22 Ekim 2025 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
gorus@cumhuriyet.com.tr 15 EKİM 2025 ÇARŞAMBA 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Arafın alacakaranlığı ‘Eşit yurttaşlık’ DOÇ. DR. BUĞRA GÖKCE sözündeki dil oyunu İSTANBUL PLANLAMA AJANSI BAŞKANI, ŞEHİR PLANCISI HÜRRIYET YAŞAR unutturmaya çalıştıkları, üstkimlik olan uslu ve soğuk bir güne ulusal kimliktir. Toplumların yaşamında uyandım. Dün azıcık güneş YAZAR ulusal ölçekte bir kimlik yokmuş gibi, Polduğunu hissediyordum hattâ insanlığın bugüne değin bulabildiği YENI sömürgecilik, göz koyduğu buradan göremesem de. Bugün en uygar toplumsal varoluş biçimi ülkelerin toplumlarında algı ve duyguları ise hava tamamen kapalı. Gece “ulusal varoluş” değilmiş gibi, ulusal yönetmenin gücünü öğrendiğinden beri, boyu da yağış vardı. Bir önceki, bütünleşmeleri etnik parçalara ayırıp ateşli silahlardan bile çok kullanıyor bu iki önceki gece şiddetli yağış sesi böylece o toplumun başka devletler yöntemi. Kan dökmenin risklerinden, duymuştum. Avluma kova ile arasında yaşayabilmesini sağlayan ulusal bedellerinden kurtuluyor böylece. su boşalır gibiydi... Dün gece ise devletinin altını oyuyorlar. Türkiye’de Hedef ülkenin halkının, aydınlarının hedef aldıkları ulusal kimliğin adı: Türklük. daha hafif ama devamlı bir yağış bilincini bulandıracak yayın odakları Kurgudaki dil oyunu da: Eşit yurttaşlık. vardı. Geceleri yağmur yağması (dergiler, gazeteler, TV’ler, internet siteleri) hoşuma gidiyor; barajlar, ekinler kurup yerli işbirlikçileri eliyle bir düşünsel, Gerçek eşitsizlik nerede? başta olmak üzere herkes ve her bilgisel dumanaltı ortamı yaratılıyor. Halkın Eşitlik ne zaman istenir? Olmadığında. duru bilinçle kullandığı sözcükleri dilinden şey için tam zamanı ve sayısız Kimlerle kimler eşit değilmiş? Nerede attırıp yerlerine o duru bilinci bulandıracak faydalı. gerçekleştirilecekmiş bu eşitlik? başka sözcükler benimsetilmeye çalışılıyor. Bazen de insanın dışındaki Anayasada. Yani eşitsizliğin olmadığı “Demokratik Kitle Örgütleri”, “baskı yağmur, içindeki birikmiş yerde! Yani Kürtlerin de Türklerin de, grupları” terimlerimizin dilimizden suyla konuşur; insan kendi yurttaş olan başka tüm etnisitelerin sökülüp yerine “Sivil Toplum Kuruluşları” içindeki yankıyı duyar. Belki de bireylerinin de eşit olduğu yerde! Yani sözünün yerleştirilmesi böyle bir bilinç bu yüzden gece yağmurlarını ortada, çuvala sığmayacak mızrak bulandırmadır. “Halk” sözcüğü yerine, gibi koca bir yalan var. Bu durumda şu severim. Dışarıda gök ağlarken, halkla devleti sürekli bir karşıtlık duygusu açıkça belli oluyor: Birisi bir şeyin zaten içeride ben susarım. Sessizlik, içine atacak olan ‘sivil toplum’ sözünün bulunduğu yerde o şeyin olmadığını ve dilimize yerleştirilmesi de böyle. ‘”bilinç” bazen en derin konuşmadır. konması gerektiğini söylüyorsa, o orada yerine “farkındalık”, “aydın” yerine “kanaat Arada kalmışlık da böyle bir başka bir şey yapmak istiyor demektir. önderi”nin yerleşmesi de bilinç bulanmasını şeydir; konuşmaz, ama seni Bu çıkarımın doğrulanmaya gereksinimi örnekleyen değişimlerdendir. “Farkındalık” konuşturur. Bir geçiş hâlidir; yoktur ama gerçek eşitsizliklerin bilinç kavramındaki uyanıklığı unutturur; durmayan zaman, bitmeyen gecelerinize yaklaşmıştır. öncedir. hiç umurlarında olmayışının bunu “kanaat önderi” sözü de toplumun çekip düşünce, yeniden başlayan bir iç Burada tam da böyle. Hele Kısa bir gün varsa ve de uzun doğruladığını söyleyebiliriz. çevrilmesini, önde gidenlerin ardından hesaplaşma... bir gece gündüz ziyaretçiniz gelmiyor Örnek çok. Gerçek eşitsizlikler yürütülmesini olağanlaştırıp alttan alta Ama geceleri yağıp gündüzleri Bittikten sonra, başlama’dan anayasada değil. Tarikat şeyhiyle müritleri ya da az geliyorsa havanın benimsetir... arasında… Ağa ve ailesi ile yüzlerce, biraz ara vermesi burada öncedir.” diyor Özdemir Asaf... aydınlığı dışında geceden fazlaca binlerce marabası arasında… Eşitsizlik, bizler -en azından benim- için Sanırım ne başladığımızı Ulusal kimliğe saldırı farkı hissedemeyeceğiniz bir yedi sülalesine değil yetmiş sülalesine kesinlikle bir ihtiyaç. Belki ne bitimi süzemediğimiz bir Kimi durumlarda ise, bilinci doğru yalnızlık ve hüzün kaplayıverir yetecek ölçüde servet yığmışlarla, bir tek işleten sözcükler başka kavramların bencilce ama arzum da bu belirsizlikten dolayı arafta cezaevi duvarları arasında kişinin kendini bile geçindiremeyeceği yerine konularak duygusal tuzak yönde... “Neden” diyeceksiniz... kalıyoruz. Ne kısa ne uzun içinizi... İşte o zaman şiirler, aylıklara mahkûm edilmişler arasında. kuruluyor. Ulusal bütünleşmeleri “etnik sözler çok daha fazla yanınıza geceler... Ne de günler. Araf’ın Eşitsizlik, imam okullarıyla bilimsel dilde eğitim-öğretim”le parçalama Kâğıda kaleme sarılmak... yaklaşır, nefesinize soluk alacakaranlığı yani... öğretim yapan okullar arasında. Eşitsizlik, sürecine sokmak için buldukları söz, Gündüz durmadan yağınca olur, kağıdınız ve kaleminiz Ama şunu biliyorum bu doğu ile batı arasında. Ama orada da “ana dilinde eğitim”di. İnsanın içindeki avluya çıkmak, yürüyüş yapmak sohbet aracı haline gelebilir; karanlık dönem bitiyor, bitecek. Türk-Kürt ayrımı yok. Ağalar Türk de doğruluk, haktanırlık duygularını zorlaşıyor. Şiddetli yağışta imdat çekici halinde size göz Yeni bir gün doğacak. Şafak marabaları Kürt mü? Öldürdükleri sinsi bir çarpıtmayla etkileyerek bilinç yürüyüş mümkün olmuyor. karanlık ama aydınlığa en yakın kırpabilir. Alacakaranlıkta Kışlalı, bunu da en etkili biçimde anlatan yanıltma yöntemini uygarlık giysileriyle O durumda hava almak, olduğumuz an. Bu karanlık, zifiri aydınlarımızdandı. sözler, güzel ifade edilmiş sözler uygulamaya sokuyorlar. Hedef ülkenin, nefeslenmek, spor yapmak “Eşit yurttaşlık” dayatıcılarının derdi karanlık. Sökecek o şafak ve bu sinsi tuzakları halkına anlatmayı yoldaşınızdır. zorlaşıyor. O yüzden gündüzleri gerçek eşitsizlikler değil. Amaçları, başaran etkili aydınları varsa, o zaman aydınlık. Geceler bundan daha da anayasanın tüm yurttaşları eşitleyen hava kapalı da olsa yağışsız ya ‘Şafak sökecek’ uygarlıklarını gizlice rafa kaldırıp o aydın uzuyor. “Bitme’den Önce”deyiz. yurttaşlık tanımındaki ulusal bütünlüğü yurtseverlere kanlı pusular kurabiliyorlar. da az yağışlı olunca yürüyüş/ Bazen bir kelime, hücre Üstelik yağışla temizleniyor. Mis etnik kimliklerle paralamak. “Etnik dilde eğitim”in sakıncalarını ve spor yapma ve nefeslenmek için duvarından daha güçlüdür. gibi bir temiz güne uyanacağız. Eşitsizliğin olmadığı yere eşitlik olanaksızlığını en etkili biçimde anlatan bizlere bir şans doğuyor. Zaman, burada taşlaşmış bir Günler kısalacak, “Başlama’dan Ahmet Taner Kışlalı’nın öldürülmesi, kazandıracağını yutturmaya çalışmanın Geceler ve gündüzler hep nehir gibi akıyor; sanki her Önce’ye” yaklaşıyoruz. Az kaldı. uygar görünümlü vahşi sömürgecilerin başka amacı olabilir mi? farklıdır. Geceler hep acıyla, saniye, sonsuzlukla oynar. Bu Belki de bu bekleyiş, tam da böyle bir “engel giderimi”dir. Bu değerli Peki, yalanın apaçık ortada olduğu bu hüzünle birlikte anılır, anlatılır. bekleyiş, sadece bir duraksama bu an için vardır. Aydınlığın ne aydınımızın katledilmesiyle, bilinç durumda, biz yeterince uyanık mıyız? Oysa sizin derdinizle ilgili gecesi, değildir; insanın kendi içine olduğunu anlayabilmemiz için bulandırma işlerini önemli ölçüde Uyanıklık için, “Anayasada kimler gündüzü. Elbet geceleri dertler döndüğü yerdir. Belki de hiçbir karanlığı yaşatır bize. İnsan kolaylaştırdılar. hangi konularda eşit değil?” diye sormak depreşir, gündüz uğraşlar vardır. ceza, bu sessiz yankı kadar ağır bazen düşmeden kalkmayı Ulusal bütünlükleri paralamak için yeterli. Ama soruya sahip çıkma gücünü gereksindiklerinden biri de, şimdi de göstermek gerekiyor. Gece tek başınadır insan, gündüz değildir. Ama aynı sessizlik, öğrenemez, susmadan duymayı, olan kalabalıklar yoktur. Ancak insanın kendi hakikatine beklemeden kavuşmayı gündüz-gece hep yalnızsanız, yaklaşmasının da tek yoludur. bilemez. Şimdi sessizim, şimdi gündüz koşuşturmanız yoksa, “Uzun bir gün varsa ve de kısa bekliyorum. Çünkü biliyorum: CUMHURİYET YAZARLARI, 1. BALIKESİR insan sohbetleri ile dolu bir gece... aydınlık, en çok bekleyene doğar. KİTAP FUARI’NDA OKURLARIYLA BULUŞUYOR değilseniz gündüzleriniz de Başladıktan sonra, bitme’den n SILIVRI İMZA Meclis, terörün sahnesi değildir! Meclis, “Egemenlik kayıtsız halkın iradesiyle seçilip de, o DEVRIM ONUR ERDAĞ şartsız milletindir” ilkesinin halkı hedef alan örgütlere selam TÜM YEREL SEN GENEL sembolüdür. gönderenler, halkın temsilcisi ÖRGÜTLENME SEKRETERİ Milletin kanıyla, emeğiyle, değil, millet düşmanlarının sözcüsüdür. gözyaşıyla kurulmuş bu EM Parti Sözcüsü Demokrasi kalkanının Cumhuriyet’in çatısı altında, eli DAyşegül Doğan, “Meclis’te arkasına sığınıp devlete, kanlı bir terör örgütünün adı slogan atmak demokratik bayrağa, cumhuriyete kin anılıyorsa, buna “demokratik HALİL GENÇ RİFAT ESEN haktır” dedi. Ne söylediğini, kusanlar şunu unutmamalı: Bu hak” değil, ihanet denir! 17 EKİM 17 EKİM nerede söylediğini, o sözün topraklarda hiçbir ihanetin kökü Birileri unutmuş olabilir, 15.00 15.00 neyi meşrulaştırdığını tutmamıştır. hatırlatalım: Bu ülkenin umursamadan... Bu ülke, terörün gölgesinde özgürlüğü cephede vatanı Ancak bu ülkenin kalbi değil; Atatürk’ün aydınlığında, savunanlarla kazanıldı. olan Türkiye Büyük Millet cumhuriyetin ışığında yol Meclisi’nde terör örgütü lehine Milletin egemenliği yürüyecektir. Meclis, terörün slogan atmak ne demokratik Bu Meclis, Cumhuriyet’in değil; milletin sesidir! haktır, ne de fikir özgürlüğüdür! kalbidir. O kalbe kinle, nefretle, Ve biz, emekten, vatandan, Bu hareket, doğrudan doğruya bölücülükle el uzatmaya kalkan cumhuriyetten yana olanlar; yani egemenliğimize saldırıdır! kim olursa olsun karşısında bu ülkenin alın teriyle yaşayan, Demokrasi, terörü övmek bu milletin iradesini bulur. emeğiyle onur bulan emekçileri ALPER AKÇAM MUSTAFA BALBAY değildir. Bugün kimileri, terörün dilini olarak her zaman olduğu gibi 19 EKİM 19 EKİM Demokrasi, milletin düşmanına “demokratik tepki” diye bugün de bu ihanete sessiz 15.00 15.00 methiye düzmek değildir. pazarlamaya çalışıyor. kalmayacağız. Demokrasi, bu ülkenin Ama millet artık bu oyunu Bizim safımız bellidir: birliğini ve dirliğini hedef alan görüyor. Kürt’ün de Türk’ün Atatürk’ün cumhuriyeti, AVLU KÜLTÜR MERKEZİ sözleri “özgürlük” maskesiyle de, Alevi’nin de Sünni’nin de milletin egemenliği, emekçinin meşrulaştırmak hiç değildir. ortak düşmanı terördür. Bir onuru!
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear