Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Açık Köşe Fiber optik ek sistemlerinde devrim T CBT 1117/ 7 15 Ağustos 2008 ürkiye’de en hızlı büyüyen sektörlerin başında telekomünikasyon sektörü geliyor. Telekomünikasyon sektörünün ise vazgeçilmez omurgasını Fiber optik iletişim oluşturuyor. Günümüzde ki bu durum statik olarak görünse de hızlı veri trafiği ihtiyacı ve mobil uygulamaların vazgeçilmez olması ile evlere kadar fiber optik iletişim sağlanması hayatımızda lüks olmaktan çıkarak ihtiyaç haline dönüyor. Fiber optik teknolojilerinde entegrasyon konusunda en büyük maliyetlerin başında Fiber Optik Ek Cihazları (Fusion Splice) cihazları geliyor. Özellikle kayıpsıza yakın ek yapabilme özelliğine sahip olan bu cihazlar, ek kalitesi konusunda mükemmel sonuçlar verebiliyor, maliyet konusunda kurulum yapan firmaların bütçelerini zorlayan bir yatırım olarak görünüyor. Fiber Optik konusunda dünyanın önde gelen şirketlerinden biri olan 3M’in sunmakta olduğu FIBRLOK serisi ek setleri bu soruna çok uygun maliyetli bir çözüm öneriyor. Tamamen mekanik olarak işleyen sistemde gene 3M tarafından üretilen ek kartuşları ile Fusion Splice’a yakın kapasitelerde ek yapılabiliyor. İşlem süresi ve kullanım kolaylığı Özellikle son FTTH göz önüne alındı(Fiber to the Home) ğında kurulum yaprojelerinde kurulum pan firmaya önemli avantajlar sağladığı yapan firmalar için belirtilen setin teideal olan cihazın mel özellikleri: proje boyunca para• Hızlı lel çalışabilecek birmontaj süresi: Set ile bir adet fiber den fazla ekip barınoptik ek 3 dakika dırma imkânı sundugibi kısa bir sürede ğu belirtilmekte. yapılabiliyor. • Taşıma maliyetleri: Set küçük boyutu sayesinde ufak boy bir el çantası ile kurulum yapılacak noktaya taşınabiliyor. • Elektriksiz çalışma: Set elektrik olmadan ek yapabildiği için özellikle arazi uygulamalarında jenaratör, güç kaynağı gibi ekstra malzemelere olan ihtiyacı ortadan kaldırıyor. • Düşük Maaliyet: Set sayesinde ek maliyetleri büyük oranda düşüyor. Maliyet sebebiyle birden fazla ekip barındırmak kolaylaşıyor. • Kolay Öğrenebilme: Kullanımı çok kolay olan set ile ilgili ek eğitimi 1 günde verilebiliyor. Gerekli olan tüm ölçüm değerleri setin üzerinde işaretli olduğu için montaj süreci çok kısalıyor. Özellikle son FTTH (Fiber to the Home) projelerinde kurulum yapan firmalar için ideal olan cihazın proje boyunca paralel çalışabilecek birden fazla ekip barındırma imkânı sunduğu belirtilmekte. Fiber Optik ek konusunda devrim niteliğinde olan FIBRLOK ek seti ve tüm gerekli malzemeler 3M kalitesi ile üretilerek Domino Elektronik güvencesiyle Türkiye’de kullanıcılara sunulmuş durumda. Türkiye’de sanayinin ARGE yeteneği edinmesi ve ARGE Projesi Kavramı Bu yeni dönemde sanayi ARGE alanında elde edilen başarılar, onbeş yıl öncesine kadar hayal bile edilemeyecek niteliktedir. Bu kazanımları değerlendiriken geliştirilen ARGE projesi kavramı ile arge faaliyetlerinin ölçülebilir hale getirilerek süreçin şeffaflaştırılmasının bu başarıya çok önemli bir alt yapı oluşturduğu göz ardı edilmemeli. Yasemin Kumbasar Gök, Endüstri Yük. Müh.; asiye123@yahoo.com> S on 1015 yıldır Türkiye sanayiinin ARGE yeteneğinde belirgin bir iyileşme yaşanıyor. Konuyla ilgili geriye dönük değerlendirmelerde, sözkonusu dönemde elde edilen önemli kazanımlardan olan “ARGE faaliyetlerinin proje bazında yürütülmesi” konusuna gereken önemin verilmediği düşüncesiyle, gelişmeleri kendi açımdan anlatmak istiyorum. 1990’larda hemen hemen tüm mühendisler, en iyi üniversitelerin mühendislik bölümü mezunları bile kendi alanlarında değil, pazarlama, işletme hatta bankacılık alanlarında çalışmayı hedefliyorlardı. Firmalar ürettikleri ürünlerin teknik tasarımlarını çoğunlukla lisans yoluyla yurtdışından satın aldıkları için mesleğiyle ilgili işler yapan mühendisler kurulmuş sistemlerin sorunlarının giderilmesinin ötesinde bir mühendislik becerisine ihtiyaç duymuyorlardı. Dolayısıyla, akademisyen olmayı hedeflemeyip sanayide mühendis olarak çalışmayı planlayan bir mühendis adayının doktora yapmayı düşünmesi söz konusu değildi. Mühendislik tasarımı yapmadığı için sanayinin sorunları üniversitedeki akademisyenler için deneyim kazandıran uygulama alanları oluşturamıyor, üniversite ve sanayi birbirini destekleyemiyordu. anlayış oluşmuş, personel maliyeti kavramı gelişmemişti. Bu durum kamuda büyük ölçüde devam ediyor olabilir. Dünya Ticaret Örgütünün ARGE dışındaki tüm sübvansiyonları yasaklaması üzerine 1995 yılında DTM, ihracatı artırmak amacı ile firmalara ARGE yardımı programı başlattı. Yapılan işin ARGE olup olmadığını TÜBİTAK kararlaştıracak, DTM belirlenen yardım miktarını firmaya hibe olarak verecekti. Bu amaca uygun sistemi TÜBİTAK kuracaktı. Bu sistemde firmalardan istenmesi gereken bilgileri belirlemekle Bilim ve Teknoloji Politikaları Daire Başkanı tarafından o birimde çalışan endüstri mühendisi olarak ben görevlendirildim. O yıllarda henüz internet yoktu, ARGE uygulamalarına ilişkin benim ulaşabileceğim hiçbir deneyim yoktu ve Türkiye’deki sanayi firmalarının ‘Hayali İhracat’ olaBu programda üretilen rak adlandırılan olumsuz uçaklara takılan her alışkanlıkları vardı. BÜYÜK GELİŞME TAİ: UCUZ İŞGÜCÜ Bu yılları hepimiz hatırlıyoruz. Ben o yıllarda TAİ’de THK için F16 uçakları üreten programda çalıştım. Bu programda üretilen uçaklara takılan her türlü parçanın hammaddesi, planlamalar ve üretim teçhizatları ABD’den geliyor, Türkiye sadece ucuz iş gücü sağlıyordu. Proje kapsamında GeneralDynamics (GD) ile ortak olan TAİ’nin bütün kârlılık hesapları iş gücü maliyetine dayanıyordu. Üretilen uçaklar önce Amerikan Hava Kuvvetleri’ne (USAF) teslim ediliyor, THK uçakları USAF’dan teslim alıyordu. Bu nedenle GD ve USAF uzmanları planlanan ve gerçekleşen işgücü miktarlarını TAİ içinde kurdukları özel sistemlerle çok yakından kontrol ediyorlardı. TAİ’de endüstri mühendisi olarak 8 yıl çalıştıktan sonra TÜBİTAK’a girdim. O yıllarda enstitülerde yapılan projelerin maliyet hesaplarında personel giderleri dikkate alınmıyordu. ‘Proje olsa da olmasa da devlet maaşları ödüyor’ mantığıyla sadece teçhizat ya da diğer yatırım giderleri proje maliyetine dahil ediliyordu. Bir koordinasyon toplantısında bir yönetici, yatırım gideri bulunmayan projelerin tamamlanma oranını hesaplayamadıklarını söyledi. Projenin toplam yatırım gideri içindeki gerçekleşen yatırım harcaması oranı projenin tamamlanma oranı olarak kabul ediliyordu. Aslında tüm kamuda personel maaşları cari bütçeden, yatırım giderleri yatırım bütçesinden karşılandığı için ve devlet cari bütçeyi (maaşlar) mutlaka karşılayıp sadece yatırım bütçesinde kısıntı yaptığı için, bütün kamuda benzer bir Bu olumsuz koşullarda, ARGE faaliyetlerinin yatırımdan çok insan emeğini gerektiren projeleri kapsadığını dikkate alarak personel giderlerinin kontrolüne ağırlık veren TAİ’deki sistemi ARGE yardım programına uyarladım. Bu sistemin iki temel özelliği, ARGE faaliyetlerinin iş paketlerine bölünmesi ve çalışan pesonel maliyetinin adamay cinsinden tanımlanmasıyla zamanın ve iş gücünün ölçülebilir kılınmasıdır. Böylece, tanımlanan işpaketlerindeki ARGE faaliyetleri için planlanan ve gerçekleşen işgücü ve zaman değerleri karşılaştırılarak proje gelişimi ve başarısı ölçülebilmekte ve bunun yanı sıra bu değerler daha sonraki benzer konudaki projelerin planlanmasında kullanılabilmektedir. Bu durum, mühendisler tarafından ‘ARGE’nin ne zaman biteceği belli olmaz’ sözünün genel doğru olarak kabul edildiği o yıllarda sadece akademisyenlerin ve TÜBİTAK’ın değil, firma sahiplerinin de ARGE faaliyetlerinde önlerini görebilmeleri için büyük yarar sağlamıştır. Nitekim, TÜBİTAK ARGE yardımı, 1 Haziran 1995’te resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmesinden sonra TİDEP’in kurulmasıyla hem akademisyenlerden hem sanayiden büyük övgü toplamıştır. Program, başvuran firmalara hibe desteklerin yanı sıra teknik yetenek ve özgüven kazandırmasıyla ülke sanayileşmesinde yeni bir dönem başlatmıştır. türlü parçanın hammaddesi, planlamalar ve üretim teçhizatları ABD’den geliyor, Türkiye sadece ucuz iş gücü sağlıyordu.