25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
10 25 NİSAN 2020 CUMARTESİ TASARIM: EMİNE BİLGET YORUM Egemenliğin Reisi TBMM’nin kuruluşunun 100. yılında halk önderi Atatürk’ün “egemenlik” anlayışını, devlette, devlet içinde egemenliğin ne anlama geldiğini yeniden iyi algılamak gerekiyor. Özellikle de Saray’da oturan ve kendisine “reis” dedirten parti genel başkanının “devlet içinde devlet olmaz” dediği bir dönemde… Atatürk’e göre, bir kişi (hükümdar), yalnız başına devleti yönlendirir, yönetir ve her şeyi o buyurursa, öyle bir devletin hükümetine “mutlak hükümet” denir. Böyle bir devlette, hükümdar, “devlet benim” der. Savaş da ilan eder, barış antlaşması da yapar, yasa da koyar, vergi de toplar, ülkenin gelirini istediği gibi harcar. Özetle, ülke onun malikânesidir. Atatürk’ün bu tanımlamasından yola çıkarsak, reisin, salgın felaketi olduğu bir dönemde muhalif belediyelerin yurttaşa yönelik ekmek dağıtımı dahil, her türlü yardım kampanyasını yasaklarken söylediği “Devlet içinde devlet olmaz” sözünün anlamı bellidir: Devlet, baştan aşağı “reis”tir, yani hükümdarın kendisidir. Egemenlik ondadır, o egemenlik kimseye devredilemez. Ekmek bile dağıtılacaksa, ona reis karar verecektir! Bugün Meclis açık gibi görünmektedir. Atatürk’e göre, eğer hükümdar, yasaları hazırlayan milletvekillerinden oluşan bir Meclis kabul etmişse, o zaman “meşrutiyet hükümeti” söz konusudur. Bu tür hükümette bile sonuçta, yine her şey hükümdarın son sözüne bağlıdır. Bugünkü uygulamasıyla, her şey hükümdarın son sözüne bağlıdır ve ülke “meşruti monarşi bulamacı” ile yönetilmektedir. Reisin bir zamanlar başbakanlığını yapmış olan Ahmet Davutoğlu, bugün uygulanmakta olan rejimin temelinde ne olduğunu da, bizzat Saray’daki AKP’linin ağzından çıkmış bir söze gönderme ile geçen günlerde açıklamış bulunuyor: “Sayın Erdoğan özellikle anayasa referandumu sonrası, ‘Daha fazla güç, daha fazla otoriterlik’ demeye başladı.” Öyleyse bizim 100. yılını kutladığımız “Egemenlik Bayramı” bugün için geçerli değildir. Çünkü, bugünkü egemenlik Atatürk’ün ifadesiyle “halkçılık”, yani demokrasiyle hiç mi hiç uyuşmamaktadır. Başına büyük bir felaket gelmiş, demokrasinin araçları kullanılarak halkın elinden alınmış olan egemenlik, “güç ve otorite” adına bir kişiye devredilmiştir. Seçimlerin türlü oyun ve hileyle iptal edilerek yenilenmesi, muhalefetin ve basının “virüs” olarak tanımlanması gibi gelişmeler, yeni “otoriter” egemenliğin dışa yansıyan görüntüleridir. Demokrasimiz de, binlerce yurttaşımız gibi bugün yoğun bakımdadır. Koronavirüsün tersine, bu ölümcül durumdan kurtuluşun tek çaresi vardır: Özgürlük aşısı. Haddiniz Değildir Birileri, gazetemiz Cumhuriyet’i “terör” ile bağlantılandırmaya kalkışıyor. Cumhuriyet gazetesinin harcı, Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte karılmıştır. Cumhuriyet gazetesi, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu kadrolarınca, tüm ilkeleri ile Cumhuriyeti savunmakla görevlendirilmiştir. Cumhuriyet gazetesini, terörle ya da casusluk cemaati ile ilişkilendirmeye kimsenin gücü yetmez, haddi de değildir. Hele de, devlet istihbarat örgütlerini terör örgütü ile pazarlığa oturtanların, iktidar ortağı yaptıkları Fethullahçıları Emniyet’ten orduya, Milli Eğitim’den Dışişleri’ne değin devletin tüm kademelerine yerleştirenlerin, hiç! Milletçe 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutla vaşmayı gerektirir. Ülkemizde Atatürk’le arasına mesafe ko dık. Önce bilincimizde ve yü yan bir devrimcilik, reğimizde, sonra evlerimizin balkonlarında, salonlarında ve sosyal medyada. Caddelerde, meydanlarda olamasak da; bando takımlarına eşlik edemesek de; Anıtkabir’e koşamasak da; katılım yüksekti. Coşku da öyle. Devleti yönetenler, yüksek bürokrasi, eskilerin deyimiyle “ricali devlet”, alışık oldu Atatürk’ten uzaklaşanlar nerede buluşurlar? mesafesini korumakta karar Rusya’da Lenin’le, Çin’de Mao’yla, Küba’da Castro’yla kavgalı bir komünistliğe benzer. Böyle bir solculuğun varacağı yer, AB kuyrukçuluğu, neoliberalizm, Soros fonlaması bir sivil toplumculuk, FETÖ destekçiliği, PKK te ğumuz üzere, sıradan ve yavan lı olduğunu gösterdi. Bir, iki is rör örgütü şakşakçılığı, NA bir protokol görevi olarak geçiş tisna hariç, “sosyalist” parti TO sevicilik olur. Öyle de ol tirdi kutlamaları. Salgın hastalık ler de aynı tutumda ısrar etti maktadır. “Emeğin Avrupa’sı nedeniyle alınan önlemler de ge ler. Bu bağlamda, gerekçele nı kuruyoruz” diyen sendika rekçe gösterildi. Törenlerde sadece, protokol üyeleri arasında fiziksel mesafe yoktu. Atatürk’le aralarındaki düşünsel ve siyasal mesafeyi de korudular. Bu mesafe konuşmalarına, mesajlarına yansıdı. Önceki gün bir kez daha gördük; Atatürk’ün önderlik ettiği Cumhuriyet Devrimi’nin kazanımlarının toplumsallaşması, siyasallaşması, her önemli olayla, değerinin daha çok farkına varılması, Türkiye’yi birleştiriyor. Bütünleştiriyor. En temel, en büyük, en ortak değerlerden biri olarak, milli bilinci pekiştiriyor. Devlet uzaklaştıkça, millet sarılıyor. Devlet dışladıkça, millet sahipleniyor. Dikkat çekici. Olumlu. Önemli. İktidar bloku ve ‘sol’ partiler ri farklı olsa da, solda geçinen ve soldan geçinen bu partiler ile iktidar ve doğurduğu partiler, Atatürk’e koydukları mesafe nedeniyle, aynı noktada buluştular. Bu “sosyalist” partiler, Atatürk’ün adını anmadan, ulusal egemenlik bayramı kutladılar. Yayın organları da öyle. Bu tavırlarıyla da, külliyede veya Meclis’te metin yazarlığı yapabileceklerini, iktidar medyasında editör olarak çalışabileceklerini gösterdiler. Eli nasırlı emekçilerle, yoksul köylülerle, sahipsiz memurlarla buluşmaya niyetlerinin olmadığını kanıtladılar. Sıklıkla vurguluyoruz. Aydınlanma Devrimi’nin ilke ve değerlerini içselleştirmeden; Cumhuriyetçi olmadan; solcu, sosyalist, komünist, devrimci olunmaz. Solcu olmak, öncelikle ve özellikle emek nın “devrimci” başkanları, nasıl ki son 30 yıldır, bir yandan Avrupa sendikalarından fon almak, bir yandan da ana muhalefet partisinden milletvekili olmak için çırpınıyorlar, Atatürk’ü anmadan 23 Nisan’ı kutlayan “sol” partilerin yöneticileri de, HDP’den bir vekillik kapmak için yarışmaktadırlar. Etnikçiliği devrimcilik, mezhepçiliği sosyalizm, hemşericiliği komünistlik sanmanın sonucudur bu. İdeolojik berraklıktan, politik tutarlılıktan, sınıf bilincinden uzak olmanın yansımasıdır. Ne Nâzım Hikmet, ne Mehmet Ali Aybar, ne Deniz Gezmiş, ne Uğur Mumcu ile ilgisi vardır. Oysa siyasette kuraldır. Kararlılık ve tutarlılık, inandırıcılığı getirir. İnandırıcılık da büyü İktidar bloku, medyası, bü ten, eşitlikten, aydınlanma meyi sağlar. 100. yıl kutlama rokrasisi ve doğurduğu partiler dan, bağımsızlıktan yana ol ları, bu dersi bir kez daha ver le (Gelecek, DEVA), Atatürk’le mayı, emperyalizme karşı sa miştir. Ölüm orucundaki bir kişi daha yaşamını yitirdi Mustafa Koçak da öldü Cumhuriyet savcısı Mehmet Selim Kiraz’ın makamında şehit edilmesine ilişkin görülen davada ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan 28 yaşındaki Mustafa Koçak, adil yargılanma talebiyle başlattığı ölüm orucunun 297. gününde tutuklu bulunduğu İzmir Kırıklar 1 No’lu F Tipi Cezaevi’nde yaşamını yitirdi. Mustafa Koçak’ın cenazesi otopsi işlemleri için İzmir Kırıklar 1 No’lu F Tipi Kapalı Cezaevi’nden çıkarılıp, İzmir Adli Tıp Kurumu morguna götürüldü. Adli Tıp Kurumu önünde bekleyen Koçak’ın kardeşi Mine Koçak, ağabeyinin yaşamını yitirdiğini önceki gece 03.47’de avukatları aracılığıyla öğrendiklerini söyledi. Mine Koçak, “Kardeşimin ölüm raporunda saat 00.28’de yaşamını yitirdiği yazıyor. Çok kötüyüz ve hepimiz çok üzgünüz. Kendisinin vasiyeti var mıydı yok muydu onu bile bilmiyoruz” dedi. Otopsi işlemlerinin ardından ailesine teslim edilen Koçak’ın cenazesi İstanbul’a getirilmek için yola çıkarıldı. Halkın Hukuk Bürosu’ndan yapılan açıklamada ise “Müvekkillerimiz İbrahim Gökçek, Didem Akman ve Özgür Karakaya’yı yaşatmak için, arkadaşlarımız Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal’ı yaşatmak için taleplerini kabul edin” denildi. BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Gaziantep yöresine özgü, asma filiz 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 23 4 5 6789 leriyle yapılan bir yemek. 2/ Felsefede, 1 M A T R A K A S 1 bilgi ile varlık arasında ilişki kurduğu düşünülen kavram... Telli balıkçıl kuşu. 3/ Oy... Gümüşhane ilinde ünlü bir manastır. 4/ Eski dilde su... Tene sürülen güzel kokulu merhem. 5/ Harman savurmakta kullanılan, çatal biçiminde tarım aracı... Bir yüzeyin 2 ULU HELKE 3 S A H A R A OM 4 ABARA AD İ 5 HOL Z EBUR 6 İ RAN L İ KA 7 P İ OKEY M 2 3 4 5 eğiklik derecesini anlamaya yarayan 8 N E T A M E L İ 6 araç. 6/ Boyutlar... Rütbesiz asker. 7/ 9 T A T A R İ Radyo dalgalarının yankısını alarak AS 7 cisimlerin yerini ve uzaklığını saptayan zarflarının 8 aygıt... Karışık renkli. 8/ Yöntem... Kötü bir durumdan kurtuluş; felah. 9/ Ekmek içi, ceviz ve salçayla yapılan üzerine yazılan söz 9 bir tür meze. cük. 4/ Bir YUKARIDAN AŞAĞIYA: nota... Yahudi 1/ Kırım hanlarına ve prenslerine verilen san... Müslü mistisizmi 5/ İran’ın plaka imi... Güzel sanat. 6/ Bir man ülkelerde oturan Yunan asıllı kimse. 2/ Yazarlar, kuvvetin, uygulandığı kütleyi bir eksen etrafında dön edipler... F.H. Dağlarca’nın bir şiir kitabı. 3/ Hawaii’de dürme eğilimi... Kemiklerin yuvarlak ucu. 7/ Mermer karşılama ya da uğurlama anısı olarak verilen çiçek yapıştırıcısı... Lütfi Akad’ın bir filmi. 8/ Kent... Kadife. lerden yapılmış kolye... Uğur getirmesi için mektup 9/ Karakter, seciye... Özbek mutfağına özgü bir tür tatlı. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr New York semalarındaki akbabalar En “gelişmiş” emperyalist kapitalizmin bir virüs salgını karşısındaki başarısızlığını en acı ama en net şekilde anlatan fotoğraf, New York semalarındaki o akbabaların fotoğrafıdır... En “gelişmiş” kapitalist devletin ticaret başkenti sayılan New York’taki yüz katlı binalar cesetleri gizleyememiş, kokmasını önleyememiştir... New York’ta toplu mezar Ve emperyalist kapitalizmin salgınla mücadeledeki başarısızlığını anlatan ikinci fotoğraf ise şu ana kadar 10 binden fazla insanın yaşamını yitirdiği New York’ta yapılan toplu mezarın havadan çekilmiş görüntüsüdür... 21. yüzyılda, cezaevinden getirilmiş mahkumlarca kazılmış toplu mezara, topluca gömülen ölü bedenler... Trump’tan silahlı eylem teşviki Başka fotoğraflar da var ABD’den... Demokrat valilerle karantina kavgası sürdüren ABD Başkanı Donald Trump, en sonunda halkı valilere karşı protesto eylemi yapmaya da kışkırttı! Trump’ın teşvikiyle karantinayı protesto eden sağcı grupların fotoğrafı, en “gelişmiş” kapitalist ülkenin insanlık manzarasına işaret ediyordu... ABD’nin Michigan eyaletinde karantinaya karşı başlayan gösteriler diğer eyaletlere de sıçradı: Trump’ın destek açıklamasıyla Oklahoma, Ohio, Kuzey Carolina, Florida, Idaho, Minnesota, Utah, Kaliforniya, Virginia, New Hampshire, New Jersey ve Kentucky’de sokaklara dökülen sağcı gruplar, ellerindeki silahlarla eyalet yönetiminin salgına karşı uyguladığı kısıtlamalara tepki gösterdi... 25 NİSAN 2020 SAYI: 34534 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni Aykut Küçükkaya Yayın Koordinatörü Serkan Ozan Yazıişleri Müdürleri İpek Özbey / Olcay Büyüktaş Akça (Sorumlu) Hakan Akarsu (Ek Yayınlar) Görsel Yönetmen Münevver Oskay Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Gece: Ayça Bilgin Demir l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Jale Özgentürk l İç Politika: Ali Açar l Kültür Sanat: Yazgülü Aldoğan l Fotoğraf: Uğur Demir l Spor: Sami Gürel l Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l Ege Bölge Temsilcisi: Tuncay Mollaveisoğlu Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur, Ataol Behramoğlu. l Mali ve İdari İşler Müdürü: Osman Selçuk Özer Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş. Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. No:11A/41 Bahçelievler İstanbul Tel: (0212) 454 32 55 Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. NAMAZ VAKİTLERİ İmsak Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı İstanbul 04.27 06.03 13.07 16.55 20.01 21.31 Ankara 04.16 05.49 12.52 16.39 19.44 21.11 İzmir 04.44 06.15 13.14 17.00 20.04 21.29 ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI Üç fotoğraf, üç ders Bu üç fotoğraf, özetle “büyük insanlığın” alacağı şu derslere işaret etmektedir: 1) İnsanlığın geleceği “önce kâr” diyen sistemde değil, “önce insan, önce toplum” diyen sistemdedir. 2) Gelişmişliğin ölçütü büyük ekonomiler, büyük binalar, büyük alışveriş merkezleri, büyük tüketimler değildir; adil bölüşümdür. 3) Doğayla savaşan değil, doğayla uyumlu bir sistem gerekir. kamilmasaraci@gmail.com
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear