23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
HABER 9 5 MART 2021 CUMA Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı ‘İnsan Hakları Eylem Planı’na karşın Türkiye’de değişen bir şey yok Nerede kaldı reform planı? YARGILAMALAR SÜRÜYOR 66 gazeteci hâkim karşısına çıktı Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın önceki gün açıkladığı “İnsan Hakları Eylem Planı”nda, “Basın, yayın ve internet yoluyla işlenen suçlarda, muhakeme şartı olan süreleri, ifade özgürlüğünü güçlendirmek amacıyla yeniden ele alıyoruz. İfade ve basın özgürlüğüne ilişkin standartları yükseltmek için gazetecilerin mesleki faaliyetlerinin kolaylaştırılmasına yönelik tedbirler geliştiriyoruz” dedi. Ancak dün değişik illerde 12 ayrı davadan toplam 66 gazeteci hakim karşısına çıktı. Konuya ilişkin sosyal medyadan #Gazeteciliksuçdeğildir etiketiyle bir açıklama yapan Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), “Sadece bugün ülkenin dört bir yanındaki 11 basın davasında 66 gazeteci hâkim karşısına çıkıyor. Hukuku askıya alıp gazetecileri yıldırmak, gazeteciliği engellemek için uğraşan iktidara sesleniyoruz: Asla biat etmeyeceğiz!” ifadelerini kullandı. 77 gazeteci cezaevinde Uluslararası Basın Enstitüsü’nün (IPI) Uluslararası Basın Özgürlüğü Misyonu Raporu’na göre, Türkiye cezaevlerinde 77 gazeteci bulunuyor. Bunun yanı sıra çok sayıda gazeteci, gazetecilik faaliyetleri nedeniyle keyfi suçlamalarla yargılanıyor. l İSTANBUL/Cumhuriyet KAVALA VE DEMİRTAŞ Almanya Dışişleri: Serbest bırakılsınlar İKTİDARI ELEŞTİREN AVUKAT YAŞAR’IN TAHLİYE TALEBİ DE REDDEDİLDİ Cumhurbaşkanına hakaret kılıfı ZEHRA ÖZDİLEK Twitter’da AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin’in yaptığı bir açıklamaya dair haberi alıntılayarak yaptığı paylaşımın ardından hakkında soruşturma başlatılan avukat Mert Yaşar, sulh ceza hakimliği tarafından “Cumhurbaşkanı’na hakaret” suçundan tutuklandı. Yaşar’ın avukatı Tuğçe Duygu Köksal tutukluluğa yaptıkları itirazın dün İstanbul 2. Sulh Ceza Hâkimliği tarafından reddedildiğini açıklayarak, “Müvekkilimin tutuklanma amacının hükümet politikalarını eleştiren tüm toplumu susturmak olduğunu düşünüyorum. Her türlü eleştirinin TCK 299 Cumhurbaşkanına hakaret içerisine sokulabileceğini görmüş olduk. Burada hiçbir şekilde kanuni unsurları oluşmadan hükümete yönelik bir eleştirinin ‘Cumhurbaşkanına haSAVUNMASINDA ELEŞTİRİLERİNİ SIRALADI Mert Yaşar, tutuklanmadan önce yaptığı savunmasında, Twitter mesajında Cumhurbaşkanı’nı hedef almadığını ve hakaret anlamına gelebilecek bir ifade kullanmadığını belirtmişti. Mesajının dilbilgisi açısından sorunlu olduğunu belirten Yaşar, “Amacının çok dışında anlaşılmıştır. Bu tweet’le öncelikle kadın haklarını hedef alan, cinsiyetçi siyaset yürüten, insanların yatak odasına karışan, kimin kiminle cinsel ilişki kuracağına, ne zaman evlenmesi gerektiğine, kaç çocuk yapması gerektiğine karar vermeye çalışan, İstanbul Sözleşmesi’nden ayrılmayı hedef güden, çocuk istismarcılarını mağdurlarla evlendirip, hapisten kurtarmayı düşünen iktidar eleştirilmiştir” ifadelerini kullanmıştı. karet’ gibi değerlendirilmesi ve en son çare olarak tutuklanma yasağı olan bir konuda ifadeyi vermeye kendisi gelmiş bir avukatın bile tutuklanması aslında kamuoyuna bir gözdağıdır. Susturma amaçlıdır” dedi. Yargı Reformu Strateji Planı ve İnsan Hakları Eylem Planı’nın açıklanması ile tutuklamaya itiraz incelemesinin aynı güne denk geldiğini belirten Köksal, “Ancak ne yazık ki bu karar eylem planının uygulanma iradesinin Sulh Ceza Hâkimliklerine henüz yansımadığının göstergesidir” dedi. Köksal konuşmasını şöyle devam ettirdi: “Özellikle AİHM içtihatları ve Avrupa Konseyi metinleri ile eleştirilen ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ suçu isnadıyla ve bu isnat suç oluşmadığı halde dolaylı şekilde yapılarak bir avukatın tutuklanması hukukla ve kanunla açıklanabilecek bir şey değildir. İtirazımız kapalı devre şeklinde işleyen Sulh Ceza Hâkimliği sistemi içinde reddedildi. Savcılığın resen serbest bırakma yetkisi bulunmakta. Dosya şu anda Adalet Bakanlığı’nda. Bu suçun unsurlarının oluşmadığını tartışarak Adalet Bakanlığı kovuşturma izni vermeyebilir. Ancak ne yazık ki bu dosyada olan ceza muhakemesine ilişkin hukuka aykırılıkları hukuk ve kanunla açıklayabilmek mümkün olmadığından, tutuklama açısından beklentimizi bireysel başvuru yoluna çevirmiş durumdayız. AİHM ve Anayasa Mahkemesi’nin ifade özgürlüğü ve tutuklamaya ilişkin içtihatları açıktır.” ‘HEPİMİZ ORADAYDIK’ PANKARTIYLA DESTEK MARMARA ÜNİVERSİTESİ ‘Taşıma değil ranttır o’ eylemi Demirtaş Kavala Almanya Dışişleri Bakanlığı, Türkiye’de özellikle medya mensuplarının, muhaliflerin ve sivil toplum temsilcilerinin de aralarında bulunduğu kişi ve gruplara yönelik davalarda yöneltilen suçlamaların terörle mücadele yasasına dayandırılmasının son yıllarda çok endişe verici boyuta ulaştığına dikkat çekti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı İnsan Hakları Eylem Planı’nı DW Türkçe’ye değerlendiren bakanlık yetkilileri, planın Türkiye’deki insan haklarının durumunda iyileşme sağlamaya katkıda bulunabileceğini vurguladı. Bu noktada baz alınacak ölçütün Türkiye’nin yerine getirmeyi taahhüt ettiği uluslararası standartlar olacağının altını çizen bakanlık yetkilileri, AİHM kararlarının “derhal ve noksansız” biçimde yerine getirilmesi gerektiğine işaret etti. Bakanlık, özellikle Osman Kavala ile Selahattin Demirtaş’ın ivedilikle serbest bırakılması gerektiği uyarısında bulundu. Bakanlık yetkilileri, AİHM kararlarının uygulanıp uygulanmadığını izleyen Bakanlar Komitesi’nin 911 Mart tarihlerinde yapacağı oturumda Türkiye’nin AİHM kararlarını uygulama yükümlülüğünü yerine getirmesi için Almanya’nın özellikle çalışacağını belirtti. l Haber Merkezi Akademisyenlerin her gün rektörlük binasına sırtını dönerek gerçekleştirdiği eyleme dün Boğaziçili öğrenciler de “Hepimiz oradaydık” pankartı ile katılarak destek verdi. Öğrenciler tarafından yapılan açıklamada, “Hepimiz oradaydık! Arkadaşlarımıza kayyumluk tarafından açılan soruşturmalara karşı kimsenin yalnız olmadığını haykırıyoruz. Bu korkutma, sindirme politikalarına karşı eylemlerimize devam ediyoruz. Hocalarımızın sırt dönme eylemine eşlik ediyoruz” ifadeleri kullanıldı. Öğrenciler eylem sonrası haklarında idari soruşturma açılan 51 arkadaşlarıyla ilgili yazdıkları dilekçeyi öğrenci işlerine teslim etti. Anayasa ile cevap Şarkılıdesteğe soruşturma Boğaziçi Üniversitesi’ne atanan AKP’li Rektör Melih Bulu’ya karşı protestolar devam ederken öğrencilerin “Rektörlük” tabelası üzerine yeniden yapıştırdıkları “kayyumluk” yazısı güvenlik personel tarafından bir kez daha söküldü. Güvenlik görevlileri tabelanın yanına disiplin yönetmeliğinden maddelerin yer aldığı bir kâğıt yapıştırdı. Öğrenciler bu kâğıdın üzerine ise “Herkes, önceden izin almadan silahsız vs. saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir” ifadesinin yer aldığı Anayasa’nın 34. maddesinin olduğu kâğıt yapıştırdı. Tiyatrocu desteği Tiyatro sanatçıları, Boğaziçi direnişe destek bildirisi yayımladı. Bildiriye, Ayşenil Şamlıoğlu, Ezel Akay, Genco Erkal, Caner Cindoruk ve Selçuk Yöntem’in de aralarında bulunduğu 262 tiyatro sanatçısı imza attı. Açıklama metninde, “Bu kez onlar sahnede, direnişin sahnesinde ve biz onları alkışlıyoruz” denildi. Üniversitelerin bilim, düşünce ve sanat üreterek topluma katkı sağlayacağını belirten tiyatro sanatçılarının açıklamasında özetle şu ifadeler yer aldı: “Öğrencilerin ve akademisyenlerin itirazlarının, başlattıkları eylemlerin en doğal hakları olduğunu düşünüyoruz. Öğrencilerin ve akademisyenlerin eylemlerinin polisiye yöntemlerle bastırılmaya çalışılması, üniversitenin kapısına kelepçe vurulması, öğrencilerin gece yarısı operasyonlarıyla derdest edilip tutuklanması ve sorumsuzca terörist ilan edilmesi, değerli akademisyenlerimizin itibarsızlaştırılmaya çalışılması, LGBTİ+’ların olmadık hakaretler ile aşağılanması kabul edilemez uygulamalardır. Mücadele eden öğrencilerin ve akademisyenlerin yanındayız. Bu kez onlar sahnede, direnişin sahnesinde ve biz onları alkışlıyoruz.” l İSTANBUL/Cumhuriyet Boğaziçi eylemlerine destek veren ve şarkı söyleyen Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) öğrencileri hakkında soruşturma açıldı. Üniversite soruşturmaya gerekçe olarak ise “yükseköğretim kurumunda kişilerin şeref ve haysiyetini zedeleme” olarak gösterdi. YTÜ Rektörlüğü öğrenciler hakkındaki soruşturmayı öğrencilerin ailelerine de telefonla bildirdi. Konuya ilişkin YTÜ Öğrenci Dayanışması tarafından yapılan açıklamada, en az 16 öğrenciye YTÜ Rektörlüğü tarafından soruşturma açıldığını duyurdu. YTÜ Dayanışması, “Fikir özgürlüğünün olmadığı yerde bilim özgür olabilir mi?” diye sordu l İSTANBUL/Cumhuriyet Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi öğrencileri fakültelerinin Acbadem’den Dragos yerleşkesine taşınmasına tepki gösterdi. “Marmara’nın ranta açılmasına karşı bundan sonrası hepimizde” pankartı açan öğrenciler “Taşınma değil ranttır o” dediler. Öğrenciler yaptıkları açıklamayla taleplerini duyurduktan sonra, yazdıkları dilekçeleri fakülte yönetimine sunarak bir sergi organize ettiler. Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, 2019 yılında meydana gelen 5.8’lik depremin bıraktığı hasar iddiasıyla 2021 Şubat ayında taşınma kararı aldı. Övgü dolu açıklama! Marmara Üniversitesi’nden yapılan açıklamada ise “Güzel Sanatlar Fakültemiz, İstanbul’un muhtemelen en güzel kampusu olan Dragos Yerleşkesi’ne taşınıyor… Daha önce Tekel Fabrikası ve İstanbul Şehir Üniversitesi’ne ev sahipliği yapmış olan Dragos Yerleşkesi, denize nazır konumu, yetişkin fıstık çamları, her türlü ihtiyaç düşünülerek tasarlanmış ve üretilmiş olan binaları ile güzel sanatlar öğrencileri ve hocalarının ihtiyaçlarını tam olarak karşılayacak mükemmel bir tesis… Güney girişinden sahil yolu, kuzey girişinden ise minibüs yolu ve Marmaray durağı ile bağlantısı bulunan yeni yerleşkemize ulaşım çok kolay…” denildi. l İSTANBUL/Cumhuriyet Anayasa Mahkemesi toplu sözleşmelerle ilgili dikkat çeken bir karar verdi: Bu, sendikaları bitirir MUSTAFA ÇAKIR Anayasa Mahkemesi (AYM), sendikaları yakından ilgilendiren önemli bir karar verdi. Karara göre işçi sendikaya üye olmasa bile sözleşme farklarından sendikalı işçi gibi yararlanabilecek. TezKopİş Sendikası Başkanı Haydar Özdemiroğlu, “Bu karar sendikaları bitirir” dedi. Bakırköy 16. İş Mahkemesi, Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Yasası’nın 39. maddesindeki bir cümlenin anayasaya aykırı olduğunu savunarak, iptal için AYM’ye başvurdu. Yasanın “toplu iş sözleşmesinden yararlanma” başlıklı 39. maddesinin 4. fıkrası dayanışma aidatı ödeyerek toplusözleşmeden yararlanmayı düzenliyor. Bu fıkra şöyle: “Toplu iş sözleşmesinin imzası sırasında taraf işçi sendikasına üye olmayanlar, sonradan işyerine girip de üye olmayanlar veya imza tarihinde taraf işçi sendikasına üye olup da ayrılanlar veya çıkarılanların toplu iş sözleşmesinden yararlanabilmeleri, toplu iş sözleşmesinin tarafı olan işçi sendikasına dayanışma aidatı ödemelerine bağlıdır. Bunun için işçi sendikasının onayı aranmaz. Dayanışma aidatı ödemek suretiyle toplu iş sözleşmesinden yararlanma, talep tarihinden itibaren geçerlidir. İmza tarihinden önceki talepler imza tarihi itibariyle hüküm doğurur.” İş Mahkemesi, bu fıkradaki son cümlenin anaya saya aykırı olduğunu ve iptalini istedi. AYM de, sözleşmenin imzalandığı tarihten önceki taleplerin imza tarihi itibarıyla geçerli olmasını öngören bu cümleyi anayasaya aykırı bularak iptal etti. TezKoopİş Sendikası Genel Başkanı Haydar Özdemiroğlu, bu kararın ne anlama geldiğini şöyle özetledi: “Örneğin bir sendika 1 Ocak’ta toplusözleşme görüşmelerine başlıyor. Haziran ayında sözleşme imzalanıyor. Sendikaya üye olmadığı için dayanışma aidatı ödeyen işçi, haziran ayından itibaren sözleşmeden yararlanmaya başlıyordu. AYM’nin kararı ile birlikte işçi sendikaya üye olmasa bile dayanışma aidatı ödeyerek ocaktan itibaren diğer işçiler gibi sözleşme farklarını alabilecek. Bu durum 2 açıdan sıkıntı yaratacak. Birincisi işçi sendikaya üye olmak zorunda kalmayacak. İkincisi de sözleşme sürecinde sendikalı işçiler gerektiğinde greve çıkacak, eylem yapacak. Ancak bu süreçte çalışmaya devam eden sendikasız işçi hiçbir mücadeleye katılmasa bile dayanışma aidatı ödeyerek bütün haklardan yararlanabilecek. Sözleşme farklarını alabilecek. Bu karar sendikaları bitirir.” Özdemiroğlu, AYM’nin iptal kararı ile “toplu iş sözleşmesinin oluşum sürecinin tüm zorluklarını ve olumsuzluklarını yaşayan sendikalara ve onların üyeleri işçilere haksızlık ettiğine” dikkat çekti. l ANKARA
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear