Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
12 3 ŞUBAT 2020 PAZARTESİ EDİTÖR: CAFER KURT HABER/YORUM Aydınlanma ve Anadolu Alman filozof Immanuel Kant, aydınlanmayı, kişinin herhangi bir rehbere gereksinim duymadan kendi aklını kullanma cesaretine sahip olmasıyla ilişkilendirmişti. Bu anlamda aydınlanmayı, belli bir yüzyıl ile sınırlamak olanaklı değildir. Aydınlanma bir süreçtir. Aydınlanma genellikle, 17. ve 18. yüzyılda Batı Avrupa’da ortaya çıkan felsefi, bilimsel ve siyasi gelişmelerle tanımlanır. Bu gelişmeler gerçekten de aydınlanma hareketinin en önemli unsurlarından birisidir. Descartes, Spinoza, Leibniz, Hobbes, Locke, Hume, Kant, Rousseau, Diderot, D’Holbach, Voltaire, Montesquieu, Smith, Galilei, Kepler, Newton gibi filozofların ve bilim insanlarının kuramları, dinsel ve teokratik baskıların yaşandığı ortaçağdan çıkılmasında çok önemli bir rol oynamıştır. Monarşinin, teokrasinin ve feodalizmin yıkılma süreçlerini başlatan 1776 Amerikan devrimi ve 1789 Fransız devrimi de, aydınlanma sürecinin siyasi boyutunun en önemli aşamaları arasında yer alır. 15. ve 16. yüzyılda, Rönesans olarak da bilinen dönemde yaşayan Kopernik, Machiavelli, Bacon, Da Vinci, Raffaello, Botticelli, Michelangelo, Shakespeare, Cervantes gibi bilim insanları, filozoflar, ressamlar, heykeltıraşlar, edebiyatçılar da, 17. ve 18. yüzyıldaki felsefi, bilimsel ve siyasal gelişmelere yönelik önemli bir altyapı oluşturmuşlardır. Ortaçağdan önce, MÖ 7. yüzyıl ile MÖ 1. yüzyıl arasında Antik Yunan kent devletlerinde yaşamış olan birçok filozof ve bilim insanı ise, 15. ve 18. yüzyıl arasında Batı Avrupa’da yaşanan bu gelişmelerin temelini atmışlardır. “Mitos”tan “logos”a, söylenceden akıl yürütmeye, hurafe ve safsatadan felsefeye ve bilime yönelme sürecindeki ilk büyük kırılma noktası bu dönemde gerçekleşmiştir. Thales, Anaksimandros, Anaksimenes, Anaksagoras, Herakleitos, Demokritos, Leukippos, Parmenides, Pitagoras, Gorgias, Protagoras, Sokrates, Platon, Aristoteles, Epikuros, Zenon, Kleanthes, Krisippos, Diyojen, Piron, Eudoksos, Aristarkhos, Hippokrates, Herodotos, Strabon, Eukleidos, Arkhimedes gibi filozofların ve bilim insanlarının düşünceleri ve kuramları, insanlık tarihinde bir devrim olarak nitelendirilebilir. Bu filozofların ve bilim insanlarının yaklaşık yarısı, Anadolu’da yaşamışlardı. İlk filozoflar olarak bilinen Thales, Anaksimandros, Anaksimenes ve atomcu kuramın öncülerinden Leukippos Miletos’ludur (DidimAydın). Atina’da felsefi ve bilimsel çalışmaları ilk defa başlatan Anaksagoras Klazomenai’lidir (Urlaİzmir). Değişimci kuramın öncüsü Herakleitos Efesos’ludur (Selçukİzmir). Matematikçi Pitagoras, deneyimci akımın öncüsü Epikuros ve güneş merkezci kuramı ilk defa ortaya atan astronom Aristarkhos Anadolu’nun kıyısında bir ada olan Samos’ludur. Epikuros bir dönem Lampsakos’ta da (LapsekiÇanakkale) yaşamıştır. Modern tıp biliminin kurucusu Hippokrates yine Anadolu’nun kıyısında bir ada olan Kos’ludur. Modern tarih biliminin kurucusu Herodotos Halikarnassos’ludur (BodrumMuğla). Coğrafya ve tarih bilimlerine büyük katkı yapan kişilerden birisi olan Strabon Amaseia’lıdır (Amasya). Kinik akımın öncülerinden Diyojen Sinope’lidir (Sinop). Stoacı akımın öncülerinden Kleanthes Assos’ludur (AyvacıkÇanakkale); Krisippos SoliPompeipolis’lidir (MezitliMersin). Dönemin en önemli astronomlarından birisi olan Eudoksos Knidos’ludur (DatçaMuğla). Felsefe tarihinin en önemli filozoflarından birisi olan Aristoteles bir dönem Assos’ta yaşamıştır. Bizans İmparatorluğu ve Osmanlı İmparatorluğu döneminde ise, yani 4. yüzyıldan 20. yüzyılın başlarına kadar olan teokratik dönemde, felsefe ve bilim, Anadolu’da çökmüştür. Aydınlanmanın yerini dinsel hurafeler, safsatalar ve dogmalar almıştır. Bizans’ta ve Osmanlı’da, yaklaşık 1600 yıl boyunca, felsefe ve bilim tarihinde devrimci ve özgün bir kuram geliştirmiş tek bir filozof veya bilim insanı çıkmamıştır! Türkiye’nin bugünkü geri kalmışlığının en büyük nedeni, Bizans’ın ve Osmanlı’nın geri kalmışlığıdır! Yaklaşık 1600 yıllık kaybı 100 yılda telafi etmek de, o kadar kolay bir şey değildir. Not: 20 yıldır her yıl düzenlediğim “Assos’ta Felsefe” adlı uluslararası ve ulusal sempozyum etkinliğinde bu yıl, “Antik Çağ’da Anadolu’da Felsefe ve Bilim” konusu işlenecektir. Ayrıntılı bilgi için: www.philosophyinassos.org 3 ŞUBAT 2020 SAYI: 34452 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni AYKUT KÜÇÜKKAYA Yazıişleri Müdürleri Serkan Ozan / Olcay Büyüktaş Akça (Sorumlu) Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Şehriban Kıraç l İç Politika: Ali Açar l Gece: Ayça Bilgin Demir l Fotoğraf: Uğur Demir l Kültür Sanat: Yazgülü Aldoğan l Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l Ege Bölge Temsilcisi: Tuncay Mollaveisoğlu Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur, Ataol Behramoğlu. l Mali ve İdari İşler Müdürü: Osman Selçuk Özer Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş. Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. No:11A/41 Bahçelievler İstanbul Tel: (0212) 454 32 55 Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 06:40 06:23 06:45 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 08:08 13:23 16:03 07:49 13:07 15:51 08:09 13:30 16:17 Akşam 18:28 18:16 18:42 Yatsı 19:50 19:36 20:00 FETÖ mağduru polisler sorunlarını Cumhuriyet’e anlattı İade edilen polisler hak kaybı yaşıyor Kanun hükmünde kararname (KHK) ile ihraç edilen ve FETÖ mağduru polisler OHAL Komisyonu tarafından gö revlerine iade edilmelerine kar şın mali ve özlük haklarında ka yıp yaşıyor. Eski ka demelerine döneme yip İçişleri Bakanlığı Araştırma Merkezi’ne atanmaya başladıkla ZEHRA ÖZDİLEK rını belirten polisler, “Eskiden EGM perso neli olarak 3. kademe memurluk yaparken, Araştırma Merkezi’ne atandıklarında 5. ka deme memur statüsüne düşürül mektedirler. Keyfi olarak hak gas pı yaşanıyor. Personelin 3’ün üze rindeki bir memuriyet derecesine çıkması engelleniyor” dedi. OHAL İşlemleri İnceleme Ko misyonu başvuruları değerlendi rilen polislerin bir kısmı görevine dönmeye başladı. Cumhuriyet’e konuşan ve isim lerini rumuzlayarak verdiğimiz polis memurları yaşadıkları hak kayıplarını anlattı. Polis memuru A., 22 Kasım 2016 tarihinde ihraç edildiğini be lirterek kendisine yöneltilen suç lamalara yönelik 2017 yılında ta kipsizlik verildiğini ancak 7 ay sonra göreve dönebildiğini anlat tı. Polis memuru A., “İade olun ca daha önce çalıştığım işten çık tım. Göreve başlayamayınca ka dar 7 ay işsiz kaldım. Araştırma Merkezi’ne atandık özlük hakları mızda gerileme oldu” dedi. ‘5’te 4’ü geçemezdi’ Polis memuru B. ise “Maaşlarımız bu derecelere ve kademelere ORAMIRAL BAYAZIT SON YOLCULUĞUNA UĞURLANDI Bayazıt Tedavi gördüğü hastanede geçen cuma günü yaşamını yitiren eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Vural Bayazıt (86), son yolculuğuna uğurlandı. Bayazıt için ilk tören dün Selimiye’deki 1. Ordu Karargahı’nda yapıldı. Buradaki törenin ardından Selimiye Camisi’ne cenaze namazı düzenlendi. Törene Bayazıt’ın eşi Kanat Bayazıt, kızları Meltem Bayazıt Tepeler, Nilden Postalcı, aile yakınları, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Ümit Dündar, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Adnan Özbal, 1. Ordu Komutanı Orgeneral Musa Avsever, emekli Genelkurmay Başkanları İlker Başbuğ, Hüseyin Kıvrıkoğlu, subay, astsubay ile yurttaşlar katıldı. Cenaze namazı öncesinde, Bayazıt’ın eşi ve kızları cami avlusunda taziyeleri kabul etti. Kılınan cenaze namazının ardından Bayazıt’ın cenazesi, Kanlıca mezarlığında toprağa verildi. l AA göre yapıldığı için derecelerin düşürülmesi, EGM personelinin hem çalışırken, hem de emekli olduğunda kazanacağı gelirde önemli bir düşüş anlamına geliyor” dedi. Polis memuru C., ise “bir satırlık ifade” nedeniyle ihraç edildiğini aktararak “Seni tutuklamak zorundayım diyerek beni tutuklayan hâkimde FETÖ nedeniyle ihraç oldu. Bir yılı aşkın bir süre cezaevinde kalmam nedeniyle borçlarımı ödeyemedim. Haksız işlemler zinciri, ailemde telafisi güç sıkıntılara yol açtı. Sıkıntılar hâlâ devam ediyor. İade edilmeme rağmen atamam henüz yapılmadı” dedi. Polis memuru D., ihraç edildikten 4 yıl sonra göreve iade edildiğini belirterek, “EGM personelinin tümü, bugün benim geçtiğim soruşturmalardan geçseydi, 5’te 4’ü iade olamazdı. Ben ve Araştırma Merkezi’ne tayin edilenler, FETÖ ile gerçekten iltisaklı ve irtibatlı olsalardı, şu anda muhtemelen ne ihraç ne de başka bir şey yaşamamıştık. Henüz atamam yapılmadı ama yapılınca diğer arkadaşlarım gibi hak ettiğim maaşın yarısını alacağım ve sonra Araştırma Merkezi olarak adlandırılan ve beni bir kere daha ihraç hissiyle dolduracak olan kuruma verileceğim” dedi. l İSTANBUL BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Kale duvarlarında düşmana ok atmak için açılmış delik. 2/ Verme, ödeme... Uzun tüylü bir av köpeği. 3/ Hollanda’nın plaka kodu... Sert ve fazla kızarmayan bir domates cinsi. 4/ Ahır... Geminin arka tarafı. 5/ Başkalarının sırtından geçinen kimse... Eski Mısır’da güneş tanrısı. 6/ Kırık ya da çıkık. 7/ Susamurundan elde edilen kürk... Eskiden Karagöz oynatılan kahvelere verilen ad. 8/ Karakter... Artvin ilinde bir şelale. 9/ Atların ayaklarında görülen, rahat yürümelerini engelleyen bir hastalık. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Çoğunlukla mor kadife üzerine sırma ile kabartma dal, yaprak ve çiçek işlenmiş giysi ya da örtü. 2/ İpekli bir kumaş... Sınır nişanı. 3/ Radyum elementinin 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 NEBAT İ LER 2 OZAN S İ DE 3 K İ Ç D İ VAN 4 UN NARA 5 LEÇE İ R İ S 6 EV İ N RE 7 PAÇA L ZON 8 AL İ L Mİ NE 9 SELEF İ L İ K 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 simgesi... Sıvacıların ve duvar 9 cıların cetvel gibi kullandıkları uzun ve düz tahta. 4/ “Dişotu” da denen otsu bir bitki. 5/ Ar damıtık içkilere verilen ad... “Beni goda, uzun süre cinsel ilişkide diye yerme / Mevlam yaratmış bulunmadığı için aşırı istek duyan hor görme” (Karacaoğlan). 8/ Ka kimseye verilen ad... Fas’ın plaka dınlar hamamında hizmet eden ve kodu. 6/ Şarap mahzeni... Vuruş müşterileri yıkayan kadın... Eksiği ma, birbirini öldürme. 7/ Çeşitli olmayan. 9/ Saplı tencere. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com NeoAbdülhamitçilik: Rusya’ya karşı İdlib’de ABD’yle ittifak arayışı “T ürkiye’nin Rusya’yla işbirliği ve Fırat Kalkanı Harekâtı, AKP hükümetini Şam yönetimiyle işbirliğine mecbur edecek” denilen günlerden, Erdoğan’ın Şam karşıtlığını sürdürebilmek için Rusya’yla işbirliğini bozabilmeyi göze aldığı günlere geldik… Ancak baştan belirtelim: Rusya’yla işbirliği Türkiye’nin dış politikadaki en değerli kartlarının başında gelmektedir ve Türkiye için Rusya’yla işbirliğini bozmanın maliyeti çok yüksektir. Ankara, iktidara rağmen bu riski almaktan kaçınacaktır. AKP’nin hedefi: ÖSO koridoru Çok yazdık: Türkiye’nin çıkarı, ABD’nin inşa ettiği PYD koridorunu dağıtmaktı; AKP ise PYD koridoru yerine ÖSO koridoru inşa etmek istiyordu. O nedenle içeride müttefik kazanmak için meseleyi “PYD koridorunu dağıtmak” şeklinde sundu hep. Oysa kontrolün sağlandığı Suriye topraklarına kaymakam, vali atamaktan o topraklarda Türk ve ÖSO bayrakları dalgalandırmaya kadar pek çok olgu, AKP’nin esas niyetine işaret ediyordu. Kuşkusuz Moskova bu gerçeğin farkındaydı. Ancak Moskova, Türkiye’yi ABD’nin yanına itmemek için meseleyi zamana bıraktı. Nasılsa son tahlilde ÖSO koridoru kurulamayacak ve AKP iktidarı da Suriye topraklarından çekilmek zorunda kalacaktı. Meselenin düğümlendiği yer ise İdlib’di. Moskova, Suriye ordusunun burada tutunmaya çalışan terörist grupları dağıtmasını ve İdlib’de egemenlik tesis etmesini istiyordu. AKP iktidarı ise o grupların İdlib’de tutunabilmesi için sivilleri bahane ediyordu. Meselenin esası ise şuydu: AKP biliyordu ki, İdlib’i verirse, Afrin’de tutunamayacak! Erdoğan’ın Astana’yı dağıtma mesajı AKP’nin Libya’da Rusya ile belli ölçülerde karşı karşıya gelmesi, İdlib konusunu yeninden ısıttı. Rusya Suriye ordusuna operasyon için yeşil ışık yaktı. Türkiye’nin gözlem noktalarından birinin çevresi daha Suriye ordusunun kontrolüne geçti. Erdoğan bunun üzerine Moskova’ya üç mesaj verdi: 1) “Rusya şu an Astana’ya da Soçi’ye de sadık değil.” 2) “Astana süreci diye bir şey de kalmadı.” 3) “Rusya ya Suriye ile ya da Türkiye ile olan süreci farklı yürütecek, başka yolu yok.” Yani Erdoğan Rusya’nın ya Türkiye’yle ya Suriye’yle hareket etmesi gerektiğini söylüyor ve bunun için gerekirse Soçi’yi değil, Astana’yı da kurban edebileceğini belirtiyordu. SETA’dan ABD ve AB’ye çağrı Elbette bu gelişigüzel bir tepki değildi, planlıydı… Dışişleri Bakanı’ndan SETA kurmaylarına kadar etkili bir çevre, Moskova’yı sıkıştırmaya yönelik mesajlar veriyordu. Saray’ın en önemli akıl hocalarından SETA Genel Koordinatörü Burhanettin Duran, Sabah’tan ABD ve AB’ye çağrı yaparak, Moskova’ya mesaj veriyordu: “AB ve ABD, İdlib’de devreye girmeli” diyen Duran, askeri seçeneğin de gündemde olduğunu yazıyordu (1.2.2020). Yine SETA ekibinden Prof. Dr. Kemal İnat da Türkiye gazetesinde “Rusya’nın artık Türkiye için güvenilir ortak olmadığını” yazıyordu (1.2.2020). Yeni Şafak’ın etkili isimlerinden Nedret Ersanel ise şöyle yazıyordu: “İkazlara rağmen, en büyük kartlardan Montrö ve Gürcistan’ın ucu bile gösterilmişken, Rusya Suriye’de bize fazla yaklaşıyor!” (1.2.2020) Oysa Montrö, Rusya’ya gösterilebilecek bir koz kartı değildi. Zira Montrö hem Türkiye’nin hem de Rusya’nın Karadeniz’e girmek isteyen ABD’ye karşı koz kartıydı. Ersanel’in koz kart dediği Gürcistan da son tahlilde Türkiye için değil, Rusya’ya karşı ABD’nin koz kartı olabilirdi. Dışişleri Bakanlığı maalesef bu iki konuyu koz sayarak kendi ayağına kurşun sıkıyordu. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Davos’taki “NATO’nun Geleceği” oturumunda koz sandığı o kartı oynadı maalesef: “Gürcistan’ neden (NATO’ya) davet etmediğimizi anlayamıyorum. Batılı dostlarımız Rusya’yı provoke etmeme bahanesiyle Gürcistan’ı davet etmek üzere anlaşmıyor. Gürcistan’ın bize, bizim de Gürcistan gibi bir NATO müttefikine ihtiyacımız var” (23.1.2020). Jeffrey’den Erdoğan’a çengel AKP iktidarı, ABD’nin en rahatsız olduğu Astana platformunu dağıtmak istiyor, Rusya ve İran’la işbirliğini sorguluyor, AB ve ABD’ye İdlib’de ittifak çağrısı yapıyor, Gürcistan’ın NATO’ya üyeliğini savunuyor, hatta Montrö’yü masaya getiriyor… Washington daha ne isteyebilir ki! Nitekim ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey, hemen çengel atmak üzere Ankara’ya şu mesajı verdi: “Esed rejimi, İran ve Rusya bilmelidir ki bu (İdlib’deki saldırılar) kesinlikle kabul edilemez. Erdoğan deneyimli bir lider. Kendisi bizim ortağımız ve NATO müttefikimiz, onun yanındayız. Kendisine Suriye’de Putin’e güvenemeyeceğini açıkça söylemiştik” (30.1.2020). En değerli kart: Rusya’yla işbirliği Görüldüğü üzere tablo vahimdir: AKP’nin NeoAbdülhamitçilik dediğimiz, “kendisine Rusya’yla alan açan, bunu ABD’yle pazarlığında kullanan ve ikisini AB’yle dengelemeye çalışan” politikası, Türkiye’yi büyük sıkıntıya sokmaktadır. AKP’nin bir uçtan bir uca savrulan dış politikası, Türkiye’yi sürekli yalnızlaştırmakta ve düşman kazandırmaktadır! Başta da belirttiğimiz gibi, Rusya’yla işbirliği Türkiye’nin dış politikadaki en değerli kartlarının başında gelmektedir; Ankara bu kartı AKP’nin “ajandasına” kurban edemez!