14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
HABER 5 14 NİSAN 2021 ÇARŞAMBA CHP’li Tekin Bingöl, AKP’yle ilgili ‘yargı ve dokunulmazlık’ raporu hazırladı: AKP’ye dokunulamıyor CHP Ankara Milletvekili Tekin Bingöl, AKP’nin dokunulmazlık karnesini çıkardı. Bingöl, “2010 referandumundan sonra AKP’nin ‘dokunulmaz’ olduğunu görüyoruz. Bu dönemden sonra haklarında fezleke hazırlanamıyor, mevcut fezlekelerin akıbeti belli değil. ERDEM Dönemin Başbakanı SEVGİ ve günümüz Cumhurbaşkanı hakkında fezleke hazırlayabilen bir yargı düzeninden, adı anıldığında hakaret davası açan bir yargı sistemine geldik. Yargı artık AKP’ye dokunamıyor” dedi. CHP’li Bingöl’ün sorularına TBMM Başkanlığı’nın verdiği yanıta göre Meclis’te yeni eklenen 11 dosya ile birlikte milletvekillerinin dokunulmazlığının düşürülmesine ilişkin fezleke sayısı bin 290’a ulaştı. Bingöl’e verilen yanıtta, CHP’li milletvekilleri hakkında 240, İYİ PartiliAKP İLE ILGILI DOSYALAR DÜŞÜŞTE Bingöl, sorularına verilen yanıtların, AKP ile yargı arasındaki ilişkiyi gözler önüne serdiğini belirterek, “AKP’li milletvekilleri hakkında 2002’de başlayan 22. dönemde 131, 2007’de başlayan 23. dönemde 133, 2011’de başlayan 24. dönemde 119 dokunulmazlık fezlekesi TBMM’ye iletildi. 22. dönemde hazırlanan fezlekeler arasında dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan hakkında belediye başkanlığı döneminden iki, toplam üç dokunulmazlık dosyası da bulunuyordu. TBMM verilerine göre, AKP’liler hakkında 2015 Haziran’da başlayan 25. dönemde 38, 2015 Kasım’da başlayan 26. dönemde 52 ve 2018’de başlayan ve devam eden 27. dönemde de 14 dokunulmazlık dosyası komisyonda bulunuyor. CHP milletvekilleri hakkında ise 2002’den günümüze toplam bin 136 dokunulmazlık dosyası hazırlanması dikkat çekiyor” ifadelerini kullandı. ler hakkında 12, HDP’liler hakkında 911, DBP’liler hakkında 56, DP’liler hakkında 6, TİP’liler hakkında 9, Yenilik Partisi’nin 1, bağımsız milletvekilleri hakkında 33, MHP’liler hakkında 2 ve AKP’li milletvekilleri hakkında 14 dokunulmazlık dosyasının TBMM’de Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon’da bulunduğu açıklandı. 2010 dönüm noktası TBMM verilerine göre, AKP hakkındaki yargılanabilirlik düzeyinin 2010 referandumundan sonra değiştiğini kaydeden Bingöl, “İktidarlarının ilk 10 yılında AKP’li milletvekilleri hakkında 383 fezleke hazırlanırken, 2010’dan sonra bu sayıda dikkat çekici bir düşüş söz konusu. AKP’liler bir anda suç unsuru olabilecek davranışlardan vaz mı geçti? Hayır. Değişen ana unsur, yargının tutumu. Yargı artık AKP’ye dokunamıyor. Dönemin Başbakanı ve günümüz Cumhurbaşkanı hakkında fezleke hazırlayabilen bir yargı düzeninden, adı anıldığında hakaret davası açan bir yargı sistemine geldik. Hatta şu an Erdoğan hakkındaki fezlekelerin akıbeti bile belli değil. Dokunulmazlığı nedeniyle yargılama devam etmediğine göre bu dosyalar nerede? Ama söz konusu muhalefet olduğunda ışık hızında fezleke hazırlanabiliyor. Yargılamalar devam edebiliyor. ‘Eller iner, kalkar’ anlayışıyla vekillikler düşürülebiliyor. Düşündüklerimiz bile artık fezleke konusu. Merkez Bankası’ndan kaybolan 128 milyar doların akıbetini sorunca bile Cumhurbaşkanı’na hakaretten dava açılan bir yargı düzenini yaşıyoruz” diye konuştu. l ANKARA BAHÇELI, KILIÇDAROĞLU’NUN ADAY OLMASINI ISTEDI, AKŞENER’E TEPKI GÖSTERDI: Küçük ortağız, gocunmuyoruz MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında konuştu. Bahçeli, konuşmasında, 104 amiralin Montrö ve “cüppeli subay” tartışmalarına ilişkin yayımladığı bildiriyle ilgili imza sürecinde WhatsApp grubuna üye olan emekli bir amiralin (Semih Çetin), hazırlanan metnin yayımlanmasından önce değiştirildiğini dile getirdiğini anımsattı. Bahçeli, şunları söyledi: “Madem öyleydi, 104 kişiden birisi çıkıp da bu bildiriyi niçin inkâr edemedi? Emekli amirallerin iradesinin iğfal edildiğini ileri sürenler bize göre boşa konuşuyor, çünkü her şey gün gibi ortadadır. Eğer bildirinin son hali İP’in (İYİ PARTİ) yönetiminde bulunan Ergun Mengi tarafından hazırlanmışsa, bunun izahını yapması gerekenler şüphesiz bellidir.” CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Ortak görüş olursa, cumhurbaşkanı adayı olurum” sözlerine de atıfta bulunan Bahçeli, “Kılıçdaroğlu, cumhurbaşkanı seçimini kazanacağından bu kadar eminse, buyursun aday olsun, korkakça değil mertçe milletimizin huzuruna çıksın. MHP’nin ve Cumhur İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı çoktan bellidir” dedi. Kılıçdaroğlu’nun milliyetçilikle ilgili de “işkembeden salladığını” söyleyen Bahçeli, “Dünyaya milliyetçiliği anlatacağım diyen Kılıçdaroğlu, gel onu sen benim külahıma anlat. Kendisine yöneltilen ‘LGBT, Türk aile yapısını bozuyor mu’ sorusuna, ‘Hayır, ilgisi yok’ diyen birisinin ne milliyetçiliği ağzına almaya ne de adamım diye ortalıkta dolaşmaya hakkı vardır. Kılıçdaroğlu, gökkuşağı renklerine bürünerek, işine baksın” diye konuştu. Akşener’e ‘zavallı’ dedi Konuşmasında, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’i “küçük ortak” söylemi üzerinden de hedef alan Bahçeli, şöyle konuştu: “Bu zavallı, devamlı surette bize ‘küçük ortak’ diyor. Sanıyorum tedavisi imkânsız bir kompleksin içinde bocalıyor. İplikçi başı mahalle aralarında dedikodu yapar gibi konuşmaktadır. Biz küçük ortaklıktan gocunmuyoruz. Büyüklüğün Allah’a mahsus olduğu inancındayız. Küçük diye hafife aldığı partimizi, FETÖ kumandasıyla ele geçirme oyunlarını da unutmuş değiliz. Biz küçük olmasına küçüğüz, ancak Rabbim hiçbir partiyi zilletin küsuratı yapmasın, böylesi bir alçalmayı hiç kimseye nasip etmesin.” AB Konseyi Başkanı’yla AB Komisyonu Başkanı’nın ziyaretlerinin de “sahte bir koltuk krizi bahanesiyle gölgelendiğini” dile getiren Bahçeli, “Hiç kimse kusura bakmasın, biz oturacağımız yeri de biliriz, buyur edip oturtacağımız yeri de biliriz. Diktatör arayan kendi geçmişine bakmalıdır. Çok şükür bizden Duçe, Führer, Firavun, Franko, Salazar çıkmadı, ülkemizde de Nazi kalıntıları ve kara gömlekliler görülmedi. İP’in Başkanı posta koymaya meraklıysa gitsin HDP’yi hedef alsın” görüşünü dile getirdi. Bahçeli, HDP’li Meral Danış Beştaş’ın Meclis’te bekleyen fezlekesinin derhal işleme alınmasının da ‘hayat memat konusu’ olduğunu söyledi. l ANKARA / Cumhuriyet SARAY’DA İFTAR Cumhurbaşkanı Erdoğan, kabine toplantısında toplu iftar vermenin yasak olduğunu duyurmasının ardından Saray’da iftar programı düzenledi. Erdoğan’ın iftar programında şehit aileleri ile bir araya geldiği açıklandı. Erdoğan: Ekonomide tablo iyi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, kabine toplantısı sonrasında yaptığı konuşmada ekonomide iyi bir tablo olduğunu savunarak, “Ekonomide üretim tarafından işler gayet iyi gidiyor. İhracatımız her ay rekorlar kırarak artarken fabrikalarımız mal yetiştirmek için gece gündüz çalışıyor” dedi. Kabine toplantısı sonrasında konuşan Erdoğan özetle şunları söyledi: Türk Konseyi toplantısı: Önceki hafta Türk Konseyi Devlet Başkanları ile çevrim içi zirvede geniş bir yelpazede işbirliği ilerletmenin yollarını aradık. Türk Konseyi’ne katılmak isteyen çok sayıda ülke bulunuyor. Artık bu oluşumu uluslararası bir örgüt haline getirmemizin zamanının geldiğine inanıyoruz. Bu hususta diğer devlet başkanlarıyla da mutabık olduğumuzu memnuniyetle müşahede ediyoruz. Kasım ayında Türkiye’de ev sahipliği yapmayı planladığımız 8. Olağan Zirve’de somut adımları atacağız. AB ile ilişkiler: AB’den üyeliği kabul edilen diğer ülkelerle aynı süreç ve uygulamalara tabi tutulmamız talebimizdir. Türkiye’nin demokrasi, hukuk devleti, insan hakları, ekonomideki güven ve istikrar hususunda gayretleri, kendi vatandaşlarının hak ve özgürlük refah seviyesini yükseltmeyi amaçlamaktadır. Darbe göndermesi: Türkiye’nin terör örgütleriyle darbe heveslileriyle ekonomik tedhişçilerle, siyaset mühendisleriyle sosyal kargaşa çıkartma mücadelesinde kritik bir safhaya geldik. Artık bu mücadeleyi kazandığımızda önümüzde aydınlık bir dönemin kapıları açılacak. Aksi durumda Türkiye’yi yeniden 1970’lerin 1990’ların kaotik günlerine geri döndürmek isteyenlere gün doğacaktır. Bu mücadelenin önünü tıkamak isteyenlere aradıkları fırsatı vermeyeceğiz. Ukrayna meselesi: Rusya ile şartlar ne olursa olsun açık tuttuğumuz diyalog kanallarının bölgemizdeki krizlerin tehlikeli boyutlara ulaşmadan önüne geçilmesi hususunda gerçekten başarılı neticeler verdiğine inanıyorum. l ANKARA/ Cumhuriyet CHP ve İYI Parti’nin itirazlarına rağmen geçti MHP’li belediyeden TÜGVA’ya ücretsiz kafe ÇAĞATAN AKYOL MHP’li Manisa Büyükşehir Belediyesi’ne ait olan bir kafenin ücretsiz olarak 5 yıllığına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın Yüksek İstişare Kurulu üyesi olduğu Türkiye Gençlik Vakfı’na (TÜGVA) devredilmesi, Cumhur İttifakı’nın oylarıyla kabul edildi. Şehzadeler ilçesinde, mülkü Manisa Büyükşehir Belediyesi’ne ait olan Fatih Parkı’ndaki bir kafenin ücretsiz olarak 5 yıllığına TÜGVA’ya devri, geçen mart ayı başında belediye meclisinde gündeme gelmiş, meclis komisyonunda AKP’li ve MHP’li üyelerin oylarıyla kabul edilmişti. Millet İttifakı ortakları CHP’li ve İYİ Partili meclis üyeleri tarafından kabul edilmeyerek şerh konulmasına karşın söz konusu kafenin devri, komisyonda kabul edilerek dünkü meclis toplantısında gündeme getirildi. MHP’li Manisa Büyükşehir Belediyesi Başkanı Cengiz Ergün’ün oylamaya sunması sonucu Cumhur İttifakı ortaklarının üyeleri tarafından oyçokluğuyla kafenin ücretsiz olarak TÜGVA’ya devri gerçekleşti. TÜGVA tarafından yatırım yapılarak hayata geçirileceği belirtilen “Geleceğin Gençliği, Genç Merkez ve İcathane” projelerinin halka, öğrencilere açık ve ücretsiz olması, 6 ay içerisinde başlanmadığı takdirde tahsisin sonlandırılması şartıyla 5 yıl süreyle bedelsiz olarak TÜGVA’ya tahsis edildiği kaydedildi. ‘Hormonlu vakıf’ CHP’nin meclis üyesi Bülent Mersinli konuya ilişkin “Belediyenin en güzel arazilerinden birini ‘hormonlu bir vakıf’ olan, tartışmalara neden olan ve bir siyasi partinin adeta arka bahçesi olan vakfa ücretsiz olarak devrettiler” değerlendirmesinde bulundu. ten yemek arayan ve gerçekten aç uyuyan binler... On binler... Yüz binler... Milyonlar kimselerin görmediği kuytu‘Patates larda içlerine içlerine deliriyorlar. soğan, güle Tek bir yürekten güle Erdoğan’ gür bir çığlık Çoğu kasıtlı ola128 milyar dolar, bu ülkenin Merkez Bankası’ndaki döviz rezerviydi. Artık yok. 83 milyon 614 bin kişi bu ülkenin nüfusu. O da yok olmak üzere. Kimi ölerek kimi delirerek; hepsi hiçe sayılarak... Hızlı bir girdabın içinde kaderine terk edilmiş bir ülkede, sadece küçük bir azınlığın canını kurtaracağı ve geri kalan, yandaş ya da muhalif, tüm insanların korkunç bir yangına terk edileceği şu siyasi iklimde... İrili ufaklı yıldızlar gibi ardı ardına sönüyor herkesin hayatı meşrebince. rak yayılan bilgi kirliliğiyle soysuzlaşmış medya cehenneminde dolaşan yarısı dedikodu, çoğu yalan haberler yüzünden gerçeklerle asla yüzleşemeyen kalabalıkların geciken, ertelenen hatta neredeyse ölene kadar gerçekleşmeyen farkındalıkları yüzünden... Bu ülkede 128 milyar dolar nasıl rahatça buharlaşabiliyorsa... 83 milyon 614 bin kişi de birden yok olabiliyor. Bu koca nüfus silkinip üzerine yığılan korkunç bir iktidardan kurtulmayı beceremeyeceğine inanabiliyor. Kayıp dolarlar, ülkeyi baştan yenik kılan yeni yatırımÖlüme bir kala Bağışıklıklarını yüksek tutma şansı hiç olmayan yoksullar ölüyorlar. Kalabalık ailelerin içinde yaşamak zorunda olan yaşlılar ölüyorlar. Emekli maaşlarıyla geçinmek zorunda kalanlar ölüyorlar. Fabrikaya, ofise gitmek zorunda olanlar ölüyorlar. Yüz yüze ders yapmak lar, ulaşılamayan aşılar, yer bulunamayan hastaneler, korkunç yönetilen bir salgın krizi, işçiyi emekçiyi gözetmeyen önlemler, hâlâ süren arsız harcamalar, ölçüsüz kayırmalar ve sanki bunların hiçbiri yaşanmıyormuş gibi kasım kasım kasılmalar ayyuka çıktığı halde; “Yeter!” diye tek bir yürekten yükselen gür bir çığlık hâlâ yükselemiyor sokaklarda. zorunda bırakılan öğretmenler ölüyorlar. Yeterince kollanmayan ‘128 milyar dolar nerede?’ sağlık çalışanları ölüyorlar. Herkes biliyor, ortada bir Ürününü satamayan çift soru yok aslında bir cevap çiler ölüyorlar. var. İşten atılan insanlar ölü“128 milyar dolar nereyorlar. de?”, içinde, şimdilik dillenYalvara yalvara iş arayan dirilemeyen bir gerçeği taşılar ölüyorlar. yan çok sert bir cümle. Açlığa, parasızlığa, çareAma bu cevaba kör ve sizliğe dayanamayanlar... sağır kalmayı sürdüren, sürArt arda ölüyorlar. dürebilen şu 83 milyon 614 Olmadı... Kendilerini öldü bin kişi gerçekten nerede? rüyorlar. Şu andan itibaren aslınOlmadı... Beraberlerinde da... sevdiklerini de öldürüyorlar. Montrö’den kime ne? BoHaksız zenginlikler, şai ğazlardan kime ne? Kabeli ilişkiler, gizli pazarlıklar nallardan, köprülerden kive anlaşmalar yaparak ülke me ne? Köprülerden, tüyi yönetenlerin ve kendileri nellerden kime ne? Faiznin ve etraflarındakilerin hız lerden kime ne? Bakanlarlı zenginleşmelerini gizleme dan kime ne? Meclis’ten kigereği bile hissetmeyenlerin me ne? Avrupa Birliği’nden iktidarında, ölüme bir kala, kime ne? NATO’dan kime tonlarca patates ve soğa ne? Faiz lobisinden kime nı satamayan üreticiden alıp ne? Dolardan, Avro’dan kialamayan tüketiciye dağıt me ne? maktan öte bir vizyonu kalKonumu değerli, kültürü mayan iktidarın gözünde... derin bu coğrafyada sadeÖlenler sadece birer rakam. ce ve sadece ülke çok kötü Çoğunun birbirine ve yönetildiği ve kaynaklar ishatta sizinkine benzeyen tismar edildiği için insanlar hikâyesinden haberiniz bile açlıktan ölüyor... olmuyor. Çıldıranlarıysa ruVe kamyonlar dolusu pahunuz duymuyor. tates ve soğan, o insanların Kapalı kapılar ardında üzerine üzerine boşuna gelakıllarını yitirenler henüz bir miyor. sayı bile değiller. Haber ola Beraberinde dillenmeye bilecek kadar görünmüyor başlayan, basit olduğu kalar, sesleri duyulmuyor. dar önemli ve ülke tarihine Arada sırada üç beş dra damga vurabilecek bir slomatik habere malzeme olan, ganı da gündeme getiriyor: çocuğuna değil pabuç artık “Patates soğan, güle güle ekmek bile alamayan, çöp Erdoğan!”
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear