25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
4 27 HAZİRAN 2020 CUMARTESİ EDİTÖR: CAFER KURT TASARIM: BAHADIR AKTAŞ HABER ODATV GENEL YAYIN YÖNETMENİ PEHLİVAN, CEZAEVİNDEN YAZDI: Bu zulmü bir gün yeneceğiz Üniversiteye giriş, üniversiteden çıkış Yaklaşık 2 buçuk milyon genç üniversiteye girebilmek için bu hafta sonu ter dökecek. Nedendir bunca çaba? Çok açık; anne babalar, kendilerinin çekmek zorunda kaldığı koşullardan daha iyisine çocuklarının kavuşmasını ister. Elde para, pul, yani sermaye yoksa; anadan, babadan kalan mal mülk bulunmuyorsa, daha iyi yaşamın çocuklar için tek yolu bellidir: Okumak, eğitim yoluyla daha iyi koşullara ulaşmak. Sadece maddi bir beklenti değildir bu; ana babaların çocuklarını daha iyi yerlerde görmek ve gururlanmak arzusudur işin bir diğer yanı. Bu iktidar üniversite sayısını epeyce artırdı; ancak her ile bir üniversite projesi niceliği çoğaltsa da nitelik bakımından sonuçlar iç açıcı değil. Diğer yandan üniversite öğrencisi, mezunu sayısı artmaya başladıkça beklentileri olan gençlerin, ailelerine sunulan sosyal, siyasal propaganda malzemesiyle yetinmeyip geleceğe dair daha somut; iş gibi, özgürlük gibi konularda talepkâr olması da kaçınılmaz hale geldi. Nitekim bugün Türkiye’de genç işsizliği, özellikle de üniversite mezunları arasındaki işsizlik oranı; genel işsizlik oranının oldukça üstünde. Bu tablo sabitleşti, ancak bu yıl bir de virüs salgını geldi. Sınav tarihi sürekli değiştirildi, gençlerin psikolojisi bozuldu. Şimdi bu şartlarda, sonuçları genel halk sağlığını da etkileyebilecek düzeyde bir sınav yapılıyor. Kamu otoritesinin bu kararının hem sınava giren öğrencilerin sağlığına, psikolojisine, hem de virüsün yayılımı bakımından topluma nasıl yansıyacağını hep birlikte göreceğiz. Sonuçların sorumlusu, açık ki bu tedbirleri esnetme kararını alan kamu otoriteleri olacak. Tedbirler niye esnetildi? Birçoğumuz biliyoruz ki sebep ekonomi. Virüse zaten zayıf yakalandı Türkiye ekonomisi; üstüne de virüsle birlikte birçok işyeri, işletme kapandı. Esnaf zora girdi, işsizlik artışı kaçınılmaz hale geldi. Tam da bunun üstüne, bir de turizm sezonu düşünüldü açıkça. Yabancı turist yok, tek çare iç turizm. Sınavın temmuz sonundan haziran sonuna çekilmesinin arkasında bu mantığın da olduğunu görmek için kâhin olmaya gerek yok. İyi de kötü ekonominin sorumlusu bu gençler mi? Bu yılın mezunları Üniversiteden bu yıl mezun olacak on binlerce öğrenci açısından da tablo benzer. Virüs krizine son sınıfta yakalanan on binlerce öğrencinin bu yılı hoş anmayacakları ortada. Mezun olacakları dönemdi; hepsinin memleketlerine dağılmadan önce birlikte son kez yapmak istedikleri etkinlikler vardı. Veda partileri, piknikler, kutlamalar, mezuniyet baloları; hep bu bir kere yaşanacak an için heyecanla beklenmekteydi. Bir de kep atma töreni olacaktı; kendi öğrencilerimden ve ailelerinden biliyorum. Anadolu’nun dört yanından gelmiş; tütün kıran, çayda, fındıkta emek veren, fabrikada, inşaatta ter döken ana babaların yüzlerindeki gururu, çocuklarını okutmanın, tüm zorluklara rağmen o son ana gelmenin yüzlerdeki keyfini, nemlenen gözlerden bir anda boşalan yaşları anlatmak kolay değildir. Bu yıl on binlerce öğrenci ve aileleri bunu da yaşayamıyor. Hayata buruk başlamaktır bu. Sadece bu özel nedenlerle değil. Virüs, ekonomiyi daha da kötüleştirdi. Geçen yıllarda mezun olup iş bekleyenlerin üzerine bir de bu yıl mezun olacakları ekleyin. Bir yanda okumak için alınan kredinin geri ödemeleri, diğer yanda işsizlik kaygısı... Köyde, mahallede, kasabada ilk başlarda “üniversite bitirdi” diye imrenilerek bakılırken bir süre sonra, “bitirdi de ne oldu ki?” diye inceden inceye dokundurmalar, çocuklarını okutmaktan vazgeçmeye meyilli başka ebeveynlerin kulağına daha çok gidecek. Burukluğu bu da artıracak. Öneriler Bu nedenle, bu yıl mezun olacak gençlerin ruh hali daha bozuk; mutlaka tedbir alınmalı. Devlet buna çare bulmalı. Kredi ödemeleri ertelenmeli; mezun ve işsiz gençler için de bir “Mezun İşsizler Fonu” oluşturulmalı. Gerekirse bu fonla, devletin burs olarak öğrencilere verdiği miktarda aylık, gençlere bu zor süreç atlatılana kadar bağlanmalı. Belli ki eylül, ekim gibi tedbirler yeniden sıkılaştırılacak. Çoğu mezun ilk yılı genelde KPSS ya da dil kursuyla geçiriyor. Devlet ne mi yapabilir? Mezun öğrencilere ücretsiz internet hizmeti sunulabilir; KPSS ya da dil kurslarına tam ya da yarı burslu olarak internet üzerinden katılabilmeleri için olanaklar yaratılabilir. Gençler hem kendilerini geliştirmiş olur, hem işsizlik sarmalında eve hapsolmanın etkilerini telafi eder hem de anne babadan para beklemek zorunda kalmazlar bu sürede. Elleri yağda, balda olanlar bilmez, anlamaz bunu. Zordur; mezun olup eve dönünce harçlık beklemek. Diyeceksiniz ki “kim yapacak?” Siz de haklısınız. Yüz binlerce öğrenciye online eğitim için ücretsiz internet hizmetini sağlamakta tereddüt edip gecikenler, bunları nasıl yapsın? O zaman görev muhalif belediyelere düşüyor şimdi. Gençlik gelecektir çünkü. Barış Pehlivan Libya’da şehit düşen MİT mensubuna ilişkin haberler nedeniyle tutuklu yargılanan OdaTV Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan, aynı dava kapsamında geçen gün hakkında tahliye kararı verilen gazetemiz yazarı, OdaTV Haber Müdürü Barış Terkoğlu’nu Silivri Cezaevi’nden uğurladığı anları yazdı. Pehlivan, kaleme aldığı mektupta, “Ben yanınıza yoldaşımı uğurladım. Şimdi içim daha rahat, içeride daha güçlüyüm. Bu zulmü, o şiirdeki gibi bir gün mutlaka yeneceğiz. Siz yeter ki alışmayın” ifadelerini kullandı. Barış Pehlivan’ın Silivri Cezaevi’nden gönderdiği ve “Bir gün mutlaka” başlığı taşıyan mektupta şu ifadeler yer aldı: “Bir manga askerle tutulduğun cezaevi aracındasın. Yorucudur adliyeye giden yol. Ama işte aracın içinden baktığın küçük aralıktan ufku görürsün. Yaz gelmiş. Yeşim varmış. Ulaşılmaz olanmış. Tıpkı... Elinize bakın o kadar küçüklükte bir penceresi var, koğuş kapısının. Gördüğün koridor duvarıdır. Ama değerli kılan, geçen olursa görebileceğin insan yüzüdür. Hapiste en çok ses, gözünü yapıştırdığın o demir kapıdan gelir. Açılışı da kapanışı da içerdeki için yeni bir haberdir ve belki bu yüzden çok gürültülüdür. Duydum... Önce, iki yanımdaki çıplak kapıya yerleştirilirken kol çevrildi. Sonra anahtar kilit açıldı. Kantinden aldığın çöp poşetine, bir gün dışarıya çıkarsan içine eşyalarını koyarsın. İş te o siyah poşetler, bir el arabasına konuldu. Kapısı kapandı. Barış kapımın önüne geldi. İçeriden bakmayı da, dışarıdan görmeyi de, yarım kalmayı da çok iyi biliriz ikimiz de. Vedalaştık bağırarak. Ben yanınıza yoldaşımı uğurladım. Şimdi içim daha rahat, içeride daha güçlüyüm. Bu zulmü, o şiirdeki gibi bir gün mutlaka yeneceğiz. Siz yeter ki alışmayın.” Libya’da şehit olan MİT görevlisinin kimliğini açıkladıkları gerekçesiyle açılan davanın ilk duruşması 24 Haziran’da görülmüş, gazeteciler Barış Terkoğlu, Ferhat Çelik, Aydın Keser’in tahliyesine, Barış Pehlivan, Hülya Kılınç, Murat Ağırel’in tutukluluğunun devamına karar verilmişti. l İSTANBUL/Cumhuriyet ERGENEKON İDDİANAMESİNDE İLHAN SELÇUK İÇİN ‘KARALAYICI’ İFADELER KULLANILMIŞTI Savcılar ‘kınanamadı’ 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Jandarma Genel Komutanlığının Beştepe Karargâhı’ndaki eylemlerle ilgili dava duruşmasında yoğun güvenlik önlemleri alındı. Jandarma’daki darbecilere ceza yağdı FETÖ/PDY’nin 15 Temmuz 2016’daki darbe girişimi sırasında Jandarma Genel Komutanlığı’nın Karargâhında meydana gelen eylemlere ilişkin davada karar çıktı. Dönemin Emniyet Terörle Mücadele Daire Başkanı Turgut Aslan’ı başından vurarak ağır yaralayan, koruması Hasan Gülhan’ı ise şehit eden eski albay Erkan Öktem 10 kez, 14 sanık ise 9’ar kez ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edildi. Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya sanıklar ve avukatları ile müşteki ve taraf avukatları katıldı. Mahkeme, sanıkların son sözünün alınmasının ardından kararını açıkladı. Mahkeme, eski Albay Erkan Öktem’in de bulunduğu 86 sanığı, “Anayasal düzeni ihlal” suçundan birer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına, 35 sanığı ise müebbet hapis cezasına çarptırdı. 86 sanığa ağırlaştırılmış müebbet Darbe girişimi sırasında karargâh çevresinde 8 kişinin şehit edilmesinden sorumlu oldukları gerekçesiyle sanıklar Ahmet Özcan, Bülent Ak, Cemal İyigün, Erdal Karlıdağ, Erdoğan Çiçek, Erkan Öktem, Hakan Güler, Halil İbrahim Yıldırım, Muharrem Demirkale, Özkan Yılmaz, Süleyman Karaca, Şükrü Demirtürk, Tuncay Koçak, Yasin Kayabaşı ve Yusuf Köz, 8’er kez ağırlaştırılmış müebbet hapse çarptırıldı. Mahkeme, sanıklardan 17’sine 15 ile 12.5 yıl arasında değişen oranlarda ceza verdi. Bu sanıklardan tutuklu olmayan ikisi hakkında da tutuklama kararı çıkartıldı. 23 sanığa “silahlı terör örgütüne üye oldukları” gerekçesiyle değişen oranlarda hapis cezası verilirken, bir çoğu erlerden oluşan 45 sanık hakkında da tüm suçlardan beraat kararı verildi. 26 sanık için ise “haklarında karar verilmesine yer olmadığına” karar verildi. Mahkeme firari 10 sanığın da dosyasının ayrılmasına hükmetti. l ANKARA/Cumhuriyet ANAYASA MAHKEMESİ’NDEN EMSAL KARAR: ByLock, FETÖ üyeliği delilidir Anayasa Mahkemesi, FETÖ’nün kriptolu haberleşme ağı ByLock’un tek veya belirleyici delil olarak kullanılamayacağı iddialarını “açıkça dayanaktan” yoksun buldu. Mahkeme, ByLock verilerinin MİT tarafından istihbari faaliyet kapsamında elde edilmesi nedeniyle “delil olamayacağı” iddiasıyla yapılan başvuruyu reddetti. İnfaz koruma memuru olarak görev yapan F.K., 15 Temmuz darbe girişiminin ardından FETÖ üyesi olmak suçundan 7 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı. Kararın gerekçesi, sanığın FETÖ/PDY mensuplarının kullanımına sunulan ByLock iletişim programını kullandığı tespitine dayandırıldı. AYM’ye başvuran F.K. ise ByLock verilerinin tek veya belirleyici delil olarak kullanılmasının hukuka aykırı olduğunu, ayrıca dijital verilerin mahkeme huzuruna getirilmediğini belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürdü. Başvuruyu değerlendiren AYM, AYM, MİT’in savcılığa teslim ettiği delillerin hukuka aykırı olmadığını belirtti. ByLock’un tek veya belirleyici delil olarak kullanılamayacağı iddiasının kabul edilemez olduğuna karar verdi. Kararda, terör örgütü FETÖ/PDY’ye yönelik MİT’in delil toplama amacıyla yaptığı çalışmada rastladığı, “dijital delilleri” adli makamlara iletmesinin “veriler hukuka aykırı kılmayacağı” vurglandı. ByLock’un mahkumiyet kararında tek veya belirleyici delil olarak kullanılamayacağı iddiasını da değerlendiren mahkeme, ByLock uygulamasının teknik kullanımı ve yargı kararlarını anımsatarak “Karşılıklı ekleme olmaksızın iletişime geçilme imkânı bulunmamaktadır. Yargıtay ve derece mahkemelerince ByLock’a ilişkin olarak yapılan tespit ve değerlendirmelerin olgusal temellerden yoksun olduğunu söylemek mümkün değildir” değerlendirmesini yaptı. Somut olayda mahkemenin, başvurucunun kendi kullanımındaki cihazlar ve GSM aboneliği vasıtasıyla ByLock sunucusuna bağlanıp bir userID alarak bu sisteme dahil olmasını ve programı örgütsel haberleşmenin gizliliğini sağlamak amacıyla kullanmasını örgütle bağlantısını gösteren bir delil olarak değerlendirdiği ifade edilen kararda, “Yapısı, kullanım şekli ve teknik özellikleri itibarıyla sadece FETÖ/PDY mensuplarınca örgütsel iletişimde gizliliği sağlama amacıyla kullanılan kriptolu iletişim ağının başvurucu tarafından kullanılmasının terör örgütüne üye olma suçu açısından mahkumiyete dayanak alınması, adil yargılanma hakkı kapsamındaki usul güvencelerini tamamen etkisiz hale getiren ve açıkça keyfi bir uygulama olarak değerlendirilemez” denildi. l ANKARA/Cumhuriyet SİVAS VALİLİĞİ’NİN ‘ANMA YÜRÜŞÜ’ YASAĞINA TEPKİ Alevi örgütleri yürüyecek MEHMET MENEKŞE 2Temmuz 1993’te Sivas Madımak Oteli’nde yakılarak katledilen 33 aydın sanatçı ve iki otel görevlisinin katledilişinin 27. yıldönümünde Sivas Valiliği koronavirüs salgını nedeniyle anma yürüyüşüne yasak getirildi. Valilik sadece 100 kişilik bir grubun Madımak önünde anma yapabileceğini belirtti. Valilik anma için Sivas’a dışarıdan gelenlerin şehre alınmayacağını ve Madımak önünün dışında bir etkinlik olursa cezai yaptırımların uygulanacağını açıkladı. Ankara’da Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Merkezinde Genel Başkan Gani Kaplan’ın başkanlığında toplanan Alevi sivil toplum örgütleri ise sembolik de olsa 2 Temmuz’da Sivas’ta yasağa rağmen yürüyüş kararı aldı. Ancak Sivas Valiliği anma yürüyüşüne yasak getirdi. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı Gani Kaplan, Valiliğin son anda bu şekilde pandemi ile ilgili yasaklar içeren kararlar almasını samimi bulmadıklarını belirtti. Yürüyüş kararı alındı Kaplan, “Sivas’ta hastalık artışı 2 Temmuz haftasında mı oldu, daha önce böyle bir karar niçin alınmadı? Daha öncesinden böyle karar ve yasaklar olsaydı samimi bulurduk ve bizler de gitmezdik. Valiliğin yürü yüşü yasaklamasının bize göre bir açıklaması yoktur. Biz orada yürüyeceğiz, 30 Haziran’da da gidip Vali bey ile konuşacağız. Bize ikinci bir Sivas acısı yaşatmaya kimsenin hakkı yok. Yürümemizi istemiyorlarsa Madımak’ı bize teslim etsinler, biz de orayı utanç müzesi yapalım, yıldönümlerinde oraya gideriz, yürümeyiz, utanç müzesinde anmamızı yaparız” dedi. Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı, Alevi Kültür Dernekleri, Alevi Bektaşi Federasyonu, Alevi Vakıflar Federasyonu, Alevi Dernekler Federasyonu, Demokratik Alevi Dernekleri temsilcileri 2 Temmuz’da Sivas’ta anma için yürüyüş yapma kararı aldı. Yargıtay 12. Ceza Dairesi, Zekeriya Öz, Mehmet Ali Pekgüzel ve Nihat Taşkın hakkında açılan davanın “devlet aleyhine açılabileceğini” savundu. İlhan Selçuk lehine karar veren yerel mahkeme, Yargıtay’ın kararına uymak zorunda kaldı. Yargıtay 12. Ceza Dairesi, gazetemiz başyazarı İlhan Selçuk’un, Ergenekon iddianamesinde ki şilik haklarını ihlal eden ifadeler ne deniyle, FETÖ’cü eski savcılar Zekeri ya Öz, Mehmet Ali Pekgüzel ve Nihat Taşkın hakkında açtığı davada, lehte karar veren yerel mahke menin kararını, “savcılar aleyhinde talepte buluna lamaycağı” gerekçesiy le bozdu. Daire “Hâkim ve cumhuriyet savcılarının verdikleri kararlar ve SEYHAN AVŞAR yaptıkları işlemler nede niyle devlet aleyhine dava açılabilece ğini” savundu. Yerel mahkeme ise ye niden görülen davayı yasal koşullar oluşmadığı gerekçesiyle reddetti. İl han Selçuk’un avukatları 10 yıl önce Ergenekon savcılarının aleyhine ilk kez karar çıkarılmasını sağlamıştı. FETÖ’nün kumpas davalarından Er genekon iddianamesini hazırlayan savcıların, özel yaşamın gizliliğini ih lal ve karalama içerikli ifadeleri ne deniyle İlhan Selçuk’un avukatları, 2008 yılında Zekeriya Öz, Mehmet Ali Pekgüzel ve Nihat Taşkın hakkın da “kişilik haklarına saldırı” gerekçe siyle dava açtı. İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılan davada, Ergene kon kumpas savcılarının Selçuk’a yö nelik bazı saptama ve bilgilere davay la ilgisi olmadığı halde yasaya aykırı olarak iddianamede yer verildiği ve bu iddianame ile Selçuk’un karalanma ya, küçük düşürülmeye çalıştıkları be lirtildi. Selçuk’un kamuoyunca tanın mışlığı ve saygınlığının, birçok önemli şahsiyetle tanışıklığının, kendisine “İl han Ağabey” denilmesinin dahi dava lı savcılar tarafından “suç kanıtı” ola rak gösterildiği aktarıldı. Açılan dava da tazminat yerine kararın gazetelerde ilanen yayımlanması istendi. İstanbul 5. Asliye Hukuk Mahkemesi, 13 Nisan 2010 tarihinde İlhan Selçuk’un açtığı davada, “tecavüzün kınanmasına” karar verdi. Ancak karşı taraf karara iti raz etti. Dava süreci devam ederken 21 Haziran 2010 tarihinde İlhan Selçuk yaşamını yitirdi. Hukuk mücadelesine Selçuk’un ailesi ve avukatları devam et ti. Dosya, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’ne gitti. Daire yerel mahkemenin verdi ği kararı bozdu. Söz konusu dosyanın ağır ceza mahkemesinde görülmesi ge rektiği belirtildi. Mahkeme uymak zorunda kaldı Dosya bu kez İstanbul 20. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başlandı. Mahkeme İlhan Selçuk’un kişilik haklarına yönelik hukuka aykırılığın tespitine ve tecavüzün kınanmasına karar verdi. Dosya bir kez daha Yargıtay’a gitti. Yargıtay 12. Ceza Dairesi, “Hâkim ve cumhuriyet savcılarının verdikleri kararlar ve yaptıkları işlemler nedeniyle devlet aleyhine dava açılabileceğini, savcılar için bir talepte bulunamayacağını” belirterek yerel mahkemenin verdiği kararı bozdu. Dosya yeniden yerel mahkemeye gönderildi. İstanbul 20. Ağır Ceza Mahkemesi Yargıtay’ın kararına direnmek yerine davanın yasal koşullarının oluşmadığını öne sürerek reddine karar verdi. İlhan Selçuk’un avukatları kararı temyiz edeceğini belirtti. l İSTANBUL
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear