25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
4 27 ŞUBAT 2021 CUMARTESİ HABER Gaziantep genelinde EBA’ya 88 bin 585 öğrencinin erişemediği ortaya çıktı Meursault ve Sinan Akıştan kaçışla o akışa teslimiyet arasındaki çizgi çok incedir. Akışın karşısında nasıl bir yön çizeceğimizi bu ince çizgideki hesaplaşma belirliyor. Bu da bizi önce Albert Camus imzalı, 1942’de yayımlanan Yabancı’ya götürüyor bugün. Colin Wilson, “yabancı” karakterlerin izlerini sürdüğü aynı adlı incelemesinde, Van Gogh üzerinden şöyle bir saptama yapıyor, çıkış noktamız olabilir: “Van Gogh özünde ressam değil, yaşamaya başlamadan önce hayata çözülmesi gereken ağır ve sancılı bir soru gözüyle bakan bir Yabancıdır.” Önemli; demek ki Yabancı aslında bir yönüyle arayış insanıdır. Çatallanan yolda sıkışmış, aradığı anlama uygun bir ifade tarzı, amaç peşinde koşarken ya da inanç doğumu öncesinde sancılar içinde kıvranmaktadır. Bulamadığında ya da bulduğunu sanıp da tatmin olmadığında ise sonu çoğu zaman ölümdür. Kaldı ki hayata, dünyaya, değer sistemlerine uyumsuzluk ve arayış olarak yabancılık bir yıkımın da yaratıcı direncin de habercisi olabilir. Camus imzalı Yabancı nasıldır peki? Annesini yitirmiştir Meursault; roman buna dayalı sahneyle açılır. Ancak katman katman ilerledikçe, Meursault karakterinin asıl yitirdiği şeyin hisleri olduğu görülür. Hayata absürt bir tesadüf gözüyle bakmakta, gündelik zıtlıklardan yaşamla ölüm zıtlığına kadar uzanan geniş çerçeve içinde zıtlıkların iki tarafından birini tercih etmeksizin neredeyse her şeyi bir ve aynı görmektedir. Nitekim romanın sonlarına doğru yazar, Meursault karakterinin cinayetten değil de bu hissizlik ya da boşvermişlik halinden dolayı yargılandığını, cezanın ağırlığının da kendisinden beklenen toplumsal ve ahlaki davranış kalıplarına yabancı durmayı sürdürmesiyle ilişkili olduğunu sezdirir bize. Roland Barthes, Yabancı üzerine denemesinde, “Meursault hiçbir şekilde başkaldırmaz” der. Tam da bu nedenle Meursault’da yabancılık, yıkımın habercisidir kanımca. Yaşamak için savaşmaktan geri durmanın varacağı eylemsiz uçtur bu. Fark edildiğinde de oldukça geç olacaktır. Yine Ahlat Ağacı Ya yaratıcı direncin habercisi olarak Yabancı nasıl biridir? Bu seride baştan beri dönüp dolaşıp çıkış noktası aldığımız Ahlat Ağacı filmindeki uyumsuz karakter Sinan’a şimdi bir de bu gözle bakabiliriz. Sinan da uyumsuzdur; Meursault karakterinin Cezayir ile Paris arasında bir fark görmemesi gibi, o da taşra ile şehir hayatı arasındaki farkları silikleştirir. Hatice ile o meşhur sahnede bunun tartışmasını yaptıklarını izleyenler hatırlayacaktır. Öyleyse yabancı, “yerli”nin ya da “içeri”nin zıddı değildir. Böyle olduğu için de uyumsuz ve arayış halindeki Yabancı’nın bu varoluşsal uyumsuzluğunu başka bir yerle, mekânla, yerleşme biçimiyle aşması kolay olmaz. Colin Wilson’un, “yabancının acısı, peygamberlerin doğum sancısıdır” saptaması bu çerçevede ele alınabilir. Karanlık, karamsar, yalnız ve uyumsuz bir karakter olarak Yabancı (Sinan), neredeyse her insanın doğrusuna, inancına, hayata bakışına karşı alaysı ve sorgulayıcıdır. Zaten çocukluğundan itibaren çevredekilerin “deli” gözüyle baktığının anne tarafından itiraf edilmesi de bununla bağlantılıdır. Ancak Sinan’daki uyumsuzluk Meursault’nun durumundan yine de farklıdır. Meursault’da hedef ve arayış silinmiş, sıradanın içindeki hissizlik bir eylemsizlik biçimine dönüşmüştür. Kitabını bastırmak için çalınmadık kapı, sorgulanmadık doğru bırakmayan Sinan’ın uyumsuzluğu ise arayış halindeki bir Yabancı’nın işaretidir. Meursault ile Sinan’ın yolları da sanırım burada ve sonrasında çatallanır. Sinan filmin sonunda da “su çıkmaz” denilen yerde kuyuya kazmayla inmiş ve aslında kendi yoluyla başkaldırmıştır. Kuyudaki ilk sahnede bize sunulduğu gibi Sinan kendisini asmış olsa ve film böyle bitseydi bu çatallanmanın görünür olması mümkün olmazdı. Ancak bu farklar, Sinan’ın (ve aslında Nuri Bilge Ceylan’ın) kendi ruh haliyle ilgili çıkış noktasında Camus ile akrabalığını ortadan kaldırmaz. Film boyunca bize bu varoluşsal meselelere dair düşünsel akrabalık zincirinin küçük işaretleri sunulur. Örneğin Sinan yarı karanlık odasında uzanmış Poe okurken başucundaki kalorifer peteğinin üstünde Albert Camus’nün Yabancı’sı durmaktadır. Bütün kitaplar eski basımdır. Yine, Sinan odasındaki dolabın kapağını açtığında da kapağın iç kısmına yapıştırılmış yazar ve sanatçı fotoğrafları görürüz. O fotoğrafları bütünleyen, Sinan’ın aynadaki yüzü olur bir anda. Hemen yanındaki fotoğrafta Albert Camus, onun solunda ise Cioran vardır. Sahi, altta Baudelaire’in Paris Sıkıntısı kitabının epey eski bir baskısının kapağının bulunması da çok şey anlatmaz mı? Sait Faik ve sanırım Bedri Rahmi de oradadır. Ayrıntılar her zaman önemlidir. Yabancı, içinde yaşadığı dünyayla ve verili kurallarla uyumsuz olsa da birleştirdiği parçalar çoğu zaman uyum içindedir. O eski basım kitapları Sinan’ın başucuna dizen Nuri Bilge Ceylan da yukarıda aktardığım Van Gogh alıntısındaki gibi değerlendirilemez mi? Bence birlikte düşünmeye değer. Tabletler dağıtılamadı Gaziantep genelinde salgın nedeniyle uygulanan uzaktan eğitim sistemi Eğitim Bilişim Ağı’na (EBA) 88 bin 585 öğrencinin erişemediği ortaya çıktı. Şehir genelinde öğrencilerin canlı derslere katılımını sağlamak için sadece 35 bin 989 adet tablet ihtiyaç sahibi öğrencilere ulaştırılHAZAL dı. Gaziantep Şahinbey OCAK Belediyesi’nin CHP’li meclis üyesi Uğur Kalkan, “Aylardır Gaziantep’te tablet dağıtımı törenleri düzenleniyor. Okullar açıldı, kapandı ancak söz verdikleri rakamı hâlâ dağıtamadılar” dedi. Milli Eğitim Bakanlığı öncülüğünde Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın desteği ile Gaziantep Valiliği koordinasCHP’li meclis üyesi Uğur Kalkan, “Aylardır Gaziantep’te tablet dağıtımı törenleri düzenleniyor. Okullar açıldı, kapandı ancak söz verdikleri rakamı hâlâ dağıtamadılar” dedi. yonunda “Askıda Tablet Kampanyası” kapsamında Gaziantep Büyükşehir Belediyesi, Şahinbey Belediyesi, Şehitkamil Belediyesi ve Organize Sanayi Bölgesi’nin finansal işbirliğiyle pandemi koşullarında eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanması 60 bin tabletin sahiplerine ulaştığı belirtilerek tören yapılmıştı. ‘Rakamlar tutmuyor’ CHP’li Kalkan CİMER’e kampanyanın detaylarını sordu. Kalkan’a Gaziantep İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nden gelen yanıtta, “Tedarikçi firmalar tarafından tabletler teslim edildikçe Milli Eğitim Bakanlığı’nca ilimize gönderim sağlanmaktadır. Mart ayından itibaren ilimize, bakanlığımızca 8 bin 540 adet ve bedeli ödenen 44 bin 56 adet tabletin gönderimi yapılacak ve gelen tabletlerle birlikte 88 bin 585 öğrencinin tablet ihtiyacı giderilmiş olacaktır” denildi. Yanıtlarda, 28 Ocak itibarıyla tabletler için Şahinbey Belediyesi 61 bin 500 TL, Şehitkamil Belediyesi 12 bin 300 TL, Büyükşehir Belediyesi 24 bin 600 TL, Nurdağı Belediyesi 24 bin TL, Oğuzeli Belediyesi’nin ise 30 bin 750 TL yatırdığı ifade edildi. Cumhuriyet’e değerlendirme yapan Uğur Kalkan, “28 Aralık 2020’de Gaziantep’te 60 bin ücretsiz tabletin öğrencilere dağıtımı töreni de yapıldı. Bizler de Şahinbey Belediyesi meclis toplantısında tablet dağıtımına oy verdik. Tabletin dağıtımına karşı değiliz, bizim karşı olduğumuz şey: Söylenenlerle, dağıtılan rakamların birbirini tutmaması. Normalde internete erişimde sorun yaşayan öğrencilerin sayının azalması gerekirken, anormal bir şekilde bu sayı artmış. AKP’liler günlerdir İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin dağıtımını yaptığı 40 bin tablet üzerinden Ekrem İmamoğlu’nu gündeme taşıma gayretindeler. İstanbul’dan önce kendilerinin yönettiği Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’ne baksınlar” dedi. AKKUŞ’UN HAZIRLADIĞI RAPORA GÖRE HAFTADA 65 YURTTAŞ YAŞAMINA SON VERİYOR Korkutan intihar rakamları ‘BEN ARTIK ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZI DEMIYORUM’ Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, restorasyonu tamamlanan İstanbul Beyoğlu’ndaki tarihi Atlas Sineması ile İstanbul Sinema Müzesi’nin açılış törenine katıldı. Erdoğan, “Bu yılın sonunda açmayı planladığımız Atatürk Kültür Merkezimizi salgın sebebiyle önümüzdeki yılın en geç ortasında hizmete sunacağız. Ben artık Atatürk Kültür Merkezi demiyorum, çünkü biz orayı opera binası olarak hazırladık. Taksim Camii’ni de önümüzdeki yılın ramazan ayına yetiştirmeyi planlıyoruz. Nisan ayından itibaren ise Galataport’un faaliyete geçmesini bekliyoruz” diye konuştu. Öte yandan törende ekrana yansıtılan Türkiye haritasında, adını sinema tarihine yazdırmış pek çok Yeşilçam oyuncusunun fotoğraflarına yer verildi. Sanatçı Ahmet Güneştekin, Metin Akpınar ve Yılmaz Güney’e haritada yer verilmediğini vurguladığı paylaşımında “Çok yazık... Tarih suçüstü yapar” eleştirisini yaptı. l Haber Merkezi Erdoğan’dan ‘İnadına yapacağız’ düzeltmesi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Kanal İstanbul’a ilişkin “İnadına yapacağız” sözlerinin tepki çekmesi üzerine, “İnadına kelimesini İstanbul’a güzellik kazandıracağız anlamında söyledim” dedi. Erdoğan, dün cuma namazını Üsküdar’daki Büyük Selimiye Camisi’nde kıldı. Namazın ardından gazetecilere açıklamalarda bulunan Erdoğan, soruları yanıtladı. Hocalı katliamının 29. yıldönümüne ilişkin konuşan Erdoğan, “Hocalı katliamı Ermenistan’ın kişiliğinin ne olduğunu ortaya koyması bakımından çok çok önemli. Bir gecede tanklarla saldırıya geçmek suretiyle yüzlerce, binlerce insanın orada katledilmesi kabul edilebilir bir şey değil” dedi. Ermenistan’daki darbe girişimine ilişkin de Erdoğan, “Darbenin her türlüsüne karşıyız. Darbeleri kabul etmemiz mümkün değil” dedi. Salgın kısıtlamalarına ilişkin soru üzerine Erdoğan, “Bilim Kurulumuzun çalışmaları pazartesi günü kabineye gelecek. Sonra da bizler ne gibi tedbirler alabiliriz, lokantalarla ilgili neler yapmamız gerekir, kafeteryalarla ilgili ne adımlar atarız, otellere varıncaya kadar ne yapmamız gerekiyor, bunların kararını Kabine toplantısında alacağız” yanıtını verdi. Kanal İstanbul projesine ilişkin İstanbul Kongresi’nde söylediği “İnadına yapacağız” sözlerine yönelik eleştirilerin sorulması üzerine Erdoğan, “Bu benim çılgın proje diye ifade ettiğim bir projedir. Projemiz alternatifleriyle hazırdır. Ben inadına ifadesini İstanbul’a güzellik kazandıracağız anlamında söyledim. Ne ana muhalefet anlar ne de İstanbul Büyükşehir Belediyesi anlar. Dünya, bu projeyi hayran hayran izleyecek. İstanbul, şu anda ne hale geldiğini görüyorsunuz” dedi. l İç Politika ERDEM SEVGİ CHP Genel Başkan Yardımcısı Gamze Akkuş İlgezdi, AKP iktidarı, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi, bozulan ekonomi ile artan intihar oranlarına ilişkin bir rapor hazırladı. Raporda, “AKP iktidarında intihar vakalarında yüzde 48 artış yaşandı. Tek adam sisteminde her hafta en az 65 yurttaş yaşamına son verdi. Ekonomik gerekçelerle intiharlar 20172019 döneminde yüzde 38 arttı” tespitlerine yer verildi. CHP’li İlgezdi’nin raporunda şu bilgiler yer aldı: AKP iktidarında yüzde 48 artış: 2002’de 2 bin 301 kişi çeşitli sebeplerle yaşamına son verirken, bu sayı 2019’da 3 bin 406’ya yükseldi. Saray, ölümü seçen her 10 kişiden 4’ünün neden intihar ettiğini bilmediğini ileri sürüyor. Başka bir ifadeyle Türkiye’deki intiharların yüzde 42’si faili meçhul. Her hafta 65 intihar: Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçiş yapılan 20172019 yılları arasında 9 bin 916 kişi intihar etti. Bu sayı 20022019 yılını kapsayan AKP iktidarındaki toplam 53 bin 425 intihar sonucu ölümlerin tek başına yüzde 19’unu oluşturuyor. Kriz intiharları arttı: 20022019 arasında geçim zorluğu nedeniyle hayatına son veren 4 bin 801 kişi varken, bu intiharların yüzde 17’sine tekabül eden 798’i 20172019 yıllarında yaşandı. Ekonomik kriz nedeniyle intihar eden kişi sayısı 20172019 yılları arasında yüzde 38 arttı. 2017’de 232 kişi ekonomik gerekçelerle hayatına son verirken bu sayı 2019’da 312’ye yükseldi. Yalnızca basına yansıyan, son 10 günde 10’dan fazla intihar haberi var. Pandemide her gün gelen intihar haberleri 2020 verilerindeki kara tablonun da habercisi. l ANKARA KIŞANAK: SIYASI OPERASYON VAR SELAHATTİN GÖKATALAY Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi’nce haklarındaki mahkumiyet kararları bozulan eski Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Gültan Kışanak ve DBP Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel’in yargılanmasına devam edildi. Malatya 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya, Kocaeli Kandıra Cezaevi’nde tutuklu bulunan Kışanak, SEGBİS ile katılırken, Tuncel ise rahatsızlığını bildirerek duruşmaya katılmadı. Mahkeme Başkanı, çalışanların maaşlarından 20’şer lira kesilerek Sarmaşık Yoksullukla Mücadele Derneği’ne aktarıldığını ifade ederek, derneğin PKK/KCK iltisakı nedeniyle kapatıldığını kaydetti. Kışanak, dosyanın eline yeni ulaştığını ve bu dosyaya ilişkin savunma yapmayacağını ifade ederek “Burada siyasi bir operasyon var” dedi. Duruşma ertelendi. l MALATYA BOĞAZIÇI’NDEKI ‘KÂBE’ RESMI SORUŞTURMASI 7 öğrenciye 3 yıla kadar hapis istemi Boğaziçi Üniversitesi’nde AKP’li Melih Bulu’nun Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından rektör atanmasına karşı protesto eylemleri sürerken düzenlenen bir sergide “Kâbe’yi temsil eden bir resmin yere serilmesine ilişkin” yürütülen soruşturma sonucunda ikisi tutuklu yedi öğrenci hakkında “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme” suçundan iddianame düzenlendi. İddianamede, D.D’nin ve S. C.U’nun Boğaziçi Üniversitesi kampus alanı içerisindeki sergi alanındaki bir panoya 29 Ocak saat 12.45’te Kâbe resmi üzerine Şahmeran tasviri ve dört bir yanında LGBTİ+ amblemi bulunan resmi astıkları belirtildi. Üniversitenin güvenlik görevlileri tarafından tutulan tutanağa göre resmin asılması üzerine şüphelilerin “resmin dini simgeleri aşağılayıcı nitelikte olduğu yönünde uyarıldıkları ancak şüpheliler H.K’nin ve S.N.B’nin bahse konu panonun kendi sorumluluklarında olduğunu, bir sorun halinde kendilerinin ilgileneceklerini” beyan ettikleri iddia edildi. C.B., E.K. ve R.Ö. isimli kişilerin Boğaziçi Rektörlüğü’ne hitaben “Şahmeran figürü bulunan resim kaybolmuştur. Saat 17.00 itibarıyla gerekli araştırmaların yapılmasını istiyoruz” şeklinde dilekçe düzenleyerek imzaladıkları da öne sürüldü. S.C.U. ile D.D., söz konusu resmi asmadıklarını ve Boğaziçili diğer öğrenciler de sergide kendilerinin düzenleyici olmadıklarını belirterek suçlamaları reddetti. İddianamede, 30 Ocak’ta tutuklanan öğrenciler D.D. ve S.C.U. ile diğer şüpheliler E.K., H.K., M.B., S.N.B., R.Ö. hakkında “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme” suçlamasıyla 1’er yıldan 3’er yıla kadar hapis talep edildi. l Haber Merkezi DAVUTOĞLU: KAYIT DIŞI KOALISYON Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle ilgili yaptığı açıklamada, “Beni korkutan, herkesi de uyarıyorum; Davutoğlu mesele Erdoğan meselesi değil sadece. Bir iktidar meselesi değil. Bu anayasa değişikliği, sadece Erdoğan için değil, daha sonraki dönemler için yapılıyor. Alet olmayın” dedi. TV5’te yayımlanan 4. Güç programına konuk olan Davutoğlu, AKPMHP ittifakını “kayıt dışı koalisyon” olarak nitelendirerek “Bu çıkar ortaklığının ötesinde bir koalisyon ve bunu kamuoyunun şeffaf bir şekilde gözleme, yorumlama, bilme imkânı da yok elinde. Bu, en kötü koalisyon türüdür. Şeffaf olmayan, ‘kayıt dışı’ bir koalisyondur. Perinçek ile Erdoğan arasında ne ilişki var, bilmiyoruz” diye konuştu. Partisinin dün düzenlenen il başkanları toplantısında ise Meclis’e getirilen fezlekeleri değerlendiren Davutoğlu, “Türkiye iki kutba ayrılsın, siyasetin alanı daraltılsın istiyorlar. Meclis’te kürsü teminatı esastır ve biz mücadeleyi siyasi alanda yaparız. Türkiye’yi kayyım ile KCK arasına sıkıştırmak isteyenlere karşı da tavrımızı net olarak koyarız” dedi. l İç Politika
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear