22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
6 28 MART 2021 PAZAR KADINLAR İSTANBUL SÖZLEŞMESI IÇIN MEYDANLARDAN YANIT VERDI HABER Binlerce kadın İstanbul Sözleşmesi’ni Uygula Kampanya Grubu’nun çağrısıyla mor bayrakları ve rengârenk pankartlarıyla dün bir kez daha Kadıköy’deydi. ‘Bu iş daha bitmedi’ TUĞBA ÖZER Türkiye’nin ilk imzacısı olduğu İstanbul Sözleşmesi’nden Cumhurbaşkanlığı kararıyla çekilmesine tepki gösteren kadınlar dün yurdun dört bir yanında alanlara çıktı. Kadınlar İstanbul Sözleşmesi için “Bu iş bitti” diyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve İletişim Başkanı Fahrettin Altun’a meydanlardan yanıt verdi. Kadınlar, “‘Sözleşme kalktı’ diye sevinen kadın duşmanlarına kötü bir haberimiz var. Çünkü, bu iş daha bitmedi. Biz buradayız, mücadelemiz var. Biz isyanda olduğumuz sürece kazanma şansları yok. 1 Temmuz’a kadar isyanımızı büyütmek zorundayız” ifadelerini kullandı. ‘Katillere barikat’ Kadıköy’deki eylem alanının girişinde kadınlarla polis arasında gerginlik yaşandı. Polisin eylem için getirilen ses sistemine el koymasını protesto eden kadınlar barikat önünde sloganlar attı. Yaşanan kısa süreli gerginlik ses sisteminin iade edilmesinin ardından sona erdi. Gerginlik sırasında “Kadınlara değil katillere barikat” sloganları atıldı. Polislerin bazı kadınları ittiği görüldü. Erkek şiddeti sonucu yaşamını yitiren kadınların isimleri okunurken meydandan “burada” sesleri yükseldi. İrem Kayıkçı, Feride Eralp, Esil Bayrakçı’nın okuduğu açıklamada, kadın düşmanı, dinci ve muhafazakâr kampanyalar sonucunda İstanbul Sözleşmesi’nin tek taraflı feshedildiği hatırlatılarak, “Şimdi bir de bu hukuksuz kararın Avrupa Konseyi’ne alelacele bildirilmesiyle 3 aylık ‘çekilme’ süresi başladı. İstanbul Sözleşmesi bizim. İstanbul Sözleşmesi hala yürürlükte ve her satırını uygulatana kadar mücadeleye devam edeceğiz” denildi. Açıklamada şu ifadeler yer aldı: “Biz buradayız. Her yerdeyiz. İsyandayız. Daha bu hafta içi, bir gün içinde en az 4 kadın öldürüldü. İstanbul Sözleşmesi’ni feshetmeye harcanan çaba, uygulamak için harcansaydı hayatta olabilirlerdi. İstanbul Sözleşmesi’ni uygulamakla yükümlü olduğu halde uygulamayanlar, şiddeti önlemeyenler, cezasız bırakanlar, eşitliği sağlamayanlar bu cinayetlerin suç ortağı. Açıkça söylüyoruz: Ya görevinizi yapın ya da istifa edin, çünkü bizim bir kişi daha eksilmeye tahammülümüz yok. Yaşama hakkımızın güvencesi olan İstanbul Sözleşmesi’nden de, tek bir hakkımızdan da vazgeçmiyoruz.” Eylemde, LGBTİ+ yurttaşlara yönelik baskılara da tepki gosterilerek “Gökkuşağına dokunma” denildi. 835’İNCİ EYLEMLERİNİ DÜZENLEDİLER Cumartesi Anneleri: Davalı değil davacıyız Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini soran Cumartesi Anneleri dün 835’incisini düzenledikleri eylemlerinde haklarında açılan davaya ilişkin açıklama yaptı. Asıl yargılanması gerekenlerin kayıpların faillerinin olduğunun altını çizen Cumartesi Anneleri davalı değil davacı olduklarının belirtiler. Koronavirüs nedeniyle bu hafta da internet üzerinden düzenlenen eylemde konuşan İHD Eş Genel Başkanı ve Cumartesi Anneleri’ne açılan davanın avukatlarından Öztürk Türkdoğan “700. haftanın yasaklanmasına dair hem karar hem açılan dava hem de istenen cezanın kesinlikle kanuna aykırı olduğunu ve suç unsurlarının olmadığını belirttik. Kesinlikle beraat kararı çıkacak” diye konuştu. Bu haftaki basın açıklamasını ise gözaltında kaybedilen Hayrettin Eren’in yeğeni Setinay Yarıcı okudu. Yargılanması gerekenlerin kayıpların failleri olduğunun altını çizen Yarıcı “Üzerimize atılı suçları reddediyoruz. Asıl biz hukuku işletmeyenleri, adaleti siyasete alet edenleri suçluyoruz” dedi. Öte yandan Birleşmiş Milletler Zorla Kaybetmeler Çalışma Grubu, Twitter’dan yaptığı açıklamada, “Türkiye, Cumartesi Anneleri’ne ve kayıp yakınlarına dava açmak yerine, onların adalet hakları, ifade özgürlüğü, barışçıl toplanma ve örgütlenme haklarını korumak için adımlar atmalıdır” denildi. l İSTANBUL İŞÇİLERE SALDIRI İddianame tamamlandı Mardin’den Sakarya’nın Kocaali ilçesine çalışmak için giden tarım işçilerinin 4 Eylül’de işverenler tarafından uğradıkları saldırıya ilişkin soruşturma tamamlandı. Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede Hasan Cebecioğlu, Hüseyin Cebecioğlu ve Kenan Cebecioğlu’nun “kasten yaralama”, “tehdit” ve “hakaret”, Kadir Cebecioğlu’nun ise “kasten yaralama” suçlarından cezalandırılması istendi. Savcılığın “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” suçundan takipsizlik kararı vermesi dikkat çekti. l Haber Merkezi GÖKTEPE ÖDÜLLERİ Yağmur’a ödül verildi Gözaltında işkenceyle öldürülen Evrensel Gazetesi Metin Göktepe ve görevi başında yitirilen gazetecilerin anılarını yaşatmak, genç gazetecileri gerçekleri esas alan bir habercilik konusunda özendirmek amacıyla ilki 1998 yılında verilen Metin Göktepe Gazetecilik Ödülleri’nin bu yıl düzenlen 24’üncüsünde kazananlar belli oldu. Yerel Gazetecilik Ödülü’nün bu yılki sahibi ise gazetemizin Mersin muhabiri Abidin Yağmur’un oldu. Ödüller Göktepe’nin doğum günü olan 10 Nisan’da törenle verilecek. l Haber Merkezi BOĞAZIÇI ÜNIVERSITESİ ÖĞRENCİLERİ KADIKÖY’DE EYLEMDEYDİ ‘Bundan sonrası hepimizde’ TUĞBA ÖZER Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri Çağlayan Adliyesi önünde gözaltına alınan arkadaşlarına destek vermek amacıyla Kadıköy Rıhtım’da dün bir araya geldi. Saat 13.00’te başlayan eylem öncesi polis meydanda birçok noktayı bariyerlerle kapatarak geniş güvenlik önlemleri aldı. Eylemciler alana tek tek aranarak alınırken LGBTİ+ sembolü olan bayraklara ve üzerinde gökkuşağı bulunan pankartlara polisin el koyduğu görüldü. Alanda toplanan gençler “Arkadaşlarımızı serbest bırakın” çağrısında bulunarak, “Kayyımlar gidecek biz kalacağız”, “Her yer Boğaziçi her yer direniş”, “Homofobik rektör istemiyoruz” sloganları attı. Öğrenciler adına okunan ortak açıklamada, “Özgürlüğü onlar bize vermeyecek, biz alacağız!. Bundan sonrası hepimizde” denildi. Öğrenciler taleplerini ise şöyle dile getirdi: “Bütün arkadaşlarımız derhal serbest bırakılsın. LGBTİ+lara ve hedef gösterilen bütün gruplara yönelik itibarsızlaştırma kampanyaları sona ersin! BULGBTİ+ kulübü yeniden açılsın. Başta Bulu olmak üzere tüm kayyımlar istifa etsin. Üniversitelerde demokratik rektörlük seçimleri yapılsın. Okulumuzun içerisinde ve dışarısında süren polis ablukasına derhal son verilsin.” ‘POLİS İŞKENCESİ ILE GÖZALTINA ALINDIK’ Basın açıklaması öncesinde gözaltına alınıp, serbest bırakılan öğrencilere söz verildi. Öğrencilerden Ayşe Belizinci, Çağlayan’daki polis müdahalesinin orantısız şekilde yapıldığını ifade ederek, “Doktor kontrolünden sonra sürüklenerek, ters kelepçeyle işkence edilerek götürüldük” dedi. Beha Yılmaz, “Direnişimiz başta Melih Bulu ve tüm kayyımlar istifa edene kadar devam edecektir. Kelepçeyi reddediyorum dediğim için ters kelepçe işkencesine maruz bırakıldım. Bunu buradan teşhir ediyorum. Taksim Meydanı’nda tüm LGBTİ+ bayraklarını yaksalar da biz yolumuzdan dönmeyeceğiz” şeklinde konuştu . Boğaziçi Üniversitesi Kuzey Kampusu önünde LGBTİ bayrağı taşıdıkları için gözaltına alınan 12 öğrenci ve onlara destek olmak için Bebek sahilinden kampusa yürümek isteyen ve gözaltına alınan 12 öğrenci adli kontrol kararıyla serbest bırakılmıştı. Çağlayan Adliyesi önündeki gösteri sırasında gözaltına alınan öğrencilerden 46’sı emniyetteki işlemlerinin ardından serbest bırakıldı. Mahkemeye sevk edilen 6 öğrenci imza şartı ve yurtdışı çıkış yasağı getirilerek serbest bırakıldı. Bu arada Boğaziçi Dayanışması Twitter hesabından yaptığı açıklamada kuzey kampus önünden önceki gün gözaltına alınan Ata Murat Kalkan’ın imza şartıyla serbest bırakıldığını duyurdu. İrtica, ‘Eskiyi geri getirme’ demek ise AKP ile tam uyuşuyor! Vikipedi’ye başvurdum, irtica ne demek diye, bana şunu dedi: “İrtica, eskiye geri dönüş, gericilik, geri kafalılık, reaksiyonizm veya retrosesyonizm, önceki koşullara dönüşü isteyen, aşırı tutucu ve ilerlemelere karşıt olan, herhangi bir toplumsal ya da siyasi hareket ya da ideoloji ve buna bağlı eylemler..” İrtica, bir siyasal ideolojidir. İrtica, muhafazakârlığın (tutuculuğun) bir kısmında güçlü olarak bulunduğu gibi (fakat daha çok varolanı muhafaza) tamamen geri dönüşü isteyen çeşitli siyasal yapılar da vardır. Mesela Cumhuriyete karşı krallık veya padişahlık. Laik devlete karşı “din devleti”. Osmanlı zamanında da bazı “ilerici” padişahların mesela ordu düzeninde yapmak istedikleri yenilikçi hareketlere karşı istemezük ayaklanmaları da bu kapsamdadır. Türkiye’nin kuruluşunda “eskiye geri dönüşü olanaksız kılacak” medeni hukuktan tutun kadınların eşitliğine, şapkaya, Türkçeye, Cumhuriyete, Eğitim Birliği’ne kadar uzanan tüm devrimler yeni bir ülke yaratmanın temel taşlarını oluşturuyordu; başka bir açıdan bu devrimler geri dönüşün tüm yollarını tıkamak anlamını da taşır. Bu çerçevede Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda, ruhunda, özünde evet “irtica düşmanlığı” vardır! Neden güçlü bir yapı? Toplumsal yapıda “irtica” hiç eksik olmadı. Alttan alta yaşadı, yaşatıldı, korundu, desteklendi, büyütüldü. Toplumsal yapımızda “cemaatçilik” çok güçlüdür. Bu, azgelişmiş kapitalizmin kısmen toplumsal yapıdaki cemaatçiliği dağıtamamasından da kaynaklandı. Ama bu yapılar ilginç bir şekilde kapitalist örgütlenmelere dönüştü, dini kullanan birer kapitalist yapılar olarak yükseldiler. Yarattıkları ahaliyi büyük bir inanç sömürüsü ile üttüler. Paralarını, varlıklarını aldılar, irili ufaklı taht ve krallıklarını kurdular, hepsi kendilerine büyük zenginlikler inşa etti. Okullar, üniversiteler, hastaneler... Üstelik en pahalısından! Kapitaliste taş çıkaran, müthiş bir inanç sömürü mekanizması kapitalizmine imza attılar. Allahları ticaret para ve zenginlik! Devleti kullandılar Devlet, siyasi partileri daha büyük zenginlikler yaratmak için iyi bir kullanışlı alete dönüştürdü. Bunlar arasında en yeteneklileri FETÖ idi. Diğerleri daha sessiz sedasız gibi ama mesela Sağlık Bakanlığı ve daha pek çok devlet kurumunda, kendi borularını öttürüyor. AKP en büyük destekçileri. AKP adeta, tüm bu yapıların şemsiye örgütüne dönüşüyor. Bu şemsiyenin altında FETÖ de vardı. Ama ne zaman ki Fethullah Efendi, Erdoğan’ın iktidar koltuğuna göz dikti, kıyamet o zaman koptu. AKP, bir liderlik partisi olarak adeta bir irticai yapıdır. Lider değişse, belki yapı da değişir, bilemem. Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet, laiklik, Eğitim Birliği gibi büyük devrimlere düşmandır. Cumhuriyeti Osmanlı ile kendi dönemleri arasında bir reklam kuşağı olarak görmekteler. Lideri sultanlık inşa etmiştir, anayasayı ve yasaları bu nedenle işine gelmediği zamanlar askıya almaktadır. Kendi yaptığı anayasaya bile aykırı düşerek İstanbul Sözleşmesi’ni fesh etmeye kalkışması, yasaları ben koyar ben kaldırırım tutumudur. Hukukçu Ersan Şen, anayasanın 50. maddesine aykırı hareket edildiğini söyledi geçen gün. Cumhuriyetin irtica duyarlığı Cumhuriyet her zaman irticaya son derece duyarlı oldu. Bu duyarlılığın temel nedeni, Cumhuriyetten geri dönüş kapısının bir şekilde açılmasını önlemekti. İrtica bizde dini kullanan tarikat, cemaat, siyasal yapılanma olarak ortaya çıktı. Devleti, siyaseti birer koza olarak kullandı. Bugün inanılmaz servetlere ulaşmaları ve dal budak yayılmaları bu sayede oldu. Burada, ülkemizdeki kapitalizmin sömürge karakteri ile ülkeyi geri kalmışlığın dar alanında tutan karakteri de büyük rol oynadı. İrticanın koltuğunda bir iktidar! Silahlı Kuvvetlere eleman alımında “irtica” şartının kaldırılması, Saray’ın bilinçli politikasının bir sonucudur, bu yapılara mensup olanlara ordunun kapıları sonuna kadar açılıyor. Cemaat, tarikat mensubu örgütlüdür. Bunların “namaz kılan” normal insanlarla bir ilgisi yok. Örgütlü yapılar, ahtapotun kolları gibi yayılmayı bilir. Her zaman.. Şimdi ordu bu kollara teslim ediliyor. Savunma Bakanı, bir zamanlar bu ordunun genelkurmay başkanının, “İrticaya yeşil ışık yaktığımız yorumu doğru değil. Değişiklik yönetmeliği daha etkin hale getirme çabası” açıklaması tamamen göstermeliktir. Saray’ın niyet ve politikasını gizleme veya bu politikasının bir parçası olmayacak hiç kimse, hiçbir etkin makamda oturamaz. Tıpkı Şentop gibi. Onun da görevi, anayasayı, Meclis’in hak ve hukukunu savunmak değil, liderinin her türlü tasarrufunu haklı çıkarmak ve desteklemektir.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear