25 Haziran 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

“Matematiğe Dokunun” Gökhan Yücel “Bir Fikrin mi Var Finalisti”; Matematiğe Dokunun Projesinin Üreticisi; Çekmeköy İ.O. Sınıf Öğretmeni www.korpusegitim.com CBT 1297/15 27 Ocak 2012 Matematik, sorunu tespit etmeye, verileri toplamaya, bunları değerlendirmeye, çözüme ulaşacak varsayımlar oluşturmaya ve bu varsayımlardan mutlak bir sonuç üretmeye yönelik bir disiplindir. Toplumuzda matematiğin öğrenildiğine ve bunların içselleştirilerek hayatımızda önemli bir rol oynadığına dair fazla bir işaret yoktur. Ama bu durum toplumca yeteneksizliğimizden kaynaklanmıyor. Sorunun temelinde, öğretim faaliyetlerimizin hemen hemen her sorunlu bölgesinde karşımıza çıkan yöntem yetersizliği ya da girdiçıktı arasındaki uyumsuzluğu fark etmemek yatar. İnsan, duyduğunun %10’unu, gördüğünün %20’sini, uyguladığının %90’ını hatırlar ya da öğrenir. Bu cümleyi defalarca tekrarlarız, ama buna uygun bir uygulamamız var mı diye kontrol etmeyiz. İlköğretim 3. sınıfa kadar somut dönemde olan öğrencilere, yaşlarına uygun olmayan soyut bir matematik öğretiminin yapılıyor olmasıdır, asıl sorunumuz. Böylelikle matematikten yani “analitik düşünceden” uzak insanlar yetiştiriyoruz ve sorununu tespit edebilen, ama çözemeyen bir topluma dönüşüyoruz. Trafik, terör, sanayileşememe, deprem tedbirsizliği, eğitim yetersizliği vb. sorunlar çok eski sorunlarımızdır. Sorunlar yaşandıkça ağırlaşmakta, çözmek daha da zorlaşmakta. • ÖSS’ye giren öğrencilerin %58’i matematik, %60’ı fen işaretleyemiyor • LGS’ye giren öğrenciler, 25 matematik sorusunun 21,5’ini yanlış yanıtlıyor. • OECD PİSA raporlarına göre Türkiye matematik öğretiminde sondan 2. sırada. 1995 yılında bu duruma çare olması bakımından üniversite sınavında sayısal becerileri yüksek öğretmen adayları, öğretmen olarak eğitim fakültelerine alınmaya başlandı. Matematik okur yazarlık becerisinin yükseltmek için daha sayısalcı öğretmen yetiştirmekte sorunu çözmedi (OECD raporundaki sıralamamız pek değişmedi). Çünkü sorun doğrudan öğretenden kaynaklanmıyor. Öğretme biçimimizden kaynaklanıyor. Matematik öğretilemeyen bir toplum analitik düşünebilir mi? Vicdan sahibi olabilir mi? Daha da ayrıntıya girecek olursak… Türkçe, çok kolay yazması ve okuması öğretilebilen bir dildir. Bu Türkçenin dil yapısıyla, sesli harflerinin hecelerin sayısını doğrudan etkilemesiyle, sondan ekli bir dil olmasıyla ilişkili bir durumdur. Türkçenin bu kolay öğretilebilirlik durumu avantaj gibi görünse de ülkemizde çok büyük bir dezavantaja dönüşmektedir. Nasıl? Okuma ve yazma faaliyetleri 1. sınıfın birinci döneminde sonuçlanmakta. Sonrasında sınıf öğretmenleri matematik öğ retmeye yönelmektedirler. Somut dönemdeki öğrencilere soyut olarak konular öğretilmeye çalışılmaktadır. Çünkü bu dönem öğrencilerine kullandırılabilecek somutlaştırıcı araç gereçler (100 yıl önce Montesori’nin öğrenme güçlüğü çeken öğrencileri için yaptıklarını saymazsak) yoktur. MEB’in yurtdışından getirttiği tangram, sayı blokları, örüntüler, simetri aynaları, geometrik cisimler derslerde geçen kavramları somutlaştırmak yerine dolaylı olarak desteklemekten ibaret bir etki yaratmaktadır. Yukarıda bahsi geçen ülkelerle aynı müfredatı kullanmamıza rağmen bizim sürekli başarısız olma sebebimiz somut dönemde bulunan çocuklara çektirdiğimiz cefanın farkında olmayışımızdır. Bu konu üzerinde yaklaşık 13 yıldır çalışmaktayım ve DOKUNARAK MATEMATİK ya da MATEMATİĞE DOKUNUN olarak da adlandırılabilecek bir proje geliştirdim. 11 adet matematik oyuncağından oluşan projenin iki adet ürünü kullanıcıların hizmetini sunuldu. Dönütler umut verici ve yüreklendirici doğrultudadır. Yaptığım bu çalışma ile MATEMATİĞİN DOKUNULMAZLIĞINI kaldırdığımı iddia ediyorum. Bilim dünyamız ya da eğitim düşünürlerimizin bunları akademik gözlerle de incelenmesini istiyorum. 20/05/2010 tarihi itibarıyla TPE’ye 11 buluşun ulusal patent başvuruları yapıldı, 1. araştırma raporu aşamasına geçildi ve evraklar askıya çıktı. Askıya çıkan evraklar aşağıda belirtilmiştir. Sağlık Bakanı’na yanıtlar “Başbakan’ın ameliyatı ‘Tamgün’ü delmiş sayılmaz.” (13 Ocak 2012) Yanıt: Hayır, SAYILIR. Çünkü kendisi de TC vatandaşı olup, kanunlar önünde her Türk vatandaşına eşittir ve ayrıcalığı yoktur. Prof. Dr. Emre Kumral, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı A MATEMATİK OYUNCAKLARI 1 Rakam Öğretme için …Rakam öğreteni 2 Onluk Birlik kavramlarını öğretme için ….Onluk Birlik Öğreteni 3 Toplamları 100 kadar olan doğal sayılarla toplama işlemi için…Eldeli toplama öğreteni 4 Eksileni en fazla 99 olan doğal sayılarla çıkarma işlemi için..Onluk bozma öğreteni 5 Sayı doğrusunda toplama için …..Sayı doğrusunda toplama Öğreteni 6 Sayı doğrusunda çıkarma için…..Sayı doğrusunda çıkarma öğreteni 7 10 ve 20 içerisinde toplama ve çıkarma işlemleri için…Problem canlandırma öğreteni 8 1 den 10 ‘a kadarki ritmik saymalar için …Ritmik Sayma öğreteni 9 Ritmik çarpma ve bölme işlemleri için …. Çarpma ve Bölme Öğreteni 10 9 basamaklı sayıların okunup yazılması için… Doğal sayılar öğreteni 11 Ondalıklı sayıların okunup,yazılıp,gösterilmesi için…Ondalıklı sayılar öğreteni kdağ, “Başbakan’ın durumu farklı, bir ülkenin başbakanını ameliyat ederken güvenlik şartları oluşturmak, tedbirler almak gerekiyor. Onu bu tartışmaların dışında bırakıyoruz. Bu konuyu tartışma konusu yapanların işlerine öyle geliyor” dedi. Akdağ, yasa metninde acil durumlar veya konsültasyon ihtiyacı olan durumlarda hastalara, hastane dışından hizmet verilmesinin mümkün olduğunu belirtti. “Ticarileştirmeye izin yok.” Yanıt: Elbette Başbakan’ın güvenliği önemlidir. Buna kimsenin bir sözü olamaz. Tüm hastaların acil durumları veya konsültasyon ihtiyacı olabilir. Hekimler de muayenelerinde bu görevlerini yerine getiriyorlar. Ama kendileri ÖTEKİLER olduğu için Sayın Sağlık Bakanı her fırsat bulduğunda hekimleri rencide ve alçaltıcı ifadeler kullanmakta sakınca görmemektedir. Kendisi de son sürat sağlık sistemini ticarileştirmekte ve piyasaya açmaktadır. Yani kamuoyunu yanıltmaktadır (bkz KHK. 663). Akdağ, “Tamgün’ün amacı, vatandaşımızı piyasacı, sağlığı ticarileştiren bir anlayıştan kurtarmaktır. Tam Gün uygulamasını kaldıralım da üniversitelerdeki değerli hocalarımızın muayenehaneleri olsun, işimiz, ihtiyacımız olduğu zaman o muayenehaneye gidip para mı ödeyelim?” diye konuştu. Hastanelerin vergilerle inşa edildiğini, devletin kaynaklarıyla işletildiğini hatırlatan Akdağ, hastanelerin birilerinin para kazanma, ticarethane merkezi gibi kullanılamayacağını, hükümetin sağlığın geçmiş köhne düzende olduğu gibi ticarileştirilmesine izin vermeyeceğini vurguladı. Yanıt: Bugün Tamgün Yasası vardır. Hekim öğretim üyeleri zaten tam gün devlete ve kurumlarına hizmet ediyor. Hangi öğretim üyesi, hastanın ihtiyacı olduğu “zaman git muayenemde sana bakarım” diyor. Üniversite hastanelerinin genel ve özel poliklinikleri ve hiyerarşisi vardır (şimdi kalmadı!). Hastalar bunlara başvurur, bakılır ve gerekirse yatırılır veya sağlık zincirinden gelen hasta alınır. Zorla muayehanesine hasta gönderen öğretim üyesi varsa, dekanlar ve rektörler hemen soruşturma açsın. Gerisi palavra ve demagojidir. “Pazarlık yapılıyor.” Bazı sözleşmeli modeller üzerinde çalıştıklarını ancak bunun Tamgün Yasası’nın ruhunu bozacak nitelikte olmayacağını kaydeden Akdağ, şöyle konuştu: “Birtakım özellikli işlerin sadece Türkiye’nin anlı şanlı tıp fakültelerinde, sadece piyasa ilişkisi olan doktorlar dışında geliştirilememiş olması manidar değil mi? Piyasa ilişkisi var demek, karaciğer nakli için vatandaşla pazarlık yapılıyor demek. Ankara’da büyük bir üniversite ‘Karaciğer nakli yapamıyoruz, hocanın piyasayla ilişkisi var’ diye şikâyetleniyor. Anadolu’daki üniversitelerden biri karaciğer naklinde dünyanın sayılı tıp fakülteleri arasına giriyor. Özellikli iş yapan hocalar grubunun, dışarıyla ilişkisi varsa demek ki geçmişte çok kötü ilişkiler varmış. Vatandaş dışarıya, özel hastaneye taşınmak zorunda kalıyormuş.” Yanıt: Bugün öğretim üyesi karaciğer naklini üniversite’de veya özel nitelikli hastanelerde yapabilir. Bunları yapanlar son derece nitelikli cerrahlardır. Bu kişiler devletden özel ücretler almalıdır ki devletin kurumlarında kalsın. Tüm dünya da bu böyledir. Eğer sağlık sistemi bu kişileri dışarıpiyasaya kaçırıyorsa bunun sorumlusu Sağlık Bakanı’nın kendisidir. İlk önce uluslararası nitelikteki öğretim üyelerini korusun, onları saysın ve desteklesin. Suçlamayla, kirletmeyle, küçük düşürmekle, kurumlarından uzaklaştırmakla yöneticilik olmaz. “Yabancı doktor Türkçe öğrenecek.” Bakan Recep Akdağ, yabancı hekimlerin Türkiye’de çalışması için denklik ve Türkçe bilme şartının gerekli olduğunu ifade ederek, Türkiye’de yabancı doktor çalışmasının şu an için mümkün olmadığını, Türk Tabipler Birliği’nin üyelik başvurularını kabul etmemesinin de normal olduğunu belirtti. Yeni düzenlemelerle yakında yabancı doktor çalıştırmanın mümkün hale geleceğini belirten Akdağ, “Çalışma izniyle ilgili kısımlar, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile ilgili hususlar, yönetmeliği onlarla birlikte hazırlıyoruz,” dedi. Yanıt: Türkiye’de bugün hekim fazlalığı vardır. Yaklaşık 125.00 hekim görev yapmakta, bu rakam 5 yıl içinde 150.000’i bulacaktır. Burada amaç, hekimlerin ücretlerini düşürmek ve ucuz hekim çalıştırmaktır. Bu sürecin sonucunda kalitesiz, niteliksiz, fakir, mutsuz, güvencesiz ve topluma yabancı hekimler çıkacaktır. Ama maalesef bu sayın Sağlık Bakan’ının umurunda değildir. Sadece hekim=oy demektedirler. ŞEHİR hastanelerine değinen Bakan Recep Akdağ, “Kayseri’deki şehir hastanemizin ihalesini bitirdik, onun inşasına başlandı. İkinci sıra başkentte Etlik ve Bilkent ihaleleri vardı. Bunu, Türkiye’nin diğer illerindeki büyükşehir ve orta ölçekli şehir hastaneleri izleyecek. Bu şehir hastanelerimizi, 2015’in sonuna kadar tamamlamayı planlıyoruz” diye konuştu. Yanıt: Tüm bu hastaneler ve üniversite hastaneleri, kamu ve üniversite hastane birlikleri haline getirilip, özelleştirilip, global ve yerli sermayenin beğenisine sunulacak ve satılacaktır. Doğrudur, bunların yasal düzenlemeleri yapılmıştır. Türk halkı maalesef, vergilerini, primlerini ve sigortalarını bir dönem sonra bu kesimlere aktaracaktır. Sonuç olarak, hekimler ve öğretim üyeleri ile ilgili birtakım şüpheli olaylar örnek gösterilip, tümüyle suçlanarak, kamuoyu yanıltılıyor ve gerçekler gözden kaçırılıyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear