23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
12 4 TEMMUZ 2020 CUMARTESİ HABER/YORUM Sağlık Reklam Değildir Prof. Dr. Hikmet Selçuk Gedik, “Türk Işın Tedavisi Türkiye Koordinatörü” sıfatıyla televizyonlara çıktı ve Diyarbakır’da koronavirüs tanısı konulmuş bir hastaya ışın uygulaması yaptıklarını, olumlu sonuç elde ettiklerini söyledi. Ardından, birkaç kez Saray’a teşekkür etti. Bu olay, uluslararası alanda konunun uzmanı olan hekimlere, bir zamanlar televizyonlara çıkan bir başka ismi anımsatmış: Zakkum köküyle kansere çare bulduğunu ileri süren Ziya Özel’i. Hekim dostlarımız, Türk Tabipleri Birliği’nin o dönemdeki başkanı Prof. Dr. Nusret Fişek’in bilimsellikten uzak bu uygulamaya karşı verdiği savaşımı saygıyla anıp üç soru sordular: “Dünyada ilk kez uygulandığı söylenen ışınla koronavirüs tedavisi buluşu, peerreview (akran denetimi ya da hakem denetimi) olan bir bilimsel dergide yayımlandı mı? Bu çalışmayı yapanlar Etik Kurul’dan onay aldı mı? Böyle bir onay varsa, onay nereden alındı?” Konu, insan sağlığı çünkü… Gazlı içecek ya da deterjan reklamına, hele de siyasi propagandaya hiç benzemez! Kadının Adı 100 Yıldır Var da… AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin’e göre, AKP gelene kadar bu ülkede “kadın” sözcüğünün adı yokmuş! Türkiye’de kadınlar, 20 Mart 1930’da belediye seçimlerinde seçme hakkını, 1933’te köy muhtarı nı seçme ve köy ihtiyar heyetine seçilme hakkını, 1934’te de milletvekili seçimlerinde seçme ve seçilme hakkını kazandılar. 1923 Cumhuriyet devrimi sayesinde, kadınlar yaklaşık bir yüzyıldır eşit, özgür yurttaşlar olarak yaşamın her alanındalar. Cumhuriyet, yazar, çizer, sanatçı, hekim, mühendis, mimar, hukukçu, eğitimci, akademisyen, bilim insanı ve işçi kadınlar yetiştirdi. Onların adı AKP gelene kadar da vardı, AKP geldikten sonra da oldu, olmaya devam edecek… Asıl biz: Saray’daki için “Allah çocuklarımın ömründen alsın size versin” diyen AKP’li Meryem Demir’in… Ya da Karaman’da Ensar Vakfı’ndaki çocuklar tecavüze uğradıktan sonra “Buna bir kere rastlanmış olması hizmetleri ile ön plana çıkmış bir kurumumuzu karalamak için gerekçe olamaz. Biz Ensar Vakfı’nı da tanıyoruz, hizmetlerini de takdir ediyoruz” diyen AKP’li Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu’nun… “Muhteşem bir zekâ. Tabii ki Sayın Cumhurbaşkanımızın zekâsı. 600 yıllık imparatorluğun 90 yıllık reklam arası sona erdi” diyen AKP’li milletvekili Tülay Babuşçu’nun… Daha geçen 24 Haziran günü TBMM’de “Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan Beyefendi başta olmak üzere demokrasimize ve milli iradeye gölge düşüren başörtüsü yasağının tarihin karanlık sayfalarına gömülmesinde ve seçmeseçilme haklarını tam anlamıyla 81 yıl sonra kullanabilmelerinde emeğe geçenlere gönülden şükranlarımı sunuyorum, bugünleri gösteren Rabbime hamdolsun, elhamdülillah” diyen AKP milletvekili Ravza Kavakcı Kan’ın… Yaptıklarına, söylediklerine ne ad koyacağız? Yükselen Deniz Geliyor Yüz binlerce gencin Saray’dakine yönelen “oy, moy yok” tepkisi, Z kuşağının demokratik karşı çıkışı olarak değerlendiriliyor. Saray, devleti ne kadar bir yasaklar aygıtına çevirirse çevirsin, A’dan Z’ye, Atatürk’ün demokrasi için yaptığı tanımla “yükselen deniz” giderek kabarıyor. 4 TEMMUZ 2020 SAYI: 34601 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni AYKUT KÜÇÜKKAYA Yayın Koordinatörü Serkan Ozan Yazıişleri Müdürleri İpek Özbey / Olcay Büyüktaş Akça (Sorumlu) Hakan Akarsu (Ek Yayınlar) Görsel Yönetmen Münevver Oskay Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Gece: Ayça Bilgin Demir l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Jale Özgentürk l İç Politika: Ali Açar l Kültür Sanat: Yazgülü Aldoğan l Fotoğraf: Uğur Demir l Spor: Sami Gürel l Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l Ege Bölge Temsilcisi: Tuncay Mollaveisoğlu Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur, Ataol Behramoğlu. l Mali ve İdari İşler Müdürü: Osman Selçuk Özer Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş. Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. No:11A/41 Bahçelievler İstanbul Tel: (0212) 454 32 55 Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. NAMAZ VAKİTLERİ İmsak Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı İstanbul 03:32 05:30 13:14 17:13 20:47 22:36 Ankara 03:24 05:18 12:58 16:55 20:28 22:13 İzmir 03:57 05:46 13:21 17:15 20:46 22:27 Fransa ile Türkiye arasındaki gerilim tırmanıyor. Son olarak Fransa, Türkiye’yle Altıncısı, Fransa, mevcut bir ittifaka öncülük edecek veya yeni bir ittifak kura yaşadığı sorunlar nedeniy cak kuvvetten yoksun. Dev le, NATO’nun Akdeniz’deki Sea let kapasitesi geriliyor. Tari Guardian Operasyonu’ndan (De hi ve coğrafi olarak ilgi alanı niz Muhafızı Harekâtı) çekildi. na giren Akdeniz’de, Akdeniz Fransa’nın kararı, geçen günler Birliği (sonradan Akdeniz İçin Fransa’nın Türkiye’yle de iki ülkenin deniz kuvvetlerinin Akdeniz’de yaşadığı gerginliğin Birlik) projesini denedi. Başaramadı. Ne Almanya’yı ne ardından geldi. de Akdeniz’deki komşularını Sorulması gereken ilk soru, Fransa’nın niçin bu kadar öfke hesabı ne? ikna edebildi. Yedincisi, Fransa, bel li olduğu. Bu sadece Türkiye ile li bir nüfuza sahip olduğu yaşadığı sorunlardan mı kaynak niz jeopolitiğinde ve enerji kaynak Fas, Tunus ve Cezayir’de lanıyor, yoksa daha geniş ölçekte, ları için verilen mücadelede Paris’in bu konumunu daha da pekiştir Fransa’nın gerçekleri ile hedefleri elini zayıflatıyor. mek istiyor. Olmuyor. Tarihsel ola arasındaki uçurumdan mı? İki ülke Üçüncüsü, Fransa, Kıbrıs me rak belli ağırlığının olduğu Suriye ve ilişkilerindeki sorunların ne kadarı selesinde Akdeniz’de, Ege Deni Lübnan’da, başat güç, belirleyici dönemsel, ne kadarı yapısal? Mad zi’ndeki Türk Yunan geriliminde güç olmak istiyor. Olmuyor. Libya de madde düşünelim… Türkiye’nin karşısında konumlanı ve Mısır’da daha çok öne çıkmak Birincisi, günümüzün Fransa’sı, yor. Sözde soykırım iddialarını tanı istiyor. Olmuyor. Tarih boyunca hep tarihteki gücünden uzak. Aydınlan yor. PKK PYD YPG ve FETÖ te önemli olan, son yıllarda daha da ma Devrimi’nin, Fransız İhtilali’nin rör örgütlerini açıktan destekliyor. önemli olan Akdeniz’de hırslı, hınçlı, kazanımlarına, değerlerine, mira Türkiye’nin içişlerine ilişkin sözler hırçın adımlar atıyor. Olmuyor. sına sahip olan Fransa, günümüz etmekten geri durmuyor. Avrupa’da Sekizincisi, Fransa’nın de ne Avrupa’da ne dünyada es hayli yaygın, Fransa’da oldukça Almanya’yla birlikte ara sıra dil ki ağırlığına sahip. Bu sütunda, güçlü olan Türkiye karşıtlığının ön lendirdiği Avrupa Ordusu projesi “Fransa’nın öfkesinin sebebi ne?” cülüğünü ve sözcülüğünü yapıyor. nin de geleceği belirsiz. Çünkü Pa (4 Aralık 2019) başlıklı yazıda da Dördüncüsü, Fransa, Türkiye’nin ris ve Berlin’in bu projeden beklen değinildiği üzere, dünyanın en bü AB üyeliği konusundaki açık ve sert tisi farklı. Öncülüğü kaptırmak, bir yük 5 ekonomisinden biri değil. Av muhalefetine ek olarak, son yıllar birlerinin güdümüne girmek istemi rupa Birliği’nde (AB), Almanya’nın da Türkiye’yi NATO içinde de çok yorlar. Projeye AB’nin diğer üyele çok gerisinde. BM ve NATO’da sö sık eleştirmeye, Türkiye’yi ittifaka rinin pek destek olmaması, önem zü fazla dinlenmiyor. Kültürel, ente şikâyet etmeye başladı. Fransa’nın, li sorun. Salgın hastalık sonrasın lektüel öncülüğü; siyasal liderlik ka NATO’nun askeri kanadına ge da zayıflayan ekonomilerin yanın biliyeti yıllardır aşınıyor. O nedenle ri dönmesi için, hiç koşul öne sür da, birlik ruhu fazlasıyla sorgulanan öfkeli, tepkisel. meden, bu ülkeyle hiç pazarlık et AB içinde, Avrupa Ordusu’na ilişkin İkincisi, emperyalist Fransa’nın meden evet diyen Türkiye’yi, ulus desteğin artacağını düşünmek, ger Ortadoğu’ya, Afrika’ya, Akdeniz’e lararası örgütlerde yalnızlaştırma çekçi değil. Paris, sınır ötesine as yönelik tarihsel ilgisi biliniyor. Ne ya çalışıyor. keri kuvvet yollamada Berlin’den var ki bu bölgelerde de eski ağırlığı yok. Suriye sorununda çok ge Fransa’nın aşınan gücü daha deneyimli ve daha istekli olsa da Avrupa Ordusu konusunda ri planda. Libya sorununda yıllar Beşincisi, Fransa sadece ABD’nin tepkisinden de çekiniyor. ca Halife Hafter’i destekledi. Ba Almanya’nın gerisine düşmedi. Kısacası, Fransa, ne gücündeki şarısız oldu. Türkiye’ye karşı öfkesi ABD, Rusya ve Çin’le ilişkilerinde aşınmayı önleyebiliyor ne de dün nin önemli bir nedeni de bu. Suriye de zayıf taraf durumuna düştü. Bu yanın yeni güç dengesinde kendine ve Libya’daki durumu, Doğu Akde gerçeği kabullenmekte zorlanıyor. başat bir yer bulabiliyor. Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesine ilişkin dava başladı Keşif talebi reddedildi Gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğu’nda öldürülmesine ilişkin, haklarında “tasarlayarak ve canavarca hisle eziyet çektirerek kasten öldürmeye azmettirme” ve “tasarlayarak ve canavarca hisle eziyet çektirerek kasten öldürme” suçlarından dava açılan firari 20 sanığın yargılandığı dava dün görüldü. İstanbul 11’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada Kaşıkçı’nın nişanlısı Hatice Cengiz müşteki sıfatıyla dinlendi. Konsolosluğun önünde saatlerce beklediğini, Kaşıkçı çıkmayınca konsolosluğu aradığını, daha sonra bir görevlinin yanına geldiğini anlatan Cengiz, “Yüzünde dehşet, korku vardı. ‘Odaları kontrol ettim, kimse yoktu’ dedi. Bunu söylerken gözlerimin içine bakamıyordu” dedi. Tanık sıfatıyla dinlenen Yasin Aktay, Kaşıkçı’ın ABD’de yazdığı yazıların Suudi Arabistan yetkililerini rahatsız ettiğini belirtti. Ara kararını açıklamayan mahkeme, konsoloslukta keşif yapılması talebini reddetti. l İSTANBUL / Cumhuriyet BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Yurdumu 1 234 5 678 9 1 1 zun denizlerinde de yaşayan, eti 1 K O C A B A Ş P makbul bir balık. 2/ RizeErzu 2 I R A K Y U N A rum karayolunda bir dağ geçidi... Bir elektroliz aygıtındaki artı kutup. 3/ Özel gezinti gemisi... Rahmaninov’un tek perdelik operası. 4/ Önü hendekli siper... Herhangi bir alanda başkalarından üstün olan kimse. 5/ Asya’da 3 KAV AZ OR 4 I NCA L I Z K 5 R AS İ TANE 6 LAVAŞ TAT 7 I R LABADA 8 KASARA AŞ 2 3 4 5 yaşayan hörgüçlü bir sığır cinsi... 9 S E K T A N I 6 Ormanlara büyük zarar veren bir böcek. 6/ Yazım... Konut. 7/ Halk edebiyatında, sekizli hece ölçüsüyle yazılan bir şiir türü... Oylumlu. taştan taşa vurup gezer su” (Fuzuli)... Yankı. 3/ Macun... Hasta. 4/ Sat 7 8 8/ Aşık ve bilye oyunlarında kullanılan, içi oyulup kurşun akıtıla rançta bir taş... “Akdeniz domatesi” de denilen 9 rak ağırlaştırılmış boyalı kemik... Kuran’ın her tümcesi. 9/ Küçük bir balık cinsi. sulu bir domates cinsi. 5/ Güzel sanat... Lityum elementinin simgesi. 6/ YUKARIDAN AŞAĞIYA: Arsız, sırnaşık... Evrensel alıcı olan 1/ İzmir yöresine özgü, daha çok kan grubu. 7/ Gemilerde türlü iş kahvaltıda yenen bir çeşit börek... lerde kullanılan bir tür demir hal Bir şeyin doğru olduğunu belirt ka... İstenilen nitelikleri taşıyan. 8/ mek için yapılan işaret. 2/ “Başını Satrançta özel bir hareket... Meyve, 23 4 5 6789 sebze gibi şeyleri kurutmakta kullanılan genişçe balkon. 9/ Yapısına girdiği sözcüğe “kendi kendine” anlamı katan yabancı önek... Alan Parker tarafından sinemaya da aktarılan ünlü bir müzikal. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr İçte ve dışta neoAbdülhamitçilik Ufuk Ötesi okurları bilir, yıllardır iktidarın dış politikasını neoAbdülhamitçilik olarak niteledik. “Rusya’yla işbirliği yaparak kendisine alan açan, bunu ABD’yle pazarlığında kullanan, iki büyük kuvveti de AB’yle dengelemeye çalışan” bir siyaset bu… Osmanlı Padişahı II. Abdülhamit, benzer şekilde “büyük güçler dengesi” gözetmiş ve bugünkü Türkiye’nin yaklaşık iki katı toprak kaybetmişti… Osmanlı topraklarının İttihat Terakki rejimi tarafından kaybedildiği propaganda edilir ama doğru değildir. Zira İttihat Terakki, II. Meşrutiyet’ten, yani 1908’den sonra iktidar olmuştur. II. Abdülhamit ise 93 Harbi olarak bilinen 187778 OsmanlıRus Savaşı’ndan II. Meşrutiyet’e kadar 1.6 milyon kilometrekare toprak kaybetmiştir. Fransız Devrimi’nin milliyetçilik etkisinden başlayarak Osmanlı Devleti’nin sanayi devrimini yapamamasına ve tıkanan iktisadının toplumsal dinamizmi sınırlamasına kadar pek çok nedenle zaten o toprakların elde tutulması mümkün değildi. Elbette “doğru hatta geri çekilerek” I. Dünya Savaşı’nda daha az kayıplı sağlam bir mevzi tutulabilirdi… Neyse, konumuz bu değil, tarihi süreçleri “keşke”lerle açıklamak da zaten bilimsel değil. Padişaha RTÜK zırhı Bu konuya şundan değiniyoruz: TELE1 TV Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ, geçen günlerde canlı yayında II. Abdülhamit rejimini eleştirdi ve RTÜK Başkanı birkaç saat sonra TELE1 hakkında soruşturma başlattıklarını açıkladı! Türkiye’de II. Abdülhamit’in eleştirilmesine bu set çekmeye çalışma çabası, dış politikada yaptığımız neoAbdülhamit benzerliğinin, iç politikada da geçerli olduğunu gösteriyor… RTÜK’ün, Merdan Yanardağ’ın Abdülhamit eleştirisi ve çağdaş ilahiyatçı Cemil Kılıç’ın Diyanet eleştirisi nedeniyle TELE1’e 5 gün kapatma ve para cezası vermesi, özetle Abdülhamit dönemi sansürcülüğünün güncel uygulamasıdır! Yani iktidar, dış politikada olduğu gibi iç politika da neoAbdülhamitçidir! Devrimkarşıdevrim çatışması Muhafazakârların ve siyasal İslamcıların II. Abdülhamitçiliği sıradan bir konu değildir. Abdülhamit’i savunmayı, İttihat Terakki devrimciliğinden başlayarak, onu içererek aşan Kemalist devrimciliğe karşı bir mücadele platformu olarak görürler… Doğrudur; devrimcilik karşıdevrimcilik çatışması fiiliyatta İttihat Terakki Abdülhamit çatışmasıdır. Abdülhamit’in istibdat rejimine karşı isyan eden İttihatçılar en sonunda onu tahtından indirmiş ve kapattığı Meclis’i yeniden açmıştır. İşte bu mücadele sürmektedir: Cumhuriyet’i ve Kemalist Devrim’i kapatılması gereken bir parantez olarak nitelemeleri bundandır. Kapattıkları kurumları sıra sıra Abdülhamit, Hamit, Hamidiye isimleriyle açmalarından başlayarak TBMM’yi işlevsiz kılan başkanlık sistemine geçmelerine kadar hemen her politikaları bundandır. Bu gerçeği görmeyerek kör İttihatçı düşmanlığı üzerinden AKP’ye yedek kuvvet olanların anlamadığı acı durum budur… Mehmet Akif’in Abdülhamit’e bakışı II. Abdülhamit’in “istibdat rejiminin” ne olduğunu şiirlerinde ve yazılarında en iyi resmedenlerin başında İstiklal Marşımızın yazarı Mehmet Akif gelmektedir… Mehmet Akif, en hafifinden Abdülhamit’i Yıldız’daki baykuş diye, şeytanın ruhuna rahmet okutan melun diye, kızıl kâfir diye niteler… Elbette siyasal İslamcılar açısından iyi bir dindar olan Mehmet Akif büyük oranda dokunulmazdır. Akif’e ve yazdıklarına karşı gelemedikleri için, onun sonradan bu fikrinden döndüğü yalanına başvurmuşlar, hatta onun adına Abdülhamit’e sahte övgü şiiri bile yazmışlardır! Yani “trollük” köklerinde var… Ancak en kuvvetli sahtekârlıklar bile hakikatin üstünü örtemez, örtememiştir… Tarihi kim yazacak? İktidar açısından Abdülhamit’i savunmak ve ona eleştirilemez zırhı kazandırmaya çalışmak, kapsamlı bir politikadır ve doğrudan yeni rejim inşa hedefiyle ve o hedefe uygun yeni tarih yazımıyla ilgilidir… TELE1 TV ve Halk TV’yi 5 gün kapatma kararları da, Cumhuriyet gazetesini kamu ilanlarını keserek cezalandırmaya çalışmaları da, OdaTV internet sitesini kapatmaları da, sosyal medyayı düzenleme adı altında muhalefetin sesini kesme çabaları da yeni bir tarih yapabilmeleri ve yazabilmeleri içindir… Ancak yapamayacaklar! Tarihi elbette kazananlar ama “haklı olarak kazananlar” yapar! Hem haklı değiller hem de kazanamayacaklar! Tarihi özgürlükçüler yapacak ve yazacak! ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com Savcı Kiraz davasında Yargıtay’dan onama kararı Yargıtay 16. Ceza Dairesi, İstanbul Adliyesi’nde Cumhuriyet savcısı Mehmet Selim Kiraz’ın 31 Mart 2015’te makam odasında terör örgütü DHKP/C üyelerince şehit edilmesine ilişkin davada İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi’nin sanıklar hakkındaki kararına yönelik temyiz incelemesini tamamladı. Daire, sanıklardan Murat Canım’a verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis ile Cengiz Özel, Mithat Öztürk ve Deniz Yücel’e verilen hapis cezalarını onadı. Cezaevinde açlık grevinde ölen sanık Mustafa Koçak hakkındaki verilen ağırlaştırılmış müebbet ile 42 yıl hapis cezası vefatı nedeniyle bozuldu. l İSTANBUL
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear