29 Eylül 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

ZümrüttenAkisler A.M. Celal Şengör Üniversite de Öğretim mi Öğrenim mi? Kıtalar fotosentezle biçimlenmiş Danimarkalı araştırmacıya göre Fotosentez dünyadaki jeokimyasal dolaşımları önemli ölçüde değiştirmekte Okyanusların altındaki yerkabuğu önemli ölçüde bazalttan, kıtalar ise daha hafif olan granitten oluşurlar. Okyanus kabuğu durmadan yeryüzünün içine çökerek yenilenirken, kıtalar üstte yüzerler. Kopenhag Üniversitesi’nden Minik Rosing’in, New Scientist (www.newscientist.com, 24.3.06) dergisindeki yazısına göre, ilk granit yaklaşık olarak fotosentez yapan mikroplarla dört milyar yıl önce oluşmuş. Jeoloğa göre bu bir rastlantı değil. Fotosentez dünyadaki jeokimyasal dolaşımları önemli ölçüde değiştirmekte. Mikroplar güneş enerjisini kimyasal enerjiye dönüştürerek, örneğin taşların aşınmasına neden olurlar. Bu süreç bazaltı, granite dönüştürmekte. Şöyle, volkanik taşın içindeki kimyasallar rüzgâr ve suyun etkisiyle mesela granitin oluşumunda anahtar rolü oynayan kil mineralleri meydana getirirler. Erimiş bazalt yeniden bazalta dönüşür ama aşınmış bazalt eridiğinde bir miktar granit de oluşur diyor Rosing. Araştırmacı bu teorisine kanıt olarak güneş sisteminin diğer gökcisimlerinde granit bulunmayışını gösteriyor: "Granit olmayınca, yaşam, kıtalar ve levha tektoniği de yok". 1 Dünyamız, 4.6 bilyon yıl önce kondrit meteoritlere benzeyen bir malzemeyle oluşmuş. Ve çok zaman geçmeden de madeni çekirdek biçimlenmiş. 2 Bundan sonraki 600 ila 800 milyon yıl sonra sağlam jeolojik yapılar gelişmemiş. Anlaşıldığı üzere okyanuslar 4.4 milyar yıl önce oluşmuş. Sağlam kıtaların gelişimi, 3.8 milyar yıl önce fotosentez yapan bakterilerin etkinliğiyle gelişmeye başlamış. Granit kayalıkları biçimlendiren bu biyokimyasal enerji neydi? Stockton’la birlikte çalışan Hai Fu ise verileriyle ilgili en iyi açıklamanın, muazzam miktarda gazın olağanüstü bir hızla galaksiden savrulmuş olduğunu düşünüyor. Röntgen ışığında ışıldayan gaz bulutları galaksinin merkezinden birkaç on bin ışık yılı uzaklıkta yer almakta. Carnegie Mellon Üniversitesi’nden Tiziana Di Matteo’nun simülasyon hesapları ise iki galaksinin çarpışmasıyla kuasarın doğumu için gerekli olan alevi tutuşturduğunu göstermekte. Bu çarpışma sırasında yeni oluşan galaksinin merkezinde yoğun miktarda gaz ve toz birikmiş ve bunun üzerine de yeni yıldızlar oluşmuştu. Çarpışma nedeniyle ayrıca süper kütleli karadelikler de etkinleşmişti. Karadelik yoğun miktarda madde yutmaya ve olağanüstü miktarda enerji açığa çıkmaya başlayınca da kuasara dönüşmüş. Kuasar güneş sisteminden daha küçük olmasına rağmen dört milyar güneş kadar enerji yansıtır. Bu süreç sırasında ise galaksideki gaz ve tozu savuran ve bir karadeliğin kuasar evresini yaklaşık olarak yüz milyon yıl sonra tamamlayan galaktik rüzgâr oluşmakta. Chandra teleskopunun 4C37.43 kuasarından almış olduğu yeni görüntüler bu tür süper rüzgârların en iyi kanıtlarıdır diyor Nasa’nın bir haberinde. Nilgün Özbaşaran Dede Geçen hafta Londra'ya yaptığım ziyaretim esnasında, iki gün de Oxford'a uğradım. Maksat hem buradaki Yerbilimleri Bölümündeki dostları ziyaret etmek, hem de dünyanın en büyük kitapçılarından Blackwell's e uğrayarak beni ilgilendiren yeni yayınları görüp bunlardan bazılarını satın almaktı. Blackwell's'in "Yunan ve Roma Klasikleri" bölümünde kitapları alıp kasaya gidince, kasa yanında basılmış küçük broşürler buldum. Bunlar öğrencilere ders nasıl dinlenir, kitap nasıl okunur gibi konularda faydalı ip uçları vermek için hazırlanmış küçük kılavuzlardı. Merak dürtüsüyle bunlardan da birer tane aldım ve Londra'ya dönerken otobüste okudum. İçeriklerini burada size anlatacak değilim. Ama gözüme çarpan şu ifadelerin üzerinde durmak istiyorum: "Yüksek okullarda öğrenmek, öğrencinin sorumluluğundadır. Hocalarınız kendi ihtisas dallarının uzmanıdırlar. Onlar kendi ilgi alanlarındaki bilgilerini, buluşlarını sizlere anlatırlar. Bunlarıdan bir sentez yaparak tahsil edinmek ise sizin görevinizdir." "BANA ÖĞRET" MANTIĞI Bu cümleler, bana Türk yüksek öğreniminin en önemli sorununun da ne olduğunu anlatıverdi: Türk yüksek okul ve üniversite öğrencisi, öğrenim yapmak yerine kendisine öğretim yapılmasını istiyor. Bunun tabii ilk ve en önemli nedeni ailedir. Ortalama kültür düzeyi dünyada benim bildiğim en düşük halklardan birisi olan Türklerin aile düzeni içerisinde çocuğa herhangi bir şeyi öğrenme hevesi aşılayabilmesi çok ender haller dışında mümkün değildir. Çocuğun öğrenebildiği şeyler yalnızca kendi hayvan içgüdülerinin ona verebildiği, beslenmek, çiftleşmek, toplumda egemen olabilmek gibi isteklerdir. Buna ilaveten yarım yamalak ve çoğun yanlış öğrenilebilen bir şey de dindir. Bunun nedeni de gene en yaygın hayvan içgüdülerinden olan korkudur. Burada insana has ayrıcalık ölümden sonra ne olacağı korkusudur. Çocuk büyürken onu içinde yaşadığı dünya ile tanıştırabilecek bilim merkezleri, doğa tarihi müzeleri veya sanat müzeleri yoktur. Televizyon kanımca artık uygar bir toplum içinde yasaklanması gereken düzeylere inmiştir. Çocuğun merakını uyandırabilen herhangi bir şey olduğu takdirde, ona merakının peşinden gitme cesareti verilmemekte, tam tersine bu merak hızla törpülenmektedir. Evine kertenkele, kurbağa, kuş getiren çocuklara "böyle pisliklerle oynamamaları" söylenerek hızla cesaretleri kırılır. Ülkemizin hiçbir yerinde bu tür merakların tatmin edilebileceği yeterli doğa tarihi kulüp veya dernekleri, hayvanat veya botanik bahçeleri yoktur. Okullar kırklı yılların sonundan beri sürekli bir çöküş içerisinde çocuğa bilgi ve merak vermenin tam tersini yapan kurumlar haline getirilmişlerdir. Öğretmenlerin içine atıldıkları sosyal konum, bu mesleğin hattâ sıradan icrasını bile imkânsız kılmaktadır. Bu durumu düzeltmek durumunda olan politikacılar ise sorunu görmekten dahi aciz olacak kadar cahildirler. Bu cehaletlerinin nedeni de gene içinde yetiştikleri toplumdur. Halkın bir miktar dünyaya açık, zengin kesimi ise (geleneksel aile yapısı ve okulların kalitesizliği nedeniyle) kısmen diğer kesiminin eksikliklerini paylaşmakta, sık yurt dışı geziler ve yurt dışı üniversite ile kendini kısmen aydınlatabilenler ise ülke yönetiminden vebadan kaçar gibi kaçmaktadırlar. Bunun nedeni kalitesiz politikacının kaliteliyi kovmasıdır. nun ve kafasının beden uzunluğunun üçte birini meydana getirdiğini ve uzun boynunun yiyecek aramak için bedenine paralel olarak taşıdığını tahmin ediyorlar. Hayvan, bu kadar uzun boynu taşıyabilmesini, kemik ağırlığını düşüren hava deliklerine borçluydu. Ayrıca devasa omurların V biçimindeki çentiklerinde bağlayıcı bir aparat da bulunuyordu diyor, Ksepka ve Norell. Bu aparat boynun düşmesini önlüyordu. ÖĞRENİM Mİ DİPLOMA MI ÖNEMLİ Türkiye'de üniversite yoktur (üç harp okulu hariç). Bunun nedeni, halkın üniversite eğitimine ihtiyaç duymamasıdır; istenilen, bir iş bulmada kullanılabilecek diploma adlı bir kâğıt parçasından ibarettir ki o da bol miktarda dağıtılmaktadır. Adı fakülte olan, kısmen başarılı tıp meslek okullarımızın mevcudiyetinin nedeni bu okulların ondokuzuncu yüzyılın ilk yarısına inen sağlam askeri kökenleri ve halkın, kendi sağlığı konusunda duyduğu endişedir; ancak artan cehalet bu meslek okullarının da kalitesini hızla aşağı çekmektedir. Bu şartlarda üniversite öğrencisi oluşturmak mümkün değildir. Yurtdışında belli bir başarıyla yaptığım öğretmenlik görevimin Türkiye'de niçin tam bir fiyaskoyla neticelenmiş olduğunu şimdi daha iyi anlıyorum. Bu başarısızlığım nedeniyle geçen gün sayın rektörüm ve kıymetli dostum Prof. Dr. Faruk Karadoğan'a kendisini üzeceğini bilmenin verdiği büyük sıkıntıyla bu akademik yıl sonunda üniversiteden ayrılmayı ve çalışmalarımı evimde sürdürmeyi düşündüğümü arzettim. Sayın rektör buna izin vermeyeceğini söyledi ve benden düşünmemi istedi. Şimdilik ben de düşünecek zemin ve sebep aramakla meşgulüm. Kuasarlar nasıl ateşleniyor? 4C37.43 kuasarının yakınındaki dört parlak gaz bulutu, dört milyar ışık yılı uzaklıktaki gökcismin doğuşunu yansıtmakta. Hawaii Üniversitesi astronomu Andrew Stockton, kuasarın doğumu sırasında gazı ısıtan ve röntgen ışını yansıtan galaktik bir süper rüzgârın oluştuğunu söylüyor Astrophysical Journal dergisinde. 995/5 15 Nisan 2006
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear