. Gebeliğin son dönemlerinde bacaklarda ve ayak bileklerinde şişlik sık görülür. Bu şişlik, kilo artışına, ve vücutta fazla sıvı toplanmasına bağlı olarak özellikle ayaklarda görülür. Yüz, el ve el bileklerinde şişme olması, preeklampsiye gidişin habercisi olabilir. Gebeliğin bu döneminde bazı gebelerde kan basıncı yükselir ve preeklampsi olarak adlandırılan riskli bir tablo ortaya çıkabilir. Bu kişilerde el, parmak, yüz ve bacaklarda ödem ve şişme, idrarla protein kaybı ve yüksek tansiyon gözlenir. Bu nedenle son 3 ay kan basıncı ölçümlerine özen göstermek, atlamamak gerekir. Gebelik devam ederken rahim kasları, doğuma hazırlık için kısa süreli olarak yaklaşık 20 30 saniye süren geçici kasılmalar gösterir. Bu kasılmalara Braxton Hicks kasılmaları denir. Bu kasılmalar, hafif adet sancısı veya karında hafif gerginlik şeklinde hissedilir. Gebeliğin bu dönemlerinde, bebeğin başının doğum kanalına yerleşmesiyle idrar torbasına baskı olur ve sık sık idrara çıkma ihtiyacı duyulur. Gebeliğin son dönemlerinde öksürme ve gülme sonucu, idrar kaçırma şikayeti ortaya çıkar. Her ne kadar sık idrara çıkma ihtiyacı zahmetli bir hal alsa da, bol sıvı tüketiminden vazgeçilmemelidir. Meyve ve sebzelerin yine bol tüketimi hem kilo kontrolünde, hem de kabızlık şikayetinin hafifletilmesinde yardımcı olacaktır. Bebeğin büyümesi ile birlikte rahim ve karın büyür. Yatış pozisyonunda zorluk ortaya çıkar. Sırt üstü yatmak annede rahatsızlık yarattığı gibi, bebeğe giden kan akımında da azalmaya neden olur. Sırt üstü yatmaktan kaçınmalı, mümkün olduğunca tercihen sol yan pozisyonunda yatmak gerekir. Doğum işaretleri konusunda da bilgili olmak gerekir. 37 haftanın altında bu işaretlerin görülmesi erken doğum habercisi olacaktır. Karında düzenli aralıklarla sertleşme, kasılmalar, vajende bir bardak suyun boşalması gibi bir his, kanlı bir akıntı, erken veya vakitli bir doğumun başladığını gösterir ve hemen doktorunuza haber vermenizi gerektirir. SON 3 AY İLK 3 AY İKİNCİ 3 AY CBT 1350/ 17 1 Şubat 2013
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear