29 Eylül 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

ArGe Destekleri HukukPolitikası Hayrettin Ökçesiz söz konusu niteliklere sahip, değerlendirilmesi tümüyle uluslararası ölçütlere göre –örneğin Frascati Manual’a birebir uyularak veya geliştirilecek yöntemle ve en az beş hakemli bir değerlendirme kurulunun kararı ile projelerin desteklenmesi öncelikli alan projeleri ile bir çelişki yaratmamak üzere yüzde 75 oranında yapılabilir. Benzer biçimde yukarıda sözü edilen "küçük" projelerin daha düşük oranda ancak hızlı (tanımlı bir bütçede ve süredeki projelerin desteklenme kararının uzman değerlendirmesi verilebilmesi) desteklenmesi söz konusu olabilir. Uygulamadan gelen geribildirimlerle, kavram geliştirmedenprototip /pilot tesis imalatına kadar olan süreci destekleyen teşviklerin "ticarileştirme"yi de kapsayacak biçimde geliştirilmesi için yeni araçlar düşünülmelidir. Bu bağlamda, "... desteklenen proje toplam bütçesinin yüzde10’unu ve 250 binYTL’yi (ikiyüzellibin) aşmamak şartıyla proje süresince bir defaya mahsus ön ödeme yapılabilecektir" biçiminde başlatılan uygulama bir başlangıç olması açısından olumluluk taşımaktadır. Ancak yıllardır savunulan bu uygulamanın, KOBİ projelerinin ortalama büyüklüğünün 340 bin $ olduğu düşünüldüğünde, bu ön ödemenin firmanın isteğine göre yüzde 20’ye kadar çıkartılması özellikle KOBİ’lerin ürün geliştirme esaslı projelere başlama isteklerini arttırabilecektir. endişesi ile geçmişi yok sayıp, öğrenmeden ve geçmişi anlamadan "yenilik" çabasına girmeleridir. Bu tavır yönetimlerin gerçek anlamda yenilikçiliklerini ve yaratıcılıklarını engelleyen en önemli hatadır. Hele kabul edilen projelerle ilgili mali dokümanlarda yapılan değişiklikler, değerlendirme sürecinde TİDEB’in asli bir işlevinin "taşeronlaştırılması" anlamına gelecek "mali müşavir" uygulaması ile adeta Maliye Bakanlığı’nın müfettişliği havası verilen uygulama yönetmeliği, zamanla ArGe Teşvikleri ile hedeflenen sanayi kuruluşlarının ilgilerinin "ArGe yapmaya odaklanmaktan", "mali bir enstrümana odaklanmaları" sonucunu ve giderek diğer teşvik araçlarında rastlanan olumsuzlukları doğurabilecek niteliği ile ciddi sakıncalar içermektedir. Önceki yazımda Meslektaşım Sobota’nın "Hukuk Devleti İlkesi" (Tübingen 1997) adlı yapıtında irdelediği hukuk devleti ilkelerinden söz etmiştim. Şimdi bunları üstalt kavram ilişkisinde sunuyorum: Anayasal Devlet: Anayasanın yazılılığı, egemenlik edimlerinin hukuksal olarak düzenlenmesi; hukukun iktidara önceliği; egemenliği taşıyanla tabi olan arasında hukuksal ilişki; devlet iktidarının sınırlandırılması; devlet gücünün hukuksal yapılanması; devletin bütünlüğü; devletin edim ehliyeti; Anayasanın en üstün norm oluşu: Anayasayla bağlılık; anayasanın hukuksal bağlayıcılığı; Alman Anayasası’nın md. 79/3’ün değiştirilemezliği (bizdeki 4. madde gibi); halk egemenliğinin bazı temel hukuk normları lehine sınırlandırılması; temel hukuk normlarının çoğunluk kararlarından bağımsız olarak geçerli olması; Anayasa yargısı; Özgürlükçülük: alışılagelmiş, gündelik anlamıyla özgürlük; antik cumhuriyet ilkesi; kamu görevi ilkesi; Aristocu polis etosu; liberalist özgür alan düşüncesi; modern, Kantçı cumhuriyet ilkesi; özerklik; yürütmenin yasaya uygunluğu; Demokrasi: Temsil ilkesi; doğrudan demokrasi; kamuyararı yükümlülüğü; klasik özgürlük güvencelerinin pozitifleştirilmesi; totaliter devletin karşıt kavramı; Hukuksal eşitlik: Yasa karşısında eşitlik; hukukun eşit biçimde uygulanması; nesnellik etosu; kural uygulama tasarımı; norm metninde tek anlamlılık idesi; keyfilik yasağı; temellendirme zorunluluğu; çelişkisizlik; akla uygunluk; Temel haklar: Yeni temel haklar; insan onuru; Alman Anayasası’nın 1. maddesinin 1. fıkrasının getirdiği koruma ve saygı görevi; iç ve dış barışın korunmasıyla gelen güvenlik; temel haklar kurumu; güçler ayrılığı; devlet gücünün kurumsal farklılaştırılması buyruğu; yönetme, dengeleme, denetleme; yasama, yürütme ve yargı üçüzü; Federal Cumhuriyetin federatif yapısı (bizde üniter yapı); yerel özyönetim; topluluk katılma hakları; yasallık; yasayla bağlılık; hukuka bağlılık; hukuksal geçerlilik; Hukuk düzeninin etkililiği; Adalet; Yasanın önceliği; Temel hakların yasayla sınırlandırılması, idarenin yasaya uygunluğu; İdarenin sınırlı yetkilendirilmesi; Açıklık ve kesinlik ilkesi: yasal kalıplara uygunluk ilkesi; Yetki açıklığı; Devlet ediminin kamuya açıklığı: saydamlık buyruğu; duyurma görevi; İşlevsel idari örgütlenme: Devletin kendini örgütleme hakkı; devletin etkililiği; düzen; devletin kabagüç tekeli; devlet ödevlerinin özelleştirilmesinin sınırları; sorumluluk; memurun sadakat borcu; Adil idari süreç: Planların açıklanması; idari süreçlerde kamuya açıklık; idari süreçlerde dinlenilme talebi; süreçlere katılma; ilgilinin adil muamele görmesi; aydınlatma; bilgilendirme; dosyaya bakma; aleyhte idari kararların temellendirilmesi; idarenin tarafsızlığı; mesafe buyruğu; idari süreçlerde hukuk devleti ilkesi; idare hukukuna göre uygun ilişki; Devlet etkinliğinde doğru ölçü; sisteme bağlılık ve uygunluk; Hukuk güvenliği; güvenin korunması; geçmişe etki yasakları; ceza hukukunda geçmişe etki yasağı; hukuk barışı; kesin hüküm; geçiş düzenlemeleri; Genel kanun yolları güvencesi sağlama görevi: yargıcın bağımsızlığı; yasal yargıç; kendi davasında yargıç olmama; yargıcın tarafsızlığı, nesnelliği, önyargısızlığı; bir dava konusunun nesnel ve hukuksal aydınlatılması; yargılama usulüne kesin bağlılık; hukuksal dinlenilme; dava dosyası içeriği hakkında bilgi edinme hakkı; avukat, müdafii tayini; yargıcın temellendirme, gerekçe görevi; etkili bir ceza hukuku uygulaması; yasallık ilkesi; ne bis in idem aynı fiil için ikinci bir dava açılamaz ; hürriyeti bağlayıcı cezalarda biçimsel önkoşullar; masumiyet karinesi; kanıt getirme ve değerlendirme yasakları; in dubio pro reo kuşkudan sanık yararlanır; kendi aleyhine ifade verme görevinin bulunmaması; adil cezalandırmanın temel buyrukları; adil yargılanma; silahların eşitliği; açık yargı yolu; yargılama hukukunda amaçlara uygunluk; etkili hukuksal korunma; hukuksal korumanın kesintisizliği; af; Kamu gücüne karşı yargısal korunma: planlama hukukunda nesnellik buyruğu; İdarenin sorumluluğu: memurun sorumluluğu; fedakârlık; özel yükün dengelenmesi; hukuka uygunluğun yeniden kurulması; Oranlılık: uygunluk; gerekirlik; dar anlamda oranlılık; değerlerin tartılması; oran adaleti; araçlarda uygun oranlılık; anayasa hukukunda ölçülülük. Bu kavramlar açılımlarında yoğun bir bilgi birikimini içermekteyse de, yalnızca adlarıyla bize epeyce bir şey söyleyebilmek açıklığını da taşımaktalar. Günlük devlet ve siyaset tartışmalarına bu ilkelerin ışığında bakıldığında pek çok sözün boş, bunca öfkenin, aldatmacanın, çekişmenin zaman ve enerji israfı olduğu görülecektir. Ancak devletin "hukuk devleti" olması bakımından açık bir kararlılık yoksa veya başka düzenlerin ve güç dengelerinin savaşımları veriliyorsa elbette bu uğurda hiçbir söz boşuna değildir. İsraf bu kişilerin değildir. Halkındır. Hukuk devletine, hukuk toplumu olmaya başlayarak yönelebileceğiz. [email protected] Hukuk Devleti Nedir? YÖNETİŞİM Mİ? YÖNETİM Mİ? Sistemlerin sürekli iyileştirilmesi, geçmiş bilgi ve deneyim birikimi ile "ölçmedeğerlendirme" sonucu elde edilen verilerin "sistemde yer alan aktörlerle" birlikte değerlendirilmesi ile olanaklıdır. TİDEB’in ilk yıllarında, her yıl düzenli olarak sanayicilerhakemler ve ilgili tarafların bir araya geldiği gündemli ve tanımlı toplantılarda yapılan değerlendirmelerde ortaya çıkan öneriler doğrultusunda, sistemin "evrimsel" iyileşmesi, TİDEB’in "öğrenen bir yapı" olması ve "yönetişimi" sağlanmaya çalışılmıştır. Kamu erkinin "Ben yaptım oldu" yaklaşımının sonucu ise "kapalı sistemlerdir". Kapalı sistemler, etkileşimi olmayan ve bu nedenle öğrenemeyen ve yaratıcı niteliğini yitiren yalnızca "güce" dayalı "yönetim" sistemleridir. TİDEB’in varlık nedeni; tahsis edilmiş bir kamu kaynağını, tanımlı bir süreç ve kurallar içinde hak edenlere, adil, hızlı olarak dağıtımını sağlamaktır. TİDEB’in bu varlık nedeninin başta yöneticileri olmak üzere bütün çalışanlarınca benimsenmesi gerekmektedir. Özellikle iyice karmaşık bir duruma getirilen mali süreçte yaşanan olumsuzluklar ve başvuran firmalara karşı olumsuz tavırlar hızla giderilmelidir. İnovasyonu esas alan özel bu alanda, projeye dayalı hibe teşvik verilmesi gibi bir kamu aracının sağlıklı, adil, "firma odaklı" yürütülmesinde ana etmen, bu hizmeti veren kadroların "niteliği"dir. TÜBİTAKTİDEB’in günümüz iktidarının pek çok kurumda giriştiği "kadrolaşma" olumsuzluğundan uzak kalabilmesinin tek yolu, öncelikle yönetim kademeleri olmak üzere uzman kadrolarını işin gerektirdiği yüksek nitelikli, sanayi deneyimi olan, teşviklerin "selameti" için "siyasi taraflılığını" karar süreçlerine yansıtmayacak, kamu hizmeti yaptığının bilincinde elemanlarla zenginleştirmesidir. YENİ YAPILANMA ÖNERİSİ TİDEB ve benzer kurumlar genel anlamı ile "sanayi dünyası" ile "bilimteknoloji dünyası" arasında yer alan boşluğu (structural hole) dolduran "arayüz kurumları"dır. Böylesi kurumların kendilerinden beklenen rolü yerine getirebilmesinde bu hizmetten yararlananlara da birinci derecede görevler düşmektedir. Gerek bu hizmetten yararlanan sanayicilerin gerekse örgütlerinin TİDEB’e sahip çıkmaları ve işleyişin iyileştirilmesine katkıda bulunmaları, olumsuz değişiklik ve tavırlar karşısında da gerekli tepkiyi göstermeleri beklenir. Oysa ki bu kesimlerin bugüne kadar ki tek şikâyet ve istekleri, tam da tanımlanamayan "bürokrasinin" azaltılmasıyla sınırlı kalmıştır. Yeni yapılanma önerisinin çıkış noktasını "ülkemizde inovasyonun finansmanından sorumlu bir "kurum"un olmaması oluşturmaktadır. Ayrıca, yaşanan on yıllık pratik, aşağıda kısaca önerilen kapsamda bir yeni yapılanmanın TÜBİTAK yapısı içinde gerçekleştirilmesine olanak olmadığını kanıtlamaktadır. Gelinen noktada, inovasyon ve daha genel anlamda teknoloji yönetimi açısından bakıldığında en önemli eksikliğin inovasyonun finansmanı ve teknoloji yönetiminin "bütünsel bir sahibinin ya da, "konuya adanmış (bunu misyon edinmiş)" yeni bir kurumsal mekanizmanın tanımlanmamış olmasıdır. Bu konuda ayrıntılı bir çözümleme ve öneri aşağıdaki yayında bulunabilir. 1 FİNANSAL ARAÇLARIN ÇEŞİTLEN DİRİLMESİ ArGe yardımları uygulaması bu hali ile küçük bütçeli, ArGe derinliği sınırlı yalnızca inovativ nitelik taşıyan örneğin; yeni ürün geliştirmeyle sınırlı projelerle, ArGe boyutu yüksek, etki alanı geniş projeler arasında bir fark gözetmemektedir. Bu bir anlamda hibe teşviklerin "zayıf" yanını oluşturuyor. Özellikle jenerik etki yaratabilecek, ArGe niteliği yüksek projelerin özendirilmesi için (*) Endüstri Mühendisi Teknoloji Yönetimi Danışmanı 1 Müfit Akyos, Metin Durgut, Aykut Göker, "Ulusal İnovasyon Sistemi: Kavramsal Çerçeve, Türkiye İncelemesi ve Ülke Örnekleri", Ekim 2003, TÜSİADT/2003/10/362 başlıklı yayının Sonuç Bölümü 995/19 15 Nisan 2006
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear