23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
23 AĞUSTOS 2021 PAZARTESİ KÜLTÜR 13 Dünya şiiri büyük bir ustayı kaybetti Sanat ilgimi çekmiyor ATAOL BEHRAMOĞLU merikalı şair ve Son sergisini Bodrum Zai’de açan, sıra dışı eserleriyle dünya Asosyal eylem- sanat çevrelerinde kabul gören ve önemsenen ci Jack Hirschman Haluk Akakçe, uzun yıllardır yaşadığı dün San Francis- co’daki evinde ya- NewYork’taki evini kapatıp Jack Hirschman şama veda etti. Türkiye’ye yerleşiyor. Uzun 1933’te New York’ta doğan Hirsch- süredir yaşadığı Bodrum ve man ilk şiir kitabını A Correspondence of Americans, (Amerikalıların Yazışma- İstanbul arasında gidip gelecek ları) adıyla 1960’ta yayımladı. sanatçı yatırım da yapmıyor. Bir çeyrek yüzyıl San Francisco caddelerini ve kafelerini şiirlerini oku- “Paraya ihtiyacım olsun ki yarak dolaştı. tembelleşmeyeyim, işimi “Beat kuşağı”na yakın olmakla birlik- yapmaya devam edeyim” diyor. te, kendi özgün şiirini kurmayı başardı. Vietnam Savaşı’na karşı olan aydınla- rın en ön sıralarında yer aldı. aluk Akakçe Bilkent Üniversi- 1960’lı yıllardan iki binli yıllara kadar tesi İç Mimarlık mezunu. ABD şiir kitapları birbirini izledi. HThe School of the Art Institute WPM’nin (World Poetry Move- of Chicago’dan da master derecesi var. ment/Dünya Şiir Hareketi) kurucu Hatta Erasmus’la gittiği Londra’daki ve yöneticilerinden olan Jack Hirsc- Royal College of Art’ta da bir yıl kalıp hman, başta Nâzım Hikmet’in şiirleri Chicago’ya dönmüş baş- ğüm bir dönem oldu. Yakın olmak üzere Türk şiirinin de yakın bir KONUK ka bir MFA derecesiyle. bir arkadaşımı kaybetmiştim. Üzün- okuru ve izleyicisiydi. YAZAR Her gittiği eğitim kuru- tüme yenik düşüp alkole sarıldığım ve “Dünya Şiir Hareketi” etkinlikleri için- mundan birincilikle me- onunla baş etmeye çalıştığım bir dönem- de Colombia, Çin ve Vietman gezilerin- SERFIRAZ yal ile mantığın birleştiği re- zun olan bir sanatçıdan di bu. Sosyal hayatıma son verdim. Vi- de ve toplantılarında birlikte olduğu- ERGUN simlerim. Pembeler, uçuk renkler, ço- bahsediyoruz. Siz onun deo, prodüksiyon diğer insanlarla beni muz Hirschman’ın, WPM eşgüdüm ku- cuksu ruh halimdekiler. O renklerle rulu olarak belli aralıklarla gerçekleştir- öyle tiyatro kostümleriy- iletişime soktuğundan ondan da elimi birlikte kendimi bir konfor alanında üzerinde aynı anda çalı- diğimiz internet üzerinden söyleşileri- le, kafasında Phillip Treacy tasarımı çektim. Tamamen kendi içime döndüm. hissediyorum. Battaniyeye sararlar, şıyorsun. mizin sonuncusunda, 22 Ağustos Pazar tuhaf şapkalarıyla iki köpeği Salt ve Kendi dünyamda özgün işler yaratayım özel kokusu vardır, o seni ürkütmez. Birinde sıkıldığım zaman çözümü günü, söyleşisinin başlayacağı Türki- Pepper’i dolaştırırken verdiği görün- diye kapandım. Çünkü daha önceki Eskiden ayı resimlerim var- diğerinde arıyorum. Sıkıştığım bir yer ye saatiyle 17.00’den birkaç dakika ön- tülere bakmayın. Parlak zekâ bir sa- resimlerim mimariden kay- dı, bana “Winnie the Po- ce San Francisco’daki evinde yaşam- olursa bambaşka bir açıdan yaklaşma- natçı. Bodrum’un gözde bahçe-kitapçı- naklanarak daha grafik, dan apansız ayrılışı, biz yakın dostları oh” derlerdi. Sonra “aa ya çalışıyorum. Bir de aynı dönemin kafe-barlarından Zai’de yeni sergi aç- daha kontrollü işlerdi. ve eylem arkadaşları için büyük bir şok, Teddy” demeye baş- işleri bir aile gibi oluyor, onları öyle tı. Uçuk pembe, kayısı renkler, gözle- Serbest el hareketle- WPM, ülkesi Amerika ve dünya şiiri için ladılar. “Yumoş yu- görmeyi de seviyorum. ri bir aşağı bir yukarı bakan portre- rine geçtiğimde çok büyük bir kayıp olmuştur. moş ne tatlı” der- ler, üzerlerine Akakçe’nin hayat felse- farklı bir dönem ya- Pek çok ulusal ve uluslararası ödül lerdi. Hatta sen Geceleri çalışıyor... fesinden karalamalar sıkıştırılmış ko- şadım. İlham ve va- sahibi, şiirleri belli başlı dünya dilleri- “lokum gibi” der- n Bu sergide hiç video, heykel yok. caman tablolar. İki kat dolusu. Huylu hiyle gelen, sadece ne çevrilmiş olan Jack Hirschman, San din. Ben de bir Çünkü atölyeden çıkmamı gerektire- huyundan vazgeçmez, sergi açıldıktan kol hareketiyle, so- Francisco’daki Revolutionary Poets süre imza olarak cek demir atölyesine, sesçiye, montajcı- Brigade’da (Devrimci Şairler Tugayı’nın) bir saat sonra, boyası kurumamış, ga- nucun ne çıkacağı- ayıcık çizmeye ya, miksajcıya gitmeyi, onlarla uğraşma- öncüsü ve yöneticisiydi. leriye koşa koşa yetiştirilen tuvaller. nın hesabını yap- devam ettim. Biz- yı bu dönem tercih etmedim. WPM başta olmak üzere, onun hü- Serginin başlığı “You’re Not Alone – madan doğaçlama Serfiraz Ergun den beklenen Şirin Haluk Akakçe yalnız ve sakin or- manist ve devrimci ideallerini payla- Haluk Akakçe Yalnız Değilsin”... yapmaya başladım. Neşad gibi daha do- şan dünya şairleri bu büyük şairin anısı- tamda çalışmak uğruna geceleri çalı- n ‘Yalnız Değilsin’ diyerek kendine Formlar, figürler, ob- ğuya ait, daha politik nı yaşatacak; daha özgür, daha adil ve şıyor, gündüzleri uyuyor. Ancak mü- mi telkinde bulunuyorsun yoksa izle- jeler, hayvanlar yavaş eşitlikçi bir dünya için çalışmalarını ve işlerdi. Benim hiç öyle ziksiz çalışamıyor. yiciye moral mi veriyorsun? yavaş tuvale girmeye baş- etkinliklerini sürdürecektir. şeylerim olmadı. Sonuçta Hem Doğu müziği, hem çoksesli mü- Son 7-8 ayda ürettiğim işler bunlar. ladılar. Kendime bir toplum Biz Türk şairleri Jack Hirsch-man’ın oyuncak ayı da ırk, millet, dil, zik, klasik, opera benim için çok önem- Çok büyük değişimlerin yaşandığı bir yaratmaya başladım. Kendime ait anısı önünde saygıyla eğilirken de- din olmaksızın çocukluğa mal olan or- li. Devam eden akıcı çizgiler kullanıyor- zamandayız. Pandemi, sosyal medya, in- bir görsel dünya ve saga yarattım. Gör- ğerli eşi, yoldaşı, şair ve WPM eylem- tak bir dil. Yalnız olmamak için sarıl- sam ya akıcı vokaller ya da viyolonsel ternet... Bu, elbette insanları yalnız olma- sel alfabem oluşmuştu. Gözler saat gibi cisi sevgili Agneta Falk’ın derin acısını dığın bir obje. olmalı. Kendimi ona bırakıp sesleri ta- ya itti. İletişim tamamıyla sosyal medya dönmeye başladı, organları yerlerinde paylaşıyoruz. n Yalnızlıkla ilgili bir derdin var, kip ediyorum. Piyano beni kısa çizgilerle üzerinden oldu. Eski mahalle, aile birlik- tutarak boyutlarını büyütüp küçültüp sergi başlığı da öyle. yaptığım işlerde alıp götürüyor. teliklerimiz iyice küçüldü. Ben ‘Yalnız zamandan ve mesafeden karakterleri- Var. Yalnızlıkla yaşamayı öğrendim n Müzik dedin de Aleyna Tilki’ye Değilsin’ derken içimizde sahip olduğu- mi kurtarmaya çalıştım. ve sevdim. Kendimi inzivaya çekmeyi bir resmini hediye etmişsin, o da sa- muz zengin evrene de gönderme yapıyo- severim. Kendi seçtiğim biçimde dün- na bir beste yapacakmış. Geldi mi? ‘Bambaşka bir kişilik rum. Kendimize şans verip bu iç dünya- yaya bağlanmayı tercih ederim. Daha doğrusu benden resim almak is- mızı ortaya çıkarmamız, desteklememi- yarattım kendime’ n Oysa senin dış görünüşünden tedi ben de değiş tokuş yapalım dedim. zi öneriyorum. Zaten eskiden beri deği- n Kendi içine döndüğün yıllarda partilemeye her an hazır olduğun Ben resmi verdim, O üzerinde çalıştığı- şim temasının da peşindeyim. Bu sergi- ne yaptın? duygusu alınıyor. nı söyledi ben de sabırla bekliyorum. de soyut ve figüratif işlerim var, hepsi Çevremi değiştirdim, yeni arkadaş- O da var. Ben gri alan pek bilmem. Haluk Akakçe’nin ağabeyi Murat Akak- akıcı çizgiler, değişen siluetler, kafa ya- lar edindim. Bambaşka bir kişilik ya- n Resimlerin üzerindeki karalamalar? çe, Haluk’un küçükken çok yaramaz, pıları, gözleri, bedenleri başkalaşan fi- rattım kendime. Sanat çevresinden de Kendi tecrübelerimi başkalarıyla muzip ve hep resim yapan bir çocuk ol- gürler. Mimari eğitimimden olsa gerek, kimseyle görüşmüyordum. Sergi aç- paylaşmak istiyorum. Karşıdaki res- duğunu söylüyor. bu figürler çerçevenin arkasına geçtikle- madım, değişik inanç sistemlerini min üzerinde mesela “I learned to be n 2006 yılında Las Vegas’ın sokak- rinde bazen renk ile bazen figürün ağırlı- Redd okuyordum. patient” yazıyor (sabırlı olmayı öğren- larında 4-5 bloku kaplayan “Sky is ğı ile birbirlerine baskın çıkıyorlar. Post n Senin bebe pembelerin, kayısı dim). Bir şeye ne kadar inandığını söy- the Limit” başlıklı bir ses ve video pandemi dönemi diyebiliriz belki. Nor- renklerin, sarıların benim ruhumu lesen de belki derinlerde sorguladığın- yerleştirmesi yaptın ve uluslararası malimize, özgürlüğümüze yaklaştık di- hafifletiyor. Senin de renkler ruh da bir tereddüt oluyor. üne onunla kavuştun. ye düşünmek istiyorum. Gittikçe ümidin durumuna göre değişiyor mu? Bülent Ortaçgil n İşleri eşzamanlı yapmayı seviyor- Doğru. Ondan sonra çok daha büyük arttığı bir dönem olsun istiyorum. Tam Tabii ki. Siyah-beyazlar mesela ha- sun. 2-3 tuvali birden kurup hepsinin projeler için davetler aldım. Ondan önce artık pandeminin sonuna yaklaştık di- VADI’DE ORTAÇGIL de biliniyordum ama daha küçük, ulus- ye düşünürken “Let’s Party” (partile- lararası bir çevrede. ABD ve İngiltere’de yelim) diye bir resim yaptım. Arkasın- VE REDD KONSERI Türkiye’den daha çok tanınıyordum. On- dan orman yangınları çıktı. Bunu nasıl ülent Ortaçgil ve Redd 28 Ağustos'ta dan sonra Louis Vuitton gibi büyük öl- açıklarsın izleyiciye? Onlar yaparken BTurkcell Vadi Açıkhava’da saat çekli ve prestijli işler almaya başladım. senin içinde dolaştığın döngüyü nasıl 21.00'de konser verecek. n Ben de seninle 2007’de Paris’te hani bilsinler? Yani bu resimler iyi günde şu zengin Japon turistlerin otobüsler- de, kötü günde de yapıldı. le gelip mağazayı boşalttığı, günde 10 ‘Dali’nin Kadınları’ TEMA’ya bağış bin kişinin ziyaret ettiği Louis Vuitton Champs Elysee Maison’da tanışmıştım Akakçe, Zai’deki sergide satılan bir her biri ayrı renk resmin gelirini TEMA Vakfı’na bağışladı. ilk kez. Senin işin “Moving Through li Düşenkalkar'ın yönettiği "Dali'nin Kadınla- n Sanat yaşamının ilk yıllarında, the Looking Glass” vitrinden başlaya- Arı" adlı oyunu 27 Ağustos'ta saat 21.00'de yani okullar bittikten sonra ilk işle- rak, merdivenleri tırmanıp üst katta- Vadi İstanbul'da sahnelenecek. Marilyn Mon- rin hep lineer çizgilerleydi. Giderek roe, Virginia Woolf, Edith Piaf ve Frida Kahlo ay- ki özel yemek salonuna kadar uzanı- nı anda sahnede. Dali’nin Kadınları her biri ayrı döngülerle çizilmiş figürler, muzip- yordu. Çok özel bir geceydi. renk olan efsaneleri bir araya getiriyor. Çolpan lik, coşkulu renkler tuvallerine girdi. LV’un sahibi Bernard Arnault benim İlhan ve Sadri Alışık Tiyatrosu tarafından çarpı- Evet, karikatür de girdi işin içine. Çi- koleksiyonerimdi. Merdivenlerden yuka- cı ve değişik bir üslup ile sahneye aktarılacak zim benim için başlı başına kutsaldır. rı çıkarken aksi istikamette gittikçe hız- olan ve absürt komedi olarak nitelendirilen, ay- Tuvale başlamadan önce kağıt üzerin- lanan, dökülen logolar, görüntüler akı- nı zamanda müzikal, trajedi ve gerilim unsurla- de desenler yapıyordum. Bunlara aslın- yordu. Siz duran bir tren içinde olsanız rının da olduğu oyunda izleyiciler, olağandışı bir da resim değil de bir fikri oraya aktar- yanınızdan hızla giden bir tren geçse siz yüzleşmeye tanık olacak. Oyunda, Hatice Aslan mak için yapılmış çizimler diyelim. On- kendinizinki gidiyor zannedersiniz ya, - Devrim Nas - Açelya Devrim Yılhan - Gülin İyi- dan sonra görsellik ve üç boyutluluk vi- zamanın aslında insanı yanılsatacak bir gün - Melda Narin Güler rol alıyor. deolarıma taştı. Sonra kendi içime döndü- kavram olduğunu göstermek istedim. ‘RESIMLERI BITIRIRSEM SONUNA GELMIŞ OLACAĞIM...’ aluk Akakçe’nin işleri İstanbul ve San kurutma makinesiyle kurutmaya çalışı- tik de. Her şeyi merak ederim. min hastalığını öğrendim, doktor kalma- bir mesaj verse ya da bir olayı da sahnele- HPaulo bienallerinde, New York’taki New yorlar. Nedir bu adrenalin mi, bu kadar mın çok önemli olduğunu söyledi. Hafıza se onu lunaparktaki aynalara bakıyormuş n Beğendiğin sanatçıların sergilerini Museum of Contemporary Art’ta, Minesota iyi bir öğrencinin disiplini mi yok? gezer misin? gidiyor, geçmişi unutuyor. Her şeyi on se- gibi canlandırmayı seviyorum. İzleyicinin yüzüne bir gülümseme koysun istiyorum. Walke Art Center’da, Berlin KunstWerke’de O resimleri bitirirsem bir şeyin de sonuna Çok beğendiğim sanatçı yok, uzun za- ne öncesine dönüştürdük. Eski arkadaşla- ve birçok uluslararası solo veya karma ser- gelmiş olacağım diye düşünüyorum. Hem de mandır gezmiyorum, sanat da ilgimi çekmi- rını çağırdık hatırlaması için. Tekrar can- Sevdiklerine resim gilerde ve tabii Türkiye’de gösterildi. Uzun mükemmeliyetçilikten oluyor o. yor açıkçası. Ben o lisanla konuştuğum için landığını, hayata bağlanma çabalarını gör- süre New York-İstanbul arasında gitti geldi. dük. Bir anlamda vefatı da güzeldi, çünkü oksijen gibi bir şey, mecburen görüyorum. hediye ediyor n Benim seni tanıdığım kadar, son ‘Kütüphane kurdurdum’ vedalaşabildik. Huzur içinde, sevdikleri ya- Tembelim. Dizi seyrediyorum. Yerli yabancı. Haluk Akakçe çok eli açık birisi. Sevdik- dakikacısın. Şimdi Bodrum’daki atöl- Dizilerdekiler, sorunlarıyla benim ailemmiş nında, herkese son sözünü söyledi; “ben n Gittiğin her okulda son derece ba- lerine resim hediye etmekten çekinmez. yende oturuyoruz seninle, karşımda- gibi geliyor. Londra, Paris, New York, Tok- gidiyorum” dedi, ”anne, baba” dedi herhal- şarılıydın. Koca koca okulları hep birin- Internette bir video seyretmiştim, bir ki duvarda bitmemiş bir resmin var. Za- yo seyahat ederken online seyrediyorum. de onları görüyordu. Gözlerini kapadığın- cilikle bitirdin. Bu kadar da olur mu? İh- Amerikalı arkadaşı, Akakçe’nin iyi bir fiya- da gülümsüyordu. Benim hep endişelerim i’deki serginde de sergi açılalı bir saat tiras mıydı bu? Haluk Akakçe New York’taki evini ka- ta resim sattığı bir gün tüm aldığı parayı vardı, bana veya ağabeyime bir şey olursa olmuş, çocuklar koştura koştura senin Bende bilgiye karşı hep büyük bir açlık patıyor. Hatta bugünlerde eşyaların gidip bir evsize verdiğini anlatıyordu. Türkiye’ye gelmesini bekliyor. annemle kim ilgilenir diye. Hep bizimle gu- tuvallerinden birini getirip üst kata as- vardır. Kütüphane kurduydum. Kütüpha- n Kazandığın parayı ne yapıyorsun? tılar. Hele New York’da aradan beş yıl rur duydu. Bana “inandığın yolda yürü” de- nelerden kendimin ve hatta arkadaşlarımın n Neden kapatıyorsun? Yatırımların var mı? geçtikten sonra 2015’te, Richard Tait- 21 sene New York’ta yaşadım. Buraya da di hep. Artık İstanbul’a geleli üç sene oldu, kartlarından alabildiğim kadar kitap alırdım. Yoo, işime yatırıyorum ya da paylaşıyo- tinger Galeri’de dev bir sergi açacak- Bazen de çok okumak istediğim bir kitabı annemin rahatsızlığından dolayı gelmiştim yerleşmiş oldum bayağı. rum. Benim eskiden bir korkum vardı. İhti- sın, karlı bir gün olmasına rağmen açılı- raftan alır mesela yemek kitapları arasına (Alzheimer), ayrılmak istemedim. Annem- n Bir sanatçının özgün olması çok önem- yacımdan fazlası olursa ölümüm yaklaştı di- şa konuklar gelmiş kapıda sabırsızlıkla saklardım ki kimse bulamasın ben birkaç le biz yakın arkadaştık. Hep uzak ve geri li. Senin de özgün bir sanat dilin var. ye korkardım. Her zaman ihtiyacım olsun ki bekliyorlar, görevliler senin son dakika- gün sonra gidip alabilirim diye. Bu kitaplar kaldım, yetişemedim duygusu içindeydim. Ben ciddi olmamaya çalışıyorum. O tembelleşip şımarmadan o ihtiyacımı gider- da yetiştirdiğin tabloları ellerindeki saç mimari de olabilir, inanç sistemleri de op- Beş sene gelmemiştim Türkiye’ye. Anne- yüzden bir karikatür dili geliştirdim. Ciddi meye doğru koşayım isterim.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear