29 Eylül 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Kent ve Mimari Yeni bir mimari ve kent söylemi Doğan Kuban – Deniz İncedayı ürkiye’deki ağır toplumsal yaraların özü kentlerdedir. Nüfusun çoğunluğu kentlerde yaşıyor. Ekonomi kentlere dayalı. Eğitimin, sağlığın sorunları, trafik kargaşası, plansızlık, toprak yağması, işsizlik, yasadışılık, şiddet, çevresel çirkinlik kentlerin endemik hastalıkları. Ülkede kentsel çevreye, mimariye ilişkin sınırsız şikâyetler var. Yarım yüzyıldır ‘kent toprağı yağma ediliyor, kentler plansız ve kaotik gelişiyorlar’ diyoruz. Şikâyetler sağır duvarlara çarpıyor. Giderek daha kültürsüz toplum katlarının egemen olduğu kent idarelerinden durumu değiştirecek bir tepki gelmiyor. Bu tepkisizliğin toplum kültürünün yapısı ve cehaletle yakın ilişkisi var. Belki toplumsal müdahalenin başka yöntemlere başvurması gerekiyor. Bu yazıda kamuoyuna ulaştırılacak, yeni bir mimari ve kent söylemi önerisi işlenmiştir. Sağduyulu mimarları, plancıları, vatandaşları etkileyebilecek bir söylemin giderek tedavi edici bir birikime olanak vereceğini savlıyor ve savunuyoruz. T Kentsel yapılaşma ahlaki çürümenin ve çarpık ekonominin göstergesidir; toplumsal iyileşme, kente ve mimariye ilişkin söylemde başlamalı nomik, politik, sosyal, kültürel sorunlar içinde mimarların sözleri, kötü bir kibrit alevi gibi, daha yanmaya başlarken sönüyor. Kaldı ki karşıt bir mimari söylem bugünkü sömürü düzeniyle uyumlu değil. Medyaya yansımıyor. Oysa, kamuoyunu kent çevresi hakkında aydınlatacak bir söylem yaratmak, politikası ve bütün medyası ile pazarlanan bu mimari imgenin işgalinden kurtulmak zorundayız. Türkiye’de, bir bölümü üniversitelerde olan, düşünen ve yazan birçok mimarlar, akademisyenler var. İdealist yönleri ağır basan bu mimarlar, kentler ve mimari için halka erişecek, elitist ve tüketimci eğilimleri teşvik etmeyen, bir yeni söylem geliştirebilirler. rın, söylemi geliştirmede önemli katkıları olabilir, kolektif bir yaratıcılık sağlanabilir. Başka bir deyişle katılımı sağlayacak bir yapı ve dil oluşturması kaçınılmazdır. Bu söylem ithal malı olmamalıdır. İnsana saygısı olan, sağlıklı düşünen, politik amaçlardan sıyrılmış, çoğunluğun ekonomik yaşamını iyileştirmeyi isteyen, onların hayal edebilecekleri bir dünyadan söz eden bir söylem olmalıdır. mesi önemlidir. Burada; "İnsanın, sağlıklı ve uygar bir yaşam çevresine sahip olmasının ekonomik mekanizmalarını çözmeden bunu tanımlamanın bir anlamı var mı?" sorusu sorulabilir. Ne var ki, insan giderek daha kaotik ve güvensiz bir çevrede yaşamak, ailesinin, yakınlarının emniyetsiz, sağlıksız ortamlara mahkum olacağını görmek istemiyorsa, bir alternatiften söz edilebilir. Bugünkü koşulları değiştirmek istiyorsak, binlerce kez istenmiş, binlerce kez gerçekleşmemiş de olsa, aynı isteklerle yeniden başlamak gerekiyor. İKİ SORU Kentler, nüfusun çoğunluğu için, yaşam kalitesi giderek azalan karmaşık yapılardır. Ekonomisi yağmaya kaptırılmış toplumlarda, sorunlar cehaletin etkisiyle daha da ağırlaşarak , yaşam kalitesi giderek düşmektedir. Gökdelenler, büyük ticaret merkezleri, plansız ulaşım kararları, rasgele oluşturulmuş yol ve parklar bu kaliteyi değiştirmiyor. İstanbul gibi olağanüstü bir kentin özel yaşam kaliteleri olsa da, sözü edilen hastalıkların çoğuyla birlikte yaşamaktayız. Kent çevresinin bozulmasının, kalite kaybının varlığını bilmek, anlamak ve sonra susmak doğru mudur? Toplum ya çevresel felaketler ve çıkar gruplarının sömürüsüne katlanmaya devam edecek, ya da daha aydın ve demokratik bir toplumsal yapı içinde, sağlıklı ve eşitlikçi yaşam için mücadele edecek, bunun takipçisi olacak. Başka bir alternatif var mı? SÖYLEMİN DOĞASI Kuşkusuz bu amaca yönelik olarak sürekli bir entelektüel çaba gerek. Kentliye, içinde bulundukları durumdan daha iyi bir çevre olasılığını anlatabilmek bu noktada önem taşıyor. Yeni bir kent vizyonunu düşünmeye hiç hazır olmayanlara bunu anlatmak kuşkusuz kolay değil. Çağımızda bir düşünceye verilen tepki düşüncenin algılanmasından daha önce olabiliyor. İletişim dünyasında yeni bir mimari söylemin içeriğinin saflığı bozulmadan halka ulaşması sorun olabiliyor. Ancak, bu söylem kavga üzerine kurulu değil, barış üzerine kurulan bir söylem olmalıdır. Dayatıcı olmayan bir çevre söylemi nereden başlayabilir? İnsanın kendi yaşamı süresinde erişebileceği bir çevre sürecinin dile getiril NASIL BİR SÖYLEM Bu söylem hem mimarları hem de kamuoyunu etkileyecek açık ilkelere oturmalı ve yaşanabilir, erişilebilir bir gelecek çevre tanımlamalı. Kamuoyu kendi yorumlarıyla bu tartışmaya katılmalı. Halk kendisini profesyonel bir dayatma içinde hissetmemeli. Ütopyayı katılanlarla birlikte düşünmek ve kurmak gibi bir etkinlik öneriyoruz. İlkeleri önce profesyoneller geliştirmek zorunda olsalar da; her aşamada, bu ortamın olumsuzluklarından yakınanla MİMARİYE EGEMEN SÖYLEM Bugün Türkiye’de mimari söyleme egemen olan, bir sanayi kenti ve mimarisi ütopyasıdır. Kapitalist yaşamın simgesi, insanı dışlamış üretim ve tüketim olgusu, paranın egemenliğini yansıtan yapılar mimarlara, insanın hangi koşullarda ve bu imgelerin ne kadar ötesinde yaşadığını adeta unutturuyor. Neredeyse kimse ucuz konutlarda oturanların çevresini daha sağlıklı yapmak için samimi bir çaba sarf etmiyor. Kent fizyonomisini oluşturan, birbiriyle ilgisiz, belirli yapı türleri var: ? Dergileri, kitapları dolduran göz kamaştırıcı tüketim yapıları; ? inşaat yapanlara yüksek oranda kâr sağlayan ve insanların eşya gibi içine sokuldukları yüksek yapılar; ? varlıklı kesimin içe kapalı yerleşimleri; dar gelirlilerin yaşadığı sağlıksız, apartman türü yapılar gibi. Ünlü mimarların hayal ürünlerine göre çok daha ucuz olan ‘kutu’ mimarisi, dünyanın her tarafında yaygın ve spekülatif. Ancak, insani boyutlardan uzak bir tarafı da var. Yüksek blokların önüne bir havuz yapınca ya da çevresine birkaç ağaç dikilince çevre sorunları çözülmüyor. Tersine, sorunun çarpık boyutu daha fazla ortaya çıkıyor. YENİ SÖYLEMİN GEREKLİLİĞİ Toplumun bütün hastalıkları bu fiziksel çevrede sahneleniyor. Türkiye’de cehaletin kurbanı olan politik ortam, donuk bir eleştiri üretse bile düşünce üretemiyor. Toplumun belini büken onca eko 995/17 15 Nisan 2006
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear