29 Eylül 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Paleontoloji sek ile bilek Kol arasındaki kısmını ve ilkel Bilekli bir eli içeriyor. yüzgeç "Yüzgecin bel360 milyon li başlı eklemyıl önce leri bu balıkta son derece işlevsel" diye Yüzgeç konuşan TİKTAALİK Boyun Profesör Bilek S h u b i n , Yassı kafa "Omuzlar, dirGeniş sek, hatta Kaburga bileğin bazı kısımları, ilk Kara hayvanı kara hayvangibi larınınkine benziyor" Yuvarlak yüzgeçli diyor. balık gibi Fosili inceleyen Dr. 380 milyon yıl yüzgeçler, Pullar Clack, "Denizönce İlkel çeneler den karaya ilk evrimsel geçiş kayaların sudan karaya geçiş havayı solumayı öğreniçin en ideal konumu ve ortamı mekle başlamış olabilir. oluşturduğunun farkındaydık" Bu bağlamda Tiktaalik badiyor. lıklarda bulunan bazı keTiktaalik yaşarken Kamikleri kaybetmiş. Bu kenada’nın Kuzey Kutbu bölgesi, mikler, solungaçları örtüEkvator’un üzerine oturan kayordu ve solungaçlarla sora kütlesinin bir parçasıydı. luk alıp verme mekanizmaBugünkü Amazon Havzası gibi sını destekliyordu. Havayı astropikal iklime ve bu iklime solurken kafa ile omuz keuygun hayvanlara sahipti. İskemerleri arasındaki bazı kelet de zaten hayvanın, vücudumiklerin yok olması hayvanu yerçekimi kuvveti altında nın boynu olduğunu gösdesteklediğini gösteriyor. Harteriyor. Böylece hayvan vard Üniversitesi’nden Farish havayı içine çekmek için Jenkins, "Bu, aralarında insankafasını daha kolay kaldıların da olduğu, bacakları olan rabilmiş. Esnek ve güçlü hayvanların evriminde çok krikolların ortaya çıkışı da tik erken bir evreyi temsil ediyor. Tiktaalik ayrıca biyologla Evrim biyoloğu Richard Dawkins soluk almak için kafayı sudan dışarı çıkarma sırara yüzgeçlerin bacaklara nasıl sında evrilmiş olabilir" diyor. dönüştüğü konusunda da bilgi veriyor. Reyhan Oksay Tiktaalik’in yüzgeç kemikleri, karada yaKaynak: www.guardian.co.uk şayan hayvanların kollarının üst kısmını, dirBBC News/Science /Nature GüncelTıp Mustafa Çetiner Tıpta Bilimsel Yanıltma Etik, Yunanca karakter veya alışkanlık anlamına gelen "ethos" sözcüğünden türetilmiştir. Ünlü düşünür Aristotales, onu "karakter bilimi" olarak tanımlar. Tıpta bilimsel etik kavramı, 21. yüzyılda bilimsel gelişmelerin baş döndürücü hızı ve her yıl yüzlerce bilimsel makalenin yayımlanması ile büyük önem kazanmıştır. Tıpta bilimsel çalışma etiği kavramını tartışmaya başlamadan önce "iyi araştırma" kavramını netleştirmek gereklidir. İyi araştırma, gerekçeleri iyi olan, iyi tasarlanmış ve planlanmış, etik açıdan onaylanmış bir çalışma demektir. İyi bilimsel araştırmanın verileri titiz, yansız, önyargısız ve denetlenebilir olmalıdır. Bilim etiği, araştırmacıya araştırma yaparken ve bulgularını yayınlarken izlemesi gereken yolu ve yükümlülükleri gösterir. Bilimsel yanıltma ise iyi araştırma kurallarına ve bilim etiğine uygun davranmamayı tanımlar. Bilimsel yanıltma kavramı içinde kaba yağmacılık (gross plagiarism), ince yağmacılık (smooth plagiarism), uydurmacılık (fabrication) ve saptırma (falsifarication) yer almaktadır. Kaba yağmacılık, izin almadan ve aşırdığı asıl kaynağı hiç değiştirmeden olduğu gibi kopyalamaktır. İnce yağmacılık ise başkasından aşırılan yapıtı değiştirerek kendi fikri gibi sunmaktır. Uydurmacılık, olmayan bir çalışmayı varmış gibi göstermek ve var olmayan verilerden sonuç yaratmaktır. Uydurmacılığa en iyi örneklerden biri Hollanda’da yaşanmıştır. Bir Nörolog olan Dr. Gelmers, 19891993 yılları arasında yürüttüğü bir çalışma sırasında tam 438 hastaya ait sahte kayıt düzenlediği için 130.000 euro para ve meslekten men cezasına çarptırılmıştır. VE DİĞERLERİ Saptırma ise mevcut araştırma verileri ile gelişigüzel oynamak, onları değiştirmek veya bozmak anlamına gelmektedir. Bilimsel yanıltmada kullanılan yöntemler yukarıda sıralananlar ile de sınırlı değildir. Traşlama (trimming), pişirme (cooking), yaratma (forgery), Salam dilimleme veya salamizasyon (salamislicing) diğer yanıltma yöntemleridir. Traşlama, bir veri grubunda aşırı veya aykırı görünen verileri atarak veya yeni veriler ekleyerek önceden planlanan ve elde edilmesi umulan sonuçlara ulaşmaya çalışmak anlamında kullanılmaktadır. Pişirme, çok sayıda ölçüm yapılması ve çalışmayı yürüten kişinin sadece işine gelen veriyi kullanmasıdır. Yaratmak, olmayan verileri uydurmak anlamındadır. Salam dilimleme ise hepsi bir bütün olan verileri parçalayarak birden çok makale yazmaktır. Örnekleyecek olursak, birden çok parametrenin test edildiği bir çalışmada her bir parametreyi ayrı bir çalışma gibi değerlendirip birden çok makale üretmektir. KAVRAMLAR YERLEŞMELİ Yukarıda alıntıladığım örnek ve tanımlamalar, değerli hocam Prof. Dr. Hamdi Akan’ın İKU Dergisinde yayımlanan "Bilimde Yanıltma ve Yağmacılık" isimli makalesinden alınmıştır. Kanımca, Sayın Akan’ın idari editörlüğünü de yürüttüğü ve dört ayda bir yayımlanan "İyi Klinik Uygulama (İKU) Dergisi", ülkemizde klinik uygulamalar, araştırma ve tıbbi etik konularında yayımlanan önemli ve yol gösterici dergilerden biridir. Özellikle akademisyen olmayı hedefleyen genç hekimlerin bu dergiyi izlemelerinin mesleki gelişimlerini çok olumlu etkileyeceğini sanıyorum. Tıpta Bilimsel Etik konusu, ülkemizde son yıllarda YÖK, TÜBA, TÜBİTAK gibi kurumlar ile Prof. Dr. Emin Kansu, Prof. Dr. Hasan Yazıcı, Prof. Dr. Şevket Ruacan gibi çok değerli bir çok bilim insanının çabaları sonucu daha çok gündeme gelmeye başlamış ve konuyla ilgili duyarlılık hem bilim hem de toplum katmanlarında artmıştır. Bir ülkede yerleşik bir bilim etiğinden söz etmek için başka bazı yerleşik kavramların varlığı gereklidir. Bu kavramlar Sayın Akan’ın yazısında şöyle sıralanmaktadır: Bilimsel davranış biçimi kazanmak, bir konuyu derinlemesine inceleme şansı elde edebilmek, kütüphane ve bilişim sistemlerini kullanabilmek, özel ilgi alanları geliştirebilmek ve ekip çalışmasına sahip olabilmek. Bu sayılanları gerçekleştirmek şansı bulunan ve köklü bir bilim kültürüne sahip Batı ülkelerinde göreceli olarak bilimsel yanıltma daha nadir görülmektedir. Elbette bir çok ülkede bilimsel yanıltma yapanlar için caydırıcı yasal önlemler de alınmaktadır. Ancak unutulmamalıdır ki, bilimsel yanıltma, kolay tespit edilebilir ve yasal yollar ile önlenebilir bir sorun değildir. Burada belirleyici olan toplumun bilim kültürü ve genel ahlak anlayışıdır. [email protected] nır ve bu bağlantı hücre fonksiyonlarının açılıp kapanması için sinyal gönderir. Hormon ve reseptörlerin uyumu, yeni hormonvereseptör çiftinin nasıl evrimleştiğini sorgulamamıza yol açar. Çünkü bunlardan biri olmadığı zaman diğeri hiçbir işe yaramaz.. Bilim adamları, yılan balığı şeklinde yuvarlak ağızlı bir su hayvanı (Petromyzon) ile yine yılan balığına benzeyen ve başka balıkların vücuduna başını sokarak yaşayan ufak deniz balığı (hagfish) gibi zamanımıza kadar gelmeyi başaran iki çenesiz ilkel türdeki stres hormonu reseptörünün modern versiyonunu buldular. Ekip ayrıca, köpekbalığı sülalesinden gelen bir başka balıkta (Raja batis), bu reseptörün iki adet modern versiyonunu daha buldu. Bunları üreten genleri bulan ve bu genleri birbiriyle karşılaştıran bilim adamları bunların 450 milyon yıl önce varolan tek bir ortak genden geldikleri sonucuna vardılar. O dönemde hayvanlar daha sudan karaya çıkmamış ve kemik daha evrimleşmemişti. Ekip bu eski reseptörü laboratuvar ortamında yeniden yarattı ve bunun böbrekleri dü zenleyen aldosteron’a ve stres hormonu kortizol’e bağlandığını keşfetti. Böylece aldesteron reseptörünün aldesterondan önce varolduğu anlaşıldı. Aldestron yanızca kara hayvanlarında bulunur ve bunlar onlarca milyon yıl sonra ortaya çıkmıştır. Dr. Thornton, "Bunun fonksiyonu çok farklıydı ve hormon sahneye çıkınca yepyeni karmaşık bir sistem içinde yerini aldı. Bu deneyler evrimin fonksiyonları zaman içinde nasıl yenileştirdiğini gösteriyor. Bunun kompleks moleküler sistemlerin evriminde temel bir mekanizma olduğunu düşünüyorum. Bu bulgular, Leigh Üniversitesi’nden biyokimya profesörü Michael J.Behe’nin ‘sadeleştirilemez karmaşa’ kavramını yalanlıyor" diyor. Akıllı tasarım fikrinin en şiddetli savunucularından olan Dr. Behe, yaşamın çok karmaşık olduğunu söyleyerek bu yapının ancak akıllı bir varlığın yaratıcı gücü ile açıklanabileceğini savunuyor. Dr.Thornton hormon ve reseptörlerin anahtarvekilit mekanizmasının, sadeleştirilemez karmaşa olarak tanımlanan sisteme çok açık bir örnek oluşturduğunu ileri sürüyor. Kaynak. www.nytimes.com 995/15 15 Nisan 2006
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear