26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

N E W E N G L A N D D A N İ Z L E N İ M L E R KISA KISA Ölümle yanyana büyüyen çocuklar Savaş ve şiddetin içinde büyüyen çocukları neler bekliyor? Yankı Yazgan anı başındaki arkadaşı bıçağı böğrüne yediği gıbi kalakaldı. Jimmy orada kalıp ona yardım etmekle, kaçıp kendini kurtarmak fikirleri arasında gidip gelirken saldırgan çoktan tüymüş, arkadaşı ise, belli ki, ölmüştü. Üstüne başına sıçrayan kanları temizlemek için anlaşılmaz bıriki hareket yaptı. Olduğu yere yığıldı. Olaydan birkaç gün sonrasından başlayarak ve onu her görüşümüzde daha da artarak o üstünü başını temizleme hareketini tekrarlamaya başladı. Sanki kanlar hâlâ elbisesindeymiş de o da temizliyormuş gibi. llk bakışta sıradan bir cinayet tanıklığı gibi gözüken bu öykünün bu yazıda ne işı var? Birincısi, Jimmy çalıştığım kliniğin hastalarından bıriydı ve "olmayan kanları temizleme" davranışının ('kompülsiyon') tedavisı için gelmiştı. Ikincisi, Jimmy 11 yaşında. ö l dürülen 13, öldüren ise yıne 11 yaşında. Üçüncüsü, bu Jimmy'nin tanık olduğu ilk cınayet değil. Ve Jimmy bu acayip durumun içine düşmüş tek çocuk değil. Yağmaya son Hint hükümeti ülkenin genetik kaynaklarının yağmalanmasına son verecek yasal hazıriıklarını tamamladı. 1995 yıhndan itibaren yeni yasa, sağlık amaçlı kullanıları 9000 bitkinin ve sanayi amaçlı kullanılan mikropların denetimsiz ülke dışına çıkartılmasını yasaklıyor. Hint Çevre Bakanlığı yabancı ilaç şirketlerini Hint bitki çeşitlerini yağmalamakla suçlamıştı. örneğin Hindistan'da yetişen Rauwolfia serpentina bitkisinden elde edilen tansiyon ilacı Reserpi'nin satışından Amerika'da 260 milyon dolar gelir elde ediliyor, ancak Hındistan'a hiç pay verilmiyor. Bundan böyle Hindistan'a ait genetik materyalı kullanarak çeşitli maddeler üretecek olan şirketler yüklü para ödeyecekler. Y Ergenliğin o "hiçbir şeycikler olmaz" düşünüşüyle silahlarını kuşanan bu çocuklar kimlerdi? New Hawen'daki çeteciler, işgal bölgelerindeki protestocu çocuklar, Rio'dakı sokak çocukları ve daha niceleri... Hepsi de o pek korktukları şeyin, ölümün hemen kıyısındaydılar. Peki, dünyanın dört bir yanında ya savaşlar, ya da "olağan şiddet olaylan" şiddeti gündelik hayatın bir parçası olarak tutacağı sürece çocuklara ne olacak? Kurbanlık sürüler gibi ölüp, gidecekler ya da yaşadıklarının etkisiyle beyinleri canlı kalmaktan öte bir işe Amerikan kentlerinı deyimin tam anlamıyla kasıp kavuran bu şiddet, Saraybosna'da düşman askerin kurşunu, Filistin'de bir aşırı dincinin rasgele açtığı yaylım ateş, Ruanda'da öbür kabileden birinın palası olup çocukların üstüne geliyor. Üstelik ne zaman ve nereden geleceği belli olmayan bir şekılde, hazırlanmaya ve kendini korumaya fırsat bırakmaksızın. Ölüme yakından tanık olan, kendisi ya da bir yakını şiddete kurban giden çocukların sayısı milyonları bulup aştıkça büyüklerın çoğu susmak ya da esirgenmek için dua etmekten başka bir şey yapmıyorlar. Temmuz ayı sonunda San Fransisco'da toplanan Uluslararası Çocuk Psikiyatrisi Kongresi'nin ana gündem maddesı çocukların şiddetin etkilerınden nasıl korunabıleceğiydı Çözümleyıcı yanıtın çocuk psikiyatrları, psı kologlar ve eğitimciler tarafından venlebileceginı sanmak safdillik olur. Zaten kımsenın de böyle bir şey beklediği yoktu. Açış konuşmasını yapan ABD'den Donald Cohen'ın deyişiyle dünya, ölüm ıçgu düsünün egemenliği altına girmışti. Yok etme, öç ve cinayet New York'tan Buenos Aıres'e, Kamboçya'dan Sudan'a bütün cografyalarda hazır ve nâzırdı. ölü vücutların arasında başını iki elinin arasına almış oturan çocuklar gözlerini kapatıp, burunlannı tıkıyoriar, ama yine de "körpe beyınlerini" şiddetin "hatıra"larından esirgeyemiyorlardı. Cohen (aynı zamanda Yale Universitesi Çocuk Psikiyatrısi'nin başkanı) çocuk askerlerin şiddetinden söz ederken, üniformalı ya da üniformasız olsun, savaşan her çocuğun nasıl da korktuğunu anlattı. ölüme tanık olan, kendisi bir şekilde saldınya uğrayan çocuklann kafalarındaki korkuyu yenmek için nasıl olup da saldırganlaştıklarını betimledi. Tehlikeyi yenmek ıçın tehlikenin ta kendisi olmaktan başka hiçbir çare görememişlerdl. Kentlerdeki şiddet Annebabalar, eğer bütün bu vartaları atlatıp sağ kaldıysalar çocukları için, çocuklannın ruh sağlığını koruyacak tek bir şey yapmak durumundalar: "Buradayız ve sana bakmaya, seni büyütmeye devam ediyoruz. Hiçbir yere gitmiyoruz." Savaşın, çatışmalann, baskınların, işkencelerin içinden geçılerek dünyaya dönecek ve her şey eskisi gıbi olacak. Annebaba hep "orada" oldukça, çocuğun her şeyin düzeleceğine ilişkin ümidi canlı kalabilir. Diğer yandan, annebaba kendilerini ayakta tutma çabasının bir parçası olarak kin ve öç duygularını pompalamaktan kendilerini alamayabilirier. Filanca şehirliler, falanca renkliler ya da şu milletten olanlann toptan düşman ilan edildiği topraklardaki çocukların toplumun diğer unsurlarıyla paylaştıkları tek şey nefret olabilir. Bu duyguyu ister beğenelim, ister beğenmeyelim, ço"" * ' cuklan bir süre ayakta tutacağını biliyoruz. Böyle olmak zorunda mı? Hayır. ABD'deki çocuk hakları ve sorunları ıle ılgılı vakıflardan Camegie Vakfı'nın yöneticısı DavkJ Hamburg'a göre düşmanlıklar yerinı başka tarz (ve daha selim) duygu ve ilişkılere bırakabıliyor. Hamburg'un kanıtı Afrika maymunlarıyla yapılmış çalışmalardan. Maymun grupları arasındaki "biz ve onlar", "dostlar ve düşmanlar," gibi ayrımların en azından pratikte ortadan kalktığı gözlenmiş. Nasıl? Işbirliğini özendırıcı önlemlerle! Birbirine düşman iki grubun amaçlarına ancak birbirleriyle çatışmayıp da yardımlaştıklannda ulaşabileceklerini görmeierini sağlayarak. Maymunların yaptığını yapabilir miyiz? Elbette yapabıliriz. Ama onların bir farkı var: Grupları birbirine yaklaştırıcı önlemleri alan, işbirliğini örgütleyen bir "üst" ya da "dış" güce bağlıysa iş ciddi demektir. Zira şiddetin kol gezdiği her yerde "dış" quç şiddetekarşı'dan ziyade şiddeti besleyenle eş anlamlı tutulagelmiş bir terim. Dinleyicilerden bir grup aramızda bunları tartışırken, birimiz "Annebaba, hatta arkadaş çevresi de bir dış güç değil mıdir?" deyiverıyor. "Dış" her zaman kötü değildir demeye getiriyor. Wisconsin Universitesi' nde sigara içenler üzerinde yapılan yeni bir araştırmada sigara içenlerin sigara içmeyenlere kıyasla çok daha fazla uykusuzluk çektikleri.uy ku bozuklukları yaşadıkları belirlendi. 3500 kişi üzerinde yapılan araştırmalarda sigara içenlerde şu belirtiler saptandı: *Uykuya dalma zorlukları 'Daha zor uyanma *Gün içinde uyuma isteği 'Korkulu rüyalar Bu belirtilerin çeşitli nedenleri üzerinde duruluyor. Bir tanesi de sigaraya bağlı soluma zorlukları. Sigara içenlerde uykusuzluk Iazla Cohen ve Hamburg'u dinledikten sonra San Fransisco sokaklarında dolanmaya başlıyoruz. Yoksulların ve evsizlerın çok yoğun olduğu belediye binası çevresine doğru yürüyoruz. Amerikan şehirteBosnalı çocuklar küçücük yaşlarda korkuyu yafadılar. rinın fon müziği siren sesleri her yaBir süre sonra belki bu yaşadıklanna alışacaklar ama nı dolduruyor. Yine de ortalıkta durkorkulannı hiç unutamayacaklar, korkuyu yenseler blgun, sakin bir hava var. Yoksullar uykulu, bir kenara çekilmişler. Çocuk çeteleri var mı ki bu şehirde? "Evet," diyaramayan paçavraya dönecek. öyle mi? yor, saçı sakalı uzamış evsiz bir Vietnam Neyse ki, çocuklann büyüklerden farklı gazisi. "Geçen gece birisi yanıma geldi. Vibazı yanları imdada yetişıyor. Savaş bölgeleetnam'da hiç çocuk öldürdün mü, diye sorrindeki çocuklar, çocukluk faaliyetierini sürdu. Ne bileyim deyince de muştasıyla çenedürmenin bir yolunu buluyohar. Pul ya da me vurdu. Nasıl hatırlamazsın, insan öldürfutbolcu koleksiyonu yerine değişik çaptaki düğünü unutur mu hiç deyip, kokainini yümermileri toplamaya başlayanlar var. Ne yarüten bir sınıf arkadaşını nasıl temizlediğini pıp edip vızıldayan kurşunların arasında koanlattı. Çok korkmuş önce. Sonra alışmış. şuşturarak saklambaçlarından geri kalmıyorİnsan korktu mu hiç unutmuyor. Korkuyu lar. Bombalardan birinin açtığı çukurda çayense DİIe." murdan köfteler yapmaya bayılıyortar. İlaç kullanımı ve kadınlar Tıp istatistiklerine göre, bildiğimiz gibi kadınlar erkeklerden daha uzun yaşıyorlar. Ancak ıstatistıkler başka ilginç sonuçlar da veriyor: Kadınlar erkeklere Kıyasla daha sık doktora gidiyor, daha çok ılaç alıyor. özellikle ağn, uykusuzluk ve rahatlatıcı ilaçlar. Almanya'da yeni yayımlanan Was Hilft (Kunstmann Veriag) kitabında doktorların en çok yazdıklan ilaçlar ile etkin maddeleri araştırılmıyor. Bir tıp gazetecisinin yazdığı kitapta bu veriler değerlendırildikten sonra, ilaç kullanımı konusunda hastalara yardımcı olunuyor. 39210
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear