22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
KÜLTÜR EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN 15 4 HAZİRAN 2020 PERŞEMBE Set işçileri destek arıyor Netflix, kamera arkasında çalışan işçilere 4 milyon TL’lik destek sağladı. Ancak sektör yetkilileri Türkiye’den kurum ve kuruluşların da çalışanlara destek olması gerektiğini söylüyor. Koronavirüs salgını sonrası neredeyse tamamı duran sinema, TV ve reklam çekimleri nedeniyle çoğu güvencesiz çalışan sektör emek çileri büyük bir mağduriyet yaşadı. Netflix, pandemiden olumsuz etkilenen sektör çalışanlarına destek olmak amacıyla önemORHUN li bir adım attı ve 4 milyon ATMIŞ TL’lik destek sağlayacağını açıkladı. Netflix’in bu desteğin yönetimini ve dağıtımını ise İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) ve Sinema Televizyon Sendikası üstlenecek. Ancak gazetemize konuşan Sinema Televizyon Sendikası Yönetim Kurulu Üyesi Damla Kırkalı ve İKSV İstanbul Film Festivali Direktörü Kerem Ayan, bu desteğin diğer kurum ve kuruluşlar tarafından devamının getirilmesi gerektiğini söylüyor. Damla Kırkalı, Türkiye’de resmi olarak görüldüğü açıklanan ilk COVID19 vakasının ardından tüm çekimlerin yüzde 98’inin durduğunu belirtti. Kırkalı, çoğunluğu sigortasız ve günlük yevmiyeli sektör çalışanlarının, bu zor ve belirsiz süreç nedeniyle büyük bir kaygı yaşadığını dile getirdi. Bu çalışanların işsizlik maaşı veya kısa çalışma ödeneğinden de yararlanamadığı Damla Kırkalı nı vurguladı. Sektörde toplamda 6 bin civarında çalışan olduğunu ifade eden Kırkalı, “Sinema TV Sektörü Covid19 Acil Desteği yaklaşık 1400 set işçisine tek seferlik 2 bin 500 tutarında bir destek sağlayacak. Bu, inanılmaz kıymetli bir katkı. Yine de belirtmekte fayda var ki, bunun yalnızca bir başlangıç olmasını ve sektördeki büyük firma ve şirketlerin Netflix’in açtığı bu yolda imkânları el verdiğince çalışanlarına sahip çıkmasını umut ediyoruz” dedi. Kırkalı, “Aynı şekilde, yapım şirketleri ve kanallar, çalışanlarına verdikleri hizmetler sebebiyle maddi destekte bulunurlarsa, sektör pandemi süreci Kerem Ayan sonrasında kendini daha kolay toparlayacaktır” diye konuştu. ‘Yeni normal’e dikkat... Destek olmadan bu durgunluğun sürdürülebilir olmadığını sözlerine ekleyen Kırkalı, “Setlerin başlaması bir noktada kaçınılmaz olacaktır. Geçen haftalardan beri de ya vaş yavaş hareketlenmeler başladı. Ancak ‘yeni normal’e geçiş sürecinin büyük bir dikkat ve titizlikle yürütülmesi sadece sektör çalışanları değil, tüm toplumun sağlığı ve güvenliği için büyük önem arz ediyor” dedi. Kırkalı bu nedenle sektörün önde gelen bileşenle ri ve dernekleriyle beraber “Türkiye’de COVID19 Kısıtlamaları Altında Film Yapımlarında Güvenli Çalışma Koşulları ve Alınması Gereken Önlemler” adında bir kılavuz hazırlayıp kamuoyuyla paylaştıklarını da sözlerine ekledi. Kırkalı, “Bu kılavuzun, pandemi öncesinde de tehlikeli sınıfta yer alan, ekip ve ekipman sirkülasyonunun çok yüksek olduğu setlerin günümüz koşullarında mümkün mertebe ‘güvenli’ hale getirilmesi konusunda yol gösterici olduğuna inanıyoruz” diye konuştu. Sektöre çağrı İstanbul Film Festivali Direktörü Kerem Ayan, Netflix’le olan ilişkileri nedeniyle İKSV’nin bu desteğin dağıtımına dahil olduğunu dile getirdi. Ayan, “Bütün başvuru formları gibi şeyler sendikanın web sitesinde. Para dağıtımını da biz İKSV’den yapacağız” dedi. Ayan, Türkiye’den de bir destek bulmak için çalışma yürüttüklerini de vurguladı. Ayan, “Netflix’in parası ABD’den, Los Angeles’tan dağılıyor. Biz de şu an Türk şirketleri veya sektördeki başka kanalları, yapım şirketlerini arıyoruz, ulaşmaya çalışıyoruz bu desteğin artırılabilmesi için. Şimdilik ses yok. Umarım Türkiye’den de bir destek buluruz” ifadelerini kullandı. Bu yıl da birçok Arkeolojinin keşif arkeolojikkazı verilen ödeneğin yanı sıra sponsor heyecanı başladı vebelediye destekleriyle devam edecek Şair Telli’nin ifadesi alındı KÜBRA KÖKLÜ Emekli öğretmen ve şair Ahmet Telli, adını taşıyan ancak kendisine ait olmayan sosyal medya hesabından yapılan “Askerlerin katili Tayyip Erdoğan” paylaşımı nedeniyle, Cumhurbaşkanı’na hakaretten dün emniyette ifade verdi. Ankara’da yaşayan 73 yaşındaki Telli, Çiftlik Şehit Tugay Can Kızılırmak Polis Amirliği’nce ifadeye çağrıldığını kişisel sosyal medya hesabından duyurdu. İfade sonrası Cumhuriyet’e konuşan Ahmet Telli, paylaşımın kendisine ait olmadığını söyledi. Telli, markete gitmesi yasakken, karakola gidip ifade verdiğini söyleyerek, “Benim sadece bir tane Facebook hesabım var. Bu paylaşamı da ben yapmadım. Yapanları da tanımıyorum. Bugüne kadar sosyal medya hesabım üzerinden hiçbir devlet yetkilisine karşı hakarette bulunmadım. Polislerden bu paylaşımın kim tarafından yapıldığının araştırılmasını isteyerek karakoldan ayrıldım. Muhalif bir şair olarak iktidar bana “Ayağını denk al” dedi. Pandemi sürecinde 73 yaşında olmam nedeniyle sokağa çıkamazken, bana ait olmayan bir paylaşım nedeniyle karakola gidip ifade verdim. Bunun tek nedeni muhalif kimliğe sahip olmamdır. Benim yazılarım ve eylemlerim ortada. Bunlardan asla geri adım atmayacağım” dedi. Myra tiyatrosunda, Andriake’de ise sinagog ile granarium arasındaki alanda yoğunlaşacaklarını söyleyen Çevik, “Andriake’de Likya Müzemizin güzergâhında eksik kalan kazıları tamamlamaya çalışacağız. Ayrıca depoda eser çalışmalarımız da devam edecek” diyor. ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK Arkeolojik kazı ve yüzey araştırmaları önceki gün başladı. Kültür ve Turizm Bakanlığı bu yıl ki bütçenin 70 milyon TL olduğunu açıkladı. Bütçe kapsamına 400 arkeolojik kazı ile 149 yüzey araştırması yapılacak. Kazı öncesi kazı başkanları ile bakanlık yetkili uzmanlarına gönderilen bilgi notunda, maske ve eldiven kullanımından fiziki sosyal mesafenin korunmasına, tüm çalışanların günde 2 kez ateşlerinin ölçülmesinden dışarıdan ziyaretçi kabul edilmemesi gibi detaylar yer aldı. Belediye de destek veriyor Her yıl bu sayfalarda kazıya ayrılan bütçeye ve bütçenin yetersizliğine yer veriyoruz. Bu yıl da birçok kazı, verilen ödeneğin yanı sıra sponsor ve belediye destekleriyle devam edecek. Myra ve Andriake antik kentlerinin (An talyaDemre) kazı başkanı Prof. Dr. Nevzat Çevik, sezonun başlamasından dolayı mutlu ve heyecanlı. Çevik, “Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Akdeniz Üniversitesi adına yürütmekte olduğumuz Myra ve Andriake antik kentleri (AntalyaDemre) kazılarında, salgın sonrası şartlara uygun biçimde yenilediğimiz güvenlikli ve tedbirli bir çalışma programıyla işlerimize devam edeceğiz. Arkeoloji çalışma zorluklarının her türlüsüne alışkın bir bilim alanıdır. Buna da kolay uyum sağlayacağımızı düşünüyorum. Bakanlığımızın yayımladığı genelgeye uyarak risk azaltıcı, hatta yok edici şekilde çalışacağız. Kazı personelinin sağlığını korumak ilk sorumluluğumuz olacaktır. Hem arazide hem de depo ve atölyelerimizde ve de günlük kazıevi yaşantımızda alışkın olmadığımız enteresan ve farklı bir sezon olacak sanırım. Arkeolojinin keşif heyecanını ve yeni alanlar açarak eksik tarihikültürel hikayeleri tamamlama şevkimizi koruyaca ğımıza eminim. Her sektörde olduğu gibi bizde de hayat devam edecek elbette. Salgın sonrasında toplumumuzun ihtiyaç duyduğu pozitif enerjiyi bilim, kültür ve sanat heyecanı karşılayacaktır. Arkeoloji de bunların tamamını içeriyor” diyor. Eksikler tamamlanacak Myra tiyatrosunda, Andriake’de ise sinagog ile granarium arasındaki alanda yoğunlaşacaklarını soyleyen Çevik, “Andriake’de Likya Müzemizin güzergahında eksik kalan kazıları tamamlamaya çalışacağız. Ayrıca depoda eser çalışmalarımız da devam edecek” diyor. Bütçenin yeterli olup olmadığı sorusuna ise Çevik, “Her yıl olduğu gibi ana destekçimiz Kültür Bakanlığı ve Akdeniz Üniversitesi’dir. Demre Belediyesi de desteklerini sürdürmektedir. Kazılar, bulabildiği kaynaklar oranında çalışmalarını genişletebilmektedir. Bu da her sezon ve her kazıya göre değişebilmektedir” diyor. Haziran, yaz mevsimine girişin ve koronavirüs yüzünden yalıtılmış yalnızlığımızdan kurtuluşun ilk ayı! Aynı zamanda 65 yaş ve üstünün yeniden “kalebentliğe mahkum” edilmesinin başlangıcı! Bu nedenle tiyatro sanatçısı Gülsen Tuncer, yasağın devam etmesiyle ilgili isyanını dünkü Cumhuriyet’te haklı olarak dile getiriyordu: “Yaşlılar kapatılması gereken zararlı bir kitle değildir.” Geçelim... 3 Haziran, Nâzım Hikmet’in aramızdan ayrılışının 57. yıldönümü. Ona olan sevgi, özlem, dün yapılan anma törenlerinde dile getirildi/getiriliyor. Bunları yineleyecek değilim. Üstünde duracağım konu, Nâzım Hikmet’in Ankara yolculuğu... Nâzım Hikmet, Kuvayi Milliye’ye katılmak için Vâlâ Nurettin’le Ankara’ya gider. Bunu duyan Matbuat Umum Müdürü Muhittin (Bilgen) Bey, onlara iş vermek, koruyup kollamak gibi bir sorumluluk duyar. Boş kadro yoktur. Bu iki değerli gazeteci, yazar, şairden İstanbul gençliğini Ankara’ya çalışmaya yönlendirecek coşkulu bir şiir yazmalarını ister. Üç sayfalık uzun bir şiir yazarlar. Şiir çok beğenilir... Meclis’te de okunur, alkışlanır. Ama bir yandan da eleştirilir. Çünkü Ankara’ya gelecek gençliğe iş bulma sorumluluğu ağır basar. Meclis kürsüsünden okunmuş, tutanaklara geçmiştir. O ba kımdan TBMM tutanaklarından elde edilebilir. Nâzım Hikmet’i sevgiyle andığımız şu günler de bu şiir de bulunursa dünya ya güzel bir armağan olur diye düşünüyorum. Nâzım’ın Ankara Oruç Aruoba yolculuğu Haziran ayında yitirdiklerimiz arasında Orhan Kemal, Ahmed Arif, Ahmet Haşim, ‘Ey imanlı gençlik’ Bugüne kadar Nâzım’la ilgili kitaplarda bu uzun şiire rastlamadım. Nedeni belki de Nâzım’ın bunu Vâlâ ile birlikte yazmış olmasıdır? Hıfzı Topuz ustamızın Hava Kurşun Gibi Ağır / Nâzım Hikmet’in Romanı (Remzi Kitabevi) adlı kitabında bu şiirin kısa bir parçası yer alıyor. Kaynak olarak da Vâlâ Nurettin’in anılarını gösteriyor. Çünkü Vâlâ Nurettin de şiirin bu kadarını almıştır. İşte şiirin bi Peyami Safa, Hasan İzzettin Dinamo, Ahmet Muhip Dıranas ve 21 Haziran 2010’da da İlhan Selçuk var. Her birini saygıyla anıyorum. 1 Haziran’da da Oruç Aruoba, sonsuzluğa uğurlandı. Aruoba, yapıtlarıyla, şair ve felsefeci duruşuyla, şiirini felsefeyle derinleştirişiyle, kısa şiir “haiku”nun ustalarından oluşuyla hep saygıyla anılacaktır. Şöyle diyor bir şiirinde: “Sen mezarım olsaydın/mışıl mışıl uyurdum/içinde.” linen dizeleri şöyle: Gel ey imanlı gençlik, Gel ey beklenen gençlik. Geçen haftaki yazıya notlar O satılmış Vezir’e, o satılmış “Korona sözcükleri”nde kimi ya Hünkâr’a bancı tıp terimlerine Türkçe sözcükler O satılmış kullara siz de mi katıldınız? önermiştim. Buna değerli okurlarım Siz de mi satıldınız, siz de mi satıldınız? dan katkılar geldi. Bunlardan üç bilim Bu şiir aranırsa bulunabilir. Çünkü insanının görüşlerini paylaşıyorum. Hukukçu, eski Yargıtay Başkanı Sami Selçuk, eski TDK üyesi olduğunu belirterek “izolasyon” için “birbirinizden uzak durun”, “entübe” için “solunum aygıtla”, “pandemi” için de “küresel salgın” karşılıklarını öneriyor. Emekli halk sağlığı uzmanı Dr. Bozkurt Şenler ise şöyle diyor: “Bugünkü yazınızda epidemiyolojiyi salgınbilim olarak tanımlamışsınız. Dil Derneği ve TDK sözlüklerinde de böyle tanımlanmış olmakla birlikte bu tanım yetersiz ve hatta yanlıştır. Epidemiyoloji sözcüğünün, epidemi (salgın) bilimi gibi algılanması bu yanlışın temelini oluşturuyor. Enfeksiyon hastalıkları uzmanları dahi bu yanlışa düşebilmektedir. Sözcük aslında Yunanca epi ve demos sözcüklerinden üretilmiştir. Toplum ya da topluluk üstüne anlamlarını içerir. Sağlıkla ilgili olarak toplum düzeyinde çalışmaları içerir. Sağlıkla ilgili araştırma yöntem bilimi olarak kısaca tanımlanabilir.” Hollanda’da bilimsel düşünme ve sözcük zenginliği öğretim üyesi Cezmi Doğaner de “Dünyada gelişen teknolojik ve bilimsel devrim sayesinde dilin kullanım fonksiyonları yeni kavramlar ve sözcüklerle zenginleştirildi” diyor. Örnekler veriyor, öneriler ileri sürüyor. Ayrı ayrı teşekkür ediyorum. ‘Yazıdan Görsele’ “Cebimde yoktu / Yüreğimden verdim” “İnsan / Denizin olmadığı yerde / Umut adına / Martı Olmalı.” “Özgürlük, bir masum kuştur, insanın göğüs kafesinde yaşayan...” “Basit yaşayacaksın basit. / Sanki yaşamın bir gün sona erecekmiş gibi basit... / Çay, simit ve peynirle...” “Küçük bir mutluluk istiyorum / O kadar küçük olsun ki / istemesin kimse benden onu.” “Kaldı işte/Çayımız bardakta/Çocukluğumuz sokaklarda / Mutluluğumuz kursağımızda / Sevdiklerimiz uzaklarda / Gülüşlerimiz fotoğraflarda.” Bunlar nedir? Bunlar, dijital ortamda fazlasıyla popüler olmuş, elden ele, dilden dile dolaşan; genç kızların, delikanlıların hayran olup bol bol paylaştığı, kimin yazdığı belli olmayan ve maalesef altında Nâzım Hikmet imzası bulunan sözcükler... Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı olarak ömrümüz, bu “sahte Nâzım’ları” ayıklamakla geçiyor... Baştan başlıyorum: Yarışmanın düşündürdükleri TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi ve Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı’nca düzenlenen “Nâzım Hikmet Anısına ‘Yazıdan Görsele’ Tasarım Yarışması” üç gün önce sonuçlandı. Amaç şairin eserlerinden yola çıkarak onun duygu, düşünce ve hayallerini bugüne taşıyacak görsel bir anma oluşturmaktı. Seçici kurulda birbirinden değerli tasarımcılar / sanatçılar Behiç Ak, Emre Senan, Linda Nihan Lafcı, Reyya Advan, Selçuk Demirel, Yılmaz Aysan ve N.H. Vakfı adına ben de vardım... Katılımcıların kimi yazık ki, Nâzım Hikmet’in kitaplarına dalıp derya gibi şiirleri, düzyazılarına dalmaktansa, internete girip, oradan popüler olmuş kimi sözcükleri seçmeyi yeğlemişti... Ah şu kolaycılığımız, hazıra konma tutkumuz yok mu!!! Üstelik bunlar arasında muhteşem tasarımlar da vardı... Ama gelin görün ki, o başarılı tasarımın üzerine yerleştirdikleri o dizeler şaire ait değildi! Elbet onların tümünü elemek zorunda kaldık... Yarışmanın ayrıntılarını bu sayfada, Mimarlar Odası ve vakfın internet sitelerinde okursunuz nasılsa, ben 4 başarı ödülü alan sanatçıyı kutlamakla yetiniyorum: Defne Kıran, Nâzım Hikmet tasvirinin özgünlüğüyle; Carilla Karahan, Nâzım Hikmet’in güneşle olan ilişkisinin klişelerden uzak farklı bir yorumla yansıtılmasıyla; Fulya Ersöz, farklılığı ve tasarımın yalın anlatımıyla; Habip Yılmaz, tipografik anlatımıyla ve şiirin ritmini ilk bakışta hissettiren tasviriyle, eşdeğer “Başarı Ödülü”nü aldılar. 30 eser de sergilenmek üzere seçildi. ‘Sahte Nâzım’lar’ Oldu olacak, şu pandemi günlerinde okurlara bir faydam dokusun... İşte çok paylaşılan kimi “sahte Nâzım’lar”. Siz siz olun bunlardan uzak durun: “Biraz daha sabır/ Biraz daha inat / Kapının arkasında bekleyen / Ölüm değil hayat...” (az kaldı “süpürge değil” yazacaktım!) “Kalbimde maziden bugün izler var / Her siyah saatim bu izle erir” “Sabahın sahibi vardır. Gün daima bulutta kalmaz. Her hal ilerdedir; yaşanacak günlerin en güzelleri...” “Yok öyle umutları yitirip karanlıkta savrulmak. Unutma; aynı gökyüzü altında, bir direniştir yaşamak.” “Bir tek ülke istiyorum adı Dünya/ Bir tek ırk istiyorum adı İnsan/ Bir tek kaynak istiyorum adı Sevgi.” Uyduruk papuç öyküsü Bir de her bayram ortaya çıkan bir ayakkabı öyküsü var ki, evlere şenlik... Bayramda çocuk Nâzım’a ayakkabı ısmarlanmış da, onu nasıl sabırsızlıkla beklemiş de, sonunda bayram günü ayağına giyince nasıl da ayağını sıkmış da, ama sesini çıkaramamış... Sonuç: “Yaşam dar ayakkabıyla yürüme sanatıdır” demiş... Bu öykü, allana pullana anlatılır... Oysa yok böyle bir şey... İnternette sahtekârlık diz boyu... Kim neden nasıl niçin uydurur? Benim değil psikiyatrların, toplumbilimcilerin bileceği konular. Bu sahte uyduruk öyküleri dizeleri ayıklamakta, yıllarca Adam Yayınları’nda editörlük yapmış Turgay Fişekçi’nin büyük yardımı oldu. Ona sonsuz teşekkürler. Bu konuda rekor hiç kuşkusuz “Sahte Can Yücel”lerde... Ama o başka bir yazıda... Son söz: Gençler, şairleri internetten değil, kitaplardan öğrenin... Öykü uygulaması ‘Trendeki Yabancı’nın sayısı çıktı Can Yayınları tarafından oluşturulan ve Türkiye’nin ilk aylık öykü uygulaması olan #TrendekiYabancı’nın onuncu sayısı, “Köpek Dişi” temasıyla yayımlandı. Derginin bu sayısında Peyami Safa’nın kitaplarına girmeyen “Bir Kol Cengi”, Mahir Ünsal Eriş’ten gizemli bir Osmanlı öyküsü “Bir mesel”, Nick Arvin’den bir koronavirüs hikâyesi, “Karantina Sona Erdiğinde” öyküleri yer alıyor. Uygulama, App Store ve Google Play Store’dan indirilebiliyor. Ayrıca öyküleriyle Bülent Çallı, Jianan Qian, İlker Aslan, Aslı Tohumcu, Jules Archer, Hakan Toker haziran sayısında yer alan diğer yazarlar.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear