25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
8 9 MAYIS 2020 CUMARTESİ DOLAR ekonomi@cumhuriyet.com.tr AVRO STERLIN FAİZ TASARIM: SERPİL ÜNAY BORSA EKONOMI ALTIN CUMHURİYET ALTIN 24 AYAR 7.1330 6.2 kuruş 7.7260 2.9 kuruş 8.8460 0.5 kuruş 9.06 0.30 puan 97.845 553 puan 2651.19 10.85 lira 393.36 1.36 lira İşkur’un nisan verileri, Türkiye’nin işsizlikte gittiği noktanın öncü göstergesi oldu Başvuracak iş kalmadı Nisan ayında, işverenlerin İşkur’a bildirdiği açık iş sayısı geçen yılın aynı ayına kıyasla yüzde 73.9 azaldı. İşe yerleştirilen kişi sayısı da yüzde 75.1 geriledi. Uzun yıllardır Türkiye’nin en önemli toplumsal ve ekonomik sorunlarından olan işsizlik, küresel koronavirüs salgını ile daha da korkutucu hale geliyor. İşsizlikle ilgili öncü verileri yayımlayan kurumlardan olan Türkiye İş Kurumu’nun (İşkur) nisan ayı bülteni de sorunun gittiği noktayı göstermesi açısından dikkat çekici sonuçlar içeriyor: 4 Nisan ayında, geçen yılın aynı ayına kıyasla işverenlerin İşkur’dan işçi taleplerini gösteren “açık iş” sayısı yüzde 73.9 azalarak 52 bin 418 adede düştü. Açık iş özel sektörde yüzde 74 düşerek 52 bin 11, kamuda yüzde 46.5 düşerek 407 adet oldu. ‘Eğitim’ durdu 4 İlk 4 ayda da toplam açık iş sayısı yüzde 20.1 düşerek 556 bin 238, özelde yüzde 21.8 düşerek 538 bin 851’e inerken kamuda yüzde 136.5 artarak 7 bin 352 oldu. 4 Yine nisanda, “işe yerleş tirme” yüzde 75.1 azalarak 30 bin 556 kişide kaldı. Bu düşüş erkeklerde yüzde 76.3 (19.990 kişi), kadınlarda yüzde 72.7 (10.566 kişi). İşe yerleştirme özelde yüzde 75.9 düşüşle 29 bin 378 kişiye inerken kamuda yüzde 24.7 artışa 1178 oldu. 4 İlk 4 ayda ise işe yerleştirme toplamda yüzde 34.1 düşüşle 275 bin 967 kişi, özelde yüzde 36 düşüşle 266 bin 592 kişi olurken kamuda yüzde 344.3 artışla 9 bin 375’e çıktı. 4 Nisanda ayrıca “işbaşı eğitim programı”na katılarak çalışanlar yüzde 73.6 azalışla 10 bin 170, “mesleki eğim kursları”na katılanlar yüzde 91.7 azalışla 1006 kişiye düştü. Öte yandan kayıtlı işsiz sayısı, nisan sonu itibarıyla geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 10.1 azalarak 3 milyon 629 bin 958 kişiye indi. Ayrıca ilk 3 ayda işsizlik ödeneği için başvuranlar 502 bin 196, bunu almaya hak kazananlar 239 bin 735 kişi oldu. l Ekonomi Servisi ‘Temel gelir modeli oluşturulsun’ MAHMUT LICALI CHP İstanbul Milletvekili Sibel Özdemir, salgın dolayısıyla işsiz kalan ve işyeri kapandığı için evde kalan 8 milyon 646 bin kişi olduğuna dikkat çekerek “Her ailenin asgari düzeyde mutlaka bir geliri olmalı. Geliri olmayanlara aile sigortasıyla temel gelir modeli oluşturulmalı” önerisinde bulundu. Özdemir, pandemi kaynaklı ekonomik ve sosyal maliyetlerin hesap edilemediğine, açıklanan destek paketinde önceliğin insan sağlığı ve yaşamı olmadığına dikkat çekerek “Tüm paydaşların katılımıyla Ekonomik Sosyal Konsey toplanabilirdi. Bu yıkıcı sürece karşı kimi sektörler hazırlanabilirdi. Evde kal çağrısı yapılan vatandaşın ihtiyaç ve talepleri asgari imkânlar doğrultusunda karşılanabilirdi” dedi. Salgın sürecinde 144 bin 690 işyerinin kapandığını ifade eden Özdemir, “500 bin yeni işsiz oldu. Ülke genelindeki AVM’lerde çalışanların 523 bini, kahvehanelerde çalışanların 213 bini işsiz kaldı. 1 milyon evde temizliğe giden kadın var. Toplam 8 milyon 646 bin kişi şu anda evinde oturuyor” diye konuştu. l ANKARA İSO Türkiye İmalat Sektörü İhracat İklimi Endeksi açıklandı Firmaların yüzde 51’i kendi firmalarında, yüzde 97’si ülke genelinde işten çıkarmalar öngörüyor. İşler dijitalde de kötü Dijital sektör firmaları, Covid19 sürecinde tedarik aksamaları ve sipariş iptalleri yaşarken şirket finansallarında bozulma ve işten çıkarmalar öngören sektör temsilcileri, vergi ötelemesi ve düşük faizli kredi beklentisinde. Türkiye Bilişim Vakfı, TÜBİSAD VE TESİD’i bünyesinde bulunduran Dijital Türkiye Platformu’nun açıkladığı “Covid19’un Avrupa ve Türkiye’de Dijital Sektöre Etkileri” konulu araştırmasının dikkat çeken bazı sonuçları şöyle: 4 Türkiye tarafındaki sonuçlara göre, şirketlerin yüzde 63’ü müşterilerinin durumunda bir belirsizlik olduğunu, yüzde 57’si sipariş iptalleriyle karşılaştığını söylüyor. 4 Türk firmalar, Çin’den tedariklerinin yüzde 49’unda, AB’den tedariklerinin ve ülke için tedariklerinin yüzde 46’sında aksama yaşıyor. 4 Yüzde 40’ı yatırım kararlarını askıya aldı. Cep ithalatına sınırlama Cep telefonu ithalatına birim gümrük kıymeti adet başına 200 doların altında olanlar için gözetim uygulaması getirildi. Resmi Gazete’de yayımlan karara göre, söz konusu ürün ancak Ticaret Bakanlığı İthalat Genel Müdürlüğü’nce düzenlenecek gözetim belgesiyle ithal edilecek. Alınacak ve 6 ay geçerli olacak gözetim belgesi, gümrük beyannamesinin tescilinde ilgili gümrük idaresince aranacak. 4 Resesyon konusunda beklentilerini ortaya koyan şirketlerin yüzde 83’ü çalışan ücretlerinin devlet tarafından desteklenmesi ve yüzde 74’ü ise vergi ertelemesi yapılması gerektiğini belirtiyor. l Ekonomi Servisi İhracatta karakış İmalat sektörünün ana ihracat pazarlarındaki faaliyet koşullarını ölçen “İstanbul Sanayi Odası (İSO) Türkiye İmalat Sektörü İhracat İklimi Endeksi”nin nisan ayı sonuçları, Covid19 salgınının etkilerini bir kez daha gündeme taşıdı. Endeks 19.1 puana düştü. 50’nin altındaki değerlerin ihracatta bozulmayı gösterdiği bu endeks, geçen martta 35.7, 2019 Nisan ayında ise 51.1 puandı. Nisanda PMI verilerinin toplandığı 44 ülkenin tamamında ekonomik aktivitenin gerilediğini belirten IHS Markit Direktör Yardımcısı Andrew Harker, şu vurguyu yaptı: “Türk imalatçıları, nisan ayı ile birlikte krizin en kötü döneminin geride kaldığını ve koşulların önümüzdeki aylarda kademeli olarak iyileşeceğini umut ediyor.” l Ekonomi Servisi PERAKENDECI ZORDA Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı’nın (TEPAV) verilerine göre pandemi krizi, perakende güveninin keskin bir biçimde düşmesine sebep oluyor. Nisanda perakendecilerin yüzde 22’si alınan tedbirlerden dolayı faaliyetlerine tamamen ara verirken yüzde 50’si çalışan sayısını ya da çalışma saatlerini düşürdü. Nisan 2020’de, AB ve AB’ye aday ülkelere bakıldığında Mart 2020’ye göre perakende güveni azaldı. Türkiye ise perakende güveninde geçen yıla göre AB27 ortalaması ve Yunanistan hariç AB ve AB’ye aday ülkelerden daha iyi durumda göründü. l Ekonomi Servisi ‘Dolar’da bilek güreşi devam ediyor Önceki gün 7.27 lirayı aşarak rekor tazeleyen dolar kuru, özellikle BDDK’nin üç uluslararası bankaya işlem yasağı getirmesi sonrası dün sabah 7.0655 liraya kadar indi. Ancak ekonomi ile ilgili en dişelerle gün içinde 7.17 liraya kadar çıkan dolar, günü de 7.13 seviyesinde kapattı. Çünkü, Reuters’ın haberine göre Merkez Bankası’nın elindeki döviz rezervlerinin dörtte birini tükettiğini öngören ana listlerde, yüksek dolar cinsinden borçlarla bankanın politika tepkisinin ne olduğuna dair soru işaretleri bulunuyor. Ayrıca BDDK hamlesi sonrası sermaye kontrolü tartışmaları daha da arttı. T.C. BAKIRKÖY 9. AİLE MAHKEMESİ’NDEN İLANEN TEBLİĞ Sayı:2018/166 Esas Bakırköy 9. Aile Mahkemesi; Davalı MEHMET ÖZCAN, Devriş ve Aynur oğlu, 10/09/1971 doğumlu, 10585442010 TC kimlik numaralı, Soğanlı Mahallesi Çavuşpaşa Caddesi Tezer Sokak No:11 D:7 Bahçelievler/İSTANBUL adresinde iken ikametgahı meçhul. Davacı Sadiyet Özcan tarafından davalı Mehmet Özcan aleyhine mahkememize açılan Boşanma davasının açık yargılaması sonunda; Mahkememizce verilen 22/01/2019 tarihli 2018/166 esas, 2019/16 sayılı kararı ile; 1Davanın kabulü ile, Adana ili, Sarıçam ilçesi, Gökbuket mah/köyü, ciltno.101, haneno.28, BSN.27’de nüfusa kayıtlı, Hıdır ve Hanım kızı, 01/01/1972 doğumlu, 57091505136 TC kimlik numaralı SADİYET ÖZCAN ile aynı yer BSN.14’de nüfusa kayıtlı, Devriş ve Aynur oğlu, 10/09/1971 doğumlu, 10585442010 TC kimlik numaralı MEHMET ÖZCAN’ın TMK 166/1 madde gereği evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle BOŞANMALARINA, 2Tarafların müşterek çocukları 14/05/2005 doğumlu, 20015073592 TC kimlik numaralı ANIL ÖZCAN ve 20/12/2011 doğumlu, 20120883970 TC kimlik numaralı ARIN ÖZCAN’ın velayetinin davacı anneye verilmesine, 3 Velayeti anneye verilen müşterek çocuklar ile davalı baba arasında her ayın 2. ve 4. haftası Cumartesi saat 09.00’dan Pazar günü saat 17.00’ye kadar dini bayramların 2. günü saat 09.0017.00 arası, her yıl 1 Temmuz saat 09.00’dan 15 Temmuz saat 17.00’ye kadar şahsi ilişki kurulmasına süre sonunda çocukların anneye iadesine, 4Müşterek çocuklar adına kayıtlı gayri menkul kaydı ve banka mevduat hesabı bulunmadığında velayet takip dosyası açılmasına mahal olmadığına ileride kazanılması halinde TMK 353 maddesi uyarınca 15 gün içinde beyanda bulunması yönünden davacıya ihtarat yapılmasına ( ihtar edildi) ve velayet takip dosyası açılmasına 5Dava tarihi olan 02/03/2018 geçerli olmak üzere müşterek çocukların her biri için aylık aylık300,00 TL olmak üzere toplam 600,00 TL tedbir nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kararın kesinleşmesinden itibaren iştirak nafakası olarak devamına, 6Alınması gereken 44,40 TL maktu harçtan peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 8,50 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 7Davacı tarafından peşin karşılanan 35,90 TL başvuru harcı, 35,90 TLilam harcı ile müzekkere, tebligat ve ilan gideri 1.504,32 TL yargılama gideri olmak üzere toplam 1.576,12 TL’nin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, 8Davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar tebliğinden ve kesinleşme işleminden sonra talep halinde davacı tarafa iadesine karar verilmiştir. Kararın adresi meçhul olan davalı Mehmet ÖZCAN’a ilanından itibaren 7gün sonra tebliğ edilmiş sayılacağı ve tebliğden itibaren iki hafta içinde mahkememize sunulacak dilekçeyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi İlgili Hukuk Dairesince incelenmek üzere istinaf başvurusu yapabileceği, aksi takdirde hükmün kesinleşeceği, karar tebliğini ihtiva eden tebligat yerine geçerli olmak üzere ilanen tebliğ olunur. Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 1163964) Dış kaynak olmadan ‘yeni normal’ konuşulamaz Salgından hayatını kaybedenlerin sayısı azalmaya başlayınca çıkış senaryoları, özellikle ekonomi alanında “yeni normal” tartışılmaya başlandı. Gerçi herkes “yeni normal” tanımının içini farklı dolduruyor ama şunu söylemek gerekir ki Türkiye ekonomisi için acil olarak yüklü dış kaynak bulmadan yeni normali tartışmak biraz lüks kaçıyor. Elbette sosyal hayatta ve ekonomide yeni dönemde değişen çok şey olacak. Bunların neler olabileceğini tartışmak elbette gerekiyor. Özellikle daha adil bir küreselleşme, sosyal devletin ağırlık kazanması, çevre duyarlılığının artması gibi ihtiyaç duyulan değişimleri de yeni dönemde zorlamak lazım. Türkiye açısından bakacak olursak, elbette bizim de küresel değişimi yakından izlemek, belirlenecek gerçekçi değişimlere ayak uydurmak için pozisyon almamız gerekecek. Ancak bu noktada, bazı benzer gelişmekte olan ülkelerle birlikte, Türkiye’nin durumu farklı özellikler taşıyor. Türkiye’nin önce biriken sorunlarını çözebilecek bir vizyona, bunun üzerine küresel yeni normali hızla yakalayacak bir değişim hamlesine ihtiyacı var. Ancak bunları yapabilmek için de ilk önce ekonominin ayakta durmasını sağlamak gerekiyor... Şu anda Türkiye ekonomisi dizlerinin üzerine çökmüş durumda. Önünü görebilmesi için önce ayağa kalkması, iki ayağının üzerinde sağlam biçimde durabilecek gücü toplaması, sonra etrafına bakıp yürümeye başlaması gerekecek. Ekonominin devrilme tehlikesini arkasında bırakıp ayağa kalkabilmesi için destek alması, bir yerlere dayanması şart görünüyor. Uzun süre dizlerinin üzerinde öylece kalabilmesi de doğal olarak mümkün değil. İşte şu an ayağa kalkabilmek için gereken en önemli dayanak yüklü dış kaynak ihtiyacını karşılamak olacak. Son günlerde piyasalarda yaşananlar, çok açık biçimde gösterdi ki Türkiye acil olarak yüklü bir dış kaynak bulamazsa kurlardaki hareketi dengelemesi, bununla birlikte enflasyon, faiz ve büyüme tablolarındaki kötüleşmeyi önlemesi mümkün değil. Özetle; bunları başaramadığı takdirde varlık fiyatları çok ağır darbeler yiyecek. Ülke ve geniş toplum kesimleri yeniden ciddi biçimde fakirleşmek zorunda kalacak. Zaten fakirliğin arttığı bir dönemde, bunun üzerine gelecek böylesine ağır bir dalganın, çok ağır sonuçlar doğurması da kaçınılmaz olacak. Gerekenin tersi yapılıyor Gerçi yüksek sesle taleplerin dile getirilmesine fazla cesaret edilemiyor ama ekonomi yönetiminin acil olarak yüklü miktarda dış kaynak temin etmesi şart oldu. O kadar ki 3 veya 6 aylığına yapılacak swap anlaşmaları bile piyasaları biraz rahatlatmaya, kurlardaki aşırı artışı frenlemeye, yani soluklanmaya yetecek. Elbette böyle bir imkân sorunları çözmeyecek ama durup düşünmek için zaman kazandıracak. Korona salgını gelmeden önce de ekonomide denizin bitmeye başladığını, radikal kararların alınması gerektiğini hep konuşuyorduk. Salgın ve ekonomiye etkisi durumu iyice ağırlaştırdı ve hemen müdahale gereğini ortaya çıkardı. Somut koşullara göre yapılması gerekenler zaten belliydi, daha önce harekete geçilebilseydi ödenecek fatura daha az olacaktı ama o aşamayı geçtik. Gelinen aşamada kimden olursa olsun, piyasaları tatmin edecek büyüklükte dış kaynak temin edilmesi şart. Bununla birlikte salgın etkisini kapsayan yeni mali ve parasal dengeyi, çıkış planı ile birlikte açıklamak gerekecek. Aynı zamanda büyük kamu yatırımlarının birkaç yıllığına ötelendiği, kamudaki büyük israfın önleneceği konusunda somut taahhütler verilmeli. Ekonomi yönetiminin bu işin bir güven sorunu olduğunu, insanların önlerini görebilmeleri için popülist değil gerçekçi bir plana ihtiyaç duyduğunu anlaması gerekiyor. Toparlanmak ve yeniden büyüyebilmek için yabancı sermaye desteğine ihtiyaç olduğunu, Merkez Bankası dahil bağımsız kurumları yeniden oluşturmadan, piyasa ekonomisini zor kullanarak yönetme alışkanlığını bırakmadan güven verip yabancı sermaye çekilemeyeceğini görmesi gerek. Özetle; son birkaç yıldır olduğu gibi, ekonomi yönetimi son dönemde de gerekeni yapmak yerine, kendine aşırı güç vehmederek tavır almaya devam ediyor. Gereken değil, neredeyse tam tersi kararlara imza atıyor. Son swap düzenlemeleri, bankalar üzerindeki baskının iyice artırılması, yabancılara ayağı yere basmayan tablolar çizilmesi, muğlak tanımlarla bankaları, bankacıları ve ekonomide durum tespiti yapan gazete ve gazetecileri ağır cezalarla korkutmak bunların örnekleri. Peki, bunlar yapıldı da sonuç ne oldu derseniz piyasadaki rakamlar ne olduğunu gösteriyor... ‘Kamu’ya 20 milyar TL Üç kamu bankasına planlanan sermaye artışının birkaç gün içinde yapılması beklenirken, toplam sermaye enjeksiyonun 20 milyar lira civarı olması öngörülüyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear