22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
YALANCI GÖZLÜ DENİZANASI Akdeniz Üniversitesi öğretim üyeleri, Antalya’da bir denizanası türü tespit etti. Şemsiyelerinin kenarlarındaki göze benzeyen 8 nokta nedeniyle türe Chrysaora Pseudoocellata (yalancı gözlü denizanası) adı ve rildi. Denizanasının hafif yakıcı bir etkiye sahip olan zehrinin bulunduğu bildirildi. Prof. Dr. Erhan Mutlu, “Dünyaya, yeni bir denizanası türünün bulunduğunu, saygın bir dergide yayımlanan makaleyle duyurmanın mutluluğunu yaşadık” dedi. l AA 15 HAZİRAN 2020 PAZARTESİ EDİTÖR: MÜNEVVER OSKAY TASARIM: EMİNE BİLGET YOZGAT’TAN ANCHA UZAY’A UZANAN BAŞARI ‘Kelebek etkisi’ yaratacak öykü Elif Eda Güneş, “Coğrafya kader değildir, değiştirilebilir. Hayatta hiçbir şey güzel şeylere engel olamaz ki. Hayal etmek ve hayali hedefe dönüştürmek önemli olan” diyor. Herkese Bilim Teknoloji dergisinin katkılarıyla hazırlanmıştır Biyoloji ile robotik bir araya geliyor Xenobots Bilim insanları, kurbağaların kök hücrelerinden yararlanarak yaşayan ilk robotları üretti. Bu milimetrik robotlar, okyanustaki mikroplastikleri temizlemek ve insan vücuduna ilaç vermek için kullanılabilecek. KÜBRA KÖKLÜ İnternet ve bilgisayarın olmadığı bir köyde, kâğıt ve kalemle bilgisayar yazılımının ilk adımını öğrenen Elif Eda Güneş (19), Ancha Uzay Teknolojileri ekibine dahil olmaya hak kazandı. Güneş, çocukların okutulmasının önemine dikkat çekerek “Ülkemizde kız çocukları daha zorlu aşamalardan geçiyor. Köyde doğdum, imkânların kısıtlı olduğu bir köydü fakat geleceğe dair umutlarım beni bugünlere getirdi” dedi. Sırada üniversite var Yozgat’ın Curali köyünde, okuma yazma bilmeyen bir anne ve çiftçi bir babanın çocuğu olarak dünyaya gelen Elif Eda Güneş, birleştirilmiş bir sınıfta okudu. İnternet ve bilgisayarı olmadığı için evde kâğıt ve kalem ile bilgisayar yazılımının ilk adımı olan fonksiyonel kodlamayı öğrendi. Henüz 15 yaşındayken lise öğrenimi için Kayseri’ye taşındı. Burada bilgisayarının ve internetinin olmasıyla beraber “kelebek etkisi” projesini hazırladı. Bu proje ile Mars’a gönderilen keşif aracını tasarlayan şirketin yarışmasına katılan Güneş, Ancha Uzay Teknolojileri ekibine dahil oldu. Elif Eda Güneş Üniversite sınavına hazırlanan Güneş, “Kelebek etkisi projesiyle bilim ve teknoloji sevgisinin aşılanmadığı hatta ulaşmadığı köy okullarına giderek çocuklara bu sevgiyi ve bilgiyi aşılıyoruz. Küçük yaşımda hayallerimi hedefe dönüştürmem gerektiğini anladım ve ilerledim. Artık benim gibi hayali ve hedefleri olan çocuklara ulaşıp çıktığım bu yolda benimle birlikte yürümelerini sağlamaya çalışacağım. Yürüdüğüm yolda çok fazla olumsuzluk vardı fakat vazgeçmek yenilgiyi kabullenmektir. Bence yenilgi olacaksa eğer sonuna kadar savaşarak olmalı” diye konuştu. SAROS KÖRFEZİ 2 metrelik köpekbalığı HATAY Endemik kebap! UNESCO tarafından gastronomi alanında “Yaratıcı Şehirler Ağı”na dahil edilen ve EXPO 2021’e ev sahipliği yapacak Hatay’da, endemik bitkilerin harmanlanmasıyla hazırlanan “Expo Kebabı”yla kentin tanıtımı yapılacak. Hatay Büyükşehir Belediyesi gastronomi proje uzmanı Celil Erkan, “Kuzu eti, zahter, maydanoz, nane, dereotu, sarmısak, havuç ve çeşitli baharatlar kullanılarak ‘Expo Kebabı’nı ortaya çıkardık” dedi. Kebap, firik pilavı ve hazırlanan özel bir sosla sunuluyor. l AA Edirne Enez’de amatör balıkçı Yunus Saç (60), teknesiyle açıldığı Saros Körfezi’nde 1 mil açıkta 2 metrelik köpekbalığı görüntüledi. Saç, “15 metre derinlikte oltayla balık avlıyorduk. Birden yanımıza geldi. Teknemizin etrafında dolanarak tur attı. Kendisiyle bir bağ kurduk, hiç korkmadım. Bu sırada biz kendisine tuttuğumuz balıklardan verdik. Balıkları yedi ve yaklaşık 15 dakika teknenin etrafında kaldı” dedi. Köpekbalığının pamuk türü olduğu sanılıyor. Bu, daha derin sularda ve açık sularda yaşayan bir tür. l DHA KIPTAŞ MAĞDURLARINDAN EYLEM: Evlerimizin teslim edilmesini istiyoruz KURTULUŞ ARI “Yaşayan, programlanabilir bir organizma” olarak adlandırılan bu milimetrik robotlar, Afrika pençeli kurbağasının (Xenopus laevis) embriyolarından elde edilen kök hücrelerle tasarlandı. Yaşayan robotlar BATUHAN SARICAN Bilgisayar bilimciler ve biyologlar yeni bir tür olarak “canlı robot” yaratmak için bir araya geldi ve kurbağa embriyolarında yaşayan hücreleri kullanarak “yaşayan ilk robotları” üretti. “Xenobots” olarak adlandırdıkları bu robotlar hareket edebiliyor, nesneleri tutabiliyor ve hatta kesildikten sonra kendilerini iyileştirebiliyor. Afrika pençeli kurbağasının (Xenopus laevis) kök hücreleri kullanılarak “yetiştirilen” bu “xenobot”lar, biyolojik yaşamın ve her türlü geleneksel tanımlamaya meydan okuyan robotların yeni bir birleşimini temsil ediyor. Sadece bir hafta kadar ömürleri var ve biyolojik olarak diğer organizmalardan çok daha basit bir prensiple yaşıyorlar. Ancak laboratuvarda yetiştirilerek önceden programlanmış olan bu yaşam formları, “canlı makine” arayışında ileriye doğru büyük bir adım olarak nitelendiriliyor. Biyolojik mi, zoolojik mi? Bu “xenobot”lar üreyemiyor. Bunun yerine bilgisayar bilimciler, onları sanal bir ortamda programlıyor ve daha sonra embriyonik hücrelerden üç boyutlu olarak yazdırı Bongard Levin yor. Xenobotlar son derece kısıtlı bir form; çünkü sinir sistemi veya karmaşık biyolojiye işaret eden başka bir özelliğe sahip değiller ve davranışları, fiziksel şekillerine göre belirleniyor. Basit form ve işleyişe sahip olsalar da yeni bir bilimsel alanı temsil ettikleri için bu robotların, olağanüstü bir başarı olduğu savunuluyor. ‘Bunlar yeni canlı makineler’ Buraya kadar okuduklarınız hayli ürpertici değil mi? Ancak bu çalışma, bir yandan da gezegen için oldukça faydalı robotların doğuşuna işaret ediyor. Zira ekip, bu robotların bir gün okyanustaki mikroplastikleri temizlemek ve insan vücuduna ilaç vermek için kullanılabileceğini umuyor. Araştırmanın beyin takımında olan Ver mont Üniversitesi’nden robot uzmanı Joshua Bongard, “Bunlar yeni canlı makineler” diyor ve ekliyor: “Ne geleneksel bir robot ne de bilinen bir hayvan türü. Bu yeni bir tür: Yaşayan, programlanabilir bir organizma.” Sadece milimetre ölçeğindeki bu robotlar, “evrimsel algoritma” çalıştıran bir süper bilgisayar tarafından tasarlandı. Daha sonra bilim insanları, cımbızları ve koterizasyon araçlarını kullanarak kendilerini ileriye itebilecek veya simülasyon içinde temel bir görevi yerine getirebilecek bir avuç tasarım yaptı. Ölü deri hücresine dönüşüyor Biyolojik robotlar, daha büyük metal veya plastik robotlara göre büyük bir avantaja sahip; geride hiçbir iz bırakmıyorlar. Bongard, “Bu ‘xenobot’lar, biyolojik olarak tamamen parçalanabiliyor. İşleri sona erdikten yedi gün sonra sadece ölü deri hücreleri haline geliyorlar” diyor. Tufts Üniversitesi’nden Michael Levin ise planlarının onları ölçeklendirmek üzerine kurulduğunu söylüyor. Bilişsel yetenekler kazanmak için sinir ve kan hücreleri de dahil olmak üzere birtakım özelliklerle üretilebilirler ancak bu yakında gerçekleşmeyecek gibi görünüyor. MAYALARIN EN ESKİ ANITSAL YAPILARI Kalıntı başka bir açıdan da ilginç, çünkü Olmeklerden bilinen, hükümdarlara veya elitlere işaret eden heykeller ya da kafatasları bulunmuyor. Bu da Mayaların bağımsız olarak geliştiklerini ve bu erken evrede, göreceli olarak eşitlikçi bir toplumda yaşamış olduklarını gösteriyor. Mayalar, 2 bin yılı aşkın bir süre Orta Amerika’da hüküm sürerek etkileyici anıtsal yapılar ve tapınaklar inşa etti. Uzun bir süre anıtsal yapıların, törenlerin ve kanlı kült geleneklerinin yerine getirildiği merkezlerin MÖ 4. yüzyılda inşa edildikleri düşünülüyordu. Fakat Tuscon Üniversitesi’nde Takeshi Inomata ile çalışan ekip, Guatemala’da çok daha eski piramit türü bir platform buldu. Buna göre Mayalar, özel yapılarını MÖ 950 yıllarında inşa etmeye başlamışlardı. Aynı ekip şimdi lazer ışınlarıyla ölçen ve Lidar olarak isimlendirilen özel bir teknikle, yine çok eski bir yapı kalıntısı buldu. Araştırmalarda, Meksika’daki Tabasco bölgesinin üzerinden uçarken dev bir anıtsal yapı keşfedildi. Yapay olarak oluşturulan plato 1400 metre uzunluğunda ve 1015 metre yüksekliğinde. Araştırmacılar Aguada Fenix’teki yapının MÖ 1000800 yıllarında inşa edildiğini düşünüyor. 10 MADDEDE DİJİTAL KÜLTÜR TANOL TÜRKOĞLU YÜZ TANIMA İLE İLGİLİ 10 BİLGİ n 194 ülkenin 98’inde yüz tanıma sistemi kullanılmaktadır. n 12 ülke onay vermiş, ancak kullanmaya başlamamıştır. n 13 ülke, yüz tanıma teknolojilerini kullanma niyetinde olduğunu beyan etmiştir. n Dünyada sadece üç ülkede yüz tanıma sistemlerini kullanmak resmen yasaktır. Bu ülkeler Belçika, Lüksemburg ve Fas. n ABD’deki nüfusun yarısının, polisin yüz tanıma sisteminde kaydı bulunmaktadır. n 2023’e dek yüz tanıma sistemi pazarının yüzde 45’i Çin’e ait olacaktır. n İngiltere’de yapılan bir araştırmada, Londra polisinin yüz tanıma sisteminin yüzde 96 vakada hatalı çalıştığını göstermiştir. n Rusya’da potensiyel Covid19 taşıyıcısı kişilerin karantina kurallarına uyup uymadığını tespit etmek için yüz tanıma sistemli kameralar kullanılmaktadır. n Fransa’da nüfusa göre en yoğun yüz tanıma sistemli kamera takılı şehir Nice’tir. 342 kişiye bir kamera. Çin’de ise ülke genelinde bu oran 12 kişiye 1 kameradır (toplam 170 milyon kamera). n Almanya yakın zamanda 134 tren istasyonu ile 14 havaalanına yüz tanıma sistemi kuracağını ilan etmiştir. Kaynak: SurfShark.com Salgın döneminde çocuklarda zihinsel esnekliğin sağlanmasına katkıda bulunuyor Mesafesiz ‘bilimkurgu’ İstanbul’da Kâğıthane Hürriyet Mahallesi’nde kentsel dönüşüm çalışmaları kapsamında mağdur edilen mahalle sakinleri, 6 aydır kira ödemesi almadıklarını ve koronavirüs sürecinde mağdur olduklarını belirterek dün eylem yaptı. Mahalleli, “Bir an önce evlerimizin teslim edilmesini talep ediyoruz” dedi. Hürriyet Mahallesi KİPTAŞ mağdurları, yıkılan evlerinin önünde toplanarak “Evlerimizi geri istiyoruz”, “KİPTAŞ mağdurlarıyız”, “Adalet istiyoruz” döviz leri taşıdı. Eyleme katılan yurttaşlar “KİPTAŞ gelecek evi yapacak”, “Pandemi değil KİPTAŞ bizi vurdu”, “KIPTAŞ gelecek işi çözecek” sloganları attı. Ortak açıklamada, “Biz mahalle sakinlerinin dişinden tırnağından artırarak yapmış olduğu bu yerleri 5 yıl evvel NasKİPTAŞ ortaklığındaki projeye güvenerek depreme dayanıklı yeni konut ve işyerimiz olacak diye verdik. İki taraf arasında biz mağdur olduk” denildi. l İSTANBUL / Cumhuriyet Derleyen: RITA URGAN Fantastik filmler izlemekten ya da bilimkurgu türünde kitaplar okumaktan hoşlanıyor musunuz? Bu tür kitapları okumanın boşa harcanan zaman olduğu yönündeki yanlış ama yaygın inancın tersine, kesinlikle boşa zaman harcamıyorsunuz. Bilimkurgu ve fantastik kitapların, gençlerin özellikle de Covid19 pandemisi sırasında yaşanan gerginlik ve kaygı ile baş edebilmelerine yardımcı olabildiği saptandı. Araştırmalar, tüm kurgusal türlerin gençlerde eleştirel düşünce becerilerinin ve duygusal zekânın gelişmesine olanak tanıdığı nı ortaya koyuyor. O zaman, bırakın gençler bilimkurgu türü kitapları okusun. Bilimkurgu türünün içerdiği toplumsal, töresel ve siyasal iletilerle ilgili araştırmalar yapan Clark Üniversitesi profesörlerinden Esther Jones, bu tür kitapların insanlar arasındaki farklılıkların anlaşılmasına katkıda bulunduğunu vurguluyor. Çift yönlü bir empati Bilimkurgu tutkunları oldum olası gerçeklikle bağlarını koparmış ama öte yandan zeki ve içe dönük kişiler olarak damgalanmışlardır. Bu algı, özellikle de son 2030 yılda bilimkurgu türündeki değişikliklerin farkın da olmayan bir kesim için günümüzde de geçerliliğini sürdürüyor. 2016’da bilimsel bir dergide yayımlanan bir makalede, “Öykü dünyalarıyla bağlantı kurmak, hem zorlayıcı konuların kişisel işlemden geçirildiği hem de karakterler aracılığıyla duyumsandığı ‘çift yönlü bir empati’ sürecini gerektirir. Bu yüzden önemlidir” tespiti yapılmıştı. Bilimkurgu ve fantastik türde kitaplar okumak insanların dünyayı anlamlandırmalarına yardımcı olabilir. Bildik kalıpların dışına çıkan bu tür yaratıcı öyküler, okurların gerçeklerle yüzleşme becerilerini kısıtlamak şöyle dursun, onlara çok daha geniş ufuklar açar...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear