26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
14 25 AĞUSTOS 2020 SALI KÜLTÜR ‘Kız Kardeşler’ KızKardeşler,gönüllü kölelik ve istismar, köy kadınının kaderi mi? Emin Alper’in filmi, gönüllü köleydi! SİYADödüllerinin de sekiz ödülle, neredeyse tümünü topladı. YAZGÜLÜ ALDOĞAN Bir zamanlar Cem Yılmaz’ın bile seyirci olarak katıldığı SİYAD Ödül Töreni, pandemi gereği diğer bütün ödül törenleri gibi çevrimiçi yapılıp, elbette bir Kelebek Ödül Töreni gibi teknik olanakları da fazla olmayınca, seyri çok keyifli olamadı ve ödüllerin de neredeyse en önemlileri dahil, tümü aynı filme gidince heyecan doruğa çıkamadı! Aslında bu beklenmeyen bir şey de değildi ama benim ki de boşa çıkan bir beklenti işte. Kız Kardeşler, “En İyi Görüntü Yönetmeni: Emre Erkmen” le ilk ödülü aldı. Ardından “En iyi Sanat Yönetmeni: Osman Çankırılı” ile ikinci ödül geldi. “En İyi Kurgu: Çiçek Kahraman”. Uzatmayayım, ardından “En İyi Müzik: Giorgos ve Nikos Papaioannaou” ; “En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu: Kubilay Tunçer” ; “En İyi Senaryo: Emin Alper”; “En İyi Yönetmen: Emin Alper” ve tabii bu kadar ödülün üzerine olmazsa olmazdı, olursa sorgulanırdı: “En İyi Film: Kız Kardeşler”! Böylece Emin Alper’in senaryosunu yazıp yönettiği Kız Kardeşler, Sinema Yazarları tarafından 52’sinini yaptıkları ödül töreninde 2019’un hemen her dalda en önemli, en başarılı filmi olduğu 8 ödülle tescil edildi. Emin Alper Kız Kardeşler, imza verdiği için ceza da almış Barış Akademisyenlerinden olan Emin Alper’in üçüncü uzun metraj filmi. Berlin Film Filmde Üç kız kardeşi, Cemre Ebuzziya, Ece Yüksel ve Helin Kandemir canlandırıyor. Festivali’nde ana yarışmada seyirci karşısına çıktı. Nisandaki İstanbul Film Festivali’nde “En İyi Film” de olmak üzere pek çok ödül aldı ve en son da Saraybosna Film Festivali’nden “En İyi Yönetmen” ödülüyle döndü. Emin Alper, BİANET’e verdiği demecinde “Kadın dünyasına ilk kez bu kadar detaylı giriyoruz. Çok oyuncu ağırlıklı, çok dialog ağırlıklı bir film, seyirci bu katar kapalı mekânda geçen filmde sıkılacak mı, festivallerde nasıl bulunacak diye kuşkuluydum” diyor. İlginç olan, yönetmenin oyuncu ağırlıklı dediği, en önemli roller olan üç kız kardeşi oynayan Cemre Ebuzziya, Ece Yüksel ve Helin Kandemir ödül almadıkları halde, sadece Kubilay Tuncer “En Alper, “Cihangir’de doğmadık biz, anne miz babamız boğa za bakarak viski içmi yordu” diye anlatıyor kendisini ve filminin “yerli ve milli” oldu ğunu ama hiçbir şekil de devlet fonlarından yararlandırılmadığı Emin Alper nı da vurguluyor. Fil Kız Kardeşler filmini pandemi koşulları altında nasıl, ne zaman izleriz bilemiyorum ama izlemek gerekiyor ve genel seyirciyle hemen buluşamasa bile festivallerde daha pek çok ödül kucaklayacak gibi görünüyor. Yolu açık olsun, min dramatik ve melankolik havasını dengelemek için de baba ve Veysel karakterini mizah unsuru ola kadın sorunları sinemada hep yer bulsun! rak kullandığını, final İyi Yardımcı Erkek Oyuncu” ödülüne değer görüldü. SİYAD ödüllerine dönersek “En İyi Kadın Oyuncu” ödülü “Sibel” filmindeki rolüyle Damla Sönmez’e, “En İyi Erkek Oyuncu” ödülü “Küçük Şeyler” filmiyle Alican Yücesoy’a gitti. “En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu” ödülü ise “Görülmüştür” filmindeki anne rolüyle yılların oyuncusu Füsun Demirel’in oldu. sahnesini ise ilk başta yazdığını ve sahne tek başına kalmasın diye mizahı biraz daha güçlendirdiğini anlatıyor. Filmde kadınların besleme olarak verilmesiyle dönüştükleri “gönüllü kölelik”, sömürüldüğünü fark etmeden sömürülme halini anlatırken, kızlar tek kurtuluşu başka bir eve besleme olarak gitmekte görüyor. “İstismar tek başına işlenmiş olsaydı klişe olurdu” diyor ödüllü yönetmen. Gönüllü kölelik Filmin kadın dünyasına derinlemesine girişi şöyle gerçekleşiyor: Köyde yaşayan ve anneleri öldükten sonra kasabaya besleme olarak gönderilen üç kız kardeş, yıllar sonra çeşitli nedenlerden ötürü köylerine geri dönüyor ve bir araya geliyor. Emin Öyle anlaşılıyor ki Kız Kardeşler filmini pandemi koşulları altında nasıl ne zaman izleriz bilemiyorum ama izlemek gerekiyor ve genel seyirciyle hemen buluşamasa bile festivallerde daha pek çok ödül kucaklayacak gibi görünüyor. Yolu açık olsun, kadın sorunları sinemada hep yer bulsun! YouTube’da Gripin konseri Kayıtları Zorlu PSM’de seyircisiz yapılan Istanbul Blue Night sunar: Gripin konseri 27 Ağustos 21.30’da Zorlu PSM YouTube kanalında müzikseverlerle buluşacak. Gripin, son çalışmalarını 2020 yılında Ezginin Günlüğü tribute albümü için “Ebruli” isimli şarkıyı seslendirdi. Gripin, uzun bir aradan sonra hayranlarıyla dijital ortamda buluşacak. SAHA Yazı Dizisi devam ediyor! SAHA’nın bağımsız sanat yazarlarına destek vermek için başlattığı SAHA Yazı Dizisi devam ediyor. SAHA’nın web sitesi (http://www.saha.org.tr) ve sosyal medya kanallarından paylaşılan serinin yedinci yazısında Kültigin Kağan Akbulut, “Aktivizm ve sanatı yeniden bir araya getirmek mümkün mü?” başlığıyla aktivizm ve sanat ilişkisini Türkiye’den örneklere değinerek ele alıyor. ÇEKMEDİĞİ FOTOĞRAFI SAHİPLENDİ Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu, Türkiye Gazetecilik Başarı Ödülleri Fotoğraf Ödülü’nü kazanan habercinin değiştiğini duyurdu. Yapılan açıklamada, ödül kazanan Batman Çağdaş Gazetesi’nden Reşat Yiğiz’in “Define Avcılığı” fotoğrafının aslında AFP mu habiri Bülent Kılıç’a ait olduğunun yapılan araştırma sırasında ortaya çıktığı belirtildi. Ödülün Fransız Haber Ajansı’ndan (AFP) Bülent Kılıç’a verildiği, TGC üyesi olan Reşat Yiğiz’in ise üyelikten kesin ihraç talebiyle Onur Kurulu’na sevk edildiği açıklandı. PULITZER ÖDÜLLÜ FOTOĞRAFÇI Bülent Kılıç, AFP’nin uluslararası ödüllü bir foto muhabiri. Time Dergisi’nin verdiği 2015 Dünya Haber Fotoğrafları Ödülleri’nde “Liseli Kızın Korku dolu anları” fotoğrafıyla birincilik ödülü var. Aynı yıl başka fotoğrafıyla üçüncülük ödülünü de aldı. 20 Nisan 2015’te magazin fotoğrafları dalında ise bu dalda en prestijli ödül olan Pulitzer Ödülü’nü kazandı. Bülent Kılıç daha önce de BayeuxCalvados’un Savaş Fotoğrafçıları ödülünü kazanmıştı. Vikipedyasında kendisi için ödül almaya alışık deniliyor. En iyi kısalar aranıyor Akbank Kısa Film Festivali 17. Akbank Kısa Film Festivali başvuruları başladı. Ulusal ve uluslararası olmak üzere iki ayrı kategoride gerçekleştirilecek 17. Akbank Kısa Film Festivali Yarışma Bölümü’ne başvuran eserler arasından, festival jürisinin değerlendirmeleriyle belirlenecek Ulusal Yarışma bölümünde “En İyi Kısa Film” 35 bin TL, Uluslararası Yarışma bölümünde “En İyi Uluslararası Film” ise 5 bin dolar ile ödüllendirilecek. Festival, “Festival Kısaları”, “Dünyadan Kısalar”, “Kısadan Uzuna”, “Deneyimler”, “Belgesel Sinema”, “Perspektif” “Özel Gösterim”, ve “Forum” ile yurtiçi ve yurtdışından geniş katılımlı atölye çalışmaları ve söyleşileriyle 22 Mart 1 Nisan 2021 tarihleri arasında yapılacak. “Bir Düş Gördüm” adlı filmin yönetmenliğini Murat Çeri üstleniyor. ‘Bir Düş Gördüm’ Brezilya’da yarışacak Murat Çeri’nin TRT ortak yapımı olan ilk uzun metrajlı filmi “Bir Düş Gördüm” ekim ayında Brezilya’daki 44. Sao Paulo Uluslararası Film Festivali’nin “Yeni Sinemacılar” bölümünde yarışacak. Festival 22 Ekim4 Kasım tarihleri arasında yapılacak. “Bir Düş Gördüm” açılışını 5. Scandinavian Uluslararası Film Festivali’nin yarışmalı bölümünde yaptı. Yapımcılığını Filimetre Medya’nın yaptığı film, Finlandiya Helsinki’den iki ödülle döndü. Festivalde En İyi Görüntü Yönetimi ve En İyi Kostüm Tasarımı ödülleri “Bir Düş Gördüm” filmine verildi. Filmin görüntü yönetmeni Durmuş Sorkut, kostüm tasarımcısı ise Ebru Tunçoktay. Kenan Doğulu Bülent Ortaçgil Urla’da caz ve gastronomi bir arada İzmirUrla’da düzenlenecek Urla Caz ve Gastronomi Günleri 14 Eylül’de kapılarını açıyor. Geçen sene ilki düzenlenen etkinliğe, bu sene Urla’nın gastronomik zenginlikleri de eklenecek. Bir hafta sürecek olan “Urla Caz ve Gastronomi Günleri”nde ünlü şef ve araştırmacıların hikâyeleri, sohbet ve tadım etkinlikleri, gastronomi ve caz üzerine yapılacak atölyeler olacak. Urla Caz ve Gastronomi günleri kapsamında yapılacak konserlerde ise Kenan Doğulu, Fatih Erkoç, Bülent Ortaçgil, Jehan Barbur, İlhan Erşahin, Elif Çağ lar, Aylin Aslım gibi sanatçılar sahneye çıkacak. Konser etkinlikleri Sultanlar Vadisi’nde, sosyal mesafe ve hijyen kurallarına uygun bir şekilde yapılacak. Ayrıca etkinlik kapsamında gelirinin tamamının “Koruncuk Vakfı”na bağışlanacağı iyilik masası yemeği de düzenlenecek. Detaylar @urlacazfestival Instagram sayfasında, biletler Biletix’te satışta. Naz Erayda ile ‘dijital platform’ için işler... Sahne sanatları yeni bir yöne doğru mu evriliyor? Kimi yazarların postmodernizmin ölümü şeklinde yorumladıkları bir gelişme mi bu? Bu bağlamda yazarların, akademisyenlerin ve tabii ki sanatçıların yapılan ve de kendi yaptıkları işlerle hesaplaşmaları dikkat çekiyor. Örneğin; Philip Auslander, Steve Dixon’un “Digital Performance” adlı kitabı üstüne yaptığı bir değerlendirmede; dijital ortamın / alanın tarihsel, kuramsal ve uygulama temelli ele alınışındaki tartışma alanlarına değindiğinden söz ediyor. Kitapta; antik Yunandan konstrüktivizm ya da fütürizme uzanan akımlarla hesaplaşan Robert Lepage, Merce Cunnigham, Laurie Anderson gibi çağdaş sanatçıların izlerinin sürülmesi de ilginç. Aklıma LePage’ın 2017’de Edinburgh Festivali’nde izlediğim “887” adlı oyunu geliyor... Okunası bir kitap “Dijital Performans.” Mehmet Kerem Özel de Mimesis’te okuduğum “İnternetten çevrimiçi yayımlanan ‘uzaktan’ gösterilerin ‘burada’ olma halleri” başlıklı yazısında Peter Brook’un “boş mekân” kavramından yola çıkarak ekranın bir mekân olarak kullanılması üstüne odaklanıyor. Doğaçlama dersler ve gelişmeler Yönetmen ve tasarımcı Naz Erayda ise Okan Üniversitesi Konservatuvar Tiyatro Bölümü’nde vermekte olduğu “UzamZamanBeden” odaklı doğaçlama derslerinin pandemi sürecinin başlamasıyla ne yönde yol aldığını anlatıyor: “Konservatuvardaki bu derslerde, öğrencilerimle aynı mekânda, birlikte yaptığımız çalışmaları, pandemi döneminde Zoom ortamında yapmaya başladık” diyor. “Hepimiz ayrı mekânlarda, hatta, kimimiz başka bir ülkede veya şehirdeydik. Bu koşullar altında birbirimizle iletişim kurmanın yollarını ve o dijital ortamda kendimizi ifade edebilmenin sınırlarını araştırıyorduk.” Peki, nasıl ilerliyordu araştırma ve iletişim? “Her oyuncu kendi bulunduğu mekânda önceden benim belirlediğim tema, kadraj/çerçeve, ışık, tavır/oyun üslubu içinde ve bazı kurallar çerçevesinde cep telefonu kameralarıyla defalarca çekim yaptı. Her aşamada herkes için bazen içerikle, bazen oyunculuk, bazen teknik meselelerle ilgili yeni problemler oluşuyordu ama bu vesileyle iletişim kurmanın yolunu bulmuş olmak paha biçilmezdi.” Naz Erayda, İstanbul Tiyatro Festivali’nde Kumpanya ile yaptığımız çalışmalarda da gözlemlediğim kadarıyla; “Faustofeles,” “Kim O?” “Everest My Lord” gibi oyunlarda doğaçlamalarla kurduğu oyun diliyle kaydedilmiş görüntü ve sesi birleştiriyordu. Üretilen İşler Dün Kumpanya’da yapılan işlerden yola çıkarak bugün, genç oyuncularla konservatuvarda veya dışarıda farklı ortamlarda yaptığı işler şunlar: “Pencereyi Rüzgâr Kapatmış,” “Belli Bir Yer,” “Lalatuni,” “Saçların Uzamış,” “Sol Elimle Gardırobun Sol Kanadını Açıyorum,” “Uyuyamadım.” Yazar ve yönetmen Kerem Kurdoğlu’nun, disiplinler arası sanatçı Maya Kurdoğlu’nun katkılarıyla hayata geçmiş çalışmalar... Bu arada, “Pencereyi Rüzgâr Kapatmış” adlı videoda akademisyen sosyolog Meltem Ahıska ve sanatçı Sevinç Çalhanoğlu’ndan alıntılara da yer verilmiş. Çalışmalarını şöyle toparlıyor Naz Erayda: “Başlangıç noktaları olarak zihnimde imgeler, kavramlar ve çağrışımların uçuşmaya başlaması, bu çağrışımların uzam/mekân/yer, zaman, beden ilişkisi üzerine düşüncelere dönüşmesi, beni her zaman ilgilendiren bellek, arada olma hali, azınlık olma hali, öteki, sınırlar, iletişim, beklemek, bakmak, görmek, duymak gibi daha bir sürü kavram üzerine canlı ya da kaydedilmiş anlar oluşturmam için itici güç oluyor. Dijital platform için işler yaparken, bu mecrayı yok sayarak değil, onunla ve onun gerçekliği içinde yapabileceklerimin sınırları ilgilendiriyor beni.” Erayda, yine kendi sözleriyle, parçalı yapıları olan ama tümü izlendiğinde başka bir dil, başka bir algı oluşturmasını umut ettiği bu dil üzerinde geliştirdiğini söylüyor çalışmalarını. Ve bu çalışmaları farklı disiplinlerle, farklı sosyal kesimlerle sürdüreceğini vurguluyor. BTS’ten YouTube’da rekor Dünyaca ünlü Kpop grubu, yeni single’ı Dynamite’in klibiyle YouTube’da rekor kırdı. Daha önce sadece yarım saatte 12 milyon izleyiciye ulaşarak açılış rekoru kıran klip, ilk 24 saatte ulaştığı dinlenme oranıyla yeni bir tarihi rekora imza attı. YouTube’da 24 saatte en çok izlenme rekoru 2 aydır yine Güney Koreli bir başka grup olan Blackpink’in elindeydi. Grubun How You Like That klibi 86,3 milyon kez izlenmişti.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear