01 Temmuz 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

B İ L İ M D Ü N Y A S I N D A N H A B E R L E R BESLENME Çikolatanın adı kötüye çıkmıştır: Şişmanlatır, sivilce çıkmasına neden olur ve migren ağrıları yapabilir. Fakat bu her zaman böyle değildi. Bundan 300 yıl önce bir doktora gıtmış olsaydınız size ilaç olarak çikolatalı bir içecek verme olasılığı hayli yüksekti. llk çikolata üreticileri de zaten ilaç üreticileri idi. 1527 yılında Ispanyollar Yeni Dünya'dan çikolatayı Ayrupa'ya getirdiler. Aztec'ler acı biber, diğer baharatlar, mısır unu ile karışık çikolata içerlerdi. Ispanya ve Fransa aristokrasisi içinde kısa zamanda moda olan çikolatalı içeceğin içinden zamanla un ve acı çıkıp, şeker ve sıcak su girdi. 17. yüzyılda Sir Hans Sloane Kraliyet Doktorlar Birliği'nin Başkanı iken çikolatayı sütle karıştırmayı denedi. 17. ve 18. yüzyıllarda uykusuzluğa, hazım problemlerine, kanın temizlenmesine, gebe• ğ w ^m lik şansını a •+ 1 ^ B ca rr teı r m a y a a 1 ^ • doğuI S ma faydalı olduğu gerekçesiyle kullanıldı. Söylemek belki gereksiz ama b unIarın *t/gğr doğru olmadığını bugün biliyoruz. Fakat bunlara karşılık, çikolatanın kişinin ruh halini çok etkilediği gözlemleniyor. Nörofizyolog Dr. Neil Martin yaptığı araştırmalarda beyinin çeşitli doğal ve doğal olmayan kokulara karşı olan tepkı sini incelemiş. Bu kokular içinde çikolata, çürüyen et, pişmiş fasulye, kahve ve sarmısak var. Çikolata kokusunun beyindeki teta dalgalarını çok büyük ölçüde düşürdüğünü gözlemlemiş. Yani kişiyi daha rahatlamış bir hale geçiriyormuş. Çikolatanın içinde çok miktarda etken madde bulunmaktadır. örneğin az miktarda kafein ve çok yüksek sevıyede zayıf bir uyarıcı olan theobromine. ılgi çeken diğer bir madde de amfetamin benzeri olan kan basıncını, kalp hızını ve kan şekerini artıran feniletilamin. Birçok araştırmacı bu maddenin cinsel rahatlamaya benzer sonuçlar verdiğini iddia etmekte. Geçen yıl San Diego'daki Sinırbilimleri Enstitüsü'nde çikolatanın içinde Nacyletholamincis maddesinin bulunduğunu ve bu maddenin kokain gibi davrandığı bulunmuş. Diğer bir çalışma ise kadınların yüzde ellisinin aylık kanamalarından önce çikolataya ihtiyaç duyduklarını göstermiş. Ovulasyondan sonra beyindeki serotonin maddesindeki düşüş, kadınlarda enerji düşüklüğüne ve kendilerini kötü hissetmelerine neden olabilmektedir. Çikolatada ise serotonin var. Bununla birlikte Ingiltere'deki Yiyecek Araştırma Enstitüsü'nden Dr. Peter Rogers yeterli bilimsel bulgu olmadığını belirtmektedir. Dr. Rogers kendini iyi hissetmenin çikolatada bulunan şeker ve yağların beyindeki belli alıcıları etkilemesinden kaynaklandığını ileri sürüyor. Dr. Rogers bazı kişilerin çikolataya karşı zayıf olmalarının gerçek anlamda bir alışkanlık olmadığını söylerken, kadınların çikolata ile özel bir sevgi bağı oldu ğunu ileri sürmekte. The Lancet dergisinde ise çikolatanın içinde yeşil sebzelerde olduğu gibi kalp hastalıklarına karşı koruyan antioksidanlar olduğu açıklanmıştı. Şu ana kadar yapılan çalışmalarda ıspanak yerine çikolata yenilmesinin aynı sonucu vereceğine dair yeteri kadar bilimsel veri yok ise de bir defaki sefere çikolatanızı yerken kendinizi daha az suçlu hissetmenizi sağlayacak kadar veri var. Tabii ki her şeyin çoğu zarar. Çikolatanın yerken kendinizi suçlu hissetmeyin G ürültüden dolayı meydana gelen sağırlığa çözüm bulunabilecek. Amerika'da yapılan bir araştırma duyma kaybının kulak içinde bulunan bir enzim tarafından düzenlendiğini ortaya koydu. Araştırmacılar daha önceleri gürültüye bağlı duyma kaybının ses titreşimlerinın kulakta oluşturduğu fiziksel hasar sonucu meydana geldiğini düşünüyorlardı. Ancak New York State Ünıversitesi'nden Donald Henderson ve ekibi duyma kaybının kulaktaki kimyasal değişimler sonucu meydana geldiğini gösterdi. Araştırmacılar çinçila denen kemirgen deney hayvanı üzerinde gürültüden önceki ve gürültüden sonraki enzim konsantrasyonlarını ölçtüler. Bunun sonucunda antioksidan glutatyon enzimine yapı olarak benzerlık gösteren bir enzimin gürültüyle beraber yüztie 40 oranında arttığını keşfettiler. Glutatyon, genellikle vücudun strese ya da toksik kimyasal maddelere cevap olarak oluşturduğu bir enzim. Henderson "Gürültü, sensor hücreleri öldürerek sağırlığa neden olabılen serbest radikallerin meydana gelmesini aktive ediyor. Buna cevap olarakta vücut hasarı gidermek için Glutatyon miktarını arttınyor." diyor. Ekip çinçilalar üzerinde yapılan bir başka araştırmada da kulakta glutatyon enziminin artmasının kulağı koruduğunu kanıtladı. Hayvanlar bu çalışmada on günden fazla bir süre, günde altı saat süreyle 95 desibel gürültü altında tutuldular. Henüz ikincı gün hayvanların sese karşı hassasiyetleri azaldı. Beşinci günde kulağın duyma eşiği 20 desibel arttı. Ayrıca kulaktaki hasara karşı glutatyon enzimi arttırıldı. Bu hayvanlar 105 desibel, kulağı mahvedici bir sesle karşılaşırlarsa duyma eşiği kalıcı olarak yükseliyor. Ancak glutatyon enzimi yükseltilmeyen hayvanlarda bulunan 10 ve 20 desibel daha az sesle aynı hasarın meydana geldiğı görüldü. Ayrıca araştırmacılar uzun süre gürültü altında bırakılan glutatyonu eksik hüc Gürilltüye bağlı sağırlık tarihe karışıyor ASTRONOMİ En büyük teleskobun ömrü uzatıldı S relerin ölmeye başladıklarını mikroskop altında belirgin bir şekilde gördüler. Henderson "Bunlann insanlarda da aynı sonuçlan vereceğini düşünüyoruz." diyor. Ekip gürültüye bağlı duyma kaybının ilaçlarla önlenebileceğini buldu. Birçok çinçilanın sadece bir kulaklarına vücutta glutatyon miktarını arttıran RPIA adı verilen ilaç enjekte edildi. Ve ilaç verilen kulakta, verilmeyen kulağa nazaran gürültüden kaynaklanan kalıcı duyma kaybının azaldığı görüldü. Henderson gelecekte gürültülü ortamda çalışanların aşılanabileceğıni, böylece sağırlık riskinın azaltılabileceğini söylüyor. Araştırmacılar çalışmalarını geçen ay Pennsylvania'daki Amerikan Ses Derneği'nin toplantısında sundular. London Üniversitesi'nden kulak uzmanı Linda Luxon sonuçlan mükemmel diye niteliyor. Ve ekliyor "Şimdiye dek gürültüye bağlı duyma kaybının patolojik açıklaması henüz yapılamadı. Ancak bulgular bu yolda atılmış iyi bir adım." Kaynak: New Scientist, 5 Temmuz on 5 yılda, 27 milyon dolarlık bir masrafla Amerikah bilim adamlan Puerto Rico'daki dünyanın en büyük radyoteleskobu Arecibo Observatory'i yenilediler ve daha 30 yıl birinci sınıf araştırmalar yapılabilecek düzeye getirdiler. Şimdiye kadar 300 metre çapındaki çanak anteni ve 34 yıllık teçhizatıyla uzay bilimcilerine Ay, Venus, Mars ve Merkür'den önemli bilgiler sağlamıştı. Başlangıcından beri düzeltilemeyen, yakaladığı radyo dalgalarını odaklamaktakı bazı zorlukları iki yeni reflektörle çözümlendi. Yeni düzenlemelerle uzaydan gelen sinyallere karşı eskisinden dört kat daha hassaslaştırıldı. Teleskobun dünyaya zarar verebilecek herhangi bir astroidin gözlenmesindeki etkınliği ise 20 kat arttırıldı.(a.k.) TIP lyileştinen tüküpük H ayvanlar ve çocuklar içgüdüsel oîarak yaralarını yalarlar. Bilim, tükürüğün mükemmel bir antiseptik olduğunu ıspatladı. Ingiliz araştırmacılar yalanan deri üzerinde normal deriye göre azotoksit değerlerinin daha yüksek olduğunu tespit ettiler. Tükürükte bulunan azot deri yüzeyinde okside olarak mikropları öldüren azotoksit haline dönüşüyor. Ayrıca tükürükte bu işleme yardımcı olan ikinci bir madde daha var Ascorbat. (a.k.) HAVACILIK Ulaş Girgin DİŞ HEKİMLİĞI Otomatik dolgu S iemens'i.n Frauenhof Enstitüsü ve Münih Üniversitesi Diş Hekimlıği Kliniğiyle ortak çalışmasında geliştirilen bir sistemle, dolgu ve porselen kaplamalar sadece bir saat içinde hazırlanıp yerleştiriliyor. Uzun süre dayanıklı ve sağlıklı porselen dolguların hazırlanması şimdiye kadar emek ve para gerektiriyordu. Geleceğin diş doktorlan çürüklerden temizlenmiş dişin fotoğrafını çekmekle yetinecekler; fotoğraftan alınan verilerle bilgisayar dolgunun kesin modelini çıkaracak ve buna göre dolgu otomatik oiarak yapılacak. Bu yöntemle kuron veya dolgu yaklaşık 20 dakikada hazır oluyor ve hemen yerleştirilebıliyor. S Ömer Sarıcılar Alev Kırımh |c e "beş 'beş saç kurutma makinesi gücüyle bir güneş enerjili ultra hafif uçak firması Aero Viron ment'e pervaneli uçaklar yükseklik rekorunu kazandırdı. 230 kg ağırlığındaki pilotsuz uçağın kanatlar arası mesafesi 30 metre, güneş enerjisi panelleri altı elekromotor için gerekli akımı sağlıyor. Rekor için Kauai adasından (Hawaii) kalkış yapan "Pathfinder" (Nasa'nın Mars aracıyla aynı adı taşıyor) birkaç dakikada 20574 metreye yükseldi. Bu eski rekordan 158 metre daha fazla. Pilotsuz hava ve çevre gözcü uçaklarının proto tipi olan güneş enerjili uçak yaptığı bu rekor uçuşunda 14 saat havada kaldı, bunun 3,5 saatinde yüksekliği 15000 metrenin üzerindeydi(k) Güneş enerjlli aklapda rekor akia kade 5445
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear