30 Aralık 2025 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
gorus@cumhuriyet.com.tr 27 ARALIK 2025 CUMARTESİ 2 olaylar ve görüşler Mustafa Kemal’in Ankara’ya gelişi: Kızılca Gün karşısında bir konuşma yapmıştı. DOÇ. DR. HÜNER TUNCER Konuşmasında Mustafa Kemal, özetle irinci Dünya Savaşı sonucunda şu noktalara değinmekteydi: Osmanlı topraklarını İtilaf Devletleri, Mondros Ateşkes BAvrupa devletleri arasında Antlaşması’na uymamış ve Osmanlı paylaştıran Mondros Ateşkes Devleti’ni sömürge altına almaya ve Antlaşması sonrasında, Mustafa büsbütün parçalamaya yönelmişlerdi. Kemal’in öncelikli düşüncesi, Bu davranışlarına gerekçe olarak “ulusal birlik” düşüncesiydi. da Türklerin, Müslüman olmayan Bunun arkasından gelen ikinci toplulukları eşitlik ve adalet inancı şuydu: Türk ulusu, uğradığı ilkelerine dayanarak yönetme bütün yıkımlara karşın, kendini ve yeteneğine sahip olmadığı, genellikle ülkesinin “Türk” olan kısımlarını girdikleri her yeri harap ettikleri kurtaracak ve gerçekten bağımsız gibi savlar ileri sürmüşlerdi. Mustafa olarak onurla yaşayacak güç Kemal, konuşmasını şöyle sürdürdü: ve azimdeydi. Mustafa Kemal, Toplumsal çabanın önemi Türkün sonsuz kahramanlığına, ilerleyip yükselme yeteneğine, “Bireyler düşünür olmadıkça deha ve kudretine inanmış bir kitleler istenilen yöne, herkes kimseydi. Onun üçüncü düşüncesi; tarafından iyi veya fena yönlere Osmanlı Devleti’ni Birinci Dünya Mustafa Kemâl Paşa’nın Ankara’da Seymenler sürüklenebilirler. Kendini Tarafından Karşılanışı (1919), Kurtuluş Savaşı Müzesi Savaşı’nda yenilgiye uğratan İtilaf kurtarabilmek için her kişinin (I. TBMM Binası), Ressam Mehmet Saip Tuna. Devletleri’nin sıklıkla kullandıkları kendi geleceğiyle doğrudan “insanlık”, “uygarlık” ve “adalet” gibi doğruya ilgilenmesi gerekir.” aydınlarının çoğunluğu, savaşta yayımlanmış, Erzurum (23 ‘Heyeti Temsiliye merkezi kavramların, amaçlarına erişmek Ulusal örgütün güttüğü amacın, yenilmiş ve büyük bir yıkıma Temmuz-7 Ağustos 1919) ve Sivas için kullandıkları birer bahane vatanın parçalanmaktan ve ulusun Ankara’dır’ uğramış olan Osmanlı Devleti’nin Kongreleri (4-11 Eylül 1919) olmalarıydı. Mustafa Kemal’in tutsaklıktan kurtarılmasına yönelik 27 Aralık 1919’da Ankara’ya gelişini Türk halkının, savaşı kazanan toplanmıştı. Nihayet bu güçlüklerle dördüncü düşüncesi ise artık kendi olduğunu da vurgulayan Mustafa Mustafa Kemal, Nutuk’ta şöyle ifade dolu yolculuk, Ankara’da 23 Nisan devletlere kafa tutabileceğine ve gün ve saatinin gelmiş olmasıydı. Kemal, geleceğe ilişkin olarak şu etmekteydi: “Sivas’tan Kayseri yoluyla eskisinden daha güçlü bir konumda 1920 tarihinde Büyük Millet O, ulusunun önüne geçecek ve önemli açıklamada bulunmuştu: Ankara’ya hareket eden Heyeti ortaya çıkabileceğine inanmıyordu. Meclisi’nin kurulmasıyla yeni bir ulusuyla birlikte kurtuluş yolunda “Bence bundan sonra da pek önemli Temsiliye, bütün güzergâhında ve evreye dönüştürülmüş olacaktı. İşte Osmanlı’da böyle bir karmaşa yürüyecekti. vatan ve millet görevimiz vardır. Bu Ankara’da, büyük milletimizin sıcak Ankaralılar 27 Aralık 1919’da, dönemi yaşanırken Mustafa Osmanlı Devleti, iki üç yüzyıldan bağlamda iç durumumuzu düzeltmek ve samimi vatanperverane tezahüratı Kemal Paşa, işgalci güçlerden hiçbir resmi unvanı ve sıfatı beri durmadan küçülen, her 15-20 ve ilerlemiş uluslar arasında etkili içinde karşılandı. Milletimizin olmayan Mustafa Kemal’i coşkuyla İngiltere’nin önerisiyle, Samsun’da yılda vilayetler ve eyaletler kaybeden bir organ olabileceğimizi eylemli gösterdiği birlik ve azim eseri, bağrına basmıştı. Milli kıyafet yer alan olayların soruşturulması bir devletti. Öte yandan, 16 Ağustos olarak kanıtlamamız gerekir. Bu memleketimizin geleceğinin temini giymiş seymenlerle birlikte bütün gerekçesiyle Osmanlı hükümeti 1838’de İngiltere ile imzalanan amaçta başarılı olmak için siyasal hakkındaki kanaatleri sarsılmaz bir halk, “Vatanı ve milleti düşmandan tarafından 9. Ordu Kıtaları ticaret anlaşmasıyla, önceden beri çabalardan çok, toplumsal çabalara surette destekleyici mahiyettedir. kurtarmak için hepimiz ölmeye Müfettişliği’ne atanmıştı. var olan kapitülasyonlar ekonomik gereksinme vardır.” Şimdilik Heyeti Temsiliye merkezi, hazırız, emrinizi bekliyoruz” diye açıdan ezici bir nitelik kazanmış ve Mustafa Kemal Atatürk, bir Seymenlerden özel karşılama Ankara’dır.” haykırmaktaydı. Mustafa Kemal, sonuçta, bütün büyük devletler aynı toplumu oluşturan bireylerin Mustafa Kemal, Ankara’ya Mustafa Kemal’in Anadolu Ankaralılara teşekkür eden kısa haklardan yararlanmaya başlamıştı. düşünür olmasının altını çiziyor ve gelişinin ertesi günü, Ziraat Mektebi topraklarının iç ve dış düşmanlardan bir konuşma yaptı ve saat 15’te Bunlar, devlet güçsüzleştikçe daha böylelikle bireylerin, kendilerini salonunda kent ileri gelenleriyle kurtarılması amacıyla 19 Mayıs hükümet konağına girildi. Burada ağır basan adli kapitülasyonlarla yöneten iktidarlarca onların 1919’da Samsun’da başlattığı yakın yerlerden gelmiş olan heyetler birlikte Osmanlı Devleti’ni bağımsız bir süre dinlenen kafile, daha sonra istedikleri ve amaçladıkları bir devlet olmaktan çıkarmaktaydı. eylemler çerçevesinde, Amasya konuk edilecekleri Kalaba’daki Ziraat ve ticaret, zanaat sahiplerinden yönde sürüklenmelerinin önüne Böyle bir ortamda Osmanlı Genelgesi (21-22 Haziran 1919) Mektebi’ne geçmişti. oluşan bin kişiyi aşkın kalabalık geçilebileceğini vurguluyordu. Su kıtlığına doğru... İSMAİL ÖZCAN EĞİTİMCİ YAZAR erkesin bildiği üzere Hyaşadığımız dünyanın insanlar ve tüm canlılar için olmazsa olmaz iki büyük nimetinden biri hava, diğeri sudur. İnsanlar yüzyıllarca bu iki nimeti bitmez, tükenmez, bozulmaz, değişmez olarak görmüşler ve hiçbir önleme, tasarrufa, dikkate gerek duymadan keyiflerine göre kullanmışlardır. Fakat havanın ve suyun sanıldığı gibi sonsuz ve değişmez olmadığı 20. yüzyılda olmuyor bazen de şiddetli Şehirlerde, kasabalarda evlere hissedilmeye başlandıysa da yağışla seller oluşuyor. Bu verilen sular da çok pahalı. bugün 8 milyara ulaşan dünya durumun da özellikle tarıma ve “Allah’ın suyu parayla mı nüfusuyla bu his çok daha çevreye büyük zararı oluyor. olurmuş” dendiği zamanlar çok derin olarak ortaya çıkmıştır. Birçok ülkede beklenmedik can gerilerde kaldı. En kötüsü de Özellikle son yüz elli ve mal kayıpları yaşanıyor. biz suyun bu kadar değerli hale yıldan bu yana doğanın geldiğine bakmadan onu hem dengesi insanlar tarafından Kısır döngü israf ederek kullanıyoruz hem bozulmuştur. Ne yazık ki Bizler ise yakın zamana de kirletiyoruz. Tam bir kısır insanlar bunu çok geç anlamış, kadar ülkemizi su zengini döngü içindeyiz. doğal dengeyi yeniden sağlama ya da su sıkıntısı olmayan Bir zamanlar “Bir gün çabalarına girişmiş; bu amaçla ülkelerden sayıyorduk. Ama gelecek, bir litre su eşittir bir etkinlik gösteren uluslararası son yıllarda ülkemizin su litre petrol değerinde olacak” birçok örgüt oluşturmuş ama konusunda kendi kendine denirdi. Şu anda tam o günlerin beklenilen denge sınırlarına yeten ülke olmadığı eşiğindeyiz. Bir Kızılderilinin ulaşılamamıştır. Biz bu yazıda gerçeğiyle karşı karşıya ünlü sözündeki gibi “Son yalnızca su üzerinde duracağız. kaldık. Dünyadaki gidişata ırmak kuruduğunda, son ağaç Dünyamızın susuzluğa, daha paralel olarak bizim de su yok olduğunda, son balık da önemlisi çölleşmeye doğru kaynaklarımız azalıyor, yeraltı öldüğünde beyaz adam paranın gidişinde en önemli etken suları çekiliyor, hatta bazı göl yenmeyen bir şey olduğunu iklim değişiklikleridir. Bunun ve barajlarımız alarm veriyor. anlayacaktır”. da nedeni ifade ettiğimiz Bugün artık suyun eski Dünyamızın bugünkü üzere insanların/toplumların bolluğundan ve kalitesinden durumunda hiçbir ülke hırsları ve açgözlülükleri bahsetmek mümkün değil. ve hiçbir toplum “Doğal uğruna doğal dengeyi tahrip Biz, bir şeyin çok ucuz dengeden bana ne, benim öyle etmeleridir. Buna bağlı olarak olduğunu anlatmak için dilinde bir sorunum yok” diyemez. sıcaklıkta, yağmurun ve “sudan ucuz” deyiminin yer Çünkü tüm ülkeler bozulan karın yağmasında belirsizlik aldığı bir toplumuz. Bugün doğal dengeden önemsenecek ve ölçüsüzlük artmıştır. Bu böyle bir deyimi kullanmak ölçüde etkilenmişlerdir. Bunun yüzden geçmişte alışılmış olan akıllıca sayılır mı? Çünkü için her ülke, her toplum ve aylara, mevsimlere göre oluşan bugün su ucuz değil, birçok bireyler dünyamızı yaşanabilir sıcaklık, yağmur ve kar yağışı şeyden daha pahalı. Hele içmek halde tutma çabasında etkin rol artık gerçekleşmiyor. Beklenen için alınan sular ateş pahası. almaya mecburdur. dönemlerde yağış bazen hiç
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear