22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
8 EYLÜL 2023 CUMA 12 KÜLTÜR Ayşe Kulin’in ünlü eserini Nedim Saban yönetti, başrolde ise Nevra Serezli var Sahnede ‘veda’ya Eğitimi yozlaştıranlar ğitim, öğrenciyi belli bir biçime sokmaz, ona iyi ile kötüyü Ebirbirinden ayırma alışkanlığı yolculuk kazandırır. Okulun amacı da bilgi aktarmak değil, öğrencide öğrenme hevesi uyandırmaktır. Öyle bir eğitim ortamı yaratamayan öğretmen, öğrenciyi geliştireceğine ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK geriletir. evra Serezli, dendiğinde ‘DEVEKUŞU KABARE’... Çağdışı görüşler ilk aklıma gelen Devekuşu Son günlerde eğitime biçim NKabare oluyor. Tiyatroyu n Oyun sırasında yaşanan ses geliyor. Zeki de bir gün, kız arkadaşı vermeye kalkan politikacılar türedi. bize sevdiren isimlerin başında aksaklıklardan çok anı birikmiştir. orada teknisyen olarak otururken, Nevra Serezli Biri çıkıyor, kızları ayrı, erkekleri ayrı Bizimle de paylaşır mısınız? Nevra ablaya bir gırgır yapalım demiş. gelir Nevra Serezli. Metin Akpınar okullarda eğitmeyi öneriyor. SABAN: Bizim pizzacı girdi sahneye! O dış sesi tamamıyla neredeyse Çağdışı eğitim önerisinde ve Zeki Alasya ile oynadıkları Oynaması keyifli! Kulise gelmiş, kimseyi bulamamış. pornografik bir şekilde banda almışlar. bulunanlar, ne acıdır ki gelişmiş oyunlarla hafızalarımıza kazınan n Karakterin komik bir tarafı Sahneye çıktı, bütün seyirciler salonda, “Uf anam, bilmem ne, bu gece de sana ülkelerin meclislerinde, devlet da var sanki... Serezli’yi yine tiyatroda seyretmek sahnede oyun var pizzayı bıraktı gitti geldim” falan gibi bir şey yapmış. Sonra dairelerinde, iş alanlarında kadın Komedisini de çıkarmaya mutluluk verici. Dönem değişiyor adam. Bu kadarı oldu yani! o durmuş orada. Sen yanlışlıkla, tam erkek sayısının neredeyse eşit çalışıyorum evet çünkü kadın ve eskiye ait olan her şey geride SEREZLİ: Ben de Devekuşu Kabare’de oyun sırasında, gerçekten vereceğin ses olduğundan bile haberleri yok! komik aslında. O inadı içinde bir skeçte oynuyordum. Metin yerine, Zeki’nin gırgırına doldurduğu kalıyor. Evet ama biz her seferinde Bir başkası da karma eğitime Akpınar’la sahnem var, kapıcı da Zeki sesi vermez mi. Ben sahnede beyaz komedisi var. Ben öyle tek taraflı eskileri anlatıyor ve anımsıyoruz karşı çıkarken, daha da ileri giderek Alasya! Ve böyle bir geceler piyesi, gecelikle oturuyorum. Düşünebiliyor tipleme değil de içinde başka tebessümle. İşte Nevra Serezli ile “karma eğitimde öğrencilerin sevgilim Metin Akpınar, gece geliyor musun? Ne yaptım bilmiyorum. Mor değişken tarafları da olan bir rolün birbirini taciz edeceğini” ileri buluştuğumuzda da öyle oldu. Ama beni ziyarete, aynı zamanda kapıcıyla oldum, çıkamadım, ateş bastı, seyirci içinde oynamayı her zaman çok sürüyor. öncelikle başrolde yer aldığı yeni da biraz flört ediyorum falan. Ben ne olduğunu anlamadı, kimse bir şey keyifli bulmuşumdur, sevmişimdir. Ortalıkta doktor yerine muska oyunundan söz etmek istiyorum. onunla konuşurken, dış ses olarak da yapamadı, Metin donuk, Zeki donuk, O yüzden çok keyif alıyorum. Bir de yazan şeyhler dolaşır oldu... “niye sen geldin, bu gece gelmeseydin, kaldık böyle, öldük tabii, güleyim mi Ayşe Kulin’in “Veda” adlı Eğitim uygulamalarından sorumlu piyesi çok seviyorum; Nedim’e çok ben seni aslında hayal ettim” falan gibi ağlayayım mı? yapıtını Nedim Saban sahneye bir yetkili de okullara “manevi hayranım; çok güzel yazdı. Tabii de kadının hayal dünyasından bir dış - Çok da güzel bir anı olmuş. uyarladı ve yönetti. Oyunda, Milli danışman” adı altında imam, vaiz ve ki ilk seferde tutturamadı Mücadele dönemi ve bu dönemin müezzin görevlendirilmesini istiyor. uyarlamayı; beşinci versiyonda O bir yana, “Kuranıkerim, Arapça, hem acı hem de umut dolu olayları bir hikâye, çok içten, tarafsız ve oldu. Her seferinde ama interaktif hadis, ilmihal ve siyer dersleri anlatılıyor. Oyunun merkezinde duygulu yani formatlanmış gibi olarak da biz karıştık, ettik. “Bu ilköğretim birinci sınıftan itibaren bir konağın sakinleri ve onların değil. Yürekten yazılmış bir sahne olsun”, “bu sahne olmasın, ders olarak okutulmalıdır” diyenler hayatları yer alıyor. Aynı zamanda benim romanda sevdiğim şurası hikâye, beni çok ağlatmıştı. bile var! savaşın acısı ve bireylerin bu vardı”, “onu niye koymadın Hemen Nevra ablayı değişim karşısında nasıl tepki dedik. Ben bu gece 100 yıllık Cumhuriyet! aradım, sözü sana verdikleri de sorgulanıyor. Bu, düşüneyim onun üstüne Cumhuriyetin kökleştirdiği çağdaş bırakıyorum. bir Kurtuluş Savaşı hikâyesi dedi.”, “Geldi ertesi günü, gelişimin yolunu tıkamaya kalkanlar ise eylemlerini gizli saklı sürdürüyor. değil, emperyalistlerin ülkemiz Umut... çok çalışkan, sabahlara Bu ilkellikleri önermeleri okurken üzerindeki emellerine ve düşman kadar oturuyor.” Çalışıyor; NEVRA SEREZLI: belleğimden Atatürk’ün 29 Ekim işgali altındaki İstanbul’un kaybına yazıyor, olmadı bozuyor, Ben zaten romana 1923’te o inançlı sesiyle söylediği yoğunlaşan bir hikâye aslında. bir daha yazıyor. Yani öyle âşık olmuştum, yıllar “10’uncu Yıl Söylevi”inin tınısı Kitap bir otobiyografi; Ayşe dediğim dedik bir rejisör önce okumuştum. Ayşe yankılanıyor. Nedim Saban ve olmadığı için herkesle fikir Kulin’in son Osmanlı nazırı olan Kulin’i çok severim, Çağdaşlık, kültür, eğitim, insanı Nevra Serezli ile teatisi içinde, interaktif bir dedesinin yaşadıklarını anlattığı kolejden de arkadaşımız “insan” kılan her şey bu kavramların oyunun provasında şekilde de yarattığı için bence oyunda, Cumhuriyetin kurulduğu sayılır, okulda beraberdik. özünde yatıyor: “Ulusal kültürümüzü buluştuk. çok başarılı olacak. çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne ilk günlerin getirdiği değişim Ve onun bütün romanlarını çıkaracağız. Bunun için bizce zaman sancılarının gerilimli atmosferine okumuştum. “Veda”ya başka ‘İçtenliğe önem verdim’ ölçüsü geçmiş yüzyılların gevşetici tanık oluyoruz. türlü heyecan duymuştum. n Sizi hikâyede en çok etkileyen anlayışına göre değil, yüzyılımızın Oyunun tüm ayrıntılarını Nedim Sonra arkası da vardır, Umut hız ve hareket kavramına göre olay nedir? ben roman yazmayayım Saban ve Nevra Serezli ile biraz onun devamı! Gerçek yaşanmış düşünülmelidir.” SABAN: Öyküde içtenliğe diye vazgeçti. da eskilere yolculuk yaparak hikâyeler, beni çok etkiler. Çok Bu sözlerde geçen “geçmiş çok önem verdim. Çünkü bu n Canlandırdığınız nasıl bir konuştuk. severek kaldırdığım bir romandı. yüzyılların gevşetici anlayışı” tarihsel olaylarda, kurgularda karakter? Hiç tereddüt etmedim. “Yapalım eylemsizliği, “yüzyılımızın hız ve tabii ki draması güçlü olsun diye Türk edebiyatı... SEREZLI: Saraylı hanım çok hareket kavramı” ise devingenliği mı?” deyince anında rol ve saraylı çok fazla süsleyebiliyorlar ama otoriter; adı sonradan “Deli düşündürür. n “Veda”yı sahneye uyarlama hanım gözümün önüne geldi. burada gerçek bir hikâye var fazla Cumhuriyet devingenlik üzerine Saraylı”ya çıkıyor, çünkü biraz fikri nasıl gelişti, süreç nasıl Okurken çünkü adı “Deli Saraylı”, süse ihtiyaç yok. Hem devrim kurulmuştur. Atatürk’ün her şuurunu da kaybediyor. Herkese ilerledi? saraylı hanım diye geçiyor, kendi çocuklarını yiyor, hem alandaki devriminin özünde, NEDIM SABAN: Ben roman istediğini yaptırıyor; onun unutmak mümkün değil o ismi. değişim sancısı var! Ve beni en eylemsizliğin yerini devingenlik adaptasyonlarını çok seviyorum. sözünden dışarı çıkılmıyor konağın “Harika olur” dedim, bir ağustos çok etkileyen, kadınlar bu öyküde! almıştır. Türk edebiyatında çok önemli şeyler içinde ama aslında çok derin bir günü, Bodrum’da bir lokantada Ne denli çabalasalar, yukarıdaki n Oyunun ekibine baktığımda yazılıyor. Ve bir okuyucusu da var. yarası var. Oğlunu kaybetmiş yemek yerken karar verdik. O gece öneriler, istekler, içten geçenler görüyorum ki kadınlar savaşta, gelinini kaybetmiş, torunu Cumhuriyet Devrimi tarihine Onu tiyatro sahnesinde de başka Ayşe Kulin’i, orada lokantadan çoğunlukta. Özellikle mi böyle boş laflar olarak geçecek, yaralanmış, torununa bakıyor bir şekilde anlatabiliyorsun. Zülfi aradık, “tamam”ı aldık. O günden olsun istediniz? Atatürk ilkelerini kimse özünden ve ona tapıyor. Hem böyle sert, Livaneli’nin “Leyla’nın Evi” vardı. itibaren Nedim çalışmaya başladı. Evet ve o kadar mutluyum saptıramayacaktır. n Evet çok uzun süre, SABAN: Ama rolü kaptırıyordu otoriter, dediği dedik; fakat içinde, ki çünkü tamamen bir kadın yanılmıyorsam on sezon oyun Nevra Hanım! Çünkü Ayşe Kulin kalbinde evlat acısı ve torun sevgisi kadrosuyla çalışıyoruz. Doğru Geliştirici eğitim sahnelendi. “Deli Saraylı”yı kendisi oynamak olan bir kadın. Bunu çok mıç oyuncularımızın çoğu kadın, Nobel Bilim Ödülü’nü alan Prof. SABAN: Doğru on sezon! Sonra mıç diye böyle göstermiyor ama istiyormuş. dramaturgumuz, sahne Dr. Aziz Sancar, açıklamalarında “Onca Yoksulluk Varken”, o da bir bunu zaman zaman anlıyorsun. SEREZLI: Evet! Espri yaptı tabii. asistanlarımız, tasarımcımız, eğitimi şu temel üzerine oturtuyor: uyarlama... Yani çok uyarlamalar Yetiştirdiği, büyüttüğü Mehpare “Kız ve erkek çocuklarımıza aynı Telefonda “Ama saraylı hanımı ben dekoratörümüz... Bu da eğitim fırsatı vermeliyiz. Bunun yapmıştık. Hem Cumhuriyetin diye bir kızı var. Onun da üstüne oynarım” dedi. Ben de ona dedim Cumhuriyet’in 100. yılına çok bütün Türk toplumlarında, özellikle 100. yılı olması hem otobiyografik ki “Ben de seneye roman yazarım” titriyor. Renkli bir karakter! yakışıyor. de Türkiye Cumhuriyeti’nde bir sorun olduğunun farkındayım. Bunu çözemezsek toplumumuzun yarısını oluşturan kadınlarımızın Yazarımız, müzikolog, Zeynep Oral’ın kitabı potansiyelinden kalkınma yolunda Ahmet Say anıldı yararlanamayız. Füsun Onur’un eserleri yeniden yayımlandı Politika ve dini birbirine MÜZİKOLOG ve eleştirmen GAZETEMİZİN karıştırmamalı. Kesinlikle birbirinden Ahmet Say, önceki gece Ankara'da yazarı Zeynep Oral’ın ayrı tutmalı. (...) Bunları birbirine Ludwig Müzesi’nde düzenlenen saygı gecesinde anıldı. sevilen kitabı “O karıştırırsanız bundan ilk önce bilim MEB Şûra Salonu’nda gerçekleşen Büyülü İnsanlar”, zarar görür, güvenilirliğini kaybeder, ALMANYA’NIN Köln kentindeki Ludwig dek katıldığı pek çok uluslararası etkinliğe oğlu, piyanist ve besteci gözden geçirilmiş ilerleyemez, gelişemez.” Müzesi’nin Arter işbirliğiyle düzenlediği serginin ardından, Ludwig Müzesi’nde Fazıl Say da katıldı. Ahmet Say'ın yeni baskısıyla Füsun Onur retrospektifi, 16 Eylül’de açılan bu retrospektif sergi, sanatçının yaşamını anlatan bir kısa belgeselden İnkılâp Kitabevi ziyarete açılacak. Küratörlüğünü yapıtlarının topluca izlenebileceği ilk sonra Ankaralılar düzenlenen konseri etiketiyle yeniden Barbara Engelbach (Ludwig Müzesi) yurtdışı sergisi olma niteliği de taşıyor. dinlediler. Anmada babasını anlatan yayımlanıyor. Oral, ile Emre Baykal’ın (Arter) birlikte Sergiyle bağlantılı olarak, eşküratörlerin Fazıl Say, Ahmet Say'ın adına müzik gazetecilik alanındaki uzmanlığına yürüttükleri sergi, sanatçının sunuşlarının ve müzenin direktörü dalında gençlere ödüller verilmesini dayanarak yıllar boyu dünyaca 1960’lardan günümüze kadarki pratiğine Yılmaz Dziewior’un önsözünün yer tasarladıklarını söyledi. önemli sanatçılarla biriktirdiği anı ve toplu bir bakış sunuyor. Onur’un bugüne alacağı bir katalog da yayımlanacak. deneyimlerini “O Büyülü İnsanlar” kitabında okuyucularına aktarıyor. Ulusal Yarışma’da “O Büyülü İnsanlar” kitabı ile, sanata ve sanatçıya verilmesi gereken değeri büyük heyecan... bir kere daha gündeme getiren Oral, okuyucularına sunduğu akıcı okuma 60. Antalya Altın Portakal Film ve anlatım serüvenini kendine has Festivali’nde “Ulusal Uzun Metraj deneyimleri ile taçlandırıyor. Bu Film Yarışması”nda yer alacak sayede de Türk edebiyatının anı 10 film açıklandı. 7-14 Ekim türünü yeniden tanımlıyor. tarihleri arasında düzenlenecek yarışmanın finalistleri şöyle: “8x8” / yönetmen: Kıvanç Sezer, “Aniden” / Melisa Önel, “Beraber” Erdil Yaşaroğlu’nun heykelleri Maximum Uniq Açıkhava’da / Mete Gümürhan, “Bildiğin Gibi KARİKATÜRİST ve heykeltıraş Erdil paylaştıkları neşeyi yansıtan “Büyük konumlandıkları alanla da diyaloğa Değil” / Vuslat Saraçoğlu, “Hayat” Yaşaroğlu’nun dev boyutlu beş Parti” ile sanatseverlerin karşısına giren “Sıkı Dostlar” ve “Hayalci”, / Zeki Demirkubuz, “Kurban” / heykeli, Maximum Uniq Açıkhava’da çıkıyor. Duyulmayan ama hissedilen toplum tarafından önlerine konulan İsmail Güneş, “Son Hasat” / Cemil ziyaretçilerini bekliyor. Yaşaroğlu, bir şarkıyı söylerken içlerindeki engelleri her şeye karşın aşmayı Ağacıkoğlu, “Tereddüt Çizgisi” / 2019 yılında açtığı ilk kişisel sergisi huzuru, mutluluğu ve haylazlığı başaran güçlü ve yalnız kadınları Selman Nacar, “Yurt” / Nehir Tuna, Oyun’dan sonra şimdi de üç çocuğun müzikseverlerle paylaşan “ Nota betimlediği “Totem” ile ziyaretçileri “Zamanımızın Bir Kahramanı” / aynı kulaklıktan dinledikleri müzikle Çocuklar”, yalnızca izleyici ile değil karşılıyor. Miraç Atabey. Prömiyeri 15 Eylül’de saat 20.30’da Fişekhane Ana Sahne’de yapılacak oyunun tüm ayrıntılarını Nedim Saban ve Nevra Serezli ile biraz da eskilere yolculuk yaparak konuştuk.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear